T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

GENEL KURULU

 

Esas No           : 1995/1

Karar No          : 1996/1

Karar Tarihi  : 22.1.1996

 

ÖZET: Özelleştirilen veya özelleştirilme kapsamında bulunmayan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı personel statü­sünde çalışan­ların kurumlarıyla olan ilişkileri nedeniyle meydana gelen an­laşmazlıkların, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği hk.

 

İLKE KARARI/36

KONU: Özelleştirme kapsamına alınan Petrol Ofisi Anonim Şirketi (POAŞ) nde sözleşmeli statüde çalışanların, göreve son verme ve görev de­ğişikliklerine ilişkin işlemleri ile aynı kurumdan emekli olanların iş sonu tazminatı istemlerinin idarece reddedilmesine ve özelleştirme kapsamında bulunmayan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında, Kapsam Dışı Personel statüsünde çalışan personelin iş akdi­nin kurumunca feshedilmesi işlemine karşı davacılar tarafından idare mahkeme­sinde, idari işlemin iptali istemiyle açılan davalarda, idarenin görev itirazının idare mahkemesince reddedilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Uyuşmaz­lık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa’nın 10. maddesi uya­rınca çıkarılan olumlu görev uyuşmazlıklarının, Uyuşmazlık Mahke­mesi Hukuk Bölümünün 20.11.1995 günlü toplantısında görüşülmesi sırasında, Hukuk Bölümünce verilen kimi kararlarda adli yargı yerinin görevli olduğu­nun kabul edildiği, daha sonra Botaş’ta kapsam dışı personel olarak çalışan kişinin, idarece görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açı­lan davanın, Uyuşmazlık Mahkemesinin 10.7.1995 gün ve 39-42 sayılı kara­rıyla idari yargı ye­rinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiş bulunduğu göz önüne alınarak, aynı toplantıda, belirtilen konularda idari yargının gö­revli olduğu yönünde bir çoğunluk görüşünün ortaya çıkması üzerine (20.11.1995 tarihli tutanak) kararları arasında meydana gelen çelişmenin 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşle­yişi Hakkında Kanu­nun 30. maddesi uyarınca ilke kararı ile giderilmesine karar verilmiştir.

İLGİLİ KARARLAR 1- POAŞ’ta sözleşmeli olarak çalışan personelin, gö­revine son verme ve görev değişikliği işlemlerinin iptali istemiyle idare mahkeme­sinde açtık­ları ve 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahke­mesine gelen dosyalarda verilen 3.7.1995/36-38 sayılı, 17.4.1995/15-17 sayılı, 3.10.1994/23-25 sayılı kararlar özetle şöyledir.

“233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, Türkiye Pet­rolleri Anonim Ortaklığına bağlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olan Petrol Ofisi A.Ş., Ba­kanlar Kurulu Kararı ile 3291 sayılı Yasanın 13. maddesine göre özelleştirilmiştir. 3291 sayılı Yasayla özelleştirilen şirketin ana sözleş­mesi Türk Ticaret Yasası çer­çevesinde düzenlenmiştir. Şirketin temsil ve yönetim organı şirket yönetim kurulu­dur. Bu hususlar ana sözleşmede yer almakta, ana sözleşmenin bir çok  maddesinde Türk Ticaret Yasası’na gön­dermede bulunulmakta, bu kurulun yada yetki verdiği kişilerin görev ve yetkilerini, Türk Ticaret Yasası hükümlerine göre kullanacakları ana söz­leşmenin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Davalı kurumun özel hukuk tü­zel kişiliğine dönüştürülmesi buyurucu bir yasa hükmüne dayalı olup, 3291 sayılı Yasanın dava konusu olan işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 14/b madde­sinde, sermayesindeki kamu payı %50 nin altına düşünceye kadar kuruluşları, faali­yetleri, organları, yönetimi, sermaye miktarını tespite Yük­sek Planlama Kurulunun yetkili kılındığı belirtilmektedir. Öte yandan şirket Türk Ticaret Yasasına göre dü­zenlenen ana sözleşme ile yönetilmektedir. Bu durumda, davalı kurumun Yüksek Planlama Kurulunun temsil ettiği kamu paylarıyla yönetimde yer aldığı ve yöne­timdeki yetkilerini ana sözleşme uyarınca Türk Ticaret Yasası Hükümleri çerçeve­sinde kullanacağı sonucuna varılmakta; nitekim davalı kurumun bünyesinde özel kişi ve kuruluşların alınması, kamu paylarının zaman içinde satılarak tamamen tasfiyesinin amaçlanmış olması da bu sonuca varılmasını gerektirmektedir. Kamu Ku­rumu niteliğinden özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde, kamu hissele­rinin %50 nin üzerinde bulunduğu süre içinde, bu kurumun (şirketin) kamu­sal de­netime de tabi olması, onun bir yönden kamu kurumu olduğunu gös­termekle bir­likte, özel hukuk hükümlerine tabi kılınması gerçeği karşısında, Anonim Şirket Statüsünün varlığı da göz önüne alındığında, davalıya özel bir statü kazandırıldığı­nın kabulü zorunlu olmaktadır. Davalı kurum üzerin­deki kamusal denetimin varlı­ğının Türk Ticaret Yasası çerçevesinde yapılacak bir faaliyeti engelleyici nitelikte olmadığı da kabul edilmelidir.

418 sayılı KHK., 3291 sayılı Özelleştirme Yasası ve Şirket Ana Söz­leşme­sine dayanılarak çıkarılan sözleşmeli personel yönetmeliğinin hukuki dayanakların­dan biri olan 418 sayılı KHK.nin, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş, bu nedenle yönetmelik özel hukuk kurallarını içeren bir nitelik ka­zanmış ve personelin atama işleminin, özel hukuka tabi kılınmış bir kurumla yapılan bir sözleşme görünümünde olduğu; bu sözleşmenin, tüzel kişiliği kazanmış olan işverenin bir işlemi niteliği taşıması bakımından, hukuksal denetiminin adli yargı yerinin görevine girdiği” gerekçesiyle idare mahke­mesinin görevlilik kararının kaldırılmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir.

2- POAŞ’ta sözleşmeli olarak çalışan personelin emekli olması sonucu yö­netmelik ve sözleşmesinde yer alan “işsonu tazminatı”nın kurumca öden­meyece­ğine ilişkin işlemin iptali istemi ile idari yargı yerinde açılan dava­larda, davalı ku­rumun görev itirazının idare mahkemesince reddedilmesi üzerine, Yargıtay Cumhu­riyet Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre çıkarılan olumlu görev uyuşmazlıklarında Uyuşmazlık Mahkemesi: 3.7.1995 gün ve 38-40, 31-30, 30-32, 29-31, 28-30; 17.4.1995 gün ve 14-16; 3.4.1995 gün ve 9-11 sayılı kararla­rında: “Petrol Ofisi Ano­nim Şirketinin 233 sayılı KHK ile düzenlenmiş bir Kamu İktisadi Kuruluşu iken 3291 sayılı Yasa ile özelleştirildiği, POAŞ’ın özel hukuk tüzel kişiliği kazandığı, 1 numaralı paragrafta yer alan gerekçede gösterildiği gibi, söz­leşmeli olarak çalışanların özel hukuk tüzel kişisi olan anonim şirkette ça­lış­maktayken emekli olup, yönetmeliğin 116. maddesinde yer alan iş sonu tazminatı­nın kendilerine ödenmesini istedikleri, dava konusu edilen işsonu tazminatının, KİT Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK.nin Bazı Maddelerinin Kaldı­rılmasına Dair 399 sayılı KHK nin geçici 8. madde­sinde de yer aldığı; 1475 sayılı İş Yasasının Ek Madde 2 sine 5.5.1981 gün ve 2457 sayılı Yasayla eklenen hükümde: Kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat ve sözleşmele­rine göre kıdem tazminatı niteliğinde yapılan ödemelerin, kıdem tazminatı sayıla­cağı ve bu tazminatın 1475 sayılı Yasanın 14. maddesindeki esaslara ve miktara göre hesaplanıp, ödeneceğinin öngörüldüğü; bu hükümden, 399 KHK.de yer alan işsonu taz­minatının 1475 sayılı Yasanın açıklanan hükmüne göre “kıdem tazminatı” niteliğinde bir ödeme olduğunun anlaşıldığı; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1. maddesinde: İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuş­mazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hükmüne dayanılarak, iş sonu tazminatı istemine ilişkin davaların adli yargı yerinde çözümleneceği” belirtilmek suretiyle adliye mahkemelerinin görevli oldu­ğuna, bu nedenle idare mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına, oyçokluğu ile karar verilmiştir,

