T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS    NO  : 2019 / 317

          KARAR NO : 2019 / 269

          KARAR TR  : 29.4.2019

ÖZET : Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı,  takip konusu alacağın % 20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Sompo Japan Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av. İ.Ç. - Av. M. F.Ç., Av. A. B. Yücel

  Av. E.A. Av. Z. Y.

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 34 … 7912 plakalı aracın,  18/11/2018 tarihinde sürücüsünün idaresinde, İstanbul Güzelyalı mahallesi,  Sahil Yolu Pendik istikametinde seyir halinde iken, yolda bulunan 2 mt eninde, 15 cm derinliğinde çukura girmesi sonucunda maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini;  kaza nedeniyle sigortalı araçta oluşan hasar nedeni ile müvekkili şirket tarafından 3.016,06 TL tazminat ödendiğini, kazanın meydana geldiği yolun davalının yetki ve sorumluluğunda olduğunu;  kaza sonrasında düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere,  kazanın meydana gelmesine, yoldaki bakım ve onarım eksikliğinin yol açtığını;  sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalı aleyhine İstanbul 12.İcra Müdürlüğünün E:2019/3658 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, 2918 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca davalının,  karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak ve zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmekle yükümlü olduğunu,  bu nedenle davalının itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu ifade ederek;  fazlaya ve sair hususlara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının takibe ve borcun ferilerine yapılan itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına;   asıl alacağa takip tarihinden yasal faiz işletilmesine;  davalının %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 7.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.2.2019 gün ve E:2019/42, K:2019/80 sayı ile, “(…)  Tüm dosya içeriğine göre; davacı davasını İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının hizmet kusuruna dayandırmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlarda, özel hukuk hükümlerine tabi değildirler, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibari ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacı ile hizmet kusurlarına dayalı olarak açılan tam yargı davalarında İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2.maddesi uyarınca idari yargı yeri görevlidir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re'sen dikkate alınması zorunludur. Davacının, davalının hizmet kusuruna dayalı açtığı davada yargı yolu bakımından Mahkememiz görevsiz bulunduğundan, benzer mahiyette olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/04/2017 tarih ve 2016/15802 esas, 2017/3926 karar ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/13720 esas, 2017/6918 karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 04/10/2018 tarih ve 2018/2242 esas, 2018/1035 karar sayılı emsal kararları da nazara alınarak, davacının davasının görev yönünden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:

1-Yargı yolu yokluğu bakımından mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava dilekçesinin REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez müvekkili tarafından sigortalı 34 … 7912 plakalı aracın, seyir halindeyken yolda bulunan çukura girmesi nedeniyle yapmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonucunda ödenen 3.016,06 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte rücuen davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 2.İDARE MAHKEMESİ: 27.3.2019 gün ve E:2019/796 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değişik 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür." hükmü yer almaktadır.

Görevli yargı yerine ilişkin kurallar kamu düzenini ilgilendirildiğinden, görev konusunda, taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı, yeni bir yasayla kabul edilen göreve ilişkin kuralların, geçmişe de etkili olacağı, hukukun genel ilkelerindendir. Bu sebeple, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni kanuna göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair geçiş hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafından 307000011568975 numaralı kasko poliçesi kapsamında sigortalısı olduğu Z. Ş.'in maliki olduğu 34 … 7912 plakalı aracın İstanbul Güzelyalı Mahallesi Sahil Yolu Caddesi Pendik istikametine seyir halinde iken yolda bulunan çukura girmesi sonuca oluşan maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşılanan 3.016,06-TL zararın halefiyet ilkesi gereği rucuen tazmini istemiyle açılan davada, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2019 tarih ve E:2019/42 K:2019/80 sayılı kararı ile uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine Mahkememizin E:2019/796 sayılı dosyasında kayden iş bu davanın açıldığı anlaşılmakta olup, 2918 sayılı Kanunun gerek zararın oluştuğu, gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 110.maddesinde yer alan açık "görev kuralı" karşısında, trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu verilen ışığında 2918 sayılı Yasa'da sadece para cezalarına açılan davalarda idari yargının görevli olduğuna dair bir hüküm bulunmadığından, anılan Yasa uyarınca verilen dava konusu maddi zararın tazmini istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; iş bu dava dosyası ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2019/42 sayılı dosyasının temin edilerek, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29.4.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;  adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı,  takip konusu alacağın % 20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; İstanbul 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.2.2019 gün ve E:2019/42, K:2019/80 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.2.2019 gün ve E:2019/42, K:2019/80 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.4.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                           Üye                                  Üye                                 Üye                     

       Hicabi                          Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                    Aydemir                          Nurdane            

                             AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