T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 467

            KARAR NO  : 2017 / 527

            KARAR TR   : 25.9.2017

ÖZET : Davacının karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : İ. S.

Vekili           : Av.Y.S.

Davalılar      : 1-Şahinbey Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av.H. İ.K.

                      2-Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı(İdari Yargıda)

 

O L A Y      : Davacı vekili; 8.12.2015 tarihinde, Kahvelipınar mahallesi 8 nolu sokak üzerinde davalı Belediyenin kentsel dönüşüm alanı olarak belirlediği ve çalışma yaptığı alanda, hiçbir uyarıcı ya da levha bulundurmayarak 5 metre yüksekliğinde oluşturduğu toprak yığınına, kendi sevk ve idaresindeki 27 … 0797 plakalı resmi araçla çarparak takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını; kazanın, davalı belediyenin gerekli özeni göstermeksizin, kentsel dönüşüm çalışma bahanesiyle hiçbir uyarıda bulunmaksızın, rasgele sokak üzerinde trafik akışını engelleyecek ve gece fark edilmeyecek şekilde toprak yığması neticesi meydana geldiğinden tam kusurlu olduğunu; kaza tespit tutanağının da bu yönde bulunduğunu; müvekkilinin hayati tehlikeyi atlattığını ancak şu an periyodik yoğun tedavisinin devam ettiğini, kazanın kalıcı bedensel hasara sebebiyet verdiğinin muhtemel olduğunu;  polis memuru olan müvekkilinin kaza anında ekip otsunu kullandığını, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında, bu konuda açılacak davalarda Adli Yargının görevli olduğunun istikrar kazandığını ifade ederek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak,  150.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL maddi olmak üzere, toplam: 155.000.00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle davalılardan tahsili istemiyle 9.6.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 24.11.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/527 sayı ile, “(...) Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası mahiyetinde olduğu görülmüştür.

Dava dilekçesi, olayın meydana geldiği yer, kaza tespit tutanağında kusura ilişkin tespit cevap dilekçesi ilk itiraz ve kamu düzeni gereği resen gözetilmesi gereken görev hususunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.

Şöyle ki davaya konu kazanın 08/12/2015 tarihinde Kahvelipınar mahallesinde 8 nolu sokak üzerinde davalı Belediyenin kentsel dönüşüm alanı olarak belirlediği ve çalışma yaptığı alanda hiçbir uyarıcı ikaz ya da levha bulundurmamasından ve 5 metre yüksekliğinde oluşturduğu toprak yığınına davacının sevk ve idaresindeki 27 A 0797 plakalı resmi araçla çarparak takla atması neticesinde meydana gelen trafik kazası olması, bu haliyle kazaya sebep olan durumun belediyenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ve görevli yargı yerinin idari yargı olduğu değerlendirilmiştir. Her ne kadar benzer durum için davacı taraf uyuşmazlık mahkemesinin adli yargıyı ilgilendiren bir uyuşmazlık olduğuna dair içtihatını sunmuş ise de daha güncel Yargıtay içtihatlarından benzer uyuşmazlıklarda yargı yerinin idari olduğu hususu yine vurgulanmıştır. Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 04/05/2016 tarih ve 2016 / 6453 E 2016 / 5479 K sayılı içtihatında özetle"(...) idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının belirlenmesinin idare hukuku kuralları esas alınarak 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında çözülmesinde idari yargı yerlerinin görevli bulunmasına göre, davacı vekilinin ve davalı... Genel Müdürlüğü vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına..." yine Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin aynı tarihli 2016 / 1021 E 2016 / 5457 K sayılı içtihatında özetle''(...) mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı ... aleyhine açılan bu davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (HGK nin 04.11.2015 tarih 2015/17-86, 87, 137, 1869, 225 - 2015/2364, 2365, 2368, 2369, 2370)..." yine bir başka talep ve kazaya sebebiyet veren durumla dosyamız ile benzeşen olayda Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/01/2016 tarih ve 2016 / 239 E - 2016/ 1007 K sayılı içtihatında özetle''...Dava trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, yolun sağ tarafında bulunan ağaçlar ve çiçeklerden dolayı yolun tam olarak görülmesinin engellenmiş olduğunu belirterek davalının yolda bulunan ağaç ve çiçeklerin bakımını yapmaması nedeni ile meydana gelen kaza sonucu aracının hasar gördüğünü ve eş ve çocuğunun yaralanması nedeni ile de manevi zarara uğradıkları iddiasıyla Elazığ Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine dava açmış olup, davada hizmet kusuruna dayanmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun' un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Bu durumda davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken..." demek suretiyle görev hususunda idari yargı işaret edilmekle davacının davasının HMK 114/1-b bendi ve HMK.nun 115/2 maddeler gereğince usulden reddine, yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve kendisini vekille temsil ettiren yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine ilişkin aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının davasının, uyuşmazlık konusunun idari yargı kapsamında kaldığı anlaşılmakla, HMK 114/1-b bendi ve HMK.nun 115/2 maddeler gereğince USULDEN REDDİNE...” karar vermiş;  istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince, 21.2.2017 gün ve E:2017/94, K:2017/88 sayı ile reddedilen bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1.İDARE MAHKEMESİ: 13.4.2017 gün ve E: 2017/726 sayı ile, “(...)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,"Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde de trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar karayolu olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; geçici 21. maddesinde ise “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükümleri yer almaktadır.(...)

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir:

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu anlaşılmakta olup; karayolunda meydana gelen kazada idarenin kusurlu olduğundan bahisle açılan işbu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 30/11/2015 tarih ve E: 2015/786, K: 2015/811 sayılı karan da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevine girmeyen ve Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli mahkemenin belirlenmesi için Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/408, K:2016/527 sayılı dava dosyasının adı geçen Mahkeme'den temin edilerek, söz konusu dosyanın ve iş bu dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 19.maddesi hükümleri uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 25.9.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; polis memuru olan davacının sevk ve idaresindeki 27 … 0797 plakalı resmi araç ile 08/12/2015 tarihinde Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, Kahvelipınar Mahallesi, 8 Nolu Sokakta seyir halinde iken, yolda gerekli işaretlemeler ve uyarıcı levhalar bulunmaması nedeniyle meydana gelen tek taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde oluştuğu ileri sürülen 5.000,00-TL maddi ve  150.000,00-TL manevi   zararlarının; olayda kusur ve sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla davalı idarelerden tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Gaziantep 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 24.11.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/527 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 24.11.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/527 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 25.9.2017 gününde Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 25.9.2017

                                                                                   

 

                                     Üye                                                  Üye

                    Süleyman Hilmi AYDIN                      Turgay Tuncay VARLI