T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2018/268

          KARAR NO  : 2018/198

          KARAR TR   : 20.04.2018              

 

ÖZET: Adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığı, bu nedenle 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı gibi, 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk

     

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

             Davacı           : G.F.T.Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.

             Vekili             : Av. N. K.

             Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

             Vekili             : Av. E. Y.

 

O L A Y        : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü  Çatalca Sosyal Güvenlik Merkezinin  1.8.2016 gün ve …..10.521.950  sayılı işlemi ile, davacı G.F.T.Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. unvanlı işyerinde  Serhat Eşsiz  isimli çalışanın yaralanması ile sonuçlanan iş kazasının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sürede bildirilmediğinden bahisle, söz konusu Kanun’a aykırılık nedeniyle, aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca davacı şirket adına  3.253,00 TL idari para cezası verildiği adı geçen şirkete bildirilmiş, yapılan itiraz aynı Kurumun 22.8.2016 gün ve ….E.4622046 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ: 22.6.2017 gün ve E:2016/1864, K:2017/1107 sayı ile, 6331 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi hükümlerinin uygulanacağı, açıkça kanun yoluna yönelik olarak bir atıfta bulunulmadığından, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddeleri gereğince davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

             İSTANBUL ANADOLU 4. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 6.12.2017 gün ve D.İş:2017/4345 sayı ile; Ü. Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan başvuru üzerine, 6331 sayılı Yasa’da, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen para cezalarına karşı açılan davalarda, 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesine atıf yapıldığı ve 5510 sayılı Yasa uyarınca yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğunun açıkça düzenlendiği açıklanarak, yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğu, Hakimliklerinin görevsiz olduğu belirtilerek, Mahkemeleri ile İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararları arasında görev uyuşmazlığı doğduğu gerekçesiyle, kararın hüküm kısmında görevsizlik kararı vermeden, öncelikle bu hususun halli için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

             Dava dosyası İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.3.2018 tarih ve E:2017/4345 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 6.4.2018 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.04.2018 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

             Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

           Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

            (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilinin, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca, davacı  G.F.T.Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. adına verilen idari para cezasının iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine yaptığı itiraz sonucunda, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmak istendiği görülmüş ise de, dosyanın esasının kapatıldığı ve kararın taraflara tebliğ edildiği anlaşılmış, bu durumda kararın gerekçesinde Hakimliklerinin görevsiz olduğu ve idari yargı yerinin görevli olduğu belirtildiğinden, verilen kararın görevsizlik kararı olduğunun kabulü ile ayrıca, aynı konuda İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 22.6.2017 gün ve E:2016/1864, K:2017/1107 sayılı görevsizlik kararı bulunduğundan bahisle, görevli yargı yerinin belirtilmesi için dosyanın re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiğinin kabulü mümkün görülmüş, dosyanın    Mahkememize bu şekilde gönderildiği sonucuna varılmıştır.

           Uyuşmazlık Mahkemesi bu durumlarda, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, mahkemelerce  re’sen yapılan başvuruların 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabul edilerek Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulmasının, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağı düşüncesiyle görev uyuşmazlıklarının esasını inceleyerek  esasa  ilişkin  karar vermektedir.

Ancak, somut olayda, davacı G.F.T.Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. vekilinin, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca, davacı  G.F.T.Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. adına verilen idari para cezasının iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 22.6.2017 gün ve E:2016/1864, K:2017/1107 sayılı kararı ile, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine kesin olarak karar verdiği, aynı istemle davacı vekilinin adli yargı yerine açtığı davada ise, adli yargı yerince davacı Ü. Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan başvuru hakkında yukarıda anlatılan kararın verildiği, Mahkememize taraflarca yapılan bir başvurunun da bulunmadığı, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 6.12.2017 gün ve D.İş:2017/4345 sayılı kararı ile,  aynı konuda İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 22.6.2017 gün ve E:2016/1864, K:2017/1107 sayılı görevsizlik kararı bulunduğundan, aralarında bahsedilen kararlar yönünden görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden bahisle Mahkememize başvurulduğu, dosyanın görev uyuşmazlığının çözüm-lenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.  

Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı gibi, 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı gibi, 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 20.04.2017 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                          Üye                                 Üye                                Üye                    

              Nuri                           Şükrü                            Mehmet                       Alaittin Ali                

      NECİPOĞLU                  BOZER                           AKSU                             ÖĞÜŞ              

 

 

 

 

 

                                                  Üye                                  Üye                               Üye

                                          Süleyman Hilmi                     Birgül                     Turgay Tuncay  

                                                AYDIN                            KURT                          VARLI