T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO    : 2015 / 954

          KARAR NO     : 2016 / 7

          KARAR TR      : 25.01.2016                  

ÖZET  : 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

                

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

 

            Davacı             : D. Şti.

Vekili             : Av. E.İ.

Davalı              : T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu  

 

            O L A Y          : T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun İç Yazışma No: İY 20545 - 1491558, İç Yazışma Tarihi: 21.11.2014, Konu: İdari Yaptırım  ve  Para  Cezası,  Sayı:22475522-511.05- [2014/324] sayılı yazısı ile, davacı firmada bulunan “B.” marka Prolim model stentlerin Polanya’da bulunan üreticisi B. firması tarafından Türkiye’deki hiçbir firmaya etiketleme yetkisi verilmediği bildirildiğinden söz konusu etiketlerin üretici bilgisi dışında davacı firma tarafından usulsüzce basıldığının tespit edildiği, dolayısıyla söz konusu ürünlere ait üretici bilgisi dışında sahte olarak basılan ve çoğaltılan etiketlerin, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (a) bendi uyarınca 3.043 TL  idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firma tarafından satışı yapılan M. Steril Pompa Enjektörü (Disposable Syringe) adlı ürünlerden bazılarında M. firmasına ait barkodun usulsüzce, ne olduğu belli olmayan başka bir ürüne iliştirilerek etiketin de usulsüzce değiştirildiğinin tespit edildiği, dolayısıyla davacı  firma tarafından üretici bilgisi dışında orijinal/Türkçe etiket basılıp üreticisi belli olmayan ürüne iliştirilen ve bu etiket üzerine sonradan stikır yapıştırılarak değiştirilen, tahrif edilen söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firma tarafından satışı yapılan M. Steril Pompa Enjektörü (Disposable Syringe) adlı ürünlerden bazılarında M. firması, söz konusu ürünlerin, etiketlerin ve bu barkod numarasının da kendilerine ait olmadığını bildirmiş, dolayısıyla davacı firmada ürünlere iliştirilmeye hazır basılı etiketlerin bulunması, yarı mamul ürünlerin olması, ürünlere üretici olmadığı halde usulsüz etiket basılması nedeniyle söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

 

 

Davacı firmada, poşet içerisinde ambalajı, orijinal etiketi, Türkçe etiketi ve ürün üzerinde CE işareti bulunmayan 197 adet pompa enjektörü ürününün bulunduğu, söz konusu ürünler için basılı etiketlerin olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla ürünlerin orijinal olmadığı ve mevzuata aykırı olduğu, ayrıca 197 adet ürünün üzerinde, piyasaya arz edilemeyeceğini ve hizmete sunulamayacağını açık şekilde gösteren bir işaretin bulunmadığının tespit edildiği,  diğer taraftan söz konusu ürünlerin üreticisi olduğu beyan edilen M. firması tarafından, söz konusu ambalajsız açık ürünlerden sadece birinin kendilerine ait olduğunu diğerinin kendilerine ait olmadığını bildirdiği, dolayısıyla davacı firmada ürünlere iliştirilmeye hazır basılı etiketlerin bulunması, yarı mamul ürünlerin olması, ürünlere üretici olmadığı halde usulsüz etiket basılması nedeniyle; söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı  firmada, U. Tıbbi Cihazlar Ltd. Şti. firması tarafından üretilmiş Pressure Line uzatma hattı ürünlerine, davacı  firma üreticisi olmadığı halde, söz konusu ürünlerin üzerine iliştirilmek üzere basılı bir rulo etiket bulunduğunun tespit edildiği,  etikette üretici görülen U. Tıbbi Cihazlar Ltd. Şti. firması tarafından davacı  firmaya verilen etiket düzenleme yetki belgesinin de sunulamadığı,  dolayısıyla söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firmada bulunan 11 adet, 8698907535217 barkod numaralı “Magnus 35 cm uzatma hattı 800PSI” adlı ürün üzerinde CE işareti yanında Tüv Rheinland onaylanmış kuruluş numarası olan 0197 numarasının olduğu, ancak söz konusu ürünün EC sertifikasının 1014 numaralı EZU onaylanmış kuruluşuna ait olduğu, böylece ürünlerin üzerine iliştirilmek üzere basımı yapılmış hazır rulo halinde etiketler olduğu ve bu etiketlerde CE işaretinin yanında Tüv Rheinland onaylanmış kuruluşa ait 0197 numarasının olduğunun tespit edildiği,  dolayısıyla söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firmada bulunan W. Yu-Shou firması tarafından üretilmiş “Accesories of High Press Angiographic Syringe Connection Tube” adlı ürüne ait orijinal/noter onaylı/apostilli EC sertifikasının, Uygunluk beyanının ve gümrük beyannamelerinin sunulamadığının tespit edildiği, söz konusu ürünlerin Türkçe etiket bilgisinin bulunmadığı, orijinal etiket üzerine stikırla mevzuata aykırı olarak lot numarası, üretim tarihi ve son kullanma tarihi yapıştırılmış 192 adet ürün olduğu, diğer taraftan aynı ürünlerin ambalajı üzerine “M. spiralli uzatma hattı 150 cm” etiketleri yapıştırılmış olan 5 adet ürün bulunduğu, ancak bu ürünlerin üzerine sonradan yapıştırılan etiketin altındaki orijinal etikette; üreticinin W. Yu-Shou firması, ürün adının “Accesories of High Press Angiographic Syringe Connection Tube” onaylanmış kuruluş numarasının 0123 olduğu ve ürün barkodu bulunmadığı, ambalaj üzerine sonradan yapıştırılan Türkçe etikette ise, ürün adının, üreticisinin, üretim tarihi vb. bilgilerin değiştirildiği, orjinalinde olmamasına rağmen 6933315100254 barkod numrasının eklendiği, onaylanmış kuruluş olarak 0197 numarasının yazdığı, ayrıca 6933315100254 barkod numaralı “M. spiral uzatma hattı 150cm” adlı ürünlere iliştirilmek üzere basılı halde etiketlerin bulunduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davacı firma tarafından usulsüz basılan etiketlerde ürünlerin orijinal etiketlerinin tahrif edildiği, yapılan tahrifatlarla ilgili herhangi bir açıklamanın yapılamadığı, sadece etiketteki usulsüz onaylanmış kuruluş numarasının sehven basıldığının  belirtildiği, ayrıca söz konusu ürünlerin üreticisi olduğu bildirilen M. firması tarafından söz konusu ürünlerin kendilerine ait olmadığının bildirildiği, söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firmada bulunan 6933315100384 barkod numaralı “Anntom Medical Influsion Device” adlı ürüne ait orijinal/noter onaylı/apostilli EC sertifikasının ve Uygunluk beyanının sunulamadığı, söz konusu ürünler üzerindeki etikette steril ibaresinin olmadığı, S. International Holding Corp. GMBH. firmasının yazılı olduğu, ancak firmanın üretici olup olmadığını gösterir işaret, sembol bulunmadığı, ithalatçı bilgisinin bulunmadığı, ürün tıbbi cihaz olmasına rağmen CE işaretinin bulunmadığı, kayıtlı EC sertifikasında onaylanmış kuruluş numarasının 0482 olmasına rağmen, ürün etiketinde CE işareti olmadan mevzuata aykırı olarak sadece 0123 numarasının yazılı olduğunun tespit edildiği, diğer taraftan, söz konusu firma üretici olmadığı halde, ürünlere iliştirilmek üzere firmada basılı halde çok sayıda ingilizce etiket bulunduğu ve bu etiketlerde; orijinalinden farklı olarak steril ibaresinin olduğu, CE işareti ve gerçekte EC sertifikasını düzenlemeyen 0123 Onaylanmış Kuruluş numarasının bulunduğu, üreticisi olarak A. Tek Medical Devices International Ltd. yazılı olduğunun tespit edildiği,  diğer taraftan etikete göre üretici Acme Tek firması tarafından söz konusu ürün üzerindeki barkod numarasının ve ürünlerin kendilerine ait olmadığının bildirildiği, böylece  CE işaretsiz, EC sertifikasını düzenleyen onaylanmış kuruluş numarası tahrif edilmiş, üreticinin bilgisi dışında, yanıltıcı etiket basılmış ürünlerin mevzuata aykırı olup,  ayrıca 6933315100384 barkod numaralı ürün sorgulandığında, ürünün A. firmasına değil, Shenyang M. firmasına ait olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla ürün barkodunun M. firmasından, ürün markasının Anntom firmasından, ürün EC sertifikasının ve Uygunluk Beyanının A.Tek Medical Devices International isimli bir firmadan temin edilerek davacı firma tarafından basılan sahte etiketlerle ürünlerin tahrif ve taklit edildiğinin tespit edildiği, dolayısıyla söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firmada kapalı ambalajında, orijinal etiket, Türkçe etiket ve CE işareti bulunmayan, ne olduğu belli olmayan ancak firma beyanına göre “spike” adlı üründen 68 adet ürün bulunduğunun tespit edildiği, ürünlerin üreticisi M. firması tarafından ürünlerin kendilerine ait olmadığının bildirildiği, dolayısıyla söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,

