Hukuk Bölümü 2007/112 E., 2007/104 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 16 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y : Kocaeli ili, Karamürsel ilçesi Kültür sitesi içerisinde davacıya ait Türk Sofrası adıyla işletilen yerde ruhsatsız olarak alkol verildiği nedeniyle Belediye Zabıta Talimatnamesine aykırı davranan davacıya para cezası ve işyerinin 15 gün süreyle kapatılmasına ilişkin 09.01.2007 gün, 19 sayılı Belediye Encümen Kararı tesis edilmiştir.

    Davacı vekili, "Karamürsel