T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 297

            KARAR NO : 2016 / 343

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : G.Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.F.Ö.

Davalı             : Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı-.Karayolları Genel Müdürlüğü

                         14.Bölge Müdürlüğü

Vekili              : Av.E.K.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından Kasko Sigorta Poliçesi ile sigorta edilen 10….. plakalı aracın, Balıkesir-Edremit Karayolu, Havran civarında seyrederken, yolda bulunan çukurlara altını vurması sonucunda hasarlanması nedeniyle ödenen 6.534,00 TL tazminatın 20.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Balıkesir İdare Mahkemesi: 25.06.2014 gün ve 2014/867 Esas, 2014/885 Karar sayılı kararı ile özetle; bakılmakta olan davanın, davalı idarenin yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu olduğu ve de üzerinde meydana gelen engel ve tehlikeleri ortadan kaldırmakla yükümlü olduğu bir karayolunda meydana gelen kazadan doğan zararın tazmini isteminden kaynaklandığı ve bu nedenle de 2918 sayılı Kanundan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğundan bahisle, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde 2918 sayılı Kanunun 110.maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu, nitekim benzer bir uyuşmazlık hakkında Bursa Bölge İdare Mahkemesince verilmiş olan 28.11.2013 tarih ve E:2013/4129 K:2013/4011 sayılı kararın da bu yönde olduğu gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Bursa Bölge İdare Mahkemesi:  04.12.2014 gün ve 2014/4133 Esas, 2014/4353 Karar sayılı kararı ile; itirazın reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş, verilen karar 12.02.2015 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleplerle; adli yargı yerinde dava açmıştır.

Edremit 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.01.2016 gün ve 2015/193 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; dava ve cevap dilekçeleri, davacı vekilinin mahkememizdeki beyanları, mahkememizce incelenen idare mahkememsi kararı, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın, yolun bakım, onarım ve işaretlenmesinden sorumlu davalı kurumun hizmet kusuru nedeniyle alt kısmını yoldaki derin çukurlar ve tümseklere çarparak hasarlandığını ve müvekkilinin hasar bedeli olarak sigortalısına 20/03/2013 tarihinde 6.534,00 TL ödediğini ileri sürerek ödenen hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı idareden tahsilini talep etmiştir. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü, davaya verdiği cevap dilekçesinde öncelikle görev itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefıyet kurallarına dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece resen dikkate alınması gereklidir. Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı KGM, karayollarının yapım ve onarım hizmetleri sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunu'nun 2. maddesi gereğince, idare aleyhine tam yargı davasının, idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı KTK'nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu ise bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur. Somut olayda, davalı idare aleyhinde hizmet kusuruna dayanılarak dava açılmıştır. Bu durumda, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan bu davada adli yargı, yargı yolu bakımından görevsizdir. Bu nedenle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. Balıkesir İdare Mahkemesi, aynı davaya ilişkin 2014/867 E. ve 2014/885 K. sayılı ilamı ile adli yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar Bursa Bölge İdare Mahkemesince onanarak kesinleşmiştir. Bu durumda yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı söz konusu olduğundan 2247 s. Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunun 19. maddesi uyarınca dosyanın görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine” şeklindeki gerekçesi ile davalının görev itirazının kabulü ile açılan davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz olması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle 6100 s. HMK'nin 114/1 ve 115/2. maddeleri gereğince reddine, görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 15.03.2016 tarihinde, davalı vekiline 22.03.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 10…… plakalı araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davalının bakım gözetim ve sorumluluğunda bulunan yolun, yapım çalışmaları nedeniyle bozuk olması sonucu meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunan davalı idareden, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Balıkesir İdare Mahkemesi’nde açıldığı, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararı verdiği, davalı vekilinin itirazı üzerine Bursa Bölge İdare Mahkemesi’nin 04.12.2014 gün ve 2014/4133 Esas, 2014/4353 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği; bunun üzerine davacı vekili tarafından aynı istemlerle Edremit 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Edremit 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmediğinden kararın kesinleştiği; davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Edremit 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.01.2016 gün ve 2015/193 Esas, 2016/33 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Edremit 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.01.2016 gün ve 2015/193 Esas, 2016/33 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 6.6.2016

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN