Hukuk Bölümü 1993/45 E., 1993/49 K.

  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 50 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 58 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 141 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 142 ]
  • 1580 S. BELEDİYE KANUNU (MÜLGA) [ Madde 1 ]
  • 6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [ Madde 1 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Yüksel Yeşil`

    `e ait yeni inşa edilmiş apartman dairesinin kiracısı olan Güven ve Selçuk Şahin 30.9.1992 günü balkona televizyon anteni yerleştirirken antenin balkona yakın mesafede bulunan elektrik gerilim hattına temas etmesi sonucu elektrik çarpması nedeniyle sakatlanmışlardır.

    Güven ve Selçuk Şahin`

    `in, binanın, plan ve projesine, elektrik şebeke planına, şehir imar planına, belediye mevzuatına aykırı ve usulsüz biçimde caddeye taştığını ve projesinde bulunmadığı halde balkon yapıldığını, bu nedenle mal sahibinin sorumlu bulunduğunu, diğer davalı Kaman Belediyesinin de, inşaat yapılırken gerekli denetimi yapmadığını, dolayısıyla binanın elektrik gerilim hattına girmiş olduğunu görmeden yapı ruhsatı ve iskan izni verdiğini, böylece görevini ihmal ettiğini ileri sürerek her iki davalıdan da maddi ve manevi tazminat istemiyle 21.2.1993 tarihinde adli yargı yerinde dava açmışlardır.

    Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi; 24.5.1988 gün ve E. 83/206, K. 88/271 sayıyla: Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davalı Yüksel Yeşil`

    `in % 30, davalı belediyenin % 60, davacıların da % 5`

    `erden % 10 kusurlu olduklarının tespit edildiği, davalı belediyenin bir kamu kurumu olması sebebiyle, yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği, dolayısıyla olayda hizmet kusurunun bulunduğu bu nedenle davanın belediyeye yönelik kısmının 2577 sayılı Yasa uyarınca idare mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle bu kısma ilişkin istemin görev yönünden reddine; diğer davalı Yüksel Yeşil hakkında da bina sahibi olması itibariyle kusuru oranında tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiştir. Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20.2.1989 gün ve E. 88/8638, K. 89/1408 sayılı kararıyla: davada müteselsilen tahsil talebi bulunmasına rağmen kusur oranı esas alınarak hüküm kurulmasının ve faizin olay tarihinden değil de dava tarihinden başlatılmasının bozması gerektirdiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur. Davalı Yüksel Yeşil`

    `in karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.

    Bozma kararı üzerine mahkeme 26.6.1990 gün ve E. 89/259, K. 90/222 sayıyla; Belediye hakkında açılan tazminat davasının görev yönünden reddine, davalı Yüksel Yeşil hakkında açılan davanın kısmen kabulüyle, tazminatın olay tarihi itibariyle işleyen yasal faiziyle Yüksel Yeşil`

    `den ve davalı belediyeden alınarak müteselsilen Güven ve Selçuk Şahin`

    `e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir. Temyiz edilen bu kararda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi`

    `nin 31.1.1991 gün ve E. 90/13856, K. 91/541 sayılı kararıyla; Mahkemece Yüksel Yeşil`

    `in kusuru oranına göre ve bozmaya uygun olmayacak şekilde yeniden ve evvelki hükmün tekrarlanmış olduğu gerekçesiyle mahkeme kararı tekrar bozulmuştur.

    Bu bozma kararı üzerine Kaman Asliye Hukuk mahkemesi, 23.5.1991 gün ve 102-253 sayıyla; belediyeyle ilgili olarak daha önce görevsizlik kararı verildiğinden bu yönde yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla davacıların müterafik kusurları düşüldükten sonra hesaplanan maddi ve manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, müteselsil sorumlu Yüksel Yeşil`

    `den alınmasına ve Yüksel Yeşil`

    `in belediyeye rücu etmekle muhtariyetine karar vermiş, bu karar temyiz edilmiyerek kesinleşmiştir.

    Bu karar üzerine davacı Yüksel Yeşil 9.8.1991 tarihinde idare mahkemesine başvurarak, dava dışındaki hak sahibine ödemek zorunla kaldığı tazminattan davalı idarenin kusuru oranında belirlenen miktarının, 21.6.1991 tarihinden itibaren fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak şartıyla, yasal faiziyle birlikte tahsil edilmesini istemiştir.

    Kayseri Nöbetçi İdare Mahkemesi: 22.8.1991 tarihinde 540-570 sayıyla; Borçlar Yasası`

    `nın 50 nci maddesinde müteselsil mesuliyetin açıklandığı, bu tür uyuşmazlıkların Borçlar Yasası hükmüne göre çözümlendiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`

    `nın 2 nci maddesinde idari eylem ve işlemlere dayalı dava türlerinin sayıldığı, bu nedenle davanın çözümünün idari yargının değil adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmiyerek kesinleşmiştir. Yüksel Yeşil bu defa 31.10.1991 tarihli dilekçeyle adli yargı yerine başvurarak, aleyhine açılıp sonuçlanan tazminat davası nedeniyle ödemiş olduğu 15 milyon liranın müteselsil sorumlu olan belediyeden rücuen tazmin edilmesi istemiyle dava açmıştır.

    Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi; 12.12.1991 gün ve 466-767 sayıyla; davalı belediyenin % 60 oranındaki kusuru gözönüne alınarak hesaplanan 14.110.140 lira tazminatın kabulüne, kalan tazminat talebinin reddine karar vermiş; temyiz edilen karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi`

    `nin 22.4.1993 gün ve E. 92/574, K. 93/4330 sayılı kararıyla ve; Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin 24.5.1988 gün ve 206/271 sayılı kararında belediye hakkındaki davanın yargı yolu bakımından reddedildiği ve bu hüküm kesinleştiği olayda, belediyeyle birlikle müteselsil sorumlu olan ve zararı ödeyen davacının kusuru oranında davalı belediyeye rücuuna ilişkin bu davanın da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası uyarınca idari yargı yerinde açılması gerektiği belirtilerek mahkemece görev sorunu çözümlenmeden işin esası hakkında hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına uyan mahkeme 19.7.1993 gün ve 252-318 sayıyla görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmiyerek kesinleşmiştir.

    Davacı Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `ne verdiği 8.10.1993 tarihli dilekçesinde idare mahkemesinin 22.8.1991 gün, 540-570 sayılı, adli yargı yerinin 19.7.1993 gün, 252-318 sayılı kararları arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesini istemiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Selçuk Tüzün`

    `ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Alp Yüksel Fırat, Nurşen Çatal, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek`

    `in katılmaları ile yaptığı 13.12.1993 günlü toplantıda, raportör Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı Erdoğan Güneş`

    `in davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ve Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M.İlhan Dinç`

    `in; Olayda idarenin zarara sebep olduğu öne sürülen eyleminin hizmet kusuru teşkil edip etmediği ve tazminatla yükümlü olup olmıyacağının tespit, tayin ve takdirinin idare mahkemesinin görevine girdiği yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, tazminat ödemeye mahkum edilen davacının, tamamı kendisinden tahsil edilen tazminatın, kusuru oranında belediyeden rücuen tahsil edilmesi istemine ilişkindir.

    Olay kısmında açıklandığı üzere adli yargı yerinde açılan tazminat davasında Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi 24.5.1988 tarihli ve 83/206, 88/271 sayılı kararında; yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu; olayda belediyenin % 60, Yüksel Yeşil`

    `in % 30, davacıların da % 10 oranında kusurlu olduklarını tesbit etmiş, ancak davalı belediyenin kamu kurumu olması, istenilen tazminatın hizmet ksuruna dayanması nedeniyle idare aleyhindeki tazminat davasının idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Aynı kararda belediye ile müteselsilen sorumlu olan Yüksel Yeşil hakkında tazminata hükmedilmiş ve Yargıtay`

    `dan geçerek kesinleşen karar üzerine tazminatın tamamı 21.6.1991 tarihinde 26.000.000.- lira olarak Yüksel Yeşil`

    `den icra yoluyla tahsil edilmiştir. Ancak Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin görevsizlik kararı üzerine (belediye yönünden) Güven ve Selçuk Şahin`

    `in idare aleyhine idari yargı yerinde dava açıp açmadıkları hususunda dosyada herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

    Adı geçen belediyenin Yüksel Yeşil ile birlikte müteselsilen kusurlu olup olmadığı hakkında verilmiş bir yargı kararı bulunmadığı kabul edildiği takdirde, ortada Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenmiş ve belediyenin söz konusu olayda % 60 oranında kusurlu olduğunu gösteren bir bilirkişi raporu bulunmaktadır. Yüksel Yeşil tarafından bu rapora dayanılarak belediye aleyhine rücuen tahsil istemiyle dava açılmıştır.

    Bu durumda Yüksel Yeşil`

    `in ancak Borçlar Yasası uyarınca rücu davası açma hakkı vardır.

    Borçlar Yasası`

    `nın 50 nci ve 58 inci maddelerinde müteselsil mesuliyet, 141 inci ve 142 nci maddelerinde de müteselsil borç düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre hissesinden fazla ödeme yapanın diğerine rücu hakkı bulunmaktadır. Bu itibarla rücuen tazminat davası özel hukuku ilgilendiren bir alacak davasıdır. Tazminat alacağı idarenin hizmet kusurundan kaynaklansa bile bu borç ona dava yönünden kamu alacağı niteliği kazandırmaz. Belediye bu tazminatın üçüncü şahıs olarak borçlusu durumundadır. Tazminatın tahsili yönünde davacı Yüksel Yeşil tarafından belediye aleyhine idari sorumluluğu öne sürülmek suretiyle idari dava açma olanağı bulunmamaktadır. Ortada bir kamu alacağı olmadığı gibi dava konusu edilebilecek idari eylem de yoktur. Bir başka deyişle olayda idari nitelikte bir tam yargı davası açılması için aranan koşullar mevcut değildir.

    Diğer taraftan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa`

    `nın 1 inci maddesinde: bu Yasa`

    `nın, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsili için uygulanacağı öngörülmüştür.

    Açıklanan nedenlerle, davacının yargı kararına dayanan rücuen tazminat alacağı haksız iktisaptan doğan bir alacak niteliği taşıdığından Borçlar Yasası hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Rücu davasına muhatap olan belediyenin kiracılar Güven ve Selçuk Şahin`

    `in uğradıkları zarardan dolayı davacı Yüksel Yeşil`

    `le müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu yolunda ayrıca bir idari yargı kararı gerekip gerekmediğinin takdiri de rücu davasını görecek adli yargı yerine aittir.

    Bu itibarla Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin 19.7.1993 günlü, 252-318 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 13.12.1993 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.