T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 660

            KARAR NO : 2016 / 189

            KARAR TR  : 11.4.2016

ÖZET: Davacının, davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğü emrinde uzman teknisyen olarak çalışırken, diğer davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin Fabrikasından alınacak malzemelerin kontrolü için görevlendirildiği, bu görevin ifası için fabrikada kontrol hizmetinde iken bir duvarın önünden geçerken aniden ray parçasının kendisine çarpması sonucu hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı iddia olunan olayda, davacının yaralanmasından dolayı uğradığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : M.G.

            Vekili              : Av. K.K.

            Davalılar        : 1- Karabük Demir Çelik Sanayi ve Tic. A.Ş.

            Vekili              : Av. H.Y.

  2- TCDD Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. G. K.

İhbar Olunan: Ergo Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av. A. E.

                                              

O L A Y         :Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davacı müvekkil M. G., davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğü emrinde uzaman teknisyen olarak çalışmakta iken çalıştığı kuruma diğer davalı Kardemir A.Ş. Fabrikasından alınacak malzemelerin kontrolü için görevlendirilmiş; anılan görevin ifası için 12.10.2009 tarihinde Kardemir A.Ş. fabrikasında kontrol hizmetinde iken bir duvarın önünden geçerken aniden bir ray parçasının kendisine çarpması sonucu basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde ağır yaralanmıştır.

Müvekkil, anılan kaza sonrası üretral bölgesinden ağır yaralanmış, keza femur kırığı, ön kol kırığı, vücudunun çeşitli bölgelerinde ezici yaralanmalar meydana gelmiştir. Yaralanma ve kırıkları sebebiyle uzun süre bir dizi operasyon geçiren müvekkil halen de tam şifa bulamadığı gibi üretral bölgedeki rahatsızlığı sebebiyle idrara çıkma güçlüğü çekmekte; yine kol ve parmaklarında işlev-kavrama kaybı bulunmaktadır.

Kaza sonrası, Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca kaza hakkında açılan soruşturma sonucu Karabük 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/335. E. sayılı dosyasında davalı çalışanları olan gerçek kişi cezai sorumlular hakkında kamu davası açılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir.

Anılan ceza dosyası kapsamında; kazanın, oluşumundan davalı tüzel kişiler ile çalışanların kusur durumları belirlenmiştir. Davalı çalışanlarının kusurlarından dolayı davalılar işveren olarak da kendi kusurları ile birlikte sorumlu olduklarından kusurları gözetilerek işbu davamızın açılması, bu anlamda;

a)Müvekkilin iş kazası sebebiyle uğradığı maddi zararlar (iş gücü kaybı) dolayısıyla, fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın,

b)Müvekkilin ağır ve hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralanması ile sonuçlanan kaza sebebiyle, ağır elem ve acı duyduğu, kendisi ve ailesinin olağan yaşamının dahi sürdürmesinde zorluk yaşamasından dolayı çektiği acı ve sıkıntılarının bulunduğu her türlü izahtan vareste olduğundan uğradığı manevi zararlar karşılığı olarak 50.000 TL manevi tazminatın.

Davalılardan müşterek ve müteselsil şekilde ve her iki tazminat talebimize kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanarak tazminine ve müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ediyoruz.

SONUÇ ve İSTEM: Açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle, davanın kabulüne; 1-Fazlaya dair talep ve dava haklarımız şimdilik saklı kalmak kaydı ile 10.000.-TL. maddi tazminatın, 50.000.-TL. manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı müvekkile ödenmesine,

2-Yargılama    giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına dair karar verilmesini, vekil olarak saygı ile dileriz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılardan TCDD vekili dosyaya sunduğu 16.07.2013 günlü cevap dilekçesinde özetle; davacının işçi olmadığını, olay tarihinde 399 sayılı KHK kapsamında uzman teknisyen olarak çalıştığını, olayın iş kazası olmadığını belirterek görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 7. İş Mahkemesi: 10.07.2014 gün ve E:2013/1002, K:2014/816 sayılı kararı ile özetle; “…davacının işçi olmadığı, uzman teknisyen olarak çalıştığı, sözleşmeli personel olarak çalıştığı anlaşılmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine, nöbetçi Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerekmiştir.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Bu aşamadan sonra davacı vekili 16.7.2014 havale tarihli dilekçesi ile dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmiş, söz konusu dava dosyası Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/503 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi: 24.03.2015 gün ve E:2014/503 sayılı kararı ile özetle; davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin 17.11.2014 havale tarihli dilekçesinde, 13.11.2014 tarihli duruşmada görev itirazı reddedildiğinden bahisle, uyuşmazlık çıkartılması için başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; “TCDD Genel Müdürlüğü Ankara 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğünde uzman teknisyen olarak görev yapmakta olan davacının, kuruma alınması gereken malzemenin kontrolü için görevlendirildiği Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin fabrika sahasında aniden çarpan ray parçasından yaralanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 10.000.- lira maddi ve 50.000.-lira manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsili istemiyle açılan davada, davalılardan TCDD Genel Müdürlüğünce davanın görüm ve çözümünün İdari Yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuş ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenilmiş olmakla gereği düşünüldü:

28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsünün "Amaç ve Kapsam" başlıklı l'inci maddesi, "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3'üncü maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4'üncü maddesinde, sayılan kuruluşun amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.

Öte yandan; 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3'üncü maddesinin (a) bendinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, belirtilmiştir.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu; kurum çalışanlarının da kamu personeli olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

Yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin sunulması sırasında yeterli denetimin yapılmaması, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı tazminle sorumlu olan idareye karşı, açılacak davaların; Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin l’inci fıkrasının (b) bendindeki, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerlerinde bakılacağı yolundaki düzenleme uyarınca, İdari Yargının görevinde bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, TCDD Genel Müdürlüğü ile imzalamış olduğu sözleşmeli personel hizmet sözleşmesinde yer alan koşullar çerçevesinde davalı idarede uzman teknisyen olarak çalışan davacının, 12.10.2009 tarihinde Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden, Kuruma alınacak olan "2000 ton U1C 49,430 Kg/m ray" isimli eşyanın bulunduğu yerde kontrolü için görevlendirildiği, görevini ifa etmek üzere kamu personeli olarak fabrika binasına giden davacının bir duvarın önünden geçerken aniden bir ray parçasının çarpması sonucunda ağır yaralandığı, işgöremezlik zararından dolayı davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile TCDD Genel Müdürlüğünün birlikte sorumlu olduğu nedenine dayalı olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu bakımdan; Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi özelleştirilse bile; kamu personeli olan davacının görevli olarak gittiği sırada yaralandığı gözönüne alındığında; davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu öne sürülerek uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemiyle TCDD Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada, idari yargı görevli iken davalı idare yönünden uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan nedenle, davanın, davacının uğradığı zararın davalı idare tarafından karşılanması istemine ilişkin kısmı yönünden 2247 sayılı Yasanın 10’uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: “Dava dosyasının incelenmesinde; davacının TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğü emrinde uzman teknisyen olarak çalışırken, çalıştığı kuruma Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş. (KARDEMİR) Fabrikasından alınacak malzemelerin kontrolü için görevlendirildiği ve bu görevi yerine getirirken bir duvarın önünde aniden bir ray parçasının kendisine çarpması sonucu basit müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde üretral bölgesinden ağır yaralandığı, yine femur kırığı, ön kol kırığı, vücudunun çeşitli bölgelerinde ezici yaralanmalar meydana geldiği, yaralanmalar nedeniyle uzun bir tedavi süreci yaşadığı, kol ve parmaklarında işlev - kavrama kaybı bulunduğu, kaza nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasında, davalı idarece yapılan görev itirazının anılan mahkemenin 24/03/2015 tarih ve 2014/503 Esas sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.

Bilindiği gibi Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Öte yandan, 28.10.1984 tarihli ve 18559 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsü"nün "Amaç ve Kapsam" kenar başlıklı 1. maddesinde; "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşu'nun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir." hükümlerine yer verilmiştir.

Aynı Statünün "Hukuki Bünye" kenar başlıklı 3. maddesinde ise "1- Bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD; Tüzel Kişiliğe sahip, faaliyetlerinden özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu'dur./ 2- Kuruluş KHK, bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir./ 3- Kuruluş, Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu Hükümlerine ve Sayıştay'ın denetime tabi değildir./ 4- Kuruluş'un Merkezi Ankara'dadır. Kuruluş'un Merkezi koordinasyon Kurulu Kararı ile değiştirilebilir./ 5- Kuruluş'un sermayesi 500 Milyar TL.sı olup, tamamı Devlete aittir. Kuruluş'un sermayesi ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu Kararı ile değiştirilir. / 6-Kuruluş'un ilgili olduğu Bakanlık, Ulaştırma Bakanlığıdır. / Kuruluş'un ilgili olduğu Bakanlık, Başbakanlığın teklifi ve Cumhurbaşkanlığı'nın onayı ile değiştirilebilir." hükümleri düzenlenmiştir.

Yine Statünün 4. maddesinde de, yukarıda bahsi geçen kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmekte olup; buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu sonucu doğmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin bir çok kararında da vurgulandığı üzere; 233 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak yerine getirdiği işlemler sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Olayda, kamu kurumu olan ve kamu hizmeti yürüten TCDD İşletmesinin ve özelleştirilmiş olan KARDEMİR A.Ş.'nin güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle zarar doğduğu ve birlikte sorumlu oldukları öne sürülmektedir.

Buna göre, davalılardan KARDEMİR A.Ş. özelleştirilmiş olsa da, kamu personeli statüsünde bulunan davacının zararının kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğması nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında, tekel niteliğinde kamu hizmeti yürüten TCDD İşletmesinin bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa'nın 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/03/2015 tarih ve 2014/503 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, davanın, davacının uğradığı zararın davalı TCDD Genel Müdürlüğü tarafından karşılanması istemine ilişkin kısmı yönünden, 2247 sayılı yasanın 10. maddesinde öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğü emrinde uzman teknisyen olarak çalışırken, çalıştığı kuruma diğer davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş. (KARDEMİR) Fabrikasından alınacak malzemelerin kontrolü için görevlendirildiği, bu görevin ifası için fabrikada kontrol hizmetinde iken bir duvarın önünden geçerken aniden bir ray parçasının kendisine çarpması sonucu hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın, yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılmıştır.

Tazminat davasının konusunu oluşturan kazaya ilişkin olarak düzenlenen ve Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2014/503 sayılı dosyasına sunulan 19.02.2015 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda;

“Davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Tic. A.Ş. (KARDEMİR), olayın meydana geldiği fabrikadır. Davalı ile TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğü arasında 14.09.2009 tarih ile C50 nolu sözleşme imzalanmış, sözleşme kapsamında 2.000 ton 900 A kalitesinde S49 (49,43 kg/m) 36 metrelik delikli rayın 12.10.2009 tarihi itibariyle üretim, test ve kontrolleri için Maden Yüksek Mühendisi C.U., 29. YBO Müdür Yardımcısı F.S. ve Reyon Şefi M. G. görevlendirilmiştir. Davacı uzman teknisyen M. G., rayların sayımından ve teslim alınmasından sorumlu bulunmaktadır. Olay günü davalı KARDEMİR A.Ş. yetkilileri (O. K.) tarafından TCDD heyetine; ray ve profil haddehanesinin nasıl işlediği, hol içinde ray üretiminin devam ettiği, tavan vinçleri ile malzeme taşındığı için tavan vinçleri ve yüklerin altına girilmemesi gerektiği, güvenli bir seyir için holün zeminine çizilmiş iki kalın san çizgi ile sınırlandırılan yürüyüş güzergahının dışına çıkılmaması gerektiği, role yollarına yaklaşmanın tehlikeli ve yasak olduğu anlatılmış olunmasına rağmen, gün içerisinde yapılan çalışmaların tamamlanması sonrasında dönüşe geçildiğinde, M. G.holde heyetten ayrılarak sola dönmesi gerekirken sağ tarafına dönmesi ile birlikte heyete refakat eden H. K.’ın arkasından yanlış yöne gittiğinden dolayı bağırarak uyarmasına rağmen yoluna devam etmesi sırasında olay meydana gelmiştir. Davalı KARDEMİR A.Ş.; söz konusu olayda, heyetin daha güven içinde fabrikada olan seyri ile ilgili iş organizasyonunda yetersiz kalmış, gerekli koordinasyonu sağlayamamış, heyetin güvenli bir seyir için holün zeminine çizilmiş iki kalın sarı çizgi ile sınırlandırılan yürüyüş güzergahının dışına çıkılmamasını sağlayamamış, davacının girmiş olduğu yolda çalışma sırasında 60x60 (cm x cm) ebatlarındaki pencerenin önünden geçişleri önlemek üzere zorunlu olarak seyyar bariyer ile kapatılması gereken bariyerin kapatılmasını sağlayamamış olması yanı sıra denetim ve gözetim görevlerini objektif olarak yerine getirmemesi neticesinde olayın meydana gelmesine sebep olduğundan kusurludur.

Davalı T.C. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, davacının görev yaptığı 2. Bölge Müdürlüğünün bağlı olduğu kurumdur. Dosya kapsamından KARDEMİR A.Ş’ye gönderilen heyetin iş güvenliği eğitimi aldığına dair her hangi bir belgenin bulunmaması ve görev yerlerinin çok tehlikeli işler sınıfında yer almasına rağmen görevleri sırasında uymaları gereken kurallara yönelik yazılı talimatların verilmesi gerekirken bunların yapılmaması nedeniyle olayın meydana gelmesine sebep olduğundan kusurludur.

Davacı M.G., TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğünde uzman teknisyen olarak çalışmaktadır. Davacı, olay tarihinde KARDEMİR A.Ş tarafından üretilen rayların üretim, test ve kontrolleri için oluşturulan heyette rayların sayımından ve teslim alınmasından sorumlu bulunmaktadır. Olay günü davalı KARDEMİR A.Ş. yetkilileri (O. K.) tarafından TCDD heyetine dolayısıyla davacıya; ray ve profil haddehanesinin nasıl işlediği, hol içinde ray üretiminin devam ettiği, tavan vinçleri ile malzeme taşındığı için tavan vinçleri ve yüklerin altına girilmemesi gerektiği, güvenli bir seyir için holün zeminine çizilmiş iki kalın sarı çizgi ile sınırlandırılan yürüyüş güzergahının dışına çıkılmaması gerektiği, role yollarına yaklaşmanın tehlikeli ve yasak olduğu anlatılmış olunmasına rağmen, gün içerisinde yapılan çalışmaların tamamlanması sonrasında dönüşe geçildiğinde, davacının holde heyetten ayrılarak sola dönmesi gerekirken sağ tarafına dönmesi ile birlikte heyete refakat eden H. K.’ın arkasından yanlış yöne gittiğinden dolayı bağırarak uyarmasına rağmen yoluna devam etmesi sırasında meydana gelen olayda; kurallara uygun hareket etmemesi, kendi sağlığı ve güvenliği için her türlü şartlara karşı alabileceği tedbirler olmasına rağmen almaması ve ihmalkâr davranması, kişisel güvenliğini korumaması, gerekli özeni göstermemesi yanı sıra tedbirsiz ve dikkatsiz davranması sonucunda yaralanması ile neticelenen olayın meydana gelmesine sebep olduğundan kusurludur.

VI-SONUÇ VE KANAAT: Değerlendirme ve kusur analizi bölümünde açıklanan nedenlerden dolayı dava konusu olayda;

1-Davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Tic. A.Ş. (KARDEMİR)’in % 60 (Yüzde Altmış) oranında KUSURLU olduğu,

2-Davalı T.C. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğünün % 10 (Yüzde On) oranında KUSURLU olduğu,

3-Davacı M. G.’in % 30 (Yüzde Otuz) oranında KUSURLU olduğu,” belirtilmiştir.

28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsünün "Amaç ve Kapsam" başlıklı l'inci maddesi, "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3'üncü maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4'üncü maddesinde, sayılan kuruluşun amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.

Öte yandan; 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin ‘’İstihdam Şekilleri’’ başlıklı 3'üncü maddesinin (a) bendinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, ‘’Sosyal Güvenlik’’ başlıklı 12’nci maddesinde, Sözleşmeli statüde istihdam edilecek personelin 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu; kurum çalışanlarının da kamu personeli olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

Yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin sunulması sırasında yeterli denetimin yapılmaması, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı tazminle sorumlu olan idareye karşı, açılacak davaların; Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin l’inci fıkrasının (b) bendindeki, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerlerinde bakılacağı yolundaki düzenleme uyarınca, İdari Yargının görevinde bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, TCDD Genel Müdürlüğü ile imzalamış olduğu sözleşmeli personel hizmet sözleşmesinde yer alan koşullar çerçevesinde davalı idarede uzman teknisyen olarak çalışan davacının, 12.10.2009 tarihinde Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden, Kuruma alınacak olan "2000 ton U1C 49,430 Kg/m ray" isimli eşyanın bulunduğu yerde kontrolü için görevlendirildiği, görevini ifa etmek üzere kamu personeli olarak fabrika binasına giden davacının bir duvarın önünden geçerken aniden bir ray parçasının çarpması sonucunda ağır yaralandığı, işgöremezlik zararından dolayı davalı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile TCDD Genel Müdürlüğünün birlikte sorumlu olduğu nedenine dayalı olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda anlatımı yapılan mevzuat hükümleri ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Behiçbey Malzeme Müdürlüğü emrinde uzman teknisyen olarak çalıştığı dönemde, Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine görevli olarak gittiği sırada yaralanan davacı tarafından, meydana gelen olayda, davalıların kusuru bulunduğu öne sürülerek, zararın davalılardan tazmini istemiyle açılan davada, davacının uğradığı iddia olunan zararın davalı TCDD Genel Müdürlüğünden tazmini istemine ilişkin kısım bakımından, idari yargının görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın davanın, davacının uğradığı iddia olunan zararın davalı TCDD Genel Müdürlüğü tarafından karşılanması istemine ilişkin kısmı yönünden başvurusunun kabulü ile, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesince, davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü yönünden verilen 24.03.2015 gün ve E:2014/503 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın davanın, davacının uğradığı iddia olunan zararın davalı TCDD Genel Müdürlüğü tarafından karşılanması istemine ilişkin kısmı yönünden BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesince, davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü yönünden verilen 24.03.2015 gün ve E:2014/503 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN