Hukuk Bölümü         2013/103 E.  ,  2013/505 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- Ö.E.                  (Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde)

                     2- G.K.

Vekilleri  : Av. Ü.G.  

Davalı      : İçişleri Bakanlığı

Vekili      : Av. Ç.P.

Davacılar : 1- Ö.E.                  (Adli Yargıda)

                  2- G.K.

Vekilleri  : Av. Ü.G.  

                  3- T.E., 4- G.K.E.

Vekilleri  : Av. S.N.A.

Davalı      : İçişleri Bakanlığı

          OLAY  : Davacılar Ö.E. ve G.K. vekili, Hakkari Özel Hrk. Birliğinde görevli iken 17.8.2011 tarihinde Merkez Çöplükçeşme bölgesinde, bölücü terör örgütü mensuplarının yola döşediği mayının patlaması sonucu şehit olan Uzm. Çvş. N.E.’un kardeşleri olduğunu ileri sürerek, ayrı ayrı 15.000.00 TL olmak üzere toplam 30.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE BAŞKANLIĞI:14.12.2011 gün ve Gensek No:2011/5478, E:2011/1541, K:2011/1529 sayı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun Göreve İlişkin 3. maddesinden söz ederek, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin olarak 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalara Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılacağı, bu yasal mevzuat çerçevesinde dava dosyası incelendiğinde; davanın konusunun idari eylemden dolayı davacının vücut bütünlüğünün kısmen yitirilmesinden doğan zararların tazmini davası olduğundan, 30 Kasım 2011 tarihinde açılan bu davanın görüm ve çözüm yerinin mahkemeleri olmayıp, Adli Yargı yeri olduğu kanaat ve sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Ö.E. ve G.K. vekilleri tarafından aynı istemle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi: 23.3.2012 gün ve E:2012/95, K:2012/70 sayı ile, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/505 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; Davanın T.E. ve G.K.E. tarafından Jandarma Uzman Çavuş N.E.’un Hakkari Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığında görev yaparken 17.08.2011 tarihinde Hakkari-Çukurca yolunda askeri konvoyun yol güzergahında teröristlerin yola döşediği mayının patlaması sonucu şehit olması nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davalısının da İçişleri Bakanlığı olduğu, bu suretle her iki davada dava konusu olayın aynı olduğu, 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın şehidin eşi ve çocuğu tarafından, mahkemelerindeki davanın ise şehidin kardeşleri tarafından aynı davalıya yönelik açılmış tazminat istemlerine ilişkin olduğu anlaşılmakla davalar arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu, usul ekonomisi açısından da delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından HMK’nun 166. maddesi uyarınca dava dosyalarının birleştirilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle mahkemelerinin 2012/95 Esas sayılı dava dosyası ile Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/505 Esas sayılı dava dosyasının fiili ve hukuki irtibat nedeniyle HMK’nun 166. maddesi uyarınca birleştirilmesine, mahkemelerinin esasının birleştirme şerhi verilerek kapatılmasına, bundan sonraki usuli işlemlerin daha önce açılan Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin   2011/505 Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine, karar vermiştir.

ANKARA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.9.2012 gün ve E:2011/505, K:2012/526 sayı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sebebiyle davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekeceği davalı idare ile ilgili uyuşmazlığın çözümünde idari yargı (AYİM) mercileri görevli olduğundan yargı yolu bakımından görevsizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine dair hüküm tesis edildiği gerekçesiyle yargı yolu caiz olmadığından davanın reddine karar vermiş, bu karar davacılardan T.E. ve G.K.E. tarafından temyiz edilmiş ancak diğer davalılar Ö.E. ve G.K. kararı temyiz etmeyeceklerini bildirerek görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur. 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve M. Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile Adli Yargı Yerinde açılmış olan davalarda konu ve sebep ile davalı idarenin aynı olduğu açık olmakla birlikte, davacılardan Ö.E. ile G.K. açısından açılmış olan davaların kesinleştiği görüldüğünden, bu davacılara ilişkin olarak, Adli Yargı ve Askeri İdari Yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosya örneğinin Mahkemece, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi dosyası  temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, bu nedenle Başkanlık yazısıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesi dosyasının Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde askeri yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın askeri yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, J. Uzm. Çvş. N.E.’un görev bölgesinde mayın patlaması sonucu şehit olması nedeniyle, kardeşleri tarafından, uğranıldığı öne sürülen manevi zararın tazimini istemiyle açılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla: dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakarlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu, özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise, belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davanın 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olan davacıların murisini ilgilendirdiği ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu eylemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince; İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması” eylemin kanun ve nizamlarının Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımakta olup, Askeri nitelikte idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamanın olanaklı olduğu, İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden bütünlüğü veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olmasının gerektiği anlaşılmakla, davada, müteveffanın askerlik görevini yaparken şehit olduğu, bu olaya istinaden kardeşleri tarafından tazminat talebiyle davalı idareye başvurulduğu, herhangi bir yanıt alınamaması üzerine manevi tazminat talebiyle dava açıldığı anlaşılmakla, manevi tazminata konu olayın askeri bir görevin yürütülmesi sırasında doğması ve sonucunda asker kişinin yaşamını yitirmiş olması karşısında davada idari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması” ve “asker kişiyi ilgilendirmesi” koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, dava konusu eylemin ve devamında tazminat isteminin idarece zımnen reddedilmesine ilişkin işlemin, askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edildiğinin ve bu nedenle de askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerekir.

Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü askeri yargı yerinin görevine girdiğinden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi Başkanlığınca verilen görevsizlik kararının kaldırılması kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın görüm ve çözümünde ASKERİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi Başkanlığı’nın 14.12.2011 gün ve Gensek No:2011/5478, E:2011/1541, K:2011/1529 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.