T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 396

          KARAR NO : 2019 / 427

          KARAR TR  : 8.7.2019

ÖZET : Borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

 

                                                                           K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. A. Türk Sigorta Şirketi

Vekili           : Av. F.R. T.

Davalı          : Konya Büyükşehir Belediyesi

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı bulunan 34 ... 3989 plakalı aracın Albayrak Caddesi istikametinde seyir halinde iken karşı istikametten gelen 42 ... 99 plakalı araçla çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kazadan sonra araçta meydana gelen değer kaybı nedeniyle Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında verilen karar gereğince toplam 18.910,00’nin müvekkili tarafından ödendiğini; kararda davalı Konya Büyükşehir Belediyesi’ne %20 oranında kusur yüklendiğini; 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigorta şirketinin tazminatı ödediğinde sigortalının yerine geçtiğini; bu nedenle tazminatı ödeyen müvekkilinin, davalı belediyenin kusur oranına isabet eden 3.782,00 TL tazminatın rücuen tahsili için Konya 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/3807 E. sayılı dosyası ile icra takibine başladığını,  yapılan takibin davalının itirazı sonucu durduğunu ifade ederek; davalının Konya 3.İcra Müdürlüğünün 2018/3807 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.4.2019 gün ve E:2019/136, K:2019/193 sayı ile,“(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur", aynı Yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı’" ve 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur." hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunuma göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder" düzenlemesi yer almıştır.

Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın "sebebiyet verdiği" trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün (kusurlu olması durumunda) kusuru oranında sorumlu olacaktır.

Bu hükümler dairesinde davacı sigorta şirketi zarar gören 3.kişinin zararının tamamını tazmin etmiştir. Ancak 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda kavşak düzenlemesinin hatalı olması nedeniyle kaza oluşumunda belediyenin %20 oranında kusurlu olduğunu tespit etmiş ve bunun üzerine mahkememize dava açılmıştır. 2918 SY.ya göre zarar tazminin ilk şartı bir motorlu aracın işletilmesidir. Ancak hatalı kavşak düzenlemesi sadece meydana gelen kazaya münhasır değildir. İdarenin işleten sıfatı da yoktur. İdareye 3.kişiler ile birlikte dava dahi açılmamıştır.

Dolayısıyla davanın temeli idari işlem ve eylemden doğan zararın tazmini istemi olup tam yargı davası olarak İdari Yargıda açılması gerekir. Bu nedenle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davaya bakmakla görevli yargı yerinin idare mahkemeleri olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 2.İDARE MAHKEMESİ: 6.5.2019 gün ve E:2019/529 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2.,  10.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; (…) Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, dava dosyası ile Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2019/136, K:2019/193 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 8.7.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Konya 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Konya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.4.2019 gün ve E:2019/136, K:2019/193 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Konya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.4.2019 gün ve E:2019/136, K:2019/193 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.7.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