T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 257

            KARAR NO : 2016 / 323

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET : Davacı tarafından, kamulaştırılmaksızın el atılan taşınmazın bedelinin davalıdan tazmini istemi ile açılan davanın; dava konusu taşınmazın imar planında kent park alanı ve yol olarak ayrılması ve taşınmaza fiilen yol geçirilmek sureti ile el atılması nedenleri ile haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar         :1.Ö.M.G.      

                          2.H.G.

                          3.G.G.

                          4.N.G.

Vekilleri           : Av.S.Ö. & Av.İ.D.

Davalılar         : 1.Osmangazi Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. H.K.

                          2.Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.S.D.G. & Av. E.A.

 

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların maliki bulundukları Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge mahallesi 4147 ada 14 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından kamulaştırmasız el atılma sureti ile fiilen müdahale edildiğini; taşınmazın kent parkı alanı ve yol olarak kullanılmaya başlandığını ve halen bu şekilde kullanıldığını; davacılara kamulaştırma bedeli ödenmediğini; taşınmaz üzerindeki davacıların haklarının, taşınmazdan yararlanmalarının fiilen ve hukuken ortadan kaldırıldığını; kamulaştırmasız el atılan taşınmazın arsa vasfında olduğunu, davalı tarafından tesis olunan yol ve kent parkı alanının taşınmazdan arsa olarak yararlanma imkanını ortadan kaldırdığını belirterek;  Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge mahallesi 4147 ada 14 parsel (E:1098 ada 1 parsel) sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı davacıların uğradığı zarara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.500 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanun 51.maddesine göre uygulanacak olan gecikme faizi ile birlikte (devlet alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte) davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bursa 7.Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.03.2014 gün ve 2012/524 Esas, 2014/154 Karar sayılı kararı ile; “Davaya konu 14 parselin fen bilirkişisinin raporunda A harfi ile gösterilen kısmına asfalt yol yapımı şeklinde fiili el atma olduğu, yolun imar planında ana arter niteliğindeki yolda kaldığı ve Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğu, el atmanın kamusal hizmete açık ve kalıcı nitelikte olması nedeniyle kamulaştırma tazminatının ödenmesi gerektiği, krokisinde B harfi ile gösterilen kısma yol şeklinde el atma var ise de yolun park içinde stabilize yol olması nedeniyle el atmanın kalıcı niteliğinde olmadığı, el atma kalıcı olmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, taşınmaza Cl, C2 ve C3 harfi ile gösterilen kısımlara ise fiili el atma yok ise de imar kısıtlamasından doğan hukuki el atma olduğundan yargı görev sınırı dışında değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmiştir.”şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 66.721,00 TL’nin hisseleri oranında davacılara verilmesi ve bilirkişi raporunda A ile gösterilen alanın davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı lehine yola terkinine; C harfi ile gösterilen kalan kısmı yönünden ise davanın, hukuki el atma nedeni ile  yargı yolu yönünden reddine karar vermiş; karar Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından temyiz etmiştir.

Yargıtay 18. Hukuk Mahkemesi: 02.03.2015 gün ve E:2014/15143 K:2015/3093 sayılı kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar vermiş ve Bursa 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı 20.04.2015 tarihinde kesinleştirilerek karara şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; dava konusu Bursa ili, Osmangazi ilçesi, Çekirge Mahallesi, 4174 ada 14 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı davacıların uğradığı zarara karşılık fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.959,684 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanunun 51. maddesine göre uygulanacak olan gecikme faizi ile birlikte (devlet alacaklarına uygulanan en yüksek faizle birlikte) davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine dava açmıştır.

Bursa 3. İdare Mahkemesi: 25.05.2015 gün ve E:2015/540 sayılı kararı ile davanın doğru hasım olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Osmangazi Belediye Başkanlığı husumetiyle incelenmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin  ( c ) fıkrası gereğince gerçek hasım olarak tespit edilen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Osmangazi Belediye Başkanlığı’na tebliğ edilmek suretiyle dava dosyasının tekemmül ettirilmesine karar vermiştir.

Bursa 3. İdare Mahkemesi: 11.04.2016 gün ve 2015/540 Esas sayılı kararı ile; “……Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, PC: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın bir kısmına yol yapıldığının Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/524 sayılı esasına kayden açılan davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda belirtilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinde yol yapılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, benzer bir davada çıkan görev uyuşmazlığı nedeniyle verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.05.2015 tarih ve E:2015/310, K:2015/326 sayılı kararı da bu yöndedir…”şeklindeki gerekçesi ile mahkemelerinin görevine girmeyen ve adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hisseli şekilde malik oldukları taşınmaza imar planında kent park alanı ve yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı ve bu şekilde davacıların zararına yol açıldığı belirtilerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 5.500,00 TL’nin davacılara ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; Osmangazi Belediye Başkanlığı’nın 03.12.2012 gün ve 62250 sayılı cevabi yazısından söz konusu parselin; Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13.07.2006 gün ve 475 sayılı kararı ile uygun bulunan ve yine Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 13.07.2006 gün ve 16021108-454 sayı ile onaylanan 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında; Kent Parkı kapsamında yer aldığı tespit edilmiştir.

Dosya kapsamında bulunan Harita ve Kadastro mühendisi Özcan Özçelik tarafından sunulan 18.09.2013 tarihli raporda; dava konusu taşınmazın, ekli krokide sarı boyalı olarak gösterilen onaylı imar planına göre yolda kalan (A) = 128,30 m² lik kısmına Eski Uludağ yolu kapsamında asfalt yol yapımı suretiyle ve mavi boyalı olarak gösterilen onaylı imar planına göre Kent Parkı alanında kalan (B) = 388,08 m²’lik kısmına ise taşınmazın içerisinden geçen ve Eski Uludağ Yoluna bağlanan Çiftlik ve Çeltik Sokakları kapsamında stabilize yol yapımı suretiyle fiilen el atılmış olduğu; ekli krokide yeşil boyalı olarak gösterilen (C1)=3011.74 m2lik, (C2)= 160.98 m2 lik ve (C3)  207.83 m2 lik kısımlarına ise fiilen el atılmadığı ancak 1/1000 ölçekli imar planında Kent Parkı Koruma Alanı’nda bırakılmak sureti ile davacıların hukuken kullanılmasının engellendiği belirtilmiştir.

Buradan hareketle, dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen kısmına  asfalt yol, B harfi ile gösterilen kısmına stabilize yol yapılmak sureti ile fiilen el atıldığı ve C harfi ile gösterilen kısmına da 1/1000 Kent Parkı Koruma Alanı’nda kalması ve 5 yıl geçmesine rağmen kamulaştırma işlemlerine başlanmaması nedeni ile hukuken el atıldığı anlaşılmıştır. Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, bilirkişi raporu ile belirlenen A, B ve C kısımları yönünden üç farklı değerlendirme yapmıştır. A ile gösterilen ve zeminde asfalt yol yapılan kısım yönünden davanın esastan kabulüne karar vermiş ve bedeli karşılığında dava konusu alanın davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı lehine yola terkine hükmetmiştir. B ile gösterilen ve zeminde stabilize yol görünen kısım yönünden, yolun park içinde stabilize yolda kaldığını ve el atmanın kalıcı nitelikte olmaması nedeni ile tazminata hükmedilmesine yer olmadığını belirttiği ancak gerekçe kısmında yer alan söz konusu tespite, hüküm fıkrasında yer vermediği anlaşılmıştır. Mahkeme son olarak, C ile gösterilen ve fiilen el atılmadığı bilirkişi raporu ile tespit edilen kısım yönünden, davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar vermiştir. Söz konusu karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından onanmak sureti ile kesinleşmiştir. Davacı sonrasında idari yargıya dava açarak, hukuken el atılan kısım nedeni ile davacıların uğradığı 1959,684 TL zararın, davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiş; Bursa 3. İdare Mahkemesince dosya davada adli yargının görevli olduğu gerekçesi ile 2247 sayılı Kanun’un 19. Maddesi uyarınca Mahkememize gönderilmiştir.

Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu incelendiğinde, Bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen alan içinde kalan ve B harfi ile gösterilen stabilize yol geçtiği görülmektedir. Her ne kadar Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından C harfi ile gösterilen kısım ve bu kısım içinde kalıp B harfi ile gösterilen stabilize yol açısından bir fiili el atma olmadığı yorumu yapılmış ise de; Mahkememizin 2012/301 Esas,  2013/325 Karar; 2014/804 Esas,  2014/836 Karar sayılı emsal kararlarında da taşınmazlara stabilize yol olarak el atılması nedeni ile dava konusu uyuşmazlıklara adli yargı yerinde bakılacağının hükme bağlandığı tespit edilmekle, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aksi yöndeki kabulünün Mahkememiz içtihatlarına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Ayrıca stabilize yolun geçtiği B ile gösterilen yerin, C harfi ile gösterilen alanı 3 ayrı parçaya böldüğü ve  B harfi ile gösterilen kısım için  verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığı hususları da dikkate alındığında, bu kısmın bir bütün halinde ele alınarak kamulaştırmasız el atma davasına devam edilmesi gerektiği, aksi tutumun usul ekonomisi ve hakkaniyet ilkelerine ters düşeceği kanaatine ulaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dava konusu Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge mahallesi 4147 ada 14 parsel sayılı taşınmazın; 18.09.2013 tarihli Ö.Ö.’ e ait raporda C harfi ile gösterilen kısmına, B harfi ile gösterilen stabilize yol yapılmak sureti ile kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir. Söz konusu müdahalenin kim tarafından yapıldığına ilişkin inceleme; Mahkememizin görev alanı dışında olup ancak bu husus da yine Adli Yargı mercii tarafından yapılan yargılama sırasında ele alınabilecektir.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.03.2014 gün ve 2012/524 Esas, 2014/154 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.03.2014 gün ve 2012/524 Esas, 2014/154 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN