Hukuk Bölümü 1981/13 E., 1981/22 K.

  • İCARETEYNLİ VEYA MUKATAALI VAKIF MALLARIN MÜLKE DÖNÜŞÜMÜ
  • TAVİZ BEDELİNDEN DOĞAN DAVALAR
  • VAKIF MALLARIN MÜLKE DÖNÜŞÜMÜ
  • 2762 S. VAKIFLAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Bakırköy, Yenimahalle, Tayyareci Sadık Sokak`

    `ta bulunan, Sultan Beyazıt Vakfından mukataalı 3 ada 12 parsel sayılı taşınmazın vakıfla ilişiğinin kesilmesi için 2762 sayılı Kanun`

    `a göre alınması gereken taviz bedelinin yanlış hesaplandığı ileri sürülerek, fazla alınan 47.194 lira meblağın geri verilmesi istemiyle, davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesine istirdat davası açılmıştır.

    Davanın görülmesi sırasında, davalı idare 2762 sayılı Yasa`

    `ya göre alınması gereken taviz bedelinin tahsili yolundaki işlemin idari bir tasarrufa dayandığını, anlaşmazlığın Vakıflar Kanun ve Tüzüğünün uygulanmasından doğduğunu, Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer bir olayda verdiği karara göre davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

    Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi; 12.6.1981 günlü oturumda, "dava alacak davası olup, tüzük hükümlerinin uygulanması ile ilgili bulunmadığından, davanın Danıştay`

    `da görüleceği yolundaki görev itirazının reddine" karar vermiştir.

    Davalı idarenin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemine ilişkin 25.6.1981 günlü dilekçesi üzerine, anılan mahkemece gerekli yasal işlemler yerine getirilerek, konu ile ilgili belgeler, görev itirazı idari yargı yararına ileri sürüldüğünden Danıştay Başsavcılığı`

    `na intikal ettirilmiş, Danıştay Başsavcılığı, olumlu görev uyuşmazlığı çıkararak görev konusunun mahkememizce incelenmesi isteğiyle başvuruda bulunmuştur.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Türk Ulusu adına Yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Ahmet H. Boyacıoğlu`

    `nun Başkanlığı`

    `nda Zekai Özdil, Şerafettin Seyhun, Sıtkı Gökalp, Şerafettin Kaya, Mahir Tunçalp ve Mehmet Karaaslan`

    `ın katılmaları ile yaptığı 28.12.1981 günlü toplantıda; geçici raportör Danıştay Tetkik Hakimi M. İlhan Dinç`

    `in raporu ile dosyadaki belgeler, Cumhuriyet Başsavcılığı`

    `nın Adli, Danıştay Başsavcılığı`

    `nın idari Yargı yerinin görevli olduğu yolundaki düşünce yazıları okunduktan, toplantıya Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Durmuş Ganiğlu ile Danıştay Başsavcısı Ali Rıza Alpaslan`

    `ın yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Anlaşmazlık davalı idarece fazla alındığı ileri sürülen taviz bedelinden ve bu bedelin istisna isteminden doğduğu için; öncelikle taviz bedelinin hukuki niteliği, tahakkuk ve tahsil yöntemi, mukataalı ve icareteynli vakıf mallarının mutasarrıfları adına intikal ve tapuya tescil işlemlerinin nasıl yapılacağı hususlarının saptanması, bunun için de vakıf müessesesinin kısaca incelenmesi gerekmektedir.

    Vakıf, menfaati insanlara olmak üzere bir malı Allah`

    `ın mülkü olarak saklamak, temlik ve temellükten men etmektir. Medeni Kanundan önce kurulan ve günümüze değin devam eden vakıflar batı hukukunda özel hukuk müessesesi olarak görülmesine karşın, bizde bu niteliği hiçbir zaman almamış, kamu kurumu ve kamu müessesesi vasfını korumuştur. Osmanlılardan günümüze intikal eden vakıflar, kamu hizmetlerinin büyük bir kısmını üstlenmiş, zamanla idari yapı içinde yer almıştır.

    Medeni Kanunun kabülünden sonra, bu yasada yer alan vakıf (tesis) ile eski vakıflar arasında bir ikilem meydana gelince, eski vakıfların günün koşullarına uydurulması zorunluğu doğmuş, eski vakıfların; yeni bir örgütlenmeye gidilerek, aynen muhafazası temayülünden esinlenilerek 2762 sayılı Vakıflar Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Bu Yasa ile Vakıflar Genel Müdürlüğü kurularak, eski mülhak ve mazbut vakıflar yeni bir statüye konulmuş, varidatı ile intifa edilen vakıflar icareteynli ve mukataalı tasfiyeye tabi tutularak kaldırılmıştır.

    Şöyle ki; 2762 sayılı Vakıflar Yasası, yürürlüğe girdiği günden itibaren, vakıfa ait gayrimenkullerin icare veya mukataaya bağlanması yasaklanmış eskiden kurulmuş olanların tasfiyesi için hükümler getirilmiştir. Yasa`

    `nın bu hükümlerine göre, mevcut mukataalı toprakların ve icareteynli gayrimenkullerin mülkiyeti, icare ve mukataalarının yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına intikal ettirilecektir.

    Mukataalı ve icareteynli vakıf malların tasfiyesine ilişkin 2762 sayılı Kanun`

    `un 27. maddesine göre; mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetleri, icare ve mukataalarının yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirilir. Taviz ister taksitle ödensin, ilk ödeme yılı için tahakkuk ettirilen icare veya mukataa üzerinden hesap olunur.

    Yukarıda sözü edilen tavizler, toptan ödendiği takdirde taşınmaz malın mülkiyet mutasarrıfı adına tapuya tescil edilir. Bu tavizin beşte biri peşin ve geri kalanı dört yılda dört eşit taksitle ödenebilir. Bu takdirde mülkiyet mutasarrıfı adına tescil edilmekle beraber, taşınmazın tamamı geri kalan taksitler için birinci derecede ve birinci sırada ipotek sayılarak tapuya böylece kaydolunur.

    10 yıl içinde, taviz vermek yolu ile icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmiş olan taşınmazların mülkiyeti 10 yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçer ve vakfın hakkı da ivaza dönerek taşınmazın tamamı bu ivaz karşılığında birinci derecede ve birinci sırada ipotek sayılır. Genel Müdürlük, o yıl tahakkuk ettirilen icare ve mukataa üzerinden hesap edilecek olan bu tavizlerle süresinde ödenmeyen taksitleri mutasarrıfın başka mallarına müracaat yolu ile Amme Alacakları Kanunu`

    `na dayanarak tahsile dahi yetkilidir.

    2762 sayılı Yasa`

    `nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren mukataalı ve icareteynli taşınmazların tavizleri tamamen ödenmiş olmadıkça o mallar üzerindeki temliki tasarrufları tapu dairesince tescil olunmaz.

    Yukarıdaki tüm açıklamalardan anlaşılacağı üzere; mukataalı ve icareteynli vakıf mallarının mutasarrıfları adına intikali, tapuya tescili, taviz bedelinin tahakkuk ve tahsil yöntemleri ve yine taviz bedelinin hukuki niteliği, vakıf malın aynına taallük ettiği cihetle, davacı ile Vakıflar idaresi arasında özel hukuk münasebetine ilişkin bulunmaktadır.

    Öte yandan Vakıf malın mülke dönüşümü ve mutasarrıfına intikali için alınan taviz bedeli icare veya mukataa karşılığı olup, bu bedel ödenmedikçe o mal üzerindeki temliki tasarruflar tapu idaresince tescil olunmayacağından taviz bedelini gayrimenkul mükellefiyeti olarak da nitelendirmek mümkündür. Nitekim 12 Haziran 1940 günlü 1188 sayılı "Tefsir Kararı" taviz bedelini böylece nitelendirmiştir. Vakıflar Yasasında yer alan hükümde, Vakıflar Genel Müdürlüğü Bütçe yasalarının 9. maddeleri ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesinin kararları ile iptal edilmiş bulunması karşısında taviz bedeline karşılık teşkil ettiği icare veya mukataanın belirli kıymet üzerinden tahakkuk ettirilmesine ilişkin ve alınacak ivazın az veya çok alındığı şeklinde oluşan anlaşmazlıklar, sonuç olarak, taşınmaz üzerinde tasarrufla ilgili bulunmakta ve bu haliyle davanın; bu kabil uyuşmazlıkları çözümleyen adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

    Açıklanan nedenlerle davanın Adli Yargı yerinde görülmesi gerektiğinden başvurunun reddine karar verilmelidir.

    Sıtkı Gökalp, erafettin Kaya ve Mahir Tunçalp bu görüşe katılmamışlardır.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre Adli Yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle Danıştay Başsavcılığı`

    `nca yapılan başvurunun reddine, Sıtkı Gökalp, Şerafettin Kaya ve Mahir Tunçalp`

    `in karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla 28.12.1981 gününde kesin olarak karar verildi. KARŞIOY YAZISI

    2762 sayılı Vakıflar Kanunu`

    `nun 27. maddesi mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetlerinin, icare ve mukataalarının yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceğini hükme bağlamış; diğer maddelerde tavizlerin nasıl ödeneği, taşınmaz malın tapuya nasıl tescil edileceği hususunda da hükümler getirilmiş; süresinde ödenmeyen taksitleri mutasarrıfın başka mallarına müracaat yolu ile Amme Alacakları Kanunu`

    `na dayanarak Vakıflar Genel Müdürlüğünün tahsile yetkili olduğu belirtilmiştir.

    Bu hükümlerin incelenmesinden, mukataalı ve icareteynli taşınmazların mutasarrıfına geçirilmesi karşılığında alınması gereken taviz bedelleri, tarafların rıza ve muvafakatlarına bağlı olarak alınacak bedeller olmayıp kanunun tesbit ettiği hallerin ortaya çıkmasında ödenmesi zorunlu meblağlar olduğu, bedellerin ödenmesi halinde Vakıflar Genel Müdürlüğünce Amme Alacakları Kanunu`

    `na göre tahsil edileceği ve böylece sözü edilen taviz bedellerinin bir kamu alacağı niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Kamu alacaklarının ödenmesi ile ilgili uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi idare hukuku esaslarındandır.

    Açıklanan nedenlerle davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiğinden çoğunluk görüşüne karşıyız. Üye Üye Üye Sıtkı Gökalp Şerafettin Kaya Mahir Tunçalp