3- PTT’de sözleşmeli statüde çalışmaktayken, sözleşmesini 1475 sa­yılı Ya­sanın 16. maddesine dayanarak fesheden ve 506 sayılı Yasa gereğince emekliye ayrılan davacının, 1475 sayılı İş Yasası’nın 14. maddesine göre hakettiği kıdem tazminatı (işsonu tazminatı)nın tahsili istemiyle açtığı da­vada, adli ve idari yargı yerlerince görevsizlik kararı verilmesiyle meydana gelen olumsuz görev uyuşmaz­lığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmuştur.   Hukuk Bölümü 28.6.1993 gün 29-29 ve 31-31 sayılı kararlarında özetle: 233 sayılı Kanun Hükmünde kararname kap­samında olan PTT’de, sözleşmeli statüde çalışan davacı­nın, İş Yasasına da­yanarak istediği kıdem tazminatı (iş sonu tazminatı)nın 1475 sayılı Yasanın 2457 sayılı Yasayla değişik Ek Madde 2 sina göre: kıdem tazminatı niteli­ğinde yapılan bir ödeme olduğu ve aynı Yasanın 14. maddesindeki esaslara ve miktara göre ödeneceğinin öngörüldüğü, 399 sayılı KHK.nin geçici 8. maddesinde yalnız 1 sayılı cetveldeki kadrolara geçmek istemeyerek ayrı­lanlara iş sonu tazmi­natının ödeneceği kuralının yer aldığı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1. maddesinde: İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde çözümleneceğinin belirtildiği, 1475 sayılı ve 5521 sayılı Yasa hükümleri karşısında ve davanın çözümünde  davacının statüsünün değil, alacağın niteliğinin önem taşıdığı gerekçesiyle davanın adli yargı yerinde görülmesine oy­birliği ile karar ve­rilmiştir.

4- Özelleştirme kapsamına alınan Petkim’de “kapsam dışı personel” statü­sünde çalışmaktayken idarece, iş akdi, 1475 sayılı İş Yasasının 13. ve 14. maddeleri ve Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin, ilgili maddeleri uyarınca feshedilenlerin, iş akdinin feshine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde açtıkları dava­larda idarenin görev itirazının idare mah­kemesince reddedilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu gö­rev uyuşmazlığı çıkarılmış ve Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünce verilen 13.2.1995 gün ve 4-3; 3.10.1994 gün ve 22-24; 14.11.1994 gün ve 33-33; 13.6.1994 gün ve 6-8 sayılı kararlarda:

“1 numaralı paragrafta açıklanan gerekçeye ilaveten, 3291 sayılı Ya­sayla özelleştirilen kamu iktisadi kuruluşunun Türk Ticaret Yasası hüküm­leri uyarınca düzenlenen ana sözleşme ile hukuk tüzel kişiliği kazandığı ve özel hukuk hükümle­rine göre yönetildiği, kamu kurumu niteliğinden özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde bulunan kurumda, İş Yasası kapsa­mında çalışan ve iş akdi, bu Yasanın 13. maddesine ve Kapsam Dışı Perso­nel Yönetmeliğinin ilgili maddelerine dayanı­larak feshedilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında bulunan davacının açtığı davada, davacının iş akdiyle ça­lışmış olması, iş akdinin 1475 sayılı Yasaya dayanılarak feshedilmiş bulun­ması karşısında, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası’nın 1. madde­sine göre davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine bu nedenle idare mah­kemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

5- Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün, Botaş’ta kapsam dışı perso­nel statüsünde çalışmaktayken iş akdi 1475 sayılı İş Yasası’nın 13. maddesi ve Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca feshedilenlerin, feshe ilişkin işlemin iptali istemiyle idare mahkemesinde açtıkları davada, idarenin görev itirazının idare mahkemesince reddedilmesi sonucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca  2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi hükmüne göre olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması üzerine, ya­pılan incelemede verdiği 26.12.1994 gün ve 39-39 sayılı ve 41-41 sayılı kararlarında: “Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ) ın Türkiye Pet­rolleri Anonim şirketinin bağlı ortaklığı olup, şirket ve bağlı ortaklığı BO­TAŞ’ın 233 sayılı KHK hükümlerine göre kurulmuş, bu karar­name dışında özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişiliği olan bir kuruluş olduğunun belir­tildiği, TPAO ve BOTAŞ’ın Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK.nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldı­rılma­sına Dair 399 sayılı KHK. ekinde bulunan KİT leri gösteren listede yer almadıkları, bu KHK.nin geçici 9. maddesinde “özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş,olup, yönetim kademelerinde İş Kanunu çerçevesinde perso­nel çalıştıran ve ekli 1 sayılı cetvelde yer almayan teşebbüs ve bağlı ortaklık personeli hakkında yeni bir düzen­leme yapılıncaya kadar 233 sayılı KHK. nin yürürlüğe gerdiği tarihten önce tabi oldukları İş Kanunu hükümleri uy­gulanır...” hükmü uyarınca İş Yasasına tabi ol­duklarının tartışmasız olduğu, Kapsam Dışı Personel deyiminin, Yasa ve KHK’lerde yer almayıp Toplu İş Sözleşmeleri sırasında toplu iş sözleşmesi kapsa­mında bulunanlar ve kap­sam dışında bırakılanlar, şeklinde ayrımdan kaynaklandığı ve toplu iş söz­leşmesinden yararlanmayan işçiyi kapsadığı ve iş akdinin özel hukuk hü­kümlerine göre kurulup çalışmakta olan işveren tarafından İş Yasası’nın 13. maddesine ve Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin ilgili maddelerine da­yanılarak feshedilmiş olması karşısında ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Ya­sası’nın 1. madde­sinde de İş Yasası’na göre işçi sayılan kimseler, işveren veya işveren vekilleri ara­sında iş akdinden veya İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan hu­kuk uyuşmazlıklarının çözümünün, İş Mahke­melerinin görevine girdiğine, bu ne­denle idare mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir.

6- Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, Botaş’ta kapsam dışı perso­nel statüsünde bulunan ve sivil savunma sekreteri olan davacının iş akdinin, idare tarafından, 1475 sayılı İş Yasası’nın 13. ve Kapsam Dışı Personel Yö­netmeliğinin ilgili maddelerine göre, kıdem tazminatı ve ihbar öneli ücreti ödenmek suretiyle feshedilmesi sonucu fesih işleminin iptali istemiyle idare mahkemesinde açtığı ve mahkemece görev itirazının reddedilmesi ve 2247 Yasa’nın 10. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması üzerine yapılan inceleme sonucu verilen, 10.7.1995 gün ve 39-42 sayılı kararda; “BOTAŞ’ın, Türkiye Petrolleri Ano­nim Şirketinin bağlı ortaklığı olduğu, davacının 233 sayılı KHK kapsamında ve bu kararname dışında özel hukuk tüzel kişiliği olan bu kuruluşta kapsam dışı personel statüsünde ve 108 sayılı Savunma Sekreterliği Kurulmasına Dair Yasa ve bu Yasa’ya dayanılarak çıkarılan yönetmeliğin 18 ve 20. mad­delerine göre atandığı ve görevine yine idarece son verildiği, kurum içinde özel statülü, sürekli ve asli kamu görevini yürüten bir kamu görevlisi ol­duğu, 108 sayılı Yasa’nın amacının da, bu hizmetin kamu görevi niteliği taşıdığını gösterdiği ve Ya­sayla verilen bir kamu görevi olması nedeniyle davanın, idari yargı yerinde çözüm­lenmesi gerektiğine bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun reddine oyçokluğu ile karar veril­miştir.

KONU İLE İLGİLİ YASA; KHK VE YÖNETMELİK HÜKÜM­LERİ VE KAVRAMLAR:

I- YASALAR

1- Anayasa: 124. Madde: “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygu­lanmasını sağla­mak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler...”

128. Madde: “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tü­zelkişi­lerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetleri­nin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri ka­nunla düzenlenir.

Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.”

165. Madde: “Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya do­laylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının TBMM.nce denetlen­mesi esasları kanunla düzenlenir.”

2- 25.8.1971 gün ve 1475 sayılı İş Yasası:

Madde 13 : Madde başlığı : “Akdin feshinde bildirim”

Madde 14 : Madde başlığı : “Kıdem tazminatı”

Ek Madde-2 : “Kanuna ve Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak ku­rulan ku­rum ve kuruluşların haklarında, 1475, 854, 5953 ve 5434 sayılı Ka­nun Hükümleri uygulanmayan personeli ile, kamu kuruluşlarında sözleş­meli olarak istihdam edi­lenlere, mevzuat ve sözleşmelerine göre kıdem taz­minatı niteliğinde yapılan öde­meler, kıdem tazminatı sayılır ve bu Kanunun 14. maddesindeki esaslara ve miktara göre ödenir.

Bu maddeye aykırı hareket edenler hakkında da 98. maddenin ilgili hü­kümleri uygulanır.”

 

3- 30.1.1950 gün ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası:

Madde 1: “İş Kanununa göre işçi sayılan kimseler ile (o kanunun de­ğiştiri­len 2. maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışan­lar hariç) işve­ren veya işveren vekilleri arasında iş akdine veya İş Kanu­nuna dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lü­zum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.”

4- 28.5.1986 gün ve 3291 sayılı Yasa: Kamu İktisadi Teşebbüsleri­nin Özelleştirilmesi Hakkında Yasa

Madde 14/b: “... Sermayelerindeki kamu payı %50 nin altına düşün­ceye ka­dar kuruluşları, faaliyetleri, organları, yönetimi, denetimi, sermaye miktarını tesbite bu işlemleri kolaylaştırıcı tedbirleri almaya, ayrıca bu işler­den elde edilip kamu ortaklığı fonunda toplanacak meblağın Fon, Hazine ve özelleştirilen kuruluş ara­sında hangi oranlarda dağıtılacağına karar vermeye Kamu Ortaklığı Kurulu yetkili­dir...”

Madde 16: “Özelleştirilen kurumun anonim ortaklığa dönüştürülme­sinden sonra kurumda Emekli Sandığına tabi olarak çalışan personelin, özelleştirme kararı tarihi ile özelleştirilen kurumun sermayesindeki kamu payının % 50 nin altına düş­mesine kadar her türlü hakları ve vecibeleri devam eder. Bu payın %50 nin altına düşmesi halinde isteyenler Emekli Sandığı ile irtibatlandırılırlar.”

5- 24.11.1994 gün ve 4046 sayılı Yasa: Özelleştirme Uygulamala­rı­nın Düzenlenmesine Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararname­lerde Değişik­lik Yapılmasına Dair Yasa

Madde 11: Madde başlığı : “Denetim”: “İdare bütçesinin denetimi 21.2.1967 tarih ve 832 sayılı Kanun uyarınca Sayıştay Başkanlığınca yapılır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının çalışmaları ve Özelleştirme Fonunun kullanımı ile özelleş­tirme işlemleri sırasındaki her türlü hizmet uygulama­ları, 2.4.1987 tarih ve 3346 sayılı Kanun ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Hakkında 72 sayılı Kanun Hükmünde Kararname esaslarına göre denetlenir.

Özelleştirme programına alınan kuruluşlar, sermayelerindeki kamu payı %50 nin altına düşünceye kadar 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanun ile 24.6.1993 ta­rihli ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu hak­kında Kanun Hük­münde Kararname esaslarına göre denetlenir.”

Madde 21: Madde başlığı : “İş Kaybı Tazminatı Ödenmesi ve Diğer Hiz­metlerin Verilmesi”

“Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar (iştirakler hariç) bir hizmet akdine dayalı olarak ücret karşılığı çalışırken bu kuruluşla­rın özelleştir­meye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faali­yetlerinin kısmen veya tamamen durdurulması, süreli veya süresiz kapatıl­ması veya tasfiye edilmesi ne­denleriyle; hizmet akitleri tabi oldukları iş ka­nunları ve toplu iş sözleşmeleri gere­ğince tazminata hak kazanacak şekilde sona erenlere, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir, ayrıca bunlara yeni iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme  eğitimi hizmetleri özelleştirme fonundan desteklenerek ve finanse edilerek, önce­likle sağlanır. Kapatma ve tasfiye halleri dışında sakat statüsü ile (ilgili kanunların öngör­düğü I, II ve III. derece) çalışanlar işten çıkarılamaz. Kapatma ve tasfiye ha­linde ise, işten çıkarılan sakat personele (ilgili kanunların öngördüğü I. II ve III. derece) iş kaybı tazminatı bu Kanunun tanıdığı hakların iki katı ora­nında ödenir. İş kaybı tazminatı ve sağlanabilecek diğer hizmetlere ilişkin işlemlerin yürütülmesin­den İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü gö­revli, yetkili ve sorumludur...”

Madde 22: Madde Başlığı: “Kuruluşlardaki personelin nakli”, “Özel­leştirme programına alınan, özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, küçültülen, kapatılan veya tasfiye edilen kuruluşlarda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi per­sonel ile sözleşmeli personel (kapsam dışı per­sonel dahil) diğer kamu kurum ve veya kuruluşlarına 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8. maddesinin (f) bendinde yer alan hükümler de dikkate alınarak aşağıdaki şekilde nakledilirler...”

“... Atamaları yapılan personelin işe başlama sürelerine ve işe başla­mama halinde yapılacak işlemlere ilişkin olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62. ve 63. maddeleri hükümleri uygulanır...”

Madde 37: “Bu Kanun hükümleri gereğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş Kanunları ile diğer Kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulan­maz...”

6- 2.4.1987 gün ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri İle Fonla­rın Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlen­mesi Hak­kında Kanun:

 

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER:

1- 8.6.1984 gün ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname: İkti­sadi Devlet Teşekkülleri ile Kamu İktisadi Kuruluşlarını ve bunların mües­seselerini, bağlı ortaklıklarını ve iştiraklerini kapsar.

2- 22.1.1990 gün ve 399 sayılı KHK: Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK.nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair KHK.

Madde 3- a: “Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetler, memurlar, sözleş­meli personel ve işçiler eliyle gördürülür.

b) (Değişik: 5.2.1992-3771/1. md.) teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda Devlet ta­rafından tahsis edilen kamu sermayesinin kârlı verimli ve ekono­minin kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasında bulunduğu teşkilat, hiyerarşik kademe ve görev unvanı itibariyle kuruluşunun kârlılık ve verim­liliğini doğrudan doğruya etkileye­bilecek karar alma, alınan kararları uygu­latma ve uygulamayı denetleme yetkisi verilmiş, asli ve sürekli genel görevler idare esaslarına göre yürütülür. Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli görev­leri; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfet­tiş yardımcıları ile ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer per­sonel eliyle gördürülür.

Bunlar hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hü­kümler dı­şında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.

c) (b) bendi dışında kalan sözleşmeli personel, teşebbüs ve bağlı or­taklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerinde bu KHK.de belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde akdedilecek bir sözleşme ile çalıştırı­lan ve işçi statüsünde ol­mayan personeldir. (Bunlar bu KHK.de sözleşmeli personel olarak geçecektir.) Sözleşmeli personel işin niteliğine göre yılın veya günün belirli sürelerini kapsamak üzere kısmi zamanlı da istihdam edilebilir.

d) Memurlar ve sözleşmeli personel toplu iş sözleşmeleri kapsamına alınmaz ve bunlara toplu iş sözleşmeleriyle veya toplu iş sözleşmeleri emsal alınarak hiçbir ayni ve nakdi menfaat sağlanamaz.

e) İşçiler bu KHK ye tabi değildir.”

Geçici Madde 9: Özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş olup yöne­tim ka­demelerinde iş kanunları çerçevesinde personel çalıştıran ve ekli 1 sayılı cetvelde yer almayan teşebbüs ve bağlı ortaklık personeli hakkında, yeni bir düzenleme ya­pılıncaya kadar 233 sayılı KHK.nin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları İş Kanunları hükümleri uygulanır. Bu kuruluşla­rın genel müdür, genel müdür yardım­cısı ve yönetim kurulu üyelerinin (se­çimle gelenler hariç) atanmalarında 2477 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Bunun dışında kalan görevlere yönetim kurullarınca atama yapılır.

3- 8.6.1984 gün ve 217 sayılı Devlet Personel Başkanlığı Kuruluş Ve Gö­revleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname:

4- 9.4.1990 gün ve 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname: (Anayasa Mahkemesinin 5.2.1992 gün ve E.90/22, K.92/6 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Madde 40: 28.5.1986 tarih ve 3291 sayılı Kanun hü­kümleri çerçevesinde özelleş­tirme kararı alınan teşebbüs ve bağlı ortaklar­daki sözleşmeli statüde çalışan perso­nelin ücret ve diğer özlük hakları, kamu kesimi sermaye payı%50 nin altına düşün­ceye kadar Yüksek  Plânlama Ku­rulu Kararı ile tespit edilir ve bu süre zarfında 308 sayılı KHK nin geçici 1. maddesi uyarınca kadroları saklı tutulan personelin bulun­dukları kadrolarda aylık ve her türlü özlük haklarının saklı tutulmasına devam olu­nur.

233 ve 399 sayılı KHK kapsamı dışında kalan kamuya ait bankalarla 399 sa­yılı KHK’nin geçici 9. ve ek-1. maddelerinde belirlenen kuruluşlardan yönetim kademelerinde sözleşmeli statüde personel çalıştıranların genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, müdür, grup başkanı, müdür ve başkan yardımcısı, şef ve memur gibi unvanlarda çalışan yönetim perso­nelinin (kapsam dışı personel dahil) mevzuatlarına göre tespit edilecek söz­leşmeli ücretlerinin yürürlüğe konulabilmesi için ilgili bakanlıkça ayrıca Yüksek Plânlama Kurulunun uygun görüşünün alınması şart olup söz ko­nusu ücretlerde gerektiğinde düzenleme yapmaya Yüksek Plânlama Kurulu yetkilidir.

Kamu kurum ve kuruluşları ile sermayesinin yarıdan fazlası Devlete ait ku­rum ve kuruluşlarda çalışan memur; sözleşmeli personel ve diğer kamu görevlile­rine asli görevlerinin yanında Devlet iştirakleri de dahil olmak üzere kamuya ait iktisadi kuruluşlarda verilen yönetim ve danışma kurulu başkan ve üyelikleri ile denetçi ve tasfiye kurulu üyeliği görevleri hakkında da 399 sayılı KHK’nın 34. maddesi hükümleri uygulanır.”

5- 18.5.1994 gün ve 527 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevli­leri İle İlgili Bazı Kanun İle Kanun Hükmünde Kararnamelerde Deği­şiklik Ya­pılma­sına Dair Kanun Hükmünde Kararname:

Madde 31: 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanun hükümleri çerçeve­sinde özelleştirme kararı alınan teşebbüs ve bağlı ortaklıklardaki sözleşmeli statüde çalı­şan personelin ücret ve diğer özlük hakları, kamu kesimi sermaye payı %50 nin altına düşünceye kadar Yüksek Plânlama Kurulu Kararıyla tespit edilir ve bu süre zarfında 399 sayılı KHK’nin geçici 3. maddesi uya­rınca kadroları saklı tutulan per­sonelin bulundukları kadrolarda aylık ve her türlü özlük haklarının saklı tutulmasına devam olunur.

233 ve 399 sayılı KHK kapsamı dışında kalan kamuya ait bankalarda 399 sayılı KHK.nin geçici 9. ve ek-1. maddelerinde belirlenen kuruluşlardan yönetim kademelerinde sözleşmeli statüde personel çalıştıranların genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, müdür, grup başkanı, müdür ve başkan yardımcısı şef ve memur gibi unvanlarla çalışan yönetim perso­nelinin (kapsam  dışı personel dahil) mevzuatlarına göre tespit edilecek sözleşmeli ücretlerinin yürürlüğe konulabilmesi için ilgili bakanlıkça ayrıca Yüksek Planlama kurulunun uygun görüşünün alınması şart olup söz konusu ücretlerde gerektiğinde düzenleme yapmaya Yüksek Planlama Kurulu yet­kilidir.

Kamu kurum ve kuruluşları ile sermayesinin yarıdan fazlası Devlete ait ku­rum ve kuruluşlarda çalışan memur, sözleşmeli personel ve diğer kamu görevlerine asli görevlerinin yanında Devlet iştirakleri de dahil olmak üzere kamuya ait ikti­sadi kuruluşlarda verilen yönetim kurulu başkan ve üyelikleri ile denetçi, tasfiye kurulu üyeliği görevleri hakkında da 399 sayılı KHK’nin 34. maddesi hükümleri uygulanır.

6-24.6.1983 gün ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Ku­rulu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname:

YÖNETMELİKLER

1-POAŞ Söşleşmeli Personel Yönetmeliği;

Amaç ve Kapsam; Madde  1: “Bu yönetmelik POAŞ bünyesine da­hil iş­yerlerinde çalışan sözleşmeli personelin işe alınmasını, atanmasını, çalışma şartla­rını, sözleşmenin sona ermesini, yükümlülüklerini, taltif ve tecziyeleri ile temel ilkelere ilişkin esasları belirlemek amacıyla düzenlenlenmiştir.

Bu yönetmelik hükümleri POAŞ’da çalışan sözleşmeli personel hak­kında uygulanır.”

Hukuki Dayanak; Madde 2: “Bu yönetmelik 418 sayılı KHK’nin 40. mad­desine 3291 sayılı Kanuna ve POAŞ Ana Sözleşmesi hükümlerine istinaden hazır­lan­mıştır.”

İş sonu tazminatı: Madde 116: “Sözleşmenin disiplin kovuşturması, istifa, müstafi sa­yılma, ilgilinin sözleşme hükümleri ve genel hükümler uyarınca belirle­necek ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışları sebebiyle fesih halleri hariç, yaşlılık ve malullük aylığı bağlanması, ölüm, muvazzaf askerlik veya personelin haklı sebeplerle sözleşmeyi sona erdirmesi durumlarında perso­nele veya kanuni mirasçılarına POAŞ’de sözleşmeli statüde geçen her tam yıl için 1 aylık olmak üzere en son aylık brüt ücreti üzerinden iş sonu taz­minatı ödenir. Hakkında açılmış olan disiplin kovuşturmasına istinaden “sözleşmenin feshi” cezası verilmesi söz konusu olan personele bu cezanın kesinleşmesi tarihinden önce hak kazanılmış olsa dahi iş sonu tazminatı ödenmez.

5434 sayılı Kanuna göre sosyal güvenlik açısından emekli sandığı işti­rakçili­ğini sürdürülmesi nedeniyle sandıkca emekli aylığı bağlanan perso­nele veya kanuni mirasçılarına emekli ikramiyesi ödenmesine esas aylığı ile en son sözleşme ücreti arsındaki fark, sözleşmeli statüde geçen her tam yıl için hesaplanmak suretiyle ay­rıca iş sonu tazminatı olarak ödenir.

İşçi statüsünden sözleşmeli statüye geçen personelin kıdem tazminatı hakları saklıdır.”

2-TPAO Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği:

Madde 2: Kapsam: “Bu yönetmelik Türkiye Petrolleri A.O. daimi kadrola­rında kapsam dışı statüde belirsiz süreli hizmet akti ile çalışan personel hakkında uygula­nır.”

Madde 30: Ortaklık Tarafından Emeklilik Sebebiyle Hizmet Ak­dinin Sona Erdirilmesi:

Madde 66: Akdin Feshinde Bildirim ve İhbar Öneli Ücreti: “ ... bu ödeme İş Kanunu çerçevesinde yapılır.”

Madde 67: Kıdem Tazminatı: “İş Kanununda belirtilen haller ve esaslar da­hilinde ödenecek kıdem tazminatı hesabındaki gün sayıları…”

KAVRAMLAR VE KURUMLAR

 

(Kavramlar, 233 sayılı KHK. hükümlerinden alınmıştır.)

- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı: İktisadi Devlet Teşekkülüdür. (TPAO)

- Petkim Petrokimya Anonim Şirketi: İktisadi Devlet Teşekkülüdür. (Özel­leştirme Kapsamındadır.)

- Petrol Ofisi Anonim Şirketi: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının -Bağlı Ortaklığı- dır. (POAŞ) (Özelleştirme kapsamındadır)

- Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi: (BOTAŞ) Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının -Bağlı ortaklığıdır.

- Kamu İktisadi Teşebbüsü, “Teşebbüs”: İktisadi Devlet Teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşunun ortak adıdır.

- Kamu İktisadi Teşekkülü, “Teşekkül”: Sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, Kamu İktisadi Teşebbüsüdür.

- Bağlı Ortaklık: Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası İktisadi Devlet Te­şekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler toplulu­ğundan oluşan anonim şirketlerdir.

İnceleme ve Gerekçe: Türk Milleti adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmaz­lık Mahkemesi Genel Kurulu Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, O. Hulusi Mustafaoğlu, Süleyman Sezen, İrfan Kılınç, Teoman Üneri, Seydi Yetkin, Nursel Aymakoğlu, Gürsoy Gönenç, Fahrettin Demirağ, Dr. Ferhat Ferhanoğlu, A. Necmi Özler, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka’nın katılmaları ile yaptığı 25.12.1995 ve 22.1.1996 günlü toplantıda Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın düzenlediği rapor ile dosyadaki belgeler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı­nın, sözleşmeli ve kapsam dışı personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların adlî yargı ye­rinde çözüm­lenmesi gerektiği; Danıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılarının, söz konusu görev uyuşmazlıklarının idari yargının görevine girdiği yolundaki düşüncelerine ilişkin yazılar okunduktan, toplantıya Yargıtay Cumhuri­yet Başsavcısı adına katılan Savcı İsmet Gökalp, Danıştay Baş­savcısı yerine katılan savcı Sinan Yörükoğlu, Askeri Yargıtay Başsavcısı adına ka­tılan Savcı Fahir Kayacan, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı ye­rine katı­lan Malik Göktepe’nin düşünceler doğrultusundaki sözlü açıklama­ları dinlendikten sonra, ilke kararı alınmasına neden olan konuda kurum ve personelin statüleri göz önünde bu­lundurularak özelleştirme kapsamında bulunan ve bulunmayan kurum­larda, sözleş­meli ve kapsam dışı statüde çalı­şanların durumları ayrı ayrı incelenerek gereği gö­rüşülüp düşünüldü:

Özelleştirilen veya özelleştirme kapsamında bulunmayan Kamu İkti­sadi Te­şebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı personel statüsünde çalı­şanların kurum­ları ile olan ilişkileri nedeniyle ortaya çıkan anlaşmazlıkların adlî yargı yerinde mi, yoksa idari yargı yerinde mi çözümleneceği meselesi­nin açıklığa kavuşturulması için kurumun ve personelin statüsünün değişen ve gelişen mevzuat yönünden ince­lenmesi gerekmektedir.

Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kamu hizmeti gören kamu kurumları olduğu tartışmasızdır. Bu konudaki tereddütler bazı kamu iktisadi kuruluşla­rının özelleş­tirme kapsamına alınarak özel hukuk tüzel kişiliği kazanmala­rıyla ortaya çıkmakta­dır.

3291 sayılı Yasayla özelleştirilen kurumun ana sözleşmesi, Türk Tica­ret Ya­sası çerçevesinde düzenlenmiştir. Şirketin temsil ve yönetim organı, şirket yönetim kuruludur. Bu kurulun ya da yetki verdiği kişilerin görev ve yetkilerini Türk Ticaret Yasasına göre kullanacakları ana sözleşmenin ince­lenmesinden anlaşılmaktadır.

Öte yandan 3291 sayılı Yasa’nın 14/b maddesinde, sermayesindeki kamu payı % 50 nin altına düşünceye kadar kuruluşları, faaliyetleri, organ­ları, yönetimi, sermaye miktarını tespite Yüksek Planlama Kurulunun yetkili kılındığı belirtil­mektedir.

Diğer taraftan özelleştirme kapsamına alınan kurumların denetimi ko­nu­sunda, Anayasa’nın 165. maddesinde, sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve or­taklıklarının Tür­kiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir denilmekte; 4046 sayılı yasanın 11. maddesinde, özelleştirme kapsamına alınan kurumların denetiminin 3346 sayılı Yasa ve 72 sayılı KHK. hükümlerine göre yapılacağı hükmü yer almış bulunmaktadır.

Bir yandan kurumun Türk Ticaret Yasası çerçevesinde anonim şirkete dö­nüştürülmüş olması, kurum bünyesine özel kişi ve kuruluşların alınması ve alın­maya devam edilmesi, kamu paylarının zaman içinde satılarak tama­men tasfiyesine yönelinmesi, öte yandan kurumun sermayesindeki kamu payı % 50 nin altına dü­şünceye kadar, denetiminin KİT denetimi yöntemine göre yapılması ve sermaye­deki kamu payı % 50 nin altına düşünceye kadar kurum ve kuruluşların, faaliyetleri, organları yönetimi gibi hususlarda Yük­sek Planlama Kurulunun yetkili olması, özelleştirme kapsamına alınan ku­rumun geçiş döneminde özel bir statü kazanmış olduğunu göstermektedir. Kamu kurumu niteliğinden özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde, kamu hisselerinin % 50 nin üzerinde bulunduğu süre içinde ku­rumun kamu­sal denetime de tabi olması ve çalışanları hakkında yapılan düzenle­meler de göz önüne alındığında kuruluşların kamu kurumu olma niteliğini tamamen kaybetmemiş oldukları sonucuna varılmakta, bu nedenle yaptıkları bazı iş­lemlerin idari nitelik taşıdığının kabulünü zorunlu kılmaktadır.

Anayasa’nın 128. maddesinde de: Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve di­ğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yü­kümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atan­maları görev ve yetkileri, hakları ve yükümlü­lükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir denil­mektedir.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesine iliş­kin 399 sayılı KHK. nin 3-a maddesinde: Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetler me­murlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle görülür denilmekte; 5.2.1992 gün ve 3771 sayılı Yasayla değişik (b) bendinde ise: Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, Dev­let tarafından tahsis edilen kamu sermayesinin karlı, verimli ve ekonominin kuralla­rına uygun bir şekilde kullanılmasında bulun­duğu teşkilat, hiyerarşik kademe ve görev unvanı itibariyle kuruluşunun, kar­lılık ve verimliliğini doğrudan doğruya etkileyebilecek kararları alma, alınan kararları uygulatma ve uygulamayı denetleme yetkisi verilmiş aslî ve sürekli görevlerin genel idare esaslarına göre yürütüleceği; teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken aslî ve sürekli görevleri; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu baş­kanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, mü­fettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle görüleceği, bunlar hakkında bu KHK. de belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanacağı; (b) bendi dışında kalan sözleşmeli personelin, te­şebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hiz­metlerin de bu KHK. de belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde aktedilecek bin sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan “sözleşmeli perso­nel” olduğu; memur ve sözleşmeli personelin toplu iş sözleşmeleri kapsa­mına alınmadığı ve işçilerin bu KHK. ye tabi olmadıkları belirtilmiştir.

Özelleştirme kapsamına alınan kamu kurumlarında çalışan personelin statü­leri hakkında çıkarılan KHK. ler ile ek düzenlemeler yapılmışsa da kimi KHK lerin Anayasa Mahkemesince iptali sonucu, bu konu 24.11.1994 gün ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ilişkin Ya­sayla belirginleştirilmiş­tir.

Bu Yasanın, amaç ve kapsam başlıklı 1. maddesinin (A) bendinde, Yasanın amacı belirlenmiş ve bu amaca yönelik olarak (B) bendinin (e) fık­rasında da: Yasa­nın kapsamının, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda hizmet akdi ile çalı­şan- personelden özelleştirilme uygulamaları sonucu işsiz kalacak olanlara mali ve sos­yal haklar sağlanması; (d) fıkrasında ise: Yine bu kuruluşlarda çalışan kamu perso­nelinin özlük ve sosyal haklarıyla ilgili hükümler olduğu belirtilmiştir. Nite­kim 21. maddesinde, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda hizmet akdiyle ücret kar­şılığı çalışanlar hak­kında düzenlemelere yer verilmiştir. Kamu personeli ile ilgili olarak da: -Kuruluşlardaki personelin nakli- başlıklı 22. maddesinde: “özelleş­tirme programına alınan, özelleştirilen, faaliyetleri durdurulan, küçültülen, kapatı­lan veya tasfiye edilen kuruluşlarda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi per­sonel ile sözleşmeli personel (kapsam dışı personel dahil) diğer kamu kurum ve/veya kuruluşlarına 217 sayılı KHK’nin 8. maddesinin (f) bendinde yer alan hü­kümler de dikkate alınarak aşağıdaki şekilde nakledilirler...” de­nilmekte; aynı mad­denin (b) bendinde: “...ataması yapılan personelin işe başlama sürelerine ve işe başlamama halinde yapılacak işlemlere ilişkin ola­rak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62. ve 63. maddeleri hüküm­leri uygulanır...” hükmü yer almaktadır. Geçici Madde 9 da da yine gerek sözleşmeli, gerekse de kapsam dışı personel, kamu personeli olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.

4046 sayılı Yasanın açıklanan hükümleri karşısında özelleştirme kap­samına alınan kurumlarda sözleşmeli statüde bulunanlar ile kapsam dışı per­sonelin, kamu personeli olarak kabul edildikleri anlaşılmaktadır.

Yasa, personelin durumunu bu şekilde belli ettikten sonra 37. Madde­siyle her ne kadar: “-özelleştirme uygulamaları ile ilgili olarak; a) Bu Kanun hükümleri gere­ğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ve 233 sayılı KHK. hükümleri uygulanmaz...” hükmünü getirmiş ise de, yukarıda personel hak­kında yapılan tespit ve açıklamalar karşısında, bu hükmün, kurumların özel hukuk tüzel kişisi olarak üçüncü şahıslarla olan işlem­lerinde özel hukuk hükümlerine tabi olacakları şeklinde yorumlanması gerekmekte­dir. Aksi düşünce yasanın hükümleri arasında çelişki yaratacaktır.

418 sayılı KHK.nin 40. maddesine, 3291 sayılı Kamu İktisadi Teşeb­büsleri­nin Özelleştirilmesi Hakkında Kanuna ve Petrol Ofisi Ana Sözleşme­sine dayanıla­rak düzenlenmiş bulunan Petrol Ofisi A.Ş. Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin 116. maddesinde, kurum personelinin haklı sebeplerle söz­leşmeyi sona erdirmesi durumunda, personele sözleşmeli statüde geçen sü­reye göre iş sonu tazminatı öde­neceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu hü­küm, personelin sözleşmesinde de yer almıştır.

Dava konusu edilen olaylarda uyuşmazlık, bir yönetmeliğin belli bir madde­sinin uygulanması isteğinin reddi olduğuna göre bu nedenle doğan uyuşmazlıkta çözüm merciinin tespiti için yapılacak incelemede yönetme­liklerin niteliklerinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Anayasa’nın 124. maddesinde: Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişi­lerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uy­gulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetme­likler çıkarabilecekleri açıklanmıştır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere yönetmelikler, kendilerine kay­naklık eden Yasaların hükümlerinin uygu­lanma yöntemlerini belirleyen ve idare tarafından yürürlüğe konulan genel düzenleyici tasarruflardır. Bunlara dayanılarak tesis edilen işlemlerin de bu nedenle idari nitelikte olduğunun kabulü gerekmekte­dir. Diğer taraftan davalı idare ile davacı arasında hizmet sözleşmesinin (tip söz­leşmenin) idarece tek yanlı olarak düzenlenmiş bulunması ve üstün yetkilerin ida­rede olması ba­kımından da sözü edilen işlemlerin idari nitelikte olduğu kabul edil­melidir.

