Hukuk Bölümü         2003/97 E.  ,  2003/90 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       : A.B. ve S.İ. 

Vekili              : Av.M.Emin Ekmen

Davalılar        : 1-TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü

                        Vekili : Av.M.L.Y.

                        2-Karayolları Genel Müdürlüğü

                        3-Batman  Belediye Başkanlığı 

            O  L  A  Y       : Demiryolunun Beşiri-Batman istikametinde seyreden trenin 22.1.2001 gününde Batman girişinde yer alan hemzemin geçitte çarptığı otomobil hasara uğramıştır.

            Davacılar vekili, Batman Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E:2001/18 D.İş sayılı dosyasında tespit edilen hasar bedeli 2.160.000.000.-TL. ile aracın reel değer kaybı 1.000.000.000.-TL. maddi ve ayrıca araçta bulunan müvekkillerinin her biri için 1.000.000.000.-TL. manevi olmak üzere toplam 5.160.000.000.-TL. tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 1.3.2001 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalılardan TCDD İşletmesi vekilince, birinci savunma dilekçesinde, 233 sayılı KHK.’ye tabi bulunan İşletmeye karşı hizmet kusuru nedeniyle açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

            BATMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 10.10.2001 gün ve E:2001/280, K:2001/566 sayı ile, davalı Kurumun, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip bir kamu iktisadi kuruluşu olduğu; bu nedenle, yapmış olduğu hizmetin kamu hizmeti ve eylemin de idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, dosyanın talep halinde Diyarbakır İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

            Bu karar, davacı vekili ile davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.

            YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ; 7.10.2002 gün ve E:2002/9830, K:2002/10896 sayı ile, aynen: “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davalıların tüm, davacının ise davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne yönelen temyiz itirazları ile adı geçen davalı hakkındaki hüküm onanmalıdır.

             2-Davacının davalılar TCDD Genel Müdürlüğü ve Batman Belediye Başkanlığı hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; dava hemzemin geçitteki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece adı geçen iki davalı içinde idari yargı yerinin görevli olduğuna karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. 

Dava konusu edilen zararın hemzemin geçitte tren ile otomobil çarpışmasından kaynaklandığı çekişmesizdir. Davacı şehir içi karayolu ulaşımında kullanılan hemzemin geçitin yeterli güvenlikte olmadığını işaret ve önlemlerin eksik kaldığını iddia etmektedir. 2918 sayılı Kanunun 106. maddesinde bu kanunun uygulanmasından kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda ayırım yapmaksızın adli yargı yerinin görevli olacağı kuralı getirilmiştir. O halde davaya konu olay da 2918 sayılı kanun çevresinde çözümlenmelidir.

            Anılan yasanın 2. maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kanunun karayollarında meydana gelen tüm trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra 3. maddede

 yapılan tanımlar içinde “Demiryolu geçidi” (hemzemin geçit) tanımı da verilmiştir. Yasadaki bu düzenleme biçiminden karayolu ile demiryolunun kesiştiği nokta olan hemzemin geçidin bulunduğu bölümün Devlet Demir Yoluna ait olduğu anlamı çıkmadığı gibi, o noktada meydana gelen eylemin karayolu dışında olduğu sonucu da çıkarılamaz. Bu bakımdan hukuka aykırı eylemin Karayolları Trafik Kanunu kapsamında yer alan karayolu üzerinde meydana geldiği kabul edilmeli ve uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu sonucuna varılmalıdır.

            Açıklanan nedenlerle davalılar TCDD Genel Müdürlüğü ve Batman Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davada işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı biçimde görevsizlik kararı verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

            Diğer taraftan idari dava açılması 2577 sayılı yasada ayrıca düzenlenmiş olduğu halde, sadece adli yargı yerleri arasında uygulanması gereken HUMK.’nun 27. maddesine göre dosyanın görevli idare mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olması da doğru değildir.

            SONUÇ: Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacının diğer davalıların ise tüm temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddi ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki hükmün ONANMASINA” karar vermiştir.

            BATMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 7.3.2003 günlü celsesinde E:2002/995 sayı ile, Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar vermiş; bu suretle, davalılardan TCDD İşletmesinin görev itirazını reddetmiştir.

            Davalı TCDD İşletmesi vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.   

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde belirtilen, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün, kamu hizmeti olan taşımacılık işini, tekel halinde yürüten bir kamu kurumu olduğu; kamu hizmeti yürütmekle yükümlü kılınan bir kamu kurumunun hizmeti yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus  olup  olmadığının  tayin  ve  tespitinin  idari  yargı  yerlerine  ait olduğu ;  davalı   idarenin yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetinin gereği gibi yapılmamasından dolayı uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemine ilişkin bulunan uyuşmazlığın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli bulunan idari yargıya ait olduğundan Batman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET  BAŞSAVCISI; TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu; 233 sayılı KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olmasının onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmediği; Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b. maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde; Karayolları Trafik Kanunu’nun kapsamının belirlendiği 3. maddesinde ise; “Demiryolu geçidinin (hemzemin geçit).. Karayolu ile demiryolunun aynı seviyede kesiştiği bariyerli ve bariyersiz geçitlerdir, Kamu hizmeti taşıtı: Kamu hizmeti için yük veya yolcu taşıması yapan bütün taşıtlardır, Taşıt: Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlar olduğu” açıklanmış olup, trenin bu Yasa kapsamına dahil edilmediğinin anlaşıldığı; Keza, anılan  Yasa’nın 85,90 ve 106. maddeleri hükümleri uyarınca, işletenin hukuki sorumluluğu kapsamında maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır kuralı uyarınca uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de; anılan Yasa’da gerek hemzemin geçitin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemiş ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmadığı; TCDD Ana Statüsü’ne, Yüksek Planlama Kurulu’nun 27.4.1992 gün 92/T.29 sayılı kararı ile eklenen Ek 2. maddede, “Demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolunun ana yol sayılacağı, trafik düzeninin gerektirdiği hallerde sözkonusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesislerin kaldırılacağı, demiryolu üzerinde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü bulunduğunun açıklandığı; açıklanan nedenlerle, hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü gerektiği, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 10.3.2003 gün, 2002/93 ve 2003/2 sayılı kararında da; hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın, idari yargı yerinde çözümlenmesi yolunda hüküm kurduğu; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Batman Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/995 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE  :  Uyuşmazlık   Mahkemesi   Hukuk    Bölümü’nün,   Yalçın

ACARGÜN’ün  Başkanlığında , Üyeler:  Dr.  Atalay  ÖZDEMİR,   M.  Lütfü   ÜÇKARDEŞLER,

Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL,Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 17/11/2003 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcısının idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ’in yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:           

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde   2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan TCDD İşletmesince anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde TCDD İşletmesi yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmakta olup esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi. 

            ESASA İLİŞKİN İNCELEME         :

Davacı  vekili, davalı kurumun kusurlu ve sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya  ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla,  3.160.000.000. TL.  maddi ve ayrıca 2.000.000. 000.-TL. manevi tazminatın, olay  tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, davalılardan TCDD İşletmesinden (müştereken ve müteselsilen) tahsiline hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

            28.10.1984  tarih  ve  18559  sayılı  Resmi  Gazetede  yayımlanan,  Türkiye  Cumhuriyeti Devlet Demiryolları  İşletmesi Genel Müdürlüğü ( TCDD ) Ana Statüsü’nün “ Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesi “ Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak sözkonusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki  ilişkileri ve ilgili diğer  hususları  düzenlemektir...” hükmünü taşımakta;  “Hukuki Bünye”  başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir “ Kamu İktisadi Kuruluşu” olduğuna  ve 233 sayılı KHK. ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret  edilmekte; 4.maddesinde, sayılan Kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının “tekel” kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK. hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.

            Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı  KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

            Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacı vekilince, dört yolda yer alan hemzemin geçitte yol düzenini ve güvenliğini sağlayacak hiçbir işaret, bariyer, levha, ada, refüj v.s. bulunmaması nedeniyle davalı işletmenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürüldüğüne göre, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, zararın hizmetin kuruluşu ve işleyişindeki aksaklıklardan doğduğu ve bu nedenle idarenin hizmet kusuru esasına göre sorumlu olduğu nedenine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle  yükümlü   olduğu  kurala  bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

            Buna göre ve idare personelinin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu oluşan kişisel kusura değil de, zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna   dayanılmış   olması   karşısında ,  tekel  niteliğinde   kamu  hizmeti    yürüten   TCDD İşletmesinin bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Buna karşın, dava konusu zararın, karayolunun demiryolu ile kesiştiği hemzemin geçitte meydana gelen kaza sonucunda oluştuğu nedeniyle ortada bir trafik olayı bulunduğu düşüncesinden hareketle, davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85., 90. ve 106. maddeleri hükümleri uyarınca, işletenin hukuki sorumluluğu kapsamında çözümlenmesi gerekeceği ileri sürülebilir ise de; anılan Yasa’da gerek hemzemin geçitin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemesi ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmamaktadır.

            Nitekim, TCDD Ana Statüsü’ne, Yüksek Planlama Kurulunun 27.4.1992 tarih ve 92/T. 29 sayılı kararıyla ilâve edilen Ek 2. maddede, “ Demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolu ana yol sayılır.

            Bu kesişmelerde yapılan yeni yolun bağlı olduğu kurum veya kuruluş, alt ve üst geçit yapmak ve diğer emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür.

            Demiryolu trafik düzeninin gerektirdiği hallerde sözkonusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesisler kime ait olursa olsun kaldırtılır.

            Demiryolu üstünde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü vardır.”denilmek suretiyle, demiryolunun farklı bir hukuki statüye tabi bulunduğu açıklanmaktadır.

            Belirtilen nedenlerle, hemzemin geçitte  trenin otomobile çarpması sonucunda doğan zararın, idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Batman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin TCDD İşletmesinin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmektedir.           

SONUÇ         :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ  görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ  ile, Batman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 7.3.2003 gün ve E:2002/995 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE  karar verildi.