T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 482

         KARAR NO : 2019 / 559

         KARAR TR  : 30.9.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı        : S. D.

Vekili          : Av. O. K.

Davalı         : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri      : Av.N.Ö., Av. İ. Ö. D.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin sevk ve idaresinde, yanında dava dışı N.B.’ünde içinde bulunduğu 34 ... 7110 plakalı araçla,  15.04.2013 günü saat 14:00 sularında Ankara-Afyonkarahisar Karayolunda seyir halindeyken;  yağmur nedeniyle karayolunda su birikintileri oluşması,  su tahliye borularının toprak ile dolması  ve üzerinden geçerken su birikintilerinden birisinin aniden aracı savurması nedeniyle müvekkilinin aracın hâkimiyetini kaybettiğini,  şarampole doğru takla atan aracın  devrildiğini; bunun sonucunda tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; yoldaki bakım ve onarım eksikliği,  su tahliye borularına dolan toprakların boşaltılmaması, yağan yağmur sularının yolda tahribata yol açması  nedeniyle kazanın meydana geldiğini; idarenin  yoldaki bakım ve onarımı hiç veya gereği gibi yapmamasının yolda çukurlukların oluşmasına neden olduğunu, bunun da durumda birçok kazanın olmasına davetiye çıkardığını ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin bedensel zararları nedeniyle gördüğü tedavi ve bakım giderleri, kaza nedeniyle kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından dolayı uğradığı ekonomik zararlar nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL maddi; duyduğu acı, ıstırap ve elemden dolayı 10.000,00 TL manevi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tazmini  istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 17.İdare Mahkemesi: 17.10.2014 gün ve E:2013/1493, K:2014/955 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 36.maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Afyonkarahisar İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

AFYONKARAHİSAR İDARE MAHKEMESİ: 19.1.2015 gün ve E:2014/1135, K:2015/13 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110'uncu maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği belirtildikten sonra, zarar görenin kamu görevlisi olmasının da bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği vurgulanmak suretiyle zikredilen Kanundan doğan her türlü davanın her halükârda adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtilmiştir. Aynı şekilde maddenin ikinci fıkrasında, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği de belirtilerek yetkili yargı yeri de belirtilmiştir.

Buna göre, zarara yol açan kaza ile ilgili olarak tarafların sorumluğun tespitinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uygulanacağından, anılan Kanun'un yukarıda aktarılan amir hükmü uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı görevlidir.

Nitekim, aynı nitelikte bir davada Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 11/11/2013 tarih ve E:2013/1562, K:2013/1725 sayılı kararı ile adli yargı görevli görülmüştür.

(…)

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş; itiraz yoluna başvurulması üzerine Denizli Bölge İdare Mahkemesi: 26.6.2015 gün ve E:2015/726, K:2015/1021 sayı ile, itiraz isteminin reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden  kararın düzeltilerek onanmasına karar vermiş, karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine Denizli Bölge İdare Mahkemesi: 20.11.2015 gün ve E:2015/1985, K:2015/1950 sayı ile,  karar düzeltme isteminin reddine  karar vermiş ve Mahkeme  kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 8.12.2017 gün ve E:2015/395, K:2017/541 sayı ile, "(...) davacının burada idarenin ihmali kasıtlı kusuru olduğu iddiasında bulunduğu, bunun da hizmet kusuru kapsamında kalıp idarenin haksız eylem ve işlemlerinden dolayı tam yargı davasının İdari Yargıda açılması gerektiği kanaatiyle iş bu dava hakkında mahkememizin yargı yolu İdari Yargı yolu olması sebebiyle davaya bakmakta görevsiz olduğuna, iş bu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davaya bakmakta İdari Yargı yeri görevli olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın görev nedeniyle usulden reddine..." karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi: 31.5.2018 gün ve E:2018/1652, K:2018/884 sayı ile,  davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1-b-1 maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi: 19.3.2019 gün ve E:2018/4746, K:2019/1567 sayı ile, bütün temyiz itirazlarının reddiyle hükmün HMK  onanmasına kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 15.04.2013 günü 34 ... 7110 plaka sayılı araç ile Ankara-Afyonkarahisar Karayolunda seyir halinde iken, yağmur nedeniyle karayolunda oluşan su birikintilerinden geçtiği esnada takla atarak trafik kazasının meydana gelmesinde, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle toplam 1.000,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.12.2017 gün ve E:2015/395, K:2017/541 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.12.2017 gün ve E:2015/395, K:2017/541 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.9.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                               KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.30.9.2019

                                                      ÜYE

                                            Ahmet ARSLAN