 

Bu nedenlerle, işlemlerini yasa ve yönetmelikler çerçevesinde yürüt­mekle yükümlü olan idarenin, yasa ve yönetmelikte yer alan bir hükmün uygulanmayacağı yönünde aldığı karar olumsuz bir idari işlem niteliği taşı­maktadır.

Yukarıda açıklandığı üzere 399 sayılı KHK.nin 3. maddesinde, teşeb­büs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve iş­çiler eliyle gö­rüleceği, işçilerin bu KHK.ye tabi olmadıkları belirtilmiştir.

Yukarıda değinildiği üzere, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve bağlı or­taklıkla­rında kapsam dışı personel adı altında İş Yasası çerçevesinde çalıştı­rılan bir kesim bulunmaktadır. Kapsam Dışı Personel deyimi uygulama ala­nına girdiğinde, Kanun ve KHK.lerde yer almamakta, sendikalarla işveren arasında aktedilen toplu iş söz­leşmelerinde bahis konusu edilmekte ve toplu iş sözleşmesinden yararlananlar “kapsam içi” diğerleri de “kapsam dışı” olarak adlandırılmaktadır.

Kapsam dışı personel hakkında düzenlemeye 418 sayılı KHK.de yer verilmiş ise de bu KHK Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Daha sonra bu personelin 18.5.1994 gün ve 527 sayılı KHK.de ve 24.11.1994 gün ve 4046 sayılı Yasa’da yer aldığı ve İş Yasası’na tabi olmasına rağmen kamu personeli sayıldığı Yasa’nın sis­tematiğinden, yani bunlara Yasada memur ve sözleşmeli personelle birlikte yer verilmesinden anlaşılmaktadır. Kapsam dışı personel olarak belirlenen görev un­vanlarını taşıyanların kurumda belli bir süre çalıştıktan sonra sendika ile ilişkisini kesen ve daha çok idareci niteli­ğindeki personel olduğu, bu ayrımdaki amacın, bu kesimin, yetki ve ücreti­nin tayin ve takdirinin idareye bırakılması ve statülerinin, aslî ve sürekli görevleri genel idare esaslarına göre yürütülen personele yaklaştırıl­ması olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 4046 sayılı Yasa hükümlerinden, kap­sam dışı personelin de kamu personeli sayıldığı sonucu çıkmaktadır.

Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nin gerek 18.1.1988 gün ve 3 sayılı Kamu İkti­sadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Karar­namenin Bazı Mad­delerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanun Hükmünde Karar­nameye Bir Madde Eklen­mesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin ve gerekse 22.1.1990 gün ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Ka­rarnamenin iptali istemlerinin incelenmesi sonucu veri­len 22.12.1988 gün ve 5-55 sayılı ve 4.4.1991 gün ve E.90/12, K.91/7 sayılı kararla­rında: KİT lerde kamu hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili kararların idari nitelik taşıdığı ve aslî ve sürekli kamu görevini yerine getiren çalışanlar hakkındaki işlem­lerin de aynı nitelikte olup bu bağlamda yönetimle görevlileri arasındaki ilişkinin idare hukuku ilkelerine dayanan kamu hukuku ilişkisi olduğu ve bunların yönetimle olan ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların kamu hukukuna göre idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği görüşüne yer verilmiştir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, özelleştirme kapsamına alınan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde kamu kurumu olan vasıflarını tamamen yitirmemiş oldukları, bu kurumlarda çalışan sözleşmeli ve kapsam dışı personelin kamu personeli sayıldıkları, idare ile olan ilişkileri nedeniyle açılan davalarda, işlemin ya­saya ve hukuka uygun olup olmadı­ğının incelenmesinin idari yargı yerinin görevine girdiği bu nedenle;

1- Özelleştirme kapsamında bulunan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde, söz­leşmeli statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmaz­lıkların çözüm yerinin idari yargı olduğuna ve konunun 2247 sayılı Yasa’nın 30. maddesi uyarınca bu doğrultuda ilke kararına bağlanmasına, O. Hulusi Mustafaoğlu, Süleyman Sezen, İrfan Kılınç, Teoman Üneri’nin karşı oylarıyla oy­çokluğu ile,

2- Özelleştirme kapsamında bulunmayan Kamu İktisadi Teşebbüsle­rinde, sözleşmeli statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaş­mazlığın çözüm yerinin, idari yargı olduğuna ve konunun 2247 sayılı Yasa’nın 30. maddesi uyarınca bu doğrultuda ilke kararına bağlanma­sına oybirliği ile,

3- Özelleştirme kapsamında bulunan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden do­ğan anlaşmazlıkla­rın çözüm yerinin idari yargı olduğuna ve konunun 2247 sayılı Yasa’nın 30. mad­desi doğrultusunda ilke kararına bağlanmasına, O. Hulusi Mustafaoğlu, Süleyman Sezen, İrfan Kılınç, Teoman Üneri, Seydi Yetkin ve Ertuğrul Taka’nın karşı oyla­rıyla oyçokluğu ile,

4- Özelleştirme kapsamında bulunmayan Kamu İktisadi Teşebbüsle­rinde kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan an­laşmazlığın çözüm yerinin, idari yargı olduğuna ve konunun 2247 sayılı Yasa’nın 30. maddesi uyarınca bu doğrultuda ilke kararına bağlanma­sına, O. Hulusi Mustafaoğlu, Süleyman Sezen, İrfan Kılınç, Teoman Üneri, Seydi Yetkin ve Ertuğrul Taka’nın karşı oylarıyla oyçokluğu ile 22.1.1996 gününde kesin olarak karar verildi.

 

KARŞI OY YAZISI

 

Olayımızda uyuşmazlık özelleştirilen veya özelleştirme kapsamında bulun­mayan kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı per­sonel statü­sünde çalışanların kurumları ile olan ilişkileri nedeni ile meydana gelen uyuşmaz­lıkların idari mi yoksa adlî yargı yerinde mi görülmesi gerek­tiği noktasında toplan­maktadır.

Bu durumda hukuki yasal ve kesin bir sonuca varabilmek için önce­likle bu kavramların yasalar ve uygulamadaki yerlerini tayin ve tespit etmek gerekmektedir.

Şöyle ki; T.C. Anayasası’nın 128. maddesi, Devletin Kamu İktisadi Teşeb­büsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yü­rütmekle yü­kümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve öde­nekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzen­lenir denmektedir. Görüldüğü gibi, Ya­sanın bu maddesinde memur kelimesi sarahaten ifade edilmesine rağmen sözleşmeli ve kapsam dışı personel bi­linmediği ve gerek görülmediği için net olarak ifade edilmemiş, bu eksiklik ve aksaklık bilahare uygulamada bazen kanunlarla bazen de kanun dışı yöntemlerle çözümlenmiştir.

Ve nitekim, daha sonra çıkarılan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Reji­minin Düzenlenmesine İlişkin 399 sayılı Kanun Hükmündeki Kararna­menin 3-a maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetler memurlar, sözleşmeli perso­nel ve işçiler eliyle görülür, hükmünü getirmiştir. Buna dik­katlice bakıldığında, kanunda sözleşmeli personele yer verilmiş ancak, üze­rinde durulan kapsam dışı personele burada da değinilmemiştir. Kamu gö­revi verilenlerin bu Kanunla sınıf­landırılmış ve memurlar, sözleşmeli perso­nel ile işçiler dışında bir sınıf öngörül­memiştir. Buraya kadar olan konularda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakta, ancak, sorun kapsam dışı personelin yasalar konusundaki yeri ile bunların ve söz­leşmeli personelin özlük ve mali konulardaki statüsü ve uyuşmazlıkların çözüm yerinin hangi yargı yeri ola­cağı hususunda toplanmaktadır.

Öncelikle 4046 sayılı Kanundan önce sözleşmeli personelin kurumları ile münasebetlerinde meydana gelen anlaşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği ve görüldüğü de tartışmasızdır.

Davaya konu edilen kapsam dışı personel için ise bu kanundan ön­ce de, sonra da yasal herhangi bir sarahat bulunmamakta, bu personelin kurum­ları ile mü­nasebetleri tatbikatta mahkeme kararları ve Yargıtay İçtihatları ile çözümlenmiş ve toplu iş sözleşmesi dışında kalan personel kapsam dışı per­sonel olarak kabul edil­miştir.

Ne var ki 4046 sayılı Kanun sözleşmeli olsun diğer çalışanlar olsun, hamur yapmış ve 37. maddesinde, “bu kanun hükümleri gereğince özelleş­tirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ve 233 sayılı KHK. hükümleri uygulanmaz” hük­münü getirmekle, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlardaki personel statüsüne netlik getirmiştir. Artık bu sarahat ve kesin amir hükmü tartışmak bizi kanun dışına sürüklemekten başka bir sonuç getirmez.

Öte yandan 1475 sayılı Kanuna 2457 sayılı Kanunla eklenen ek madde olaki buraya kadar olan düşüncemizi destekler mahiyet arz etmekte­dir.

Ayrıca bu güne değin, tatbikatta, kapsam dışı personel, yani toplu iş sözleş­mesinde taraf olmayan ancak işçiler gibi toplu iş sözleşmeleri hü­kümlerinden isti­fade eden bu personelin kurumları ile olan ilişkilerindeki anlaşmazlıkların da adlî yargı yerinde çözümü sağlanmıştır.

Hal böyle olunca, özelleştirme kapsamına alındığı tarihten itibaren tüm söz­leşmeli personelin kurumları ile olan ilişkilerinde anlaşmazlıkların ve kapsam dışı personelin de her halükarda kurumları ile olan anlaşmazlıkla­rın adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, bu anlaşmazlıkların her ne şart altında ve şeklinde olursa olsun idari yargı ye­rinde görülmesi gerekir şeklindeki çoğunluk görüşüne karşıyız.

 

Üye                             Üye                             Üye     

O.Hulusi Mustafaoğlu                 Süleyman Sezen             İrfan Kılınç         

 

                                   Üye                                         Üye

     Teoman Üneri                         Seydi Yetkin

 

KARŞI OY

Özelleştirme kapsamına alınan Kamu İktisadi teşebbüsleri ile kapsam dışında tutulan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan kişilerin kurumlarıyla olan münase­betlerinden doğan uyuşmazlıklarda görevli yargı yerinin belir­lenmesi için iş yerinin ve bu iş yerinde çalışan kişilerin statülerinin belir­lenmesi gerekmektedir.

Kamu hizmetlerini ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak verim­lilik il­kesi doğrultusunda yürütmek amacıyla kanun ile kurulan kamu ikti­sadi teşebbüsle­rinin birer kamu kurumu niteliğinde olduğu aşikardır. Ancak, Kamu İktisadi Teşeb­büslerinden özelleştirme programına alındıktan sonra kanunda öngörülen yöntem­lerden biriyle özelleştirilenlerin kamu kurumu niteliklerini kaybettikleri, artık ta­mamıyla  özel hukuk hükümlerine tabi oldukları da bir gerçektir.

Özelleştirme kapsamı dışında bulunan Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile özel­leştirme kapsamında bulunmakla birlikte henüz özelleştirme süreci ta­mamlanmayan başka bir ifade ile sermayelerindeki kamu payı % 50’nin al­tına düşmeyen Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kamu kurumu niteliğini koru­duklarında duraksama bulun­mamaktadır.

Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan kişilerin hukuki statülerine ge­lince; Anayasanın 128. maddesi, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmet­lerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri ka­nunla düzenlenir, kuralını getirmiştir.

399 Sayılı KHK.nin 3’ncü maddesiyle Kamu İktisadi Teşebbüslerinde üç çe­şit istihdam şekli öngörülmüştür. Bunlar; memurlar, sözleşmeli perso­nel ve işçiler­dir.

Anayasanın 128’nci, 399 sayılı KHK’nin 3/a maddesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; Kamu İktisadi Teşebbüslerinde genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve sözleşmeli personel tarafından, bunun dışında yürütülen hiz­metlerin de işçiler tarafından yü­rütüleceği anlaşılmaktadır.

Sözleşmeli personel ve memurlar ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri ara­sındaki ilişkinin, idari yargı denetimine tabi kamu hukuku ilişkisi olduğu hususundaki ço­ğunluk görüşüne aynen katılmaktayım.

Ancak; Bugün KİT’lerde “kapsam dışı personel” adı altında istihdam edilen bir kesim bulunmaktadır. Bu istihdam şekli ve kapsam dışı personel tanımlamasına KİT’lere ilişkin yasal düzenlemelerde yer verilmemiştir. Uy­gulamada ise toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçiler “kapsam içi” toplu iş sözleşmesine tabi olma­yanlar da “kapsam dışı” personel olarak tanımlan­maktadır. Kapsam dışı personel, kuruluşlarca kabul edilip yürürlüğe konulan “kapsam dışı personel yönetmeliği” ne tabi olarak istihdam edilmektedir. Sosyal güvenlik bakımından Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı olup işçiler gibi kıdem tazminatından yararlanmaktadırlar.

KİT’lerde kapsam dışı personel adı altında istihdam edilen personelin, KİT’lerde memur ve sözleşmeli personel olarak genel idare esaslarına göre yürütü­len aslî ve sürekli görevlerde çalışan personel ile aynı statüde olduk­ları söylenemez. Memur ve Sözleşmeli Personellik statüleri yasa ile düzen­lendiği halde kapsam dışı personelin statüsü yasa ile düzenlenmemiş, sadece bir yönetmelikle düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğin yasal bir dayanağı bulun­mamaktadır. Anayasanın, yasa ile düzen­lenmesini öngördüğü bir statünün yönetmelikte düzenlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle bugün KİT’lerde kapsam dışı personel adı altında Yönetmelik ve İş Yasası çerçevesinde istih­dam edilen personelin kurumları ile olan ilişkisinin adlî yargı denetimine bağlı özel hukuk ilişkisi olduğu, bu gerçeği 4046 sayılı “Özelleştirme Uy­gulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karar­na­melerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 22’nci maddesinin de­ğiştirmediği, zira mezkur kanunun bu maddesinin kapsam dışı personelin statüsünü düzenleme­diği, sadece özelleştirme programına alınan özelleştiri­len, faaliyeti durdurulan, kü­çültülen, kapatılan veya tasfiye edilen Kamu İkti­sadi Teşebbüslerindeki persone­lin nakli ile ilgili özel bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ister özelleştirme kapsamı dışında bu­lunsun isterse özelleştirme kapsamı içinde bulunmakla birlikte özelleştirme süreci tamam­lanmamış KİT’lerde kapsam dışı personel adı altında istihdam edilen, statüleri yasa ile düzenlenmemiş personelin kurumlarıyla olan ilişki­lerinin özel hukuk ilişkisi olduğu, kurumlarıyla olan münasebetlerinden do­ğan anlaşmazlıkların adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısında olduğumdan kapsam dışı personelin kurumlarıyla olan ilişkileri nedeniyle meydana gelen anlaşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yolundaki çoğunluk görüşüne katılmadım.

 

Üye

Ertuğrul Toka