Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2010/270 E.  ,  2010/239 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Hüküm Uyuşmazlığının

            Giderilmesini İsteyen         : Ö.M.Y.

            Davalı                                   : A.İ.S.

            Vekili                                    : Av. L.F.S. 

            O L A Y : 1- Ö.M.Y. tarafından İlknur Soner’e karşı açılan davada, GELİBOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ; 23.1.2001 gün ve E:2000/490, K:2001/41 sayı ile, davacının Mahkemelerine verdiği dilekçesi ile, Gelibolu Noterliği’nin 10244, 1035 ve 1743 yevmiye nolu vasiyetnamelerde vasiyetçi A.B.Y.’a ait vasiyetnamelerin açılmasını talep ve dava ettiği, müteveffa A.B.Y.’a ait nüfus aile kaydının celp edildiği, tespit edilen mirasçılarının davacı Ö.M.Y. ve davalı A.B.Y.(S.) olduğu, davalı A.İ.S. vekilinin vasiyetnamenin açılmasına dair talebin reddini istediği, dosyada mevcut 20.8.1989 tarihli ve 10244 yevmiye numarasını taşıyan ve Gelibolu Noterliği’nce 14.11.2000 tarihinde tasdik edilmiş bulunan “vasiyetnamedir” başlıklı belge ve buna ekli 26.7.1972 tarihli, 3.2.2000 tasdik tarihli ve 1035 yevmiye nolu ve yine 18.7.1984 tarihli, 25.2.2000 tarihinde 1743 yevmiye numarası ile tasdik edilen “sözleşme” başlıklarını taşıyan belgelerin davacı ve davalı vekiline okunduğu, her iki tarafa vasiyetnamenin bir örneğinin huzurda tebliğ edildiği, tüm dosya kapsamından, Mahkemelerince de vasiyetnamenin açılmasına karar verildiği, bu nedenle, Gelibolu Noterliği’nin 20.8.1989 tarihli ve 10244 yevmiye nolu ve Gelibolu Noterliği’nce 14.11.2000 tarihinde tasdik edilmiş bulunan “vasiyetnamedir” başlıklı belge ve buna ekli 26.7.1972 tarihli, 3.2.2000 tasdik tarihli ve 1035 yevmiye nolu ve yine 18.7.1984 tarihli, 25.2.2000 tarihinde 1743 yevmiye numarası ile tasdik edilen “sözleşme” başlıklarını taşıyan A.B.Y.’a ait vasiyetnamenin açılmasına karar vermiştir.

            2- Davacı-karşı davalılar A.İ.S. ve L.F.S. tarafından davalı-karşı davacı Ö.M.Y.’a karşı açılan davada, GELİBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 7.6.2004 gün ve E:2003/338, K:2004/191 sayı ile, davacı-karşı davalıların Mahkemelerine vermiş olduğu 31.12.2001 tarihli dava dilekçesinde, muris A.B.Y. tarafından davalı lehine düzenlenmiş 20.8.1989 tarihli vasiyetnamenin kanunun aradığı şartları taşımadığı ileri sürülerek söz konusu vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettikleri, davalı-karşı davacı vekilinin de Mahkemelerine vermiş olduğu 5.12.2001 tarihli dava dilekçesinde, murisi olan A.B.Y. tarafından 20.8.1989 tarihli vasiyetname düzenlendiğini, vasiyetnameye göre müvekkiline ait bir kısım taşınmazların M.Y.'a verildiğini ileri sürerek söz konusu vasiyetname gereğince vasiyetnamede belirtilen taşınmazların müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava ettiği, Mahkemelerinde ayrı ayrı açılan dava dosyalarının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2002/6693­-7493 E, K sayılı bozma ilamı doğrultusunda birleştirilmesi gerektiği gerekçesi ile yerel Mahkeme kararının bozulduğu, Mahkemelerince Yargıtay bozma ilamına uyularak her iki dava dosyası birleştirilerek yargılamaya Mahkemelerinin 2003/338 Esas sayılı dava dosyası üzerinden devam olunduğu, davacı-karşı davalılar tarafından Mahkemelerinde açılan vasiyetnamenin iptali davası sonucunda Mahkemelerince, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verildiği, iş bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2003/3337-6305 E, K sayılı ilamı ile, vasiyetnamenin 23.1.2001 tarihinde açıldığını ve vasiyetnamenin iptali davasının da 31.12.2001 tarihinde açılmakla kanunun öngördüğü bir yıllık süre geçmediğinden bahisle yerel mahkeme kararını bozduğu, Mahkemelerince de bozma ilamına uyularak karar verildiği, taraflar arasındaki ihtilaf ve Mahkemelerince çözümlenmesi gereken sorunun, tarafların müşterek murisi olan B.Y.'ın davalı lehine düzenlemiş olduğu 20.8.1989 tarihli vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı hususuna münhasır bulunduğu, MK’nun 479 ve 480. (eski) maddeleri gereğince resmi vasiyetnamenin mutlak suretle resmi memur huzurunda düzenlenmesi gerektiği, olayda, davalı tarafın dayandığı 20.8.1989 tarihli vasiyetnamenin resmi memur huzurunda düzenlenmediği, haricen düzenlenen vasiyetnamenin daktilo ile kaleme alınarak ilgililer tarafından imzalandığı, dolayısıyla MK’nun 479-480 maddesi anlamında düzenlenmiş resmi vasiyetnamenin söz konusu olmadığı, vasiyetnamenin vasiyetçi tarafından el yazısı ile de düzenlenmediği, bu bağlamda da vasiyetnamenin geçerli olmadığı, sonuç itibariyle MK’nun aradığı şartlarda düzenlenmiş vasiyetnamenin bulunmadığı, kanunun aradığı geçerlilik koşullarını taşımayan vasiyetnamenin de geçerli olarak kabulünün mümkün olmadığı hususunun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu,  toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalı-karşı davacının, lehine düzenlenmiş 20.8.1989 tarihli vasiyetnameye istinaden vasiyetnamede belirtilen taşınmazların adına tescilini talep ettiği ve fakat düzenlenen vasiyetname kanunun öngördüğü geçerlilik koşullarını taşımadığından, geçersiz vasiyetnameye istinaden taşınmaz tescilinin mümkün olmaması nedeniyle davasının reddine; davacı-karşı davalıların talebinin ise, dava konusu vasiyetname geçerli olmadığından ve söz konusu vasiyetnameye istinaden işlem yapılamayacağından, iptaline karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varıldığı gerekçesiyle sabit görülen davacı-karşı davalılar Ayşe İlknur ve L.F.S.’in davasının kabulüne, tarafların müşterek murisi A.B.Y. tarafından düzenlenmiş 20.8.1989 tarihli yazılı vasiyetnamenin iptaline, sabit görülmeyen davalı-karşı davacı Ö.M.Y.’ın davasının reddine karar vermiştir.

            Davacı tarafından Uyuşmazlık Mahkemesi’ne hitaben verilen 19.7.2010 günlü dilekçede, Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 23.1.2000 gün ve E:2000/490, K:2001/41 sayılı, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen kararı ile Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 7.6.2004 gün ve E:2003/338, K:2004/191 sayılı, Yargıtay incelenmesinden geçerek kesinleşen kararı nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği ileri sürülerek karar uyuşmazlığının giderilmesi istenilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 1.11.2010 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir” denilmiş; 24. maddesinde(Değişik birinci fıkra: 21/1/1982 - 2592/7 md.) ise, 1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Ö.M.Y., 19.7.2010 günlü dilekçesi ile, Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesi ile Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarından doğan hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istemiş ise de; sözü edilen kararların aynı yargı düzeninde(adli yargı) yer alan mahkemelerce verilmiş olması karşısında, 2247 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddelerine göre olayda hüküm uyuşmazlığının gerçekleştiğinden söz etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, hüküm uyuşmazlığının varlığı için 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden, başvurunun reddi gerekmiştir. 

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 1.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.