Hukuk Bölümü         2011/63 E.  ,  2011/164 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı            : H.P. adına vekaleten N.Y.

            Vekili              : Av. A. F.D.

           Davalı             : Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

            Vekili              : Av. M.E.      

            O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde, Bursa ili, Yıldırım İlçesi, Cumalıkızık Mah. 572 parsel sayılı taşınmazın, ½ hissesinin müvekkiline olduğunu; taşınmaza davalı idarece yol yapımı nedeniyle (11 Eylül Bulvarı)el atıldığını, tapu kapsamı içinde bulunan bu yere el konulmasının, kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğunu; taşınmazın 1/1000 ölçekli Ankara Yolu Kuzeyi 3.Bölge Uygulamalı İmar Planı kapsamında kalmakta iken, Yıldırım Belediye Başkanlığınca 3194 sayılı  İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulamasına tabi tutulduğunu; bu şuyulandırma işleminin Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 15/11/2005 tarih ve E:2005/653, K:2005/1281 sayılı kararı ile iptal edildiğini; söz konusu Mahkeme kararı doğrultusunda plan ve şuyulama revize edileceğinden dolayı, imar planının revizyonu onaylanıncaya kadar Ankara Yolu Kuzeyi 3. Bölge Uygulama İmar Planı Uygulamasının Yıldırım Belediye Meclisi'nin 03/10/2007 tarih ve 458 sayılı kararı ile durdurulduğunu, dolayısıyla imar uygulaması işlemi iptal edildiğinden, geriye dönüşüm sonucu müvekkilinin hissedarı olduğu 572 parsel sayılı taşınmazın, 11 Eylül Bulvarı üzerinde kalmış bulunduğunu; Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yer alan taşınmazın, ana caddeye cepheli ve oldukça değerli olduğunu, taşınmaza davalı idarenin kamulaştırma ya da acele kamulaştırma kararı almadan el atmasının haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu,  bu nedenle tazminat talebi zorunluluğunun doğduğunu; taşınmazın el atılan kısmı dışında kalan ve hukuken ve fiilen kullanımı mümkün olmayan kısmında projenin bir bütün olduğu gözetilerek bedel karşılığında davalı idareye devrinin gerektiğini ifade ederek, sonuç itibariyle; davalarının kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00. TL. tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalı Belediye vekili birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 02.12.2010 gün ve E:2010/628 sayı ile, davalı tarafın görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Belediye vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 3194 sayılı imar Kanunu'nun 18'inci maddesinde imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu, sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkilerin valilikçe kullanılacağı, belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebileceği, ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemeyeceği, düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı hükmüne yer verildiği; 3194 sayılı Yasanın 18'inci maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı nitelik taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında kısmen yol, kısmen konut alanında kaldığı, anılan plan uyarınca davacılara ait taşınmazın bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar kanununun 18'inci maddesi uyarınca yapılan düzenlemenin Bursa İkinci İdare Mahkemesinin 15.11.2005 gün ve E:2005/653, K:2005/1281 sayılı kararıyla iptal edildiği; bunun üzerine, imar planı revizyonu onaylanıncaya kadar Yıldırım Belediye Meclisinin 03.10.2007 gün ve 458 sayılı kararı ile imar planı uygulamasının durdurulduğu; davacıların taşınmazlarına imar planında yolda kalması nedeniyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla 10.000 TL. tazminatın faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu; Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davalı Belediyece, imar planını uygulaması amacıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi uyarınca yapılan imar düzenlemesine dayanılarak davacının taşınmazının yolda kalan kısmına el konulduğu anlaşıldığından; idarece, kamu gücüne dayanılarak, re'sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal eden idari işlem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa'nın 12'inci maddesi uyarınca doğrudan doğruya açtığı tam yargı davasının, idare hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümünün İdari Yargı'nın görev alanına girdiği gerekçesiyle; 2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; dava dosyasının incelenmesi sonucunda; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında kısmen yol, kısmen konut alanında kaldığı, sözü edilen imar planı gereğince 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi hükmü uyarınca yapılan düzenlemenin Bursa 2. İdare Mahkemesinin 15.11.2005 gün ve 2005/653-1281 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine Yıldırım Belediye Meclisinin 03.10.2007 gün ve 458 sayılı kararı ile imar planının uygulanmasının durdurulmasına karar verildiği, davacıların taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek 10.000- TL tazminatın ödenmesine hükmedilmesi istemiyle davanın açıldığının anlaşıldığı; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı;  3194 sayılı Yasa'nın 18. maddesinde, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu, sözü edilen yer belediye mücavir alanı dışında ise yukarıda belirtilen yetkilerin valilikçe kullanılacağı, Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebileceği; ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemeyeceği, düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı hükmünün yer aldığının görüldüğü;  uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olduğu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/l-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/628 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 04.07.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, imar planının uygulaması amacıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi uyarınca yapılan imar düzenlemesi nedeniyle, davacının hissedar olduğu taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

            Dosyada bulunan davalı İdarenin savunma dilekçesinde;  dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi gereğince Yıldırım Belediye Başkanlığı tarafından yapılan imar uygulamasının idare Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, mahkemece verilen iptal kararı ve gerekçesi de dikkate alınarak geri dönüşüm işlemleri yapılmaya başlanılmış olduğu,  ayrıca işbu mahkeme kararı doğrultusunda imar planının revize edileceği; bu nedenle geri dönüşüm çalışması ve imar planı revizyonunun henüz kesinleşmediği; geri dönüşüm ve imar planı revizyon işlemlerinin kesinleşmesi halinde, işbu davanın konusuz kalacağı, haksız fiilden kaynaklanan bir el atmanın söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.

Olayda, imar planını uygulaması amacıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi uyarınca yapılan imar düzenlemesine dayanılarak davacının taşınmazının yolda kalan kısmına el konulduğu ve taşınmazın el atılan kısmı dışında kalan ve fiilen kullanımı mümkün olmayan kısmında projenin bir bütün olduğu gözetilerek bedel karşılığında davalı idareye devrinin gerektiğinden bahisle,  fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00.TL. tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, 3194 sayılı imar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve resen tesis edilen idari işlemler olduğu, bu işlemlerden doğan zararın tazmininin istenildiği gözetildiğinde; uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Belediye vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.12.2010 gün ve E:2010/628 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 04.07.2011 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Ramazan TUNÇ’un KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

                                              KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677, K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 04.07.2011

                            Üye                                                                                       Üye

                       Mahmut BİLGEN                                                                  Ramazan TUNÇ