Davacı firmada “Çiftli Anjiyografı Enjektörü” adlı, ambalajlı, ancak orijinal etiketi, Türkçe etiketi ve CE işareti bulunmayan 7 adet ürün olduğunun tespit edildiği,  söz konusu ürünlerin orijinal ambalajı ve etiketi olmaması, üreticisi, markasının belli olmaması sebebiyle ürünlerin mevzuata aykırı olduğu, ayrıca ürünlerin üzerinde, piyasaya arz edilemeyeceğini ve hizmete sunulamayacağını açık şekilde gösteren bir işaretin bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle söz konusu ürünlerin 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle; davacının 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesi (b) bendi uyarınca 15.226 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına, sonuçta davacının toplam olarak 140.077 TL  idari para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca söz konusu ürünlerden bazılarının son kullanma tarihlerinin geçmesi, bazılarının ambalajı açık, kullanılamaz halde, numune olarak bekletilmesi ve firmanın söz konusu ürünleri imha için beklettiği beyanı gereği imha edilmesi, ürünlerden piyasaya arz takdim şekli tanımlanan ve teknik düzenlemeye aykırı olduğu tespit edilen ürünlerin ilgili firma tarafından piyasaya arzının durdurulması, piyasaya arz edilmiş olan uygunsuz ürünlerin toplatılarak mümkün ise teknik düzenlemeye uygun hale getirilmesi, bu mümkün değil ise imha edilmesi, belirtilen uygunsuzluklarla ilgili hususların masrafları üreticiden karşılanmak üzere, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle, risk altındaki kişilere duyurulmasının sağlanması, belirtilen uygunsuzluklarla ilgili hususların Kurumun internet sayfasında duyurulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili, idari yaptırım kararının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ANKARA 3. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 24.4.2015 gün ve D.İş No:2014/4433 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesin-leşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 11. İDARE MAHKEMESİ: 2.12.2015 gün ve E:2015/2009 sayı ile, 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararının iptali istemiyle açılan davanın, 4703 sayılı Kanun uyarınca alınan idari yaptırım kararına karşı ve bu fiilden dolayı verilen idari para cezasına karşı 4703 sayılı Kanun’da herhangi bir yargı yolu öngörülmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca  çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 25.01.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, Mahkemece ekinde adli yargı dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Abdullah ER ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrasına aykırılık yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, aynı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi uyarınca verilen idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

29.6.2001 gün ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulan-masına Dair Kanun’un 5. maddesinde, “Piyasaya arz edilecek yeni ürünlerin ilgili teknik düzenlemeye uygun olması zorunludur. Bu hüküm, kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanır.

Birinci fıkrada belirtilen hususlarda düzenlemeler yapmaya, sınırlamalar getirmeye ve istisnalar tanımaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Üretici, piyasaya sadece güvenli ürünleri arz etmek zorundadır. Teknik düzenlemelere uygun ürünlerin güvenli olduğu kabul edilir. Teknik düzenlemenin bulunmadığı hallerde, ürünün güvenli olup olmadığı; ulusal veya uluslararası standartlara; bunların olmaması halinde ise söz konusu sektördeki iyi uygulama kodu veya bilim ve teknoloji düzeyi veya tüketicinin güvenliğe ilişkin makul beklentisi dikkate alınarak değerlendirilir.

Üretici, güvenli olmadığı tespit edilen ürünün kendisi tarafından piyasaya arz edilmediğini veya ürünün güvenli olmaması halinin ilgili teknik düzenlemeye uygunluktan kaynaklandığını ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur.

 

Bir ürünün güvenli kabul edilmesi için; ürünün bileşimi, ambalajlanması, montaj ve bakımına ilişkin talimatlar da dahil olmak üzere özellikleri; başka ürünlerle birlikte kullanılması öngörülüyorsa bu ürünlere yapacağı etkiler; piyasaya arzı, etiketlenmesi, kullanımı ve bertaraf edilmesi ile ilgili talimatlar ve üretici tarafından sağlanacak diğer bilgiler ve ürünü kullanabilecek risk altındaki tüketici grupları açısından değerlendirildiğinde, temel gerekler bakımından azamî ölçüde koruma sağlaması gerekir.

Daha güvenli bir ürünün üretilmesinin mümkün olması veya piyasada daha az risk taşıyan ürünlerin mevcut olması, ilgili teknik düzenlemede aksi belirtilmedikçe, bir ürünün güvenli olmadığı anlamına gelmez.

Üretici, ürünün öngörülen kullanım süresi içinde, yeterli uyarı olmaksızın fark edilemeyecek nitelikteki riskleri hakkında tüketicilere gerekli bilgiyi sağlamak, özelliklerini belirtecek şekilde ürünü işaretlemek; gerektiğinde piyasaya arz edilmiş ürünlerden numuneler alarak test etmek, şikâyetleri soruşturmak ve yapılan denetim sonuçlarından dağıtıcıları haberdar etmek, riskleri önlemek amacı ile ürünlerin toplatılması ve bertarafı da dahil olmak üzere gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

Üretici, ilgili teknik düzenlemede belirtilen tüm belgeleri; bu belgeler kapsamındaki son ürünün yurt içinde üretiliyor ise üretildiği, ithal ise ithal edildiği tarihten itibaren ilgili teknik düzenlemede belirtilen süre, bu sürenin belirtilmemesi halinde yetkili kuruluşça belirlenecek süre boyunca muhafaza etmek ve istenilmesi halinde yetkili kuruluşlara ibraz etmekle yükümlüdür.

Dağıtıcı, sahip olduğu bilgiler çerçevesinde, güvenli olmadığını bildiği ürünleri piyasaya arz edemez. Dağıtıcı, faaliyetleri çerçevesinde, ürünlerin taşıdığı riskler ve bu risklerden korunmak için alınması gereken önlemler hakkında ilgililere bilgi verir. Üreticinin tespit edilemediği durumlarda, yetkili kuruluşça belirlenecek süre içinde üreticinin veya malı tedarik ettiği kişinin kimliğini bildirmeyen dağıtıcı, üretici olarak kabul edilir.

            Uygunluk işaretinin veya uygunluk değerlendirme işlemleri sonucunda verilen belgelerin tahrif veya taklit edilmesi, usulüne uygun olmadan kullanılması yasaktır.” denilmiş; 12. maddesinin birinci fıkrasında,

            “Bu Kanunun;

            a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket eden üreticiler hakkında ikibin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar,

 b) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden üreticiler hakkında onbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar…… idari para cezası uygulanır” denilerek idari para cezaları düzenlenmiş;

“Ürünün piyasaya arzının yasaklanması, toplatılması ve bertarafı” başlıklı 11. maddesinde ise, “İlgili teknik düzenlemeye uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol yapılıncaya kadar yetkili kuruluşça geçici olarak durdurulur.                 

Kontrol sonucunda ürünün güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, masrafları üretici tarafından karşılanmak üzere, yetkili kuruluş;

a) Ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını,

b) Piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasını,

           c) Ürünlerin, güvenli hale getirilmesinin imkânsız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen ya da tamamen bertaraf edilmesini,

           d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen önlemler hakkında gerekli bilgilerin, masrafları üreticiden karşılanmak üzere, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle, risk altındaki kişilere duyurulmasını

            Sağlar.

            Risk altındaki kişilerin yerel yayın yapan gazete ve televizyon kanalları vasıtasıyla bilgilendirilmesinin mümkün olduğu durumlarda, bu duyuru yerel basın ve yayın organları yoluyla, risk altındaki kişilerin tespit edilebildiği durumlarda ise bu kişilerin doğrudan bilgilendirilmesi yoluyla yapılır.

           

Bu madde kapsamında alınacak önlemler, gerektiğinde Komisyona iletilir.” hükmü yer almış; 13. maddesinde, bu idarî para cezalarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 496. maddesi ile 13. madde, ”Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları, yetkili kuruluşlar tarafından verilir” şeklinde değiştirilmiş; 5728 sayılı Kanun, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’da idari para cezasına ve idari tedbirlere karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır” denilmiş; Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu hükme bağlanmış;  “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise "idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır.

Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezası ile “söz konusu ürünlerden bazılarının son kullanma tarihlerinin geçmesi, bazılarının ambalajı açık, kullanılamaz halde, numune olarak bekletilmesi ve firmanın söz konusu ürünleri imha için beklettiği beyanı gereği imha edilmesi, ürünlerden piyasaya arz takdim şekli tanımlanan ve teknik düzenlemeye aykırı olduğu tespit edilen ürünlerin ilgili firma tarafından piyasaya arzının durdurulması, piyasaya arz edilmiş olan uygunsuz ürünlerin toplatılarak mümkün ise teknik düzenlemeye uygun hale getirilmesi, bu mümkün değil ise imha edilmesi, belirtilen uygunsuzluklarla ilgili hususların masrafları üreticiden karşılanmak üzere, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle, risk altındaki kişilere duyurulmasının sağlanması, belirtilen uygunsuzluklarla ilgili hususların Kurumun internet sayfasında duyurulmasına” ilişkin idari tedbir kararlarının,  5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’nda idari para cezasına ve idari tedbirlere itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, dava konusu idari yaptırım kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 3.  Sulh Ceza Hakimliğinin 24.4.2015 gün ve D.İş No:2014/4433  sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.01.2016 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN