T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 311

            KARAR NO : 2016 / 356

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : A. Sigorta A.Ş.

Vekilleri          : Av. M.M.E.& Av.A.G.  

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü – Karayolları 1.Bölge Müdürlüğü

Vekilleri          : Av. A.I.    (Adli Yargıda)

                         Av.N.F.G. (İdariYargıda)

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.02.2012 tarihinde, davacı şirkete sigortalı bulunan 34…… plakalı aracın, dava dışı araç sürücüsünün sevk ve idaresinde iken; davalı kurumun bakım ve gözetiminde bulunan yolda trafik güvenliği açısından gerekli trafik işaret ve levhalarının bulunmaması, aydınlatıcı çakar lambasının olmaması sebebiyle 1.65 cm boyundaki beton atılan boşluğa düşerek hasar gördüğünü; meydana gelen ve sigorta ettirene ödenen hasar bedelinin davalıdan rucuen tahsili amacı ile toplam 6.791,61 TL  için İstanbul 28.İcra Müdürlüğü’nün 2012/8609 E. sayılı dosya üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca itirazı nedeniyle söz konusu takibin durdurulduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu, davalının hasar bedelini tazmin etmekle yükümlü bulunduğunu belirterek; fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve faiz alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi: 27.05.2013 gün ve 2012/146 Esas, 2013/109 Karar sayılı kararı ile; “…kazanın meydana geldiği Bahçeşehir Köprülü Kavşak köprü çalışma alanı başlangıç mevkii, kaza tarihi itibariyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumluluk alanında olduğundan, davalı kara yollarına husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varılmakla davanın husumet yönünden reddine, dava usulden reddedilmiş olduğundan davalının kötüniyet tazminatı yönünden karar verilmesine yerolmadığına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın husumet nedeniyle reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 04.12.2013 gün ve 2013/18164 Esas, 2013/17209 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesinin yerinde görülmediğinden bahisle, kararın bu nedenle bozulmasına hükmetmiş, dosya İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/90 esasına kaydedilmiştir. 

İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi: 26.05.2014 gün ve 2014/90 Esas, 2014/106 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargı yolu bakımından mahkemelerinin görevsiz olması nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 27.11.2014 gün ve 2014/17352 Esas, 2014/17026 Karar sayılı kararı ile;  hükmün onanmasına karar vermiş, verilen karar davalı vekiline 09.02.2015 tarihinde, davacı vekiline 02.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; sigortalıya ödenen 6.750,00 TL tazminatın 08.03.2012 ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemi ile bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 2.İdare Mahkemesi: 25.02.2015 gün ve 2015/361 Esas sayılı hasım düzeltme kararı ile; davanın doğru hasım olan Karayolları Genel Müdürlüğü husumetiyle incelenmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin ( c ) fıkrası gereğince gerçek hasım olarak tespit edilen Karayolları Genel Müdürlüğü’ne kararlarıyla birlikte tebliğ edilmek suretiyle dava dosyasının tekemmül ettirilmesine ve kararın bir örneğinin taraflara tebliğine karar vermiştir.

İstanbul 2.İdare Mahkemesi: 22.03.2016 gün ve 2015/361 Esas sayılı kararı ile: “…2918 sayılı Kanun’un 6099 sayılı Kanunla değişik 110.maddesi gereğince oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünün Adli Yargıya ait olduğu öngörüldüğünden trafik kazasından dolayı meydana gelen zararın tazmini talebiyle açılan bu davanın da Adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim konuya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesinin 05.11.2012 günlü, E:2012/144, K:2012/224 sayılı kararı da bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın davalı kurumun çalışma alanında trafik güvenliği açısından trafik işaret ve levhalarının, aydınlatıcı çakar lambasının bulunmaması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen trafik kazasında hasara uğraması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibe, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26.05.2014 gün ve 2014/90 Esas, 2014/106 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26.05.2014 gün ve 2014/90 Esas, 2014/106 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN