T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO   : 2014 / 489

          KARAR NO    : 2014 / 532

          KARAR TR     : 5.5.2014                  

ÖZET    : 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması   istemiyle açılan da-vanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözüm-lenmesi gerektiği hk.

                 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

            Davacı           : D.A.G.

            Vekili              : Av. S.T.

          Davalı              : Kırklareli İl Özel İdare Müdürlüğü

 

          O L A Y            : Kırklareli İli Lüleburgaz İlçesi Kayabeyli Köyü, tapuda 1953 numaralı parselde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazda ruhsatsız olarak faaliyet gösteren davacı tarafından kaçak olarak 1(a) grubu 1137 m³ kum-çakıl malzemesi alındığı nedeniyle, davacı adına, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, 17.11.2012 günlü ve ….7401 sayılı işlem ile 47.037,69 TL idari para cezası verilmiştir.

            Davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

LÜLEBURGAZ  1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 6.9.2013 gün ve D.İş:2012/386 sayı ile, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 55,56 ve 59. maddeleri uyarınca itirazın idare mahkemesine yapılacağı anlaşıldığından, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesine göre  aksi bir hüküm olduğundan, yapılan itirazı değerlendirme ve sonuçlandırma görevinin İdare Mahkemesine ait  olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez söz konusu para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

EDİRNE  İDARE MAHKEMESİ: 11.12.2013 gün ve E:2013/1073, K:2013/1298 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun, 3 ve  27. maddeleri  uyarınca Maden Kanununda itiraz mercii hususunda bir hüküm bulunmaması nedeniyle Kabahatler Kanunu uygulanacağından, dava konusu idari para cezasının görüm ve çözümünün  adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 5.5.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen şekilde önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilmek suretiyle Mahkememize  gönderildiği ve sonuçta usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıl-dığından  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3213 sayılı Kanun’un 12. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4/6/1985 gün ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Amaç” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Bu Kanun madenlerin aranması, işletilmesi, üzerinde hak sahibi olunması ve terk edilmesi ile ilgili esas ve usulleri düzenler” denilmiş; 12. maddesinin, beşinci fıkrasında; ruhsatı olmadan veya başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetler durdurularak üretilen madene mülki idare tarafından el konulacağı, bu fiili işleyenlere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin ocak başı satış bedelinin üç katı tutarında idari para cezası uygulanacağı, ruhsat alanında ruhsat grubu dışında üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetler durdurularak üretilen madene mülki idare amirliklerince el konulacağı, bu fiili işleyen kişilere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin, ocak başı satış bedelinin iki katı tutarında idari para cezası uygulanacağı, el konulan madenlerin, mülki idare amirliklerince satılarak bedelinin il özel idaresi hesabına aktarılacağı belirtilmiştir.

            3213 sayılı Maden Kanunu’nun 2, 3, 7, 9, 10, 12, 13, 14, 16, 17, 27, 29, 30, 31, 32, 47; ek 7, 8;  geçici 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19. maddelerinde 10.6.2010 gün ve 5995  sayılı Kanun ile  değişiklik  yapılmış ise de; Maden Kanunu’nda, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.           

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, " (1) Bu Kanunun;

            a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır"; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise "idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır.

            Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 3213  sayılı Maden Kanunu uyarınca verildiği, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 55. maddesinde ise, il genel meclisi tarafından alınan ve usulüne uygun olarak ilân edilen kararlara aykırı davrananlara  idarî para cezası verileceğinin düzenlendiği, 59. maddesinin  de,  23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanunun 578 maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı, olayda Maden Kanunu uyarınca verilen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3213  sayılı Maden Kanunu’nda  idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Lüleburgaz 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Lüleburgaz 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 6.9.2013 gün ve D.İş:2012/386 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.5.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT