Hukuk Bölümü         2005/5 E.  ,  2005/24 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : F. Y.

Davalı            : T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü           

Vekili              : Av. A.G. B. 

            O  L  A  Y       : Davacının, Ankara İli Beypazarı İlçesi Karaören Köyü Yahyaoğullarından İ. oğlu,1296 doğumlu M.’nın öz babası olduğunun ve 3 Teşrinievvel 1331 tarihinde Yusufçuk Tepesinde şehit düştüğünün tespitine karar verilmesi istemiyle açtığı dava, Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.4.2003 günlü, E:2002/552; K:2003/93 sayılı kararıyla kabul edilmiştir.

Davacı bu kez, 14.7.2003 günlü dilekçe ile Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne başvurarak şehit er Mustafa’nın babası olduğunu belirterek kendisine yetim aylığı bağlanması isteminde bulunmuş ise de, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce 29.7.2003 günlü işlem ile davacı ile babayı bir arada gösterir vukuatlı nüfus kayıt örneği bulunmadığından şehit er Mustafa’nın kızı olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiştir.

Davacı, şehit yetim aylığı bağlanması isteğinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 18.8.2003 tarihinde genel idari yargıda dava açmıştır.

Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

            ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ ; 28.4.2004 gün ve E:2003/1219 sayı ile, 1602 sayılı Yasanın 20. maddesi hükmüne göre Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi ve idari işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanabilmesi için de işlemin konusuna bakılması gerektiği, olayda davacıya şehit er Mustafa’nın kızı olduğunun kabul edilmemesi nedeniyle şehit yetim aylığı bağlanmamış olup, bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir denetim yapılması gerekmediğinden dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı, davanın görüm ve çözümünün İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve idari yargı dosyası Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığına gönderilmiştir.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; Anayasa’nın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başlıklı 157’nci maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini benzer bir biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 ve 21’inci maddelerine göre uyuşmazlık konusunun Askeri İdari Yargı yerinde görülebilmesi için iki koşulun bir arada gerçekleşmesi gerektiği, “asker kişiyi ilgilendirme” koşulundan davacının hizmette ya da görevden ayrılmış ve 1602 sayılı Kanunun 20’inci maddesinde sayılan asker kişilerden olması anlaşılabileceği gibi, işlemin “bir asker kişi gözetilerek” tesis edilmesi halinde de davacının bu asker kişiden hareketle menfaat ihlali iddiasında bulunan kişilerden (Örneğin; eşi, ana-babası çocukları vs.) olması halinde de söz konusu koşulun gerçekleştiğinin kabul edildiği, diğer koşulu ise davaya konu işlemin “askeri hizmete ilişkin” bulunması koşulunun oluşturduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerektiği, eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerektiği, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu, bu açıklamalara göre; Çanakkale Savaşında şehiden öldüğü öne sürülen kişinin asker kişi olduğu ve davacının bu asker kişinin varisi olarak ona tebaan iş bu davayı açtığı, ölümün ise savaşta ve dolayısıyla da askeri hizmet sırasında meydana geldiği ve şehiden öldüğü ileri sürüldüğü anlaşılmakla “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin olma” koşullarının birlikte gerçekleştiği göz önüne alınarak davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinden istemiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre Danıştay Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 157’nci maddesine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20’nci maddesinde de, söz konusu Anayasa hükmüne aynen yer verildiği ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği, işlemin askeri gereklere, askeri usul ile yönteme ve askeri hizmete göre tesis olunması halinde askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabul edildiği, olayda, davaya konu edilen şehit yetim aylığı bağlanması isteminin reddine ilişkin işlemin ilgilinin ölümünden sonra dul ve yetimlerine bağlanmış bir aylık olmadığı gibi, şehit Mustafa ile davacıyı bir arada gösterir vukuatlı nüfus kayıt örneğinin de sunulmadığı hususlarına dayandırıldığı, adı geçenin şehitliği noktasında ise bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu durumda şehit yetim aylığı bağlanması isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, ilgili asker kişi kapsamında ise de, işlemin askeri hizmetle ilişkili olmaması nedeniyle, 1602 sayılı Kanunun uygulama alanında bulunmayan davanın görüm ve çözümünde, genel idari yargının görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının 2247 sayılı Yasanın 10’uncu maddesine göre yapmış olduğu başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Cafer ŞAT’ın Başkanlığında Üyeler: M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 4.4.2005 günlü toplantısında;

I- İLK İNCELEME  : : Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasa’nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi  Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Murat H.YURDAKÖK’ün davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada genel idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR ile AYİM Savcısı Fikret ERES’in  yazılı düşünceleri doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Çanakkale Savaşında şehit düşen kişinin babası olduğunu kanıtlayamadığı nedeniyle davacıya şehit yetim aylığı bağlanmamasına ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

            1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

            İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler  gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

            Gerek Anayasa’da gerek 1602 sayılı Yasa’da öngörülen düzenlemeye göre,askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM’de bakılacağında duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmamaktadır.

Nitekim, askeri hizmetin yürütülmesi sırasında ölen bir asker kişinin, şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev  yerlerinin  özellikleri,  askeri  kural

ve gerekler gözönünde tutularak tesis edilen işlemlerde “asker kişiyi ilgilendirme” koşulunun gerçekleştiği; bu nedenle, asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya  kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşik kararları ile kabul görmüş bulunmaktadır.

            Olayda, kendisine şehit yetim aylığı bağlanmasını isteyen davacıya, Çanakkale Savaşında şehit düşen 1296 doğumlu Mustafa’nın kızı olduğunu kanıtlayan vukuatlı nüfus kayıt örneği bulunmadığı nedeniyle Emekli Sandığınca aylık bağlanmamış olup; davacının babası olduğunu ileri sürdüğü Mustafa’nın şehitliği konusunda herhangi bir tartışma bulunmamaktadır.

            Buna göre, şehit askerin babası olduğuna ilişkin vukuatlı nüfus kaydı bulunmadığı nedeniyle davacıya şehit yetim aylığı bağlanamayacağı yolunda işlem tesis edilirken ve yargı yerince bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmediğinden, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı açıktır.

            Belirtilen durum karşısında, olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümü genel idari yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığınca yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.           

SONUÇ   : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 4.4.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.