T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS      NO : 2017/692

          KARAR  NO : 2017/742

          KARAR  TR  : 27.11.2017

 

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

  

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı      : E.Sigorta A.Ş.

Vekili        :  Av. A.O.Ö.

                    Adli Yargıda

Davalılar   : 1- Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili        : Av. Y.K.

                   2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili        :  Av. M.B.

                    İdari Yargıda

                   İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

 

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı 34 VH 7959 plakalı aracın İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Fındıklı Muhtarlığından Başıbüyük Mahallesi istikametinde seyir halinde iken yol üzerinde çıkıntı halinde bulunan rögar kapağına çarptığını ve bu çarpmadan ötürü hasara uğradığını, 6.1.2013 tarihli kaza tespit tutanağında her ne kadar sürücünün tali ve tek kusurlu olduğu tespit edilse de sürücünün kusurunun bulunmadığı, olayın davalı İdarenin karayolu denetim sorumluluğunu ihmal etmesinden kaynaklandığının açık olduğunun, ayrıca sürücünün alkol muayenesinin de yapıldığını ve sürücünün alkollü olmadığının da tespit edildiğini, kaza sonucu sigortalı araçta 4.500,00-TL hasar meydana geldiğini, söz konusu hasar bedelinin 6.2.2013 tarihinde sigortalı tarafa ödendiğini, 4.500,00-TL'lik zararın 2.250,00-TL'lik kısmı için davalı idareye rücu yoluna gidildiğini ve davalıya İstanbul 20. İcra Müdürlüğü'nün 2013/9839 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı idarenin borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.9.2015 gün ve E: 2013/302, K: 2015/279 sayı ile, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, taraf beyanlarına, alınan bilirkişi raporuna, davacı vekilinin ıslah dilekçesine ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra dosyasında takibin Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine yapılan takibe vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de taraf değişikliği ve davanın alacak olarak ıslahı yoluyla yargılamaya devam olunduğu, davacı vekilinin ıslah talebinde ve harca esas değer olarak faiz talebi içermeyen talepleri nazara alınarak bilirkişi raporu doğrultusunda davalı İBB’nin %75 oranında kusurlu olması nedeniyle davacının 3.375,00-TL rücu alacağının sabit olduğu yolundaki bilirkişi raporu nazara alınarak davalı İBB yönünden davanın ıslah doğrultusunda kabulü ile 2.288,81-TL davacı alacağının davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından tahsili ile davacıya verilmesine, davanın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden husumet yokluğundan reddine karar vermiş, bu karar davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi:  30.5.2016 gün ve E:2016/1523, K:2016/6558 sayı ile, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir, kamu tüzelkişilerinin Yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu, mahkemece, davalı belediye bakımından davanın HMK 114/1-b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi bakımından bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 29.12.2016 gün ve E:2016/367, K:2016/447 sayı ile, bozma ilamına uyarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, taraf beyanlarına, bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre; davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi kamu kuruluşu olup 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. Maddesine göre idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilenlerin açacağı tam yargı davasının idare mahkemesinde görülmesinin gerektiği hüküm altına alındığı anlaşılmakla yargı yolu yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ: 22.9.2017 gün ve E:2017/1563 sayı ile, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi hükmü gereği anılan Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğinin hüküm altına alındığı; bu durumda, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği sonucuna varıldığından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete sigortalı aracın, 6.1.2013 tarihinde İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Başıbüyük Mahallesi'nde yol üzerinde bulunan rögar kapağına çarpması sonucu oluştuğu ileri sürülen 3.375,00-TL hasar bedelinin tazmini istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2016 gün ve E:2016/367, K:2016/447 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2016 gün ve E:2016/367, K:2016/447 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI