T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2016 / 710

            KARAR NO  : 2017 / 62

            KARAR TR     : 20.02.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılan tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : U.Mobilya ve Mobilya Aksesuarları Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.

Vekili              : Av. E.Ö.

Davalı             : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. G.Ö.I.

                         

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin okul mobilyaları imalat ve ticaretini yapan bir şirket olduğunu, 17.12.2008 günü saat 23.30 sıralarında müvekkil şirketin işçisi E.Ç.’nın yönetimindeki 34 EA 0701 plakalı araçla Esatpaşa Mah. E-5 yanyol Bostancı adresine giderken kaza yaptığını, kaza sonucunda iki kişinin vefat ettiğini, bir kişinin ise yaralandığını, müvekkil şirket, şoför ve sigorta firması husumet gösterilerek açılan dava sonucu Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.12.2013 tarih ve 2013/462 karar no’lu ilamı ile tazminata hükmedildiğini, müvekkil şirketin ödeme yaparak mahkeme ilamını yerine getirdiğini, kaza sonucu hükmedilen tazminatın hepsini müvekkilinin ödediğini, kusuru olan kişilerin tazminatını da müvekkil şirketin ödediğini, yoldaki bakımsızlığın kazanın sebeplerinden biri olduğunu, müvekkil şirketin tazminat alacaklılarına ödediği tazminattan kusur oranında hesaplanan 114.600,00 TL’sinin davalı Belediyeden alınarak müvekkil şirkete dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı kararı ile “Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/481 esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacılar Bayram Demir, Akgül Demir ve arkadaşlarının davalılar E.Ç. U.Mobilya ve Mobilya Aksesuarları San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti ve Güneş Sigorta A.Ş aleyhine 17.12.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayalı olarak maddi ve manev tazminat talebiyle dava açıldığı, mahkemece maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulduğu, kararın kesinleştiği görülmüştür.

Davacı şirket vekili bu ilam gereğince yaptığı ödemeler için hizmet kusuruna dayalı olarak (kazanın yolda çukur oluşması sonucu hızla giden arabanın çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiği, idarenin yapmak zorunda olduğu yol bakım hizmetini yapmadığını iddia ederek ) rücuan tazminat talebiyle dava açılmıştır.

Davacı hakkında, 17/12/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılar tazminat davasında davacının tazminat ödemeye mahkum olduğu ve tazminatı ödediği kazanın meydana geldiği yolda çukur bulunması ve kazanın bu çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiğinden bahisle, davalının yol için gerekli bakım yapmadığından kusurlu olduğundan bahisle rücuen talepte bulunduğu, iddia ve deliller kapsamına göre, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu yolda gerekli bakımların yapılmadığı, güvenlik önlemleri alınmadığı iddia edilerek hizmet kusurum dayanılmış olmakla, davanın bu haliyle İdari Yargı'nın görev alanına girmesi nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, dilekçenin dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden usulden reddine, davacıya İdari Yargı'da dava açmakta muhtariyetine karar vermek gerekmiştir.

Davacı hakkında, 17/12/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasında davacının tazminat ödemeye mahkum olduğu ve tazminatı ödediği kazanın meydana geldiği yolda çukur bulunması ve kazanın bu çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiğinden bahisle, davalının yol için gerekli bakım yapmadığından kusurlu olduğundan bahisle rücuan talepte bulunduğu, iddia ve deliller kapsamına göre, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu yolda gerekli bakımların yapılmadığı, güvenlik önlemleri alınmadığı iddia edilerek hizmet kusuruna dayanılmış olmakla, davanın bu haliyle idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle mahkememizin görevsizliğine” şeklinde karar vermiş, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2016 tarih ve E:2016/1600, K:2016/4057 sayılı ilamı ile onanan kararın 16.06.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ:15.06.2016 gün ve E:2016/1147 sayılı kararı ile “…2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddesinin 1 fıkrasında da; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Uyuşmazlıkla ilgili bir başka düzenleme olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesinde: Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik karan üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru karan ile birlikte dava dosyalan Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davası sonucu tazminat alacaklılarına ödediği 114.000,00-TL'nin, idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla rücuan tazmini istemiyle İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/326 esasına kayden dava açıldığı, Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde verilen 03.11.2015 tarihli karar ile davanın idari yargının görevine girdiğinden bahisle görev yönünden reddine karar verildiği, anılan karann Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.03.2016 tarih ve H:2016/l 600, K:2016/4057 sayılı karanyla onanması üzerine tazminat alacaklılarına ödenen 114.000,00-TL'nin rücuan tazmini istemiyle Mahkememizin E:2016/l147 sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşılmaktadır.         

 

 

Yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinde yer alan açık hüküm gereği karayolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı sorumluluk davaları adli yargının görev alanına girmekte olup, yasa metni tüm sorumluluk davalarını kapsayıcı lafza sahip olduğundan, davacı tarafından ödenen tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla davalı idareden rücuan tazmini istemiyle açılan iş bu davanın da idare mahkemelerin görev alanına girmediği sonucuna varılmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen ölümlü kaza nedeniyle davacı tarafından evvelce ödenen tazminatın kusuru oranında davalı Belediyeden rücuan tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

 

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.02.2017  gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN