T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2014 / 511

          KARAR NO : 2014 / 551

          KARAR TR  : 5.5.2014

         

ÖZET : Tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

     

 

 

 

 

 

    K  A  R  A  R

 

Davacı           : Dr.A.U.

Davalı                        : Av. D.A.Ö.

Vekili              : Av.G.Ö.

 

O L A Y          : Davacı dava dilekçesinde,  "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Vekili" sıfatı ile  davalı Av.D.A.Ö’ın,  17.04.2003 tarihinde kendisine karşı  Adana Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bir tazminat davası açmış olduğunu; davalının, yetkisini kanunlardan almadan, yetkisiz temsil ile açtığı bu dava ile, kendisini maddi ve manevi "zarara" uğrattığını;  bir kamu gücüne sahip olarak Avukatın  bu davayı açtığını, Mahkemenin de davayı usulsüz olarak halen sürdürdüğünü; davalı Avukatın  yetkisini hukuki bir kurumdan almadığını, çünkü; adıgeçenin  Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Vekili olarak davayı açtığını,  bu Kurumun 616 Sayılı K.H.K ile  kurulduğunu, yetkileri ve örgütlenmesinin bu K.H.K. ile belirlendiğini;  616 Sayılı K.H.K.nın Anayasa Mahkemesi'nin 31.10.2000 Gün ve 2000/65 Esas, 2000/38 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, hükmün  10.11.2001 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu arada yeni bir yasal düzenleme yapılmadığını, fiilen varlığını sürdüren kurumun hukuksal olarak boşlukta kaldığını; iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini;  Anayasa Mahkemesinin,  (1 yıl) yasal düzenleme için Yasama Organına olanak tanıdığını; hükmün, yeni bir yasal düzenleme yapılmadan 10.11.2001 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve S.S.K. Başkanlığı Kurumunun hukuken yetkisiz hale geldiğini; bu hukuksal durumun; 4958 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 6.8.2003 tarihinde 25191 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanması ile sona ermiş olduğunu; özetle, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının, 10.Kasım.2001 ile 6.Ağustos.2003 tarihleri arasında hukuki olarak yetkisiz olduğunu;  vekili olan Av.D.A.Ö.’ın da yetkisiz olduğunu; davalı Avukatın, yetkisiz bir temsil ile kendisine (Dr.A.U.'a) bu hukuksal boşluk içerisinde 17.04.2003 Tarihinde haksız bir hukuk davası açarak kendisini  maddi ve manevi zarara uğrattığını;  bu davayı açarken de Dr.A.U.için aynı konuda 2002/423 Esas Sayılı bir ceza davasının devam ettiğini gözetmediğini; C.M.K.nun 365.maddesine göre bu davada zararların tazmini istenebilecek iken, bunun yapılmadığını, ayrı bir hukuk davasını, dava açma süresini de geçirerek açmasının da avukatın yetkisiz temsilci olması dışında bir adalet arayışı iyi niyetinde olmadığının göstergesi olduğunu;  bu davanın,  Av.D.A.Ö.'a karşı bir şahsi dava olduğunu; adıgeçenin, açtığı davayı kurumun isteği ile açtığını ve sorumlu olamayacağını ile süremeyeceğini, konum olarak K.H.K.nın iptali sonucu hukuki fiil ehliyeti olmayan bir kurumun mümessili olarak kendisine verilen temsilci görevinin de hukuki dayanağının olmadığını bileceğini; avukatın "hukuka uygunluk ölçüsüne bağlı kalmak zorunda olduğunu, kanunlara uygun çalışması gerektiğini, kendisine icazet verilmiş olsa dahi, bu icazetin hukuka aykırılığını bilmesine rağmen, hukuka aykırılığı temsilcisine bildirmemiş olduğunu; dava konusunda temsilcisine hukuki olarak uyarıda da bulunmadığından mesleğini savsakladığını ifade ederek; davalının, kendisini açıkça ve toplumda küçük düşürücü bir şekilde yıllar süren bir ağır elem ve manevi çöküntüye uğratarak zarara" neden olduğundan bahisle; maddi tazminat hakkı saklı kalmak suretiyle 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle 11.4.