Hukuk Bölümü         2007/548 E.  ,  2008/67 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Vekilleri      : Av. M.T. - Av. F.T.

            Davalı         : SSK Eskişehir İl Müdürlüğü

            Vekili          : Av. D.A.

          OLAY : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına yapılan itiraz Komisyonca reddedilerek bu husus davalı idarenin 24.4.2007 gün ve 29635 sayılı yazısı ile davacıya bildirilmiştir.

            Bunun üzerine, davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ESKİŞEHİR 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 11.9.2007  gün ve Müt.E:2007/855, Müt.K:2007/855 sayı ile, muteriz vekilinin itiraz dilekçesinde, Eskişehir Sigorta İl Müdürlüğü’nce uygulanan 1.687.50 YTL idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, davalı SSK vekilinin dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davaya bakmaya idare mahkemesi görevli olduğundan davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği, her ne kadar başvuru sahibi, davalı Kurum tarafından verilen idari yaptırım kararlarının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile idari yaptırım kararlarının iptali için Mahkemelerine dava açmış ise de; Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 06 Nisan 2007 tarihli, 26485 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/75 E - 99 K no’lu, 04/10/2006 tarihli kararı ile, 17/07/1964 günlü 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 08/02/2006 günlü, 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile değiştirilen 4. fıkrasının “kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler” biçimindeki 3. tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilerek iptaline karar verildiğinden, açılan bu davada Mahkemelerinin görevli olma durumu sona erdiğinden, davaya bakmak görevinin İdare Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek, 2247 sayılı Yasa’nın 15/a maddesi uyarınca Mahkemelerince verilen bu kararın kesinleşmesinden sonra Mahkemelerince doğrudan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.                                                                                                                                                                            

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 03.03.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde de, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…” denilmiştir.

Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunması durumunda kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan  bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Oysa, Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin davanın çözümü konusunda görevli gördüğü idare mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, başvurusunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesinde öngörülen koşulları taşıdığından söz etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 03.03.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.