T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS      NO  : 2016/277

                       KARAR   NO : 2016/326

                       KARAR   TR  : 06.06.2016

 

 

ÖZET: Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, aynı üniversitede görev yapan başka bir öğretim görevlisinin, kendisine karşı kullandığı iddia olunan hakaret, onur ve haysiyet kırıcı sözlerinden dolayı oluştuğu önesürülen manevi zararının tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı            : M.G.

Vekili              : Av. . Y.

Davalılar         : Adli Yargıda

                         A.Ö.

                         İdari Yargıda

                          Tunceli Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili              : Av. Serkan Erdoğan

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Tunceli Universitesi'nde araştırma görevlisi olarak görev yaptığını, davalı A.Ö.’ın 19/04/2013 tarihinde Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nde müvekkilinin ve bir takım hocaların bulunduğu ortamda müvekkiline karşı hakaret içerikli ağır ithamlarda bulunduğunu, bu gerçek dışı ve hakaret suçunu oluşturacak ağırlığa sahip olan sözler neticesinde müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini ve toplum içerisinde küçük düşürüldüğünü belirterek 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 13.3.2014 gün ve E:2013/421, K:2014/147 sayı ile, davacının, davalının görevinin ifası sırasındaki eylemleri nedeniyle tazminat isteminde bulunduğu; davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı açılması gerektiği, ayrıca davalıya da husumet yöneltilemeyeceği, bu nedenle ve tüm dosya kapsamına göre yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle ve husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle ve husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle Tunceli Üniversitesi Rektörlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.  

ELAZIĞ 2. İDARE MAHKEMESİ : 23.3.2015 gün ve E:2015/185, K:2015/186 sayı ile, davacının; idarenin hizmet kusuru iddiasından kaynaklı manevi tazminat talebinden öte, kişisel olarak, aynı kurumda çalıştığı bir öğretim görevlisinin kendisine karşı kullandığı hakaret, onur ve haysiyet kırıcı sözlerinden dolayı 10.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunduğu görülmekte olup, idarenin hizmet kusurundan öte; salt kişiler arasındaki haksız fıiler sebebiyle Borçlar Kanunu 58. Madde kapsamında kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararların tazmininin adli yargı mercilerinde açılacak tazminat davalarının konusuna girdiğinin anlaşıldığı, bu durumda; davacının aynı kurumda çalıştığı bir öğretim görevlisinin kendisine karşı kullandığı hakaret, onur ve haysiyet kırıcı sözlerden dolayı 10,000,00 TL manevi tazminat isteminin adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekilince itiraz edilmiştir.

Malatya Bölge İdare Mahkemesi : 16.9.2015 gün ve E:2015/1297, K:2015/1204 sayı ile, mahkeme kararı usul ve hukuka uygun olup bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, itiraz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş, davacı vekilince bu kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmuştur.

Malatya Bölge İdare Mahkemesi : 11.2.2016 gün ve E:2016/1, K:2016/235 sayı ile, karar düzeltme isteminin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının gönderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 06.06.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; her nekadar idari yargı yerinde Tunceli Üniversitesi Rektörlüğü hasım gösterilerek davanın açıldığı görülmekte ise de, öğretim görevlisi olan davacının, başka bir öğretim görevlisi tarafından hakarete maruz kaldığı dolayısıyla, kişilik haklarına yönelik ağır saldırıya uğradığı iddiası nedeniyle oluştuğu önesürülen manevi zararın tazmini isteminin şahsi kusura dayandırıldığı, görevle uygun illiyet bağı bulunmayan olayda idari yargı yerinde davalı idarenin hasım olarak gösterilmesinde hukuki isabet olmadığı ve usul ekonomisi kuralları gözetildiğinde, sebebi, konusu ve tarafları aynı olan davada adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından aynı üniversitede görev yapan başka bir öğretim görevlisinin kendisine karşı kullandığı iddia olunan hakaret, onur ve haysiyet kırıcı sözlerinden dolayı manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verilmiş; 129. maddesinin beşinci fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceğine işaret edilmiş; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 13. maddesinde de, kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı, bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açacakları ve kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmakta olan davacının, başka bir öğretim görevlisinin sözlerinin hakaret suçu içeren unsurlara sahip olduğu, sarf edilen sözlerin kişilik haklarına yönelik ağır bir saldırı olduğundan bahisle 10.000,00 TL manevi zararın tazminine karar verilmesini istenmekte ise de, idari yargıda açılacak tazminat davalarında zararın, idarenin herhangi bir işlemi veya eyleminden kaynaklanması gerektiği, kamu görevlilerinin kişisel eyleminden kaynaklanan maddi veya manevi zararların tazminine ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin adli yargı mercileri olduğu açık olup, oluştuğu ileri sürülen zararın, bir kamu görevlisinin diğer bir kamu görevlisine karşı suç oluşturacak kişisel tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, kamu hizmetiyle herhangi bir ilişkisinin olmadığı, idare yönünden hizmet kusuru oluşturmadığı anlaşılmıştır.

Yukarıda sözüedilen mevzuat hükümleri uyarınca, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu davrandıklarından bahisle haklı ya da haksız olarak yargı mercileri önüne çıkarılmasını önlemek ve kamu hizmetinin sekteye uğratılmadan yürütülmesini sağlamak suretiyle kamu düzenini korumak amaçlanmış; aynı zamanda, zarara uğrayan kişi bakımından, memurlar veya diğer kamu görevlilerine oranla ödeme gücü daha yüksek olan bir sorumlu (idare) muhatap kılınmıştır.

Buna göre, kural olarak, kamu görevlisinin görev ve yetkilerini kullandığı sırada doğan zararın giderilmesi istemiyle, görev kusurunu kapsayan hizmet kusuru esasına dayanılarak, idari yargıda ve ancak idare aleyhine dava açılabilecek; yargı yerince tazminle yükümlü tutulması halinde idare, ilgili yasa kurallarının gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, sorumlu personeline rücu edebilecektir.

 Ancak, kamu görevlilerince görevleri sırasında gerçekleştirilen işlem ya da eylemler sırasında, ağır kişisel kusur ile hareket edilmiş olması ve bu kusurun hizmet kusurundan ayrılabilir nitelikte bulunması durumlarında, hizmet kusuru ve zarara konu olay arasındaki illiyet bağı kesileceğinden, kamu görevlisinin yukarıda belirtilen Anayasal ve yasal korumadan yararlanması ve  kamu görevlisine karşı şahsi kusuruna dayanılarak  açılan davanın, 2577 sayılı Kanun çerçevesinde idari yargı yerinde görülmesi mümkün olmayacaktır.

Belirtilen durum karşısında, suç teşkil eden eylemler kamu görevi sırasında gerçekleşmiş olsa bile kamu hizmetinin bir gereği olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla ağır kişisel kusura dayalı eylem sonucu idarenin hizmet kusuru ile dava konusu olay arasındaki illiyet bağının kesildiği ve bu nedenle davanın haksız fiillere özgü özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13.3.2014 gün ve E:2013/421, K:2014/147 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.06.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN