Ceza Bölümü 1998/11 E., 1998/14 K.

  • ASKERLİK YOKLAMA KAÇAĞI
  • HÜVİYET CÜZDANINDA SAHTEKARLIK SUÇU
  • NÜFUS CÜZDANINDA SAHTEKARLIK SUÇU
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Yoklama kaçağı olarak aranan 1976 doğumlu sanık B.E.'in 1.11.1996 günü Askerlik Şubesi Başkanlığı'na teslim edilmek üzere yakalandığı sırada üzerinden çıkan, kendisine ait fotoğraf ile kardeşine ait nüfus bilgilerini içeren nüfus cüzdanını tarihten 6 ay önce babasının ölmesi ve ailenin en büyük erkek çocuğu olması sebebiyle bir süre evin geçimini sağlamak amacıyla, 1981 doğumlu kardeşi O.E.'e ait nüfus bilgilerini doldurup kendi resmini yapıştırarak düzenlediği, nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesini annesi sanık N. E. ile birlikte muhtar sanık A.S.'e tasdik ettirerek Nüfus Müdürlüğünden aldığı ileri sürülerek,

    1) Sanıklar B.E. ile N.E'in Türk Ceza Yasasının 64/1. maddesi delaletiyle Türk Ceza Yasası'nın 351. maddesi,

    2) Sanık A.S.'in Türk Ceza Yasası'nın 350/2. maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 13.11.1996 gün ve 1190-231 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

    BİNGÖL ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 16.12.1996 gün ve 288-394 sayıyla; sanıkların "askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçuna uygun eylemlerini yargılama görevinin askeri mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    ELAZIĞ 8. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 12.6.1997 gün ve 697-312 sayıyla; Sanıkların eylemlerinin "askerlikten büsbütün veya kısmen kurtulmayı" temine elverişli olmayıp hüviyet cüzdanında sahtekarlık ve bu suça iştirak suçlarını oluşturduğu, böylece sivil kişi sanıkların eylemlerinin asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanmalarını düzenleyen 353 sayılı A.M.K.Y. Usulü Yasası'nın 11. maddesi kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşmiştir.

    Böylece, adli ve askeri yargı yerleri arasında 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, dosya Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 24.2.1998 gün ve 1998/39 Müt. sayılı yazısı ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Mustafa Bumin'in Başkanlığında, Üyeler; Teoman Üneri, Casim Yılmaz, Seydi Yetkin, Fahrettin Demirağ, Dr. Ferhat Ferhanoğlu ve A. Necmi Özler'in katılımlarıyla yapılan 3.7.1998 günlü toplantıda, Raportör-Hakim G. Fatma Büyükeren'in davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İrfan Yılmazlar'ın davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası'nın "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen ikinci Bölümünde yer alan "Genel görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

    "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada:

    a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Yasası'nda yazılı olan; başka bir anlatımla, Askeri Ceza Yasası dışında hiç bir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

    b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Yasası'nda, kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

    c) Türk Ceza Yasası'na atıf suretiyle, askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

    Olayda, suç tarihinde askerliğine karar alınmış fakat silah altına alınmamış olan sanık B.E.'in de asker kişi sayılmayan kimselerden olduğu çekişmesizdir. Anayasa'nın 145. maddesinin 2. fıkrası "Askeri Mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler." demek suretiyle sivil kişilerinde askeri suç işleyebileceklerini ve askeri mahkemelerde yargılanabileceklerini düzenlemiş, benzer bir hüküm 353 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde de yer almıştır. Henüz şubesi tarafından askerliğe sevkedilmeyen ve asker kişi sıfatını elde etmemiş olan sanık B.E. ile diğer sanıkların Askeri Ceza Kanununda unsurları ve cezaları düzenlenmiş bir kısım suçlar dolayısıyla bu Kanuna tabi olmaları mümkün ise de, sanıklara yüklenen suç askeri Ceza Yasası'nda müeyyideye bağlanan bir eylem olmadığı gibi anılan yasa tarafından Türk Ceza Yasasına atıf yapılarak düzenlenen bir suçu da teşkil etmeyip, münhasıran Türk Ceza Yasası'nda yer alan hüviyet cüzdanında sahtekarlık ve bu suça iştirak etmekten ibarettir.

    Açıklanan nedenlerle, sanıklara yüklenen suç yukarıda belirlendiği gibi askeri suç veya buna bağlı suç olmadığı ve olayda 353 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde yazılı sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmalarını gerektiren koşullarda bulunmadığından davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi, Bingöl Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Bingöl Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.1996 gün ve 288-394 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına 3.7.1998 günü oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.