Hukuk Bölümü         2012/120 E.  ,  2013/2 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : M. Yapı End. Tic. San. Ltd. Şti.

Vekilleri  : Av. M.Ş.Ö. - Av. M.C.K.

Davalı     : SSK/Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri  : Av. C.K. - Av. D.K.

O L A Y  : Davacı şirket vekili, SSK Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara Sigorta Müdürlüğü nezdinde 44003011003948.06 sayılı dosyada işlem gören inşaatla ilgili olarak, müvekkili şirkete,  arsa sahipleri ile arasındaki ihtilaftan dolayı verilen men'i müdahale ilamına istinaden Ankara 20. İcra Müdürlüğü'nün 1995/1927 sayılı icra dosyasındaki teslim zaptına istinaden inşaattan el çektirildiğini, arsa sahiplerince teslim alınan inşaata kendilerince devam edildiği halde, müvekkili şirket sanki işe devam ediyormuş gibi; sonraki yıllara ilişkin beyanname ve bordroların da müvekkili şirketin iradesi dışında imza ve kaşeler sahte olarak taklit edilmek suretiyle; yapılan sahtecilik işleminden dolayı vaki şikayeti inceleyen sigorta müfettişi tarafından; işyeri kayıt ve belgelerinin istenmesi ve yasal sürede ibraz edilmemesi iddiası üzerine taraflarına idari para cezası tahakkuk ettirildiğini; 100394806 - 4329 sayılı 14.01.2004 tarihli yazıya istinaden tahakkuk ettirilen idari para cezasına 26.01.2004 tarih ve 59729 vrd. sayılı itirazlarının reddine ilişkin bila tarih 17 karar sayılı idari işlemin iptali amacıyla Ankara 4.İdare Mahkemesi'nin 2004/727.E sayılı dosyasına kayden dava açılmış olmasına karşın; davalı kurumca müvekkili hakkında 2004/771 takip numaralı dosya ile ödeme emri düzenlendiğini ifade ederek;   idare mahkemesinde iptali için dava açılan idari para cezası dayanak gösterilerek açılan 2004/771 takip sayılı 4.209.908.640.TL'nin tahsil işlemlerinin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi; işyerlerine ait defter ve belgelerin gösterilmemesi iddiasına yönelik olarak 100394806-4329 sayılı 14.01.2004 tarihli yazıya istinaden tahakkuk ettirilen idari para cezasına karşı 26.01.2004 tarih ve 59729 vrd. sayılı itirazlarının reddine ilişkin bila tarih 17 karar sayılı idari işlem dayanak gösterilerek açılan 2004/771 sayılı takip nedeniyle iddia konusu alacaktan dolayı yaratılan muarazanın meni, borçlu olmadıklarının tespiti; davaya konu miktar üzerinden İ.İ.K. 72 mad. gereğince % 40 nispetinde kötü niyet tazminatının takdiri ile davalıdan alınarak taraflarına verilmesi istemiyle 13.4.2004 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

                ANKARA 15.İŞ MAHKEMESİ: 07.06.2004 gün ve E:2004/632, K: 2004/1122 sayı ile,  dava dilekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere davanın idari para cezası tahakkuku hususunda işlemin iptali olduğu ve bu hususta tedbir kararı istendiği anlaşılmış ise de, talebin konusunun idari para cezasının iptali olduğu, verilen para cezasının idari bir işlemden kaynaklandığı hususunda tartışma bulunmadığı,  verilen idari para cezasının 506 sayılı yasanın 140 maddesi gereğince tahakkuk ettirildiği, ancak Anayasa Mahkemesinin 08.10.2002 tarih 2001/225 E 2002/88 K sayılı ilamı ile 506 sayılı yasanın 140 maddesi gereğince tahakkuk ettirilen idari para cezasının idarenin kamu gücünü kullanarak ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerin idari yargının denetimine tabi olduğunu belirterek bahsi geçen kararla 506 sayılı yasanın 140. maddesinin "Kurumca itirazı red edilenler kararın kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler" cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu, bundan dolayı iptal ettiği kararın gerekçesinde de bu tür idari para cezalarının denetiminin idari yargı yerine ait olduğunu belirttiği, dolayısı ile davacının açmış bulunduğu davanın yargılamasının Mahkemelerinin görevi alanı içerisinde olmadığı idari yargının görev alam içerisinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

                YARGITAY 10.HUKUK DAİRESİ: 07.12.2004 gün ve E:2004/7379, K:2004/11507 sayı ile, davanın, tahakkuk ettirilen idari para cezasının tahsili amacıyla 2004/771 sayılı takip dosyası üzerinden yürütülen icra işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması, takip nedeniyle yaratılan muarazanın önlenmesi, borçlu bulunulmadığının tespiti istemine yönelik olup, Mahkemenin, talebin idari para cezasının iptaline ilişkin olduğunu ve denetiminin de İdari Yargıya ait bulunduğunu gerekçe göstererek dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş olduğu; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 80/4.fıkrasında; Kurumun süresi içinde ödenmeyen pirim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı, aynı maddenin 6.fıkrasında kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde İş Mahkemelerinin görevli ve yetkili olacağının öngörüldüğü; öte yandan, İdari para cezaları 4958 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 19. maddesinde kurum gelirleri arasında sayılmış ve 4958 Sayılı Yasa ile değişik 506 Sayılı Yasanın 140. maddesinde ise idari para cezasının tebliğ ile tahakkuk edeceği tebliğden itibaren 15 gün içinde ödeneceği veya kurum ünitesine itiraz edileceği, itirazı reddedilenlerin tebliğe müteakip altmışgün içinde İdare Mahkemesine başvurabileceği, tebliğ tarihinden onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezalarının aynı kanunun 80. maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammıyla birlikte tahsil edileceğinin belirtildiği; dosyadaki bilgi ve belgelere göre, defter belgelerin ibraz edilmemesi ayrıca bildirge ve bordroların verilmemesi nedeniyle 14.01.2004 tarihli yazıyla 4.209.908.640 TL idari para cezası tahakkuk ettirildiği, 26.01.2004 tarihli itirazın komisyonca reddedilerek red kararının 26.02.2004 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, 01.03.2004 tarihli dilekçe ile Ankara 4. İdare Mahkemesinin 2004/727 esasında açılan dava ile idari para cezasına ilişkin kurum işleminin yürütülmesinin durdurulmasının ve iptalinin talep edildiği, bahse konu mahkeme dosyasının celb edilmediği ve akibetinin belli olmadığı, bu arada kurumun 25.03.2004 düzenleme tarihli ödeme emri ile bahse konu idari para cezasının tahsili amacıyla 2004/771 takip sayılı dosya ile 6183 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde davacı şirket aleyhine icra takibine giriştiği, 07.04.2004 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı 13.04.2004 tarihinde açılan temyize konu davanın yasal süresi içinde açıldığının anlaşıldığı;  506 Sayılı Yasanın 140. maddesinde idari para cezasını gerektiren haller, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz ve itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilen kararlara karşı hangi mahkemede dava açılacağı hususunun özel bir şekilde düzenlenmiş olduğu;  kuşkusuz idari para cezasına karşı süresi içinde kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilip de yine süresi içinde ilgili mahkemeye başvurulmaması halinde idari para cezası kesinleşeceğinden, artık iş mahkemesinde menfi tespit ve itiraz davası açılamayacağının tartışmasız olduğu,  ancak, somut olayda Kurum, 6183 sayılı Yasa gereğince takip yaptığına göre idari para cezasının kesinleşip 4958 Sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında Kurum alacağına dönüştüğünün tespiti halinde bu takibe karşı işveren 6183 Sayılı Yasanın 58. maddesi gereğince yetkili iş mahkemesinde dava açabileceğinden, artık mahkemenin görevsizlik kararı vermesinin düşünülemeyeceği; Mahkemece yapılacak işin; Ankara 4.İdare Mahkemesinin 2004/727 Esas sayılı dosyasının sonucuna ve yukarıda belirtilen ilke ve esaslara göre değerlendirme yaparak varılacak sonuca göre bir karar tesis etmekten ibaret bulunduğu; gerekçesiyle temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 15. İŞ MAHKEMESİ: 22.12.2010 gün ve E: 2005/814, K: 2010/976 sayı ile, her ne kadar davacı mahkemelerine sunduğu dava dilekçesi ile idari para cezasının iptali istemiyle dava açmış ise de, idari para cezasının iptali hususunda açılan dava açısından mahkemelerinin görevli olmadığı,  bu dava açısından İdari Yargı yerinin görevli olduğunun dosyada bulunan 05.07.2010 tarih, 2010/85 esas, 2010/165 karar sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararının da bunu teyit ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; idari para cezasına karşı 26.1.2004 tarih ve 59729 vrd. sayılı itirazın davalı kurumca reddine ilişkin bila tarih 17 karar sayılı idari işlem dayanak gösterilerek açılan 2004/771 sayılı takip nedeniyle iddia konusu alacaktan dolayı yaratılan muarazanın menine,  borçlu olmadığının tespitine, 2004/771 takip sayılı 4.209,90 TL'nin tahsil işlemlerinin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine,  davanın devamı sırasında 2004/771 sayılı takip dosyasına ödenen 4.209,90 TL'nin fer'ileriyle birlikte ödenme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline, davaya konu miktar üzerinden İİK 72.maddesi gereğince %40 nispetinde kötü niyet tazminatının takdiri ile davalıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesi istemiyle 7.1.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

                ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ: 19.01.2011 gün ve E:2011/45, K: 2011/38 sayı ile, dava dilekçesi ve eki belgelerin incelenmesinden, davacı tarafından "Muarazanın menii, menfi tespit ve istirdat" davası olarak bakılan davayı açtığı belirtilmekte ise de,  söz konusu davanın idari yargıda açılacak dava türleri arasında yer almadığı;  öte yandan, Ankara 15. İş Mahkemesinin E: 2005/814 sayısına kayden açılan davada; Ankara 4.İdare Mahkemesinde idari para cezasının iptali istemiyle dava açıldığı, ancak kurumca 2004/771 takip nolu dosya ile adına ödeme emri gönderilmesi üzerine de 2004/771 takip nolu ve 4.209,91 TL'nin tahsil işlemlerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, 2004/771 sayılı takip nedeniyle yaratılan muarazanın men'i ile borçlu bulunmadıklarının tespiti ve %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesi istemiyle açtığı davanın ise Mahkemenin 22.12.2010 tarih ve K: 2010/976 sayılı kararıyla görev ret kararı ile sonuçlanması üzerine bu davayı açtığı belirtilmekte ise de; yukarıda açıklandığı üzere, belirtilen türde idari yargıda dava açılamayacağı, ancak dilekçe içeriğinde idari para cezasına karşı Ankara 4. İdare Mahkemesinde dava açıldığı, takiben 2004/771 takip nolu ve 4.209,00 TL tutarlı olarak gönderilen ödeme emrinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunun belirtildiğinin anlaşıldığı; bu durumda, idari yargıda "muarazanın Men'i, Menfi tespit ve İstirdat" davası adı altında bir dava türü olmadığı gibi %40 nispetinde kötü niyet tazminatının takdiri yönünde bir talepte de bulunamayacağı, ancak dilekçede belirtilen 2004/771 takip nolu ödeme emrinin iptalinin istenilebileceği, bu durumda da açıkça ödeme emrinin gün ve tarihi ile tebliğ tarihi de gösterilerek iptalinin istenilmesinin gerektiği; ayrıca, söz konusu ödeme emri ile istenilen miktarın ödendiği de belirtildiğinden sadece bu miktarın tarafına faiziyle birlikte iadesini isteyebilecekken, bu usule de uygun olmadan düzenlenen dilekçenin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle;  2577 sayılı Yasa'nın 3. maddesi hükmüne uygun bulunmayan dava dilekçesinin, aynı Yasa'nın 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince reddine karar vermiştir.

                Davacı vekili dilekçesini yenileyerek, 1.4.2004 tarih, 2004/771 takip nolu ödeme emrinin iptali, ödeme emrine istinaden davanın devamı sırasında ödenen 4.416.91 TL'nin, ödendiği tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ: 01.03.2012 gün ve E:2011/569 sayı ile, davanın,  davacı şirket adına tahakkuk ettirilen para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış olduğu; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 80. maddesinin 29.7.2003 tarihli ve 4958 sayılı Kanunla değişik beşinci fıkrasında, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı düzenlemesine yer verildiği; yedinci fıkrasında ise; Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğunun hükme bağlandığı;  olayda, 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesinin (d) bendi uyarınca şirket adına tahakkuk ettirilen para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan işbu davada aynı Yasa'nın yukarıda anılan 80. maddesi uyarınca İş Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle;  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.1.2013 günlü toplantısında::

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında “davacı şirket adına tahakkuk ettirilen para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemi” yönünden doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasından kaynaklanan 1.4.2004 gün ve 29809 sayılı, 2004/771 takip nolu ödeme emrinin iptali isteminden ibarettir.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu sonucuna varmıştır.

Ancak, 506 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinde, “…İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir…” denilmiş; 88. maddesinde ise, “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır” denilmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

                Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

                Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Olayda, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasından kaynaklanan ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, söz konusu ödeme emrine karşı açılan davada, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi gözetildiğinde İş Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İş Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 5.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 15. İş Mahkemesi’nce verilen 22.12.2010 gün ve E:2005/814, K:2010/976 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.1.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.