T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2017 / 517

          KARAR NO : 2017 / 558

          KARAR TR   : 25.09.2017

ÖZET : Davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza sonucu oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

  

 

K  A  R  A  R

 

 Davacı          : A. S. A.Ş.

Vekili                :Av. M. K. D.

Davalı           : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. A. A. (İdari Yargıda)

                         

              O L A Y    :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;  davacı şirket tarafından sigortalanan 16 … 37 plakalı aracın 15.09.2012 tarihinde Ankara’ dan Elazığ’ a  seyir halindeyken Malatya çevre yolunda orta refüje çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza raporu tanzim eden trafik ekiplerinin; olayın oluşumunda Karayolları Genel Müdürlüğünün % 100 kusurlu olduğunu tespit ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.656,07 TL'nin ödeme tarihi olan 12.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. 

ANKARA 20.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 10.06.2013 gün ve E:2013/317, K:2013/382 sayılı kararı ile “Bir davada olayları anlatmak taraflara, olayın hukuki yorumunu yapmak ise mahkemeye ait bir görevdir. Davacı tarafın iddiasına göre; dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472 maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat davasıdır. Davacı taraf, Kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığı 16 … 37 plaka sayılı aracın dava dışı sürücü A. A.'ın sevk ve idaresinde iken Malatya ilinde çevre yolunda Ankara istikametinden Elazığ istikametine seyir halinde iken Eskişeker Stadı karşısına geldiği sırada aracın ön komple kısımları ile önce yolun yönlendirdiği yönde bulunan orta refüjün başlangıç kısımlarına çarpması ve buradan savrularak yolun sağında yer alan kaldırım ve beton kısımlarına aracın muhtelif yerleri ile çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kazanın oluşumunda gerekli ve yeterli işaretlemenin yapılmaması ve bozuk yolla ilgili gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle davalı karayollarının % 100 oranında kusurlu olduğu kaza sonrası sigortalı araçta meydana gelen zararların davacı sigorta şirketi tarafından karşılandığı anlaşılmaktadır.

Tüm dosya kapsamı ve taraf delilleri birlikte incelendiğinde; davalının hizmet kusuruna dayanıldığı anlaşılmaktadır. Kamu Tüzel Kişilerine kanunlar tarafından verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. Maddesine göre İdari işlem ve eylemlerden dolayı hakları haleldar olanların açacağı dava türünün tam yargı davası olduğu ve bu davaların İdari Yargıda görülmesi gerektiği açıktır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları ile uyuşmazlık mahkemesinin kararları ve özellikle Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 13/05/2013 tarih, 2013/2610 esas 2013/6944 karar sayılı içtihadı birlikte değerlendirildiğinde, Adli Yargının görevli olmadığı, hizmet kurusuna ilişkin davaların İdare Mahkemelerinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle “Yargı yolu caiz olmadığından davanın görev nedeniyle reddine” karar vermiş, temyiz edilen karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/10/2013 tarih 2013/12162-13318 E-K sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 30.12.2015 gün ve E:2015/1613, K:2015/1603 sayılı kararı ile “6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin (i) bendinde, karayolunun, trafik akışına imkân sağlamak üzere kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeritleri, köprüler, tüneller, her türlü sanat yapıları, koruma yapıları ve diğer alanları ifade ettiği hüküm altına alınmış olup, "Görev ve Yetki" başlıklı 4. maddesinin (b) bendinde ise, hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Karayolları Genel Müdürlüğü'nün Görev ve Yetkileri" başlıklı 7. maddesinin (a) fıkrasında, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın Karayolları Genel Müdürlüğü'nün bu kanunla ilgili görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği, hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan 16…37 plaka sayılı aracın 15.09.2012 tarihinde Malatya ilinde Çevreyolundan, Ankara istikametinden gelerek Elazığ istikametine seyir halinde iken orta refüje çarparak kaza yapması sonucu oluşan 2.656,07 TL hasar bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda değinilen 2918 sayılı Kanun'un 6099 sayılı Kanun ile değişik 110. maddesi hükmü gereği anılan Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda, davacının tazminat talebinin dayanağı olan trafik kazasının davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu karayolu üzerinde meydana geldiği açık olması nedeniyle, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümünün Adli Yargı'nın görevine girdiği sonucuna varılmıştır” şeklindeki gerekçesi 2577 sayılı Yasa'nın 15. maddesinin (l/a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, itiraz edilen kararın Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 27/04/2017 tarih ve 2016/3422 Esas, 2017/795 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili 31.05.2017 tarihinde oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dilekçeyle Mahkememize başvurmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 25.09.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın davalı idareden rücuan tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.06.2013 gün ve E:2013/317, K:2013/382 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.06.2013 gün ve E:2013/317, K:2013/382 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 25.09.2017 gününde, Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 25.09.2017 

 

 

                                                                                                         

                                      Üye                                                           Üye

            Süleyman Hilmi AYDIN                           Turgay Tuncay VARLI