T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 908

            KARAR NO : 2016 / 47

            KARAR TR   : 15.02.2016

ÖZET : Öğretmen olan davacı hakkında, raporlu olduğu halde, raporunu geç iletmesi sonucunda hak etmeden kendisine ödendiği belirtilen ek ders ücretini iade etmemesi nedeniyle, adli yargıda açılan alacak davasının mahkemece kabulü üzerine, İcra Müdürlüğü’nce yapılan icra takibi ile maaşından 1/4 oranında kesinti yapılmasına ilişkin işlemin iptali ve uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada; daha önce 2247 sayılı Kanun’un 10.maddesi uyarınca yapılan başvuru üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas 2014/318 Karar sayılı kararı ile davada adli yargı yerinin görevli olduğuna karar verilmiş olması karşısında; Mahkememizin kesin kararına rağmen adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı nedeni ile bu kez 2247 sayılı Kanun’un 14.maddesi uyarınca tekrar inceleme yapılması olanağı bulunmadığından, BAŞVURUNUN 2247 sayılı Kanun’un 27.maddesine göre USULDEN REDDİNE karar verilmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : M.D.

Davalı             : Nazilli Kaymakamlığı (İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü)

Temsilen         : M.O.

Vekili              : Av.A.Ö.Z. (Adli Yargıda)

 

            O L A Y         : Davacı, dava dilekçesinde; Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 13.10.2011 gün ve 848/10567 sayılı yazısında, İsabeyli İlköğretim Okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yaparken, 2010 Aralık ayında kendisine fazladan ek ders ücreti ödendiğini, buna istinaden,  5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu gereği Fazla ve Yersiz Ödeme Borç Bildirim belgesi hazırlandığını ve borç tutarının yasal faiziyle birlikte mal müdürlüğüne yatırmasının istenildiğini, buna yapılan itirazın idarece reddedildiğini, sonrasında bu borcun tahsili için aleyhine alacak davası açıldığını ve Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davayı kabul ettiğini, bu aşamadan sonra Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün E:2013/1221 sayılı yazısıyla tarafına icra emri gönderildiğini, buna istinaden davalı idarenin 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazısı ile alacaklı Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne ödenmek üzere toplam 1.924,00 TL olan borcu bitinceye kadar maaşından ¼ oranında kesinti yapılacağı ve Mayıs 2013 maaşından kesinti yapıldığı hususunun belirtildiğini ifade ederek, davalı idarenin 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazısıyla maaşından kesinti yapılmasına ilişkin işlemin yürütmesinin durdurularak iptaline, maaşından kesilen ve kesilecek olan 1.924,00 TL parasal hakkının yasal faizi ile birlikte kendisine iadesine, idarenin yürüttüğü hükmen tahsil işlemleri nedeniyle uğradığını belirttiği zararlar karşılığında 10.000 TL tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Davacı, Aydın 1. İdare Mahkemesi’ne verdiği 22.05.2014 gün ve 2013/841 Esas sayılı dilekçesi ile,  açtığı davanın yürütmenin durdurulması ve işlemin iptaline ilişkin kısmı yönünden feragat ettiğini belirtmiştir.

Yargılama sırasında davalı Nazilli Kaymakamlığı süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuş, Aydın 1. İdare Mahkemesi: 16.07.2013 gün ve E:2013/841 sayılı ile görev itirazının reddine karar vermiş, davalı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yönündeki talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli yargı lehine olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmış ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararı ile, davanın 2004 sayılı İİK’nun 16. Maddesi gereğince adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.

Aydın 1. İdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararı üzerine verdiği 13.05.2014 gün ve 2013/841 Esas, 2014/478 Karar sayılı kararı ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek, davanın görev nedeni ile reddine karar vermiş, karara karşı davacı tarafından yapılan itiraz Aydın Bölge İdare Mahkemesi’nin 15.10.2014 gün ve 2014/2428 Esas, 2014/2247 Karar sayılı kararı ile reddedilmiş ve karar bu şekilde onanmış, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmadığından karara şerh edildiği üzere 13.11.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı bu kez,  yersiz ve fazla ödenen ek ders ücretinin geri alımında idarenin düzenlediği borç bildirim belgesi işleminin icrasının gerçekleşmesi nedeni ile, uğranılan 10.000 TL zararın davalıdan tazmini istemi ile adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi; 21.05.2015 gün ve 2014/531 Esas, 2015/235 Karar sayılı kararı ile, davanın özü itibari ile idari işlemlerin yöntem ve esas bakımından hukuka aykırılığına dayalı iptal ve zararın tazminine ilişkin dava olduğunu ve bu nedenle davaya idari yargıda bakılması gerektiğini belirterek, davanın görev yönünden reddine karar vermiş; verilen karar davacının temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.09.2015 gün ve 2015/9239 Esas, 2015/10164 Karar sayılı kararı ile onanmış, onama kararı taraflara 20.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, taraflarca kanun yoluna başvurulmaması üzerine karara şerh edildiği üzere 05.11.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.02.2016 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, başvurunun usul yönünden reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun usul yönünden reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sınıf öğretmeni olan davacı tarafından, 2010 yılı Aralık ayı son haftasında raporlu olduğu halde, raporunu geç iletmesi nedeniyle hak etmeden ödendiği belirtilen ek ders ücretini iade etmemesi nedeniyle, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan alacak davasının kabulü üzerine Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1221 sayılı ilamlı icra takibi ile borcunun maaşından 1/4 oranında kesinti yapılması suretiyle tahsiline ilişkin işlemin iptali ve uğradığı zarara karşılık 10.000 TL tazminatın ve anılan kesintinin yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde aynı taraflar arasında aynı konuya ilişkin dava sırasında önce  idari yargı yerinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafça süresinde verilen dilekçe ile davada adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle bakılan davada görevsizlik kararı verilmesinin istendiği, Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 16.07.2013 gün ve E:2013/841 sayılı ile görev itirazının reddine karar verildiği, davalı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yönünde süresi içinde verdiği dilekçe üzerine 2247 sayılı Kanun’un 10. Maddesinde verilen yetkiye istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli yargı lehine olumlu görev uyuşmazlığı çıkartıldığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebini esastan inceleyen Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararı ile, davanın 2004 sayılı İİK’nun 16. Maddesi gereğince adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmettiği ve görevlilik kararını kaldırdığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin belirtilen kararı üzerine Aydın 1. İdare Mahkemesi, 13.05.2014 gün ve 2013/841 Esas, 2014/478 Karar sayılı kararı ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek, davanın görev nedeni ile reddine karar vermiş, karara karşı davacı tarafından yapılan itiraz edilmiş, Aydın Bölge İdare Mahkemesi 15.10.2014 gün ve 2014/2428 Esas, 2014/2247 Karar sayılı kararı ile itirazı reddetmiş ve karar bu şekilde onanmış ve nihayetinde  süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmadığından  İdare Mahkemesi’nce verilen iş bu görevsizlik kararı 13.11.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

            Söz konusu görevsizlik kararı üzerine davanın, davacı yersiz ve fazla ödenen ek ders ücretinin geri alımında idarenin düzenlediği borç bildirim belgesi işleminin icrasının gerçekleşmesi nedeni ile, uğradığı 10.000 TL zararın davalıdan tazmini istemi ile ilgili kısmı ile sınırlı olarak bu kez adli yargı yerinde dava açılmıştır.( Nitekim davacı, Aydın 1. İdare Mahkemesi’ne verdiği 22.05.2014 gün ve 2013/841 Esas sayılı dilekçesi ile,  açtığı davanın yürütmenin durdurulması ve işlemin iptaline ilişkin kısmı yönünden feragat ettiğini belirtmiştir.) Ancak, açıklanan tüm bu yargısal safahat ve  davada adli yargının görevli olduğuna ilişkin Mahkememizin kesin ve bağlayıcı nitelikteki 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararına rağmen Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 21.05.2015 gün ve 2014/531 Esas, 2015/235 Karar sayılı kararı ile, davanın özü itibari ile idari işlemlerin yöntem ve esas bakımından hukuka aykırılığına dayalı iptal ve zararın tazminine ilişkin dava olduğunu ve bu nedenle davaya idari yargıda bakılması gerektiği belirtilerek, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, üstelik verilen karar davacının temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.09.2015 gün ve 2015/9239 Esas, 2015/10164 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde; “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.

             Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hakim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır.” şeklindeki düzeleme ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin farklı yargı kolları arasında ortaya çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin şekilde çözmeye yetkili yüksek bir yargı organı olduğu açıkça belirtilmiştir.

            Aynı Kanun’un 29. Maddesinde; “Bölümlerin ve Genel Kurulun kararları kesindir. İlke kararları ile Başkanın uygun göreceği Bölümlerin kararları Resmi Gazete'de yayımlanır.” Denilmek sureti ile de kararların kesinliği bir kez daha vurgulanmıştır.

            Söz konusu görev uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yargılamanın her aşamasında gecikmeksizin gelebilmesi amacı ile aynı kanunun 10. Maddesinde Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarma usulü, 14. Maddesinde Olumsuz Görev Uyuşmazlığı usulü, 17. Maddesinde Olumlu Görev Uyuşmazlığı usulü, 19. Maddesinde Yargı Merciilerinin Görev Uyuşmazlığının Giderilmesi İstemi İle Başvurabilmesi usulü ve 20. Maddesinde de Temyiz İncelemesi Yapan Yargı Merciilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuru usulü düzenlenmiş, bu şekilde göreve ilişkin uyuşmazlığın yargılamanın her safhasında ve gecikmeksizin kesin şekilde sona erdirilmesi amaçlanmıştır.

            2247 sayılı Kanun’un 10. Maddesinde; “  Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

            Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

            Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

            Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanının sözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanının sözcüsüdür.

            Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez.” denilmek sureti ile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Danıştay Başsavcılığı tarafından çıkarılacak görev uyuşmazlığına ilişkin kurallar açıkça ortaya konulmuştur.

            Dava konusu olayda da, davacı tarafından idari yargıda açılan ilk dava sırasında davalı tarafça ileri sürülen,  davada adli yargının görevli olduğu yönündeki itiraz, idare mahkemesince reddedilmiş ve bunun üzerine davalı vekili tarafından 2247 sayılı Kanun’un 10. Maddesi uygulanmak sureti ile, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi talep edilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da söz konusu müracaat uygun bulunarak dava konusu olayda adli yargı mercileri yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmıştır. Başvuruyu usule uygun bulan Uyuşmazlık Mahkemesi’nce de dava konu olayda adli yargının görevli olduğuna kesin ve bağlayıcı şekilde karar verilmiş ve görev uyuşmazlığı bu şekilde nihai olarak sonuçlandırılmıştır.

            Hal böyle iken, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.05.2015 gün ve 2014/531 Esas, 2015/235 Karar sayılı kararı ile verdiği görevsizlik kararı, 2247 sayılı Kanun’un 1,10 ve 29. Maddeleri gereğince kesin ve bağlayıcı olan Mahkememizin 01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararına aykırıdır. Kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiş olması, söz konusu aykırılığı, hukuka uygun hale getirmemektedir. Aynı  taraflar arasında aynı konuya ilişkin olarak verilmiş ve görev uyuşmazlığını nihai şekilde sonlandıran Mahkememizin  01.04.2014 gün ve 2014/63 Esas, 2014/318 Karar sayılı kararı mevcut iken, aynı davada ikinci kez inceleme yapılması ve tekrar karar verilmesi mümkün değildir.

            Diğer bir deyişle, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma başvurusu üzerine adli yargıyı görevli kılan ve kesin olan kararı sonrasında, aynı görev uyuşmazlığının bu kez “olumsuz görev uyuşmazlığı” yoluyla Uyuşmazlık Mahkemesi önüne yeniden getirilebilmesi imkanı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 27. Maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 27. Maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 15.02.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Fikret

ERES