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:18.9.2013 gün ve E:2013/229, K:2013/693 sayı ile, davacı tarafça, SSK vekili sıfatı ile davalının kendisine yönelik olarak 17/04/2003 tarihinde Adana nöbetçi asliye hukuk mahkemesinde tazminat davası açtığı, davayı açan kişinin yetkisini kanunlardan almadan yetkisiz temsil ile kendisine maddi ve manevi zarar verdiği, mahkemenin davayı usulsüz olarak sürdürdüğü iddiası ile manevi tazminat talebinde bulunulduğu;  davalı vekilince Adana 2. asliye hukuk 2003/453 E. sayılı dosya ile açılan tazminat davasının, 13/08/1993 tarihinden bu yana SGK da (önceki adı ile SSK) avukat olarak görev yapan davalı tarafından görevi kapsamında açıldığından İYUK 2/b maddesine göre davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiği savunmasında bulunulmuş olduğu;  husumet itirazı ile esas yönünden de iddiaların reddedilmiş olduğu; tarafların dilekçe ve ekleri niteliğindeki delillerinin değerlendirildiği, çekişmenin niteliği, tarafların sıfatı gözetildiğinde savunma gibi, SGK (SSK) avukatı olarak görev yapan davalının kurumunca verilen yetki ve görev kapsamında davacıya yönelik davayı açması karşısında, davacının bundan dolayı maddi ve manevi zarar görme iddiasını ve talebini, davalının görevli olduğu kuruma yönelik olarak idari yargıda dava açma yolu ile öne sürme hakkı ve imkanı bulunduğundan, mahkemelerinin çekişmede görevli olmadığı, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı bu defa, davalı Avukatın kendisine karşı 17.04.2003 tarihindeki temsil yetkisinin hukuken geçersizliğinin tespiti ve açtığı Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/453 Esas nolu davasındaki şahsi hakaret ve suçlamalar nedeni ile 10,00 TL maddi zarar saklı olmak üzere manevi tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 1.İDARE MAHKEMESİ:9.1.2014 gün ve E:2013/2080 sayı ile,  2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un “İdare Mahkemelerinin Görevleri” başlıklı değişik 5. maddesinde; “1- İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki, a) İptal davalarını, b) Tam yargı davalarını, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerinden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, d) Diğer kanunlarla verilen işleri çözümler. 2-Özel Kanunlarda Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile İdare Mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler.” hükmüne yer verildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında idari dava türlerinin; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayıldığı;  dosyanın incelenmesinden, davalının Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı E:2003/453 sayılı davadaki yaptığı suçlamalar nedeniyle 10,00 TL manevi tazminat istemiyle Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, anılan Mahkeme'nin 18.09.2013 tarih ve E:2013/229, K:2013/693 sayılı kararı ile davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği,  adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı üzerine Mahkemelerinde bakılmakta olan dayanın açıldığının anlaşıldığı; bu durumda, davalının Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı E:2003/453 sayılı davadaki yaptığı suçlamalar nedeniyle 10,00 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olduğu gerekçesiyle; 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilmesine kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 5.5.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, Davacı tarafından,  davalı Avukatın, "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Vekili" sıfatı ile 17.04.2003 tarihinde kendisine karşı, yetkisiz temsil ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı ve sürdürdüğü tazminat davasından dolayı uğramış olduğu zarara karşılık, maddi zararı saklı kalmak kaydı ile, 10.000 TL manevi tazminatın tahsili istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

            Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı tarafından, manevi tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

            Buna göre, davacının, tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, Adana 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Adana 4.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Adana 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Adana 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.9.2013 gün ve E:2013/229, K:2013/693 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.5.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT