Hukuk Bölümü         1995/7 E.  ,  1995/6 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı              : Y.U.

Davalı               : Çiftçi Mallarını Koruma Bşk.

 OLAY: Davacı, Adana Yumurtalık İlçesi Ayas Köyü Devrişiye Ma­halle­sinde eski 100 ve 1119 parsel sayılı 60 dönümlük taşınmazla­rın bir kısmında ortak olarak arpa ekimi yaptığı, bu yerin koruma kapsamına alınarak korunması istemine ilişkin 8.3.1994 tarihli dilekçeyi kaymakamlık kanalıyla Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı'na gönderdiği ve aynı dilek­çede koruma ücretinin tahakkuk ettirilmesini de istediği ve bu hususu gerek koruma başkanına gerekse bekçilere sözlü olarak da bildirdiği halde, ekinin bir kısmının hayvanlar tarafından yenmiş, bir kısmının da kasıtlı olarak bi­çilmiş olduğunu, zarar ve ziyanın, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafın­dan yapı­lan keşif sonucu bilirkişi raporuyla tespit edildiğini ileri sürerek, zararının yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesi istemiyle, 31.3.1994 tarihinde adlî yargı ye­rinde dava açmıştır.

Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesi; 14.4.1994 gün ve 53-57 sa­yıyla: Davanın, Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığının idari nitelikteki gö­revini yerine getirmemesi, taşınmazın korunmaması nedeniyle mahsulüne verilen zararın öden­mesi isteminden ibaret olduğu, davalı idarenin idari iş­lemlerinin adliye mahkemele­rinde tartışılamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilme­yerek kesinleşmiştir.

Davacı aynı istekle 13.7.1994 tarihinde idare mahkemesinde dava açmıştır.

Adana 1. İdare Mahkemesi; 28.12.1994 gün ve 915 sayıyla; 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Yasa'nın 26. maddesinde yer alan: tazminat talebinin reddine ilişkin kararlara karşı sulh hukuk mahkeme­sine itiraz edilebileceği hükmü uyarınca davanın adlî yargı yerinin görevine girdiği, ancak daha önce adliye mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş bulunması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre görevli yargı yerinin belirlenmesi istemiyle Uyuşmaz­lık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiş, adlî ve idari yargı dosyaları 26.1.1995 tarihinde Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Sel­çuk Tüzün'ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek’in katılma­ları ile yaptığı 13.2.1995 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl'ın raporu ile dosyadaki bel­geler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç'in idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Yasanın 1. madde­sinde: Bu Yasa'ya göre korunacak çiftçi malları arasında birinci sırada, “ekili, dikili veya kendiliğinden yetişen bütün nebatlarla Orman Kanunu şumulüne girmeyen ağaçlar ve ağaçcıklar...” sayılmış ve 2. maddesinde: “Bu yasa hükümlerinin I- köy sınırları içinde, II- şehir ve kasaba haricinde olup, belediye hududu içinde veya dışında bu­lunsun, zirai mahsulat istihsal edil­mekte olan sahalarda tatbik edileceği” belirtil­miştir. 3. maddesinde: Bu ya­sada yazılı işlerden köyleri ilgilendirenlerin ihtiyar meclisi, ikinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı olanlara ait olanların ise koruma meclisi tarafından ifa olunacağı hükmü yer almıştır. Devam eden hükümlerden de: Koruma meclisi üyelerinin ticaret ve sanayi ve ziraat odaları bulunan yerlerde bunla­rın iştirakiyle toplanan belediye meclisi tarafından gizli oyla ve dört yıl müd­detle seçileceği, belediye meclislerinin her yenilenmesinde çiftçi malla­rını koruma meclisi üyelerinin de yeniden seçileceği yazılı bulunmaktadır.

Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere Çiftçi Mallarını Koruma Meclisi, yasayla kurulmuş ve Yasada belirtilen kamu hizmetini yürütmekle görevli idari bir kurul niteliğindedir. Dava da, bu kurulun yasanın verdiği görev ve yükümlülüğünü yerine getirmediği ileri sürülerek, bu nedenle meydana ge­len zararın tazmin edilmesi iste­miyle açılmıştır.

Yasa'nın 26. maddesinde: Birinci maddede yazılı çiftçi mallarının ma­ruz kal­dığı ve miktarı elli lirayı geçmeyen zararların tazminine ilişkin işleri, koruma ve ihtiyar meclislerinin Köy Yasası'ndaki usule göre inceleyerek bir karara bağlaya­cakları (Köy Kanunu Md. 66) belirtilmiş; tazminat talebinin reddine ve yirmi liraya kadar olan kararlara karşı beş gün içinde sulh haki­mine itiraz edilebileceği, şu kadar ki zarar yapan tarafından vuku bulan iti­razlarda, tazminine karar verilen paranın koruma sandığına aynı müddet içinde depo edilmesinin şart olduğu, bu fıkraya ta­alluk eden işlerde mahke­menin işi bir hafta içinde intaç edeceği, yirmi liradan yu­karı olan tazminat kararlarına karşı ilgililerin depo şartı olmaksızın beş gün içinde sulh haki­mine itiraz edebilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere bu hüküm, çiftçi malla­rına di­ğer kişiler (üçüncü şahıslar) tarafından verilen zararları kapsamakta ve bu zararın tazmin ettirilmesi amacıyla, zarar gören çiftçi tarafından, Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı'na başvurulması üzerine sözü geçen idare tara­fından yapılacak işlemleri, itiraz ve çözüm yollarını ve yöntemlerini düzen­lemektedir. Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı'nın tazminat talebini kabul ya da reddetmesi hallerinde sulh hakimine itiraz edilebileceği de bu mad­dede hükme bağlanmış bulunmaktadır.

Olayda ise Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı tarafından koruma gö­revinin yerine getirilmediği iddia edilerek ekili arazide meydana gelen zara­rın, koruma yükümlülüğünü yerine getirmeyen bu idareye ödettirilmesi amacıyla idare aleyhine dava açılmış bulunmaktadır. Olayda 26. maddede öngörüldüğü şekilde bir itiraz söz konusu değildir. Doğrudan doğruya idare­den istenilen bir tazminat istemi vardır.

2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde idari dava türleri arasında, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tara­fından açılan tam yargı davaları da sayılmıştır. Kamu görevini yürütmekle görevli kılınmış bir kamu kurumunun, kendisini görevli kılan kamu yasala­rında gösterilen hizmetlerden biri­nin yürütülmesi sırasında, kişilere verdiği zararın tazmini isteğine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yasa­sına göre işletilip işletilmedi­ğinin ve hizmet kusuru ile zarara sebep olup olmadığı­nın saptanması idare mahkemesinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi bu nedenle Adana 1. İdare Mahkemesi'nin 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın, niteliğine görev davanın idari yargı yerinde gö­rülmesi gerektiğine, bu nedenle Adana 1. İdare Mahkemesi'nin 2247 sa­yılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca vaki 28.12.1994 gün ve 915 sayılı başvu­rusunun reddine, 13.2.1995 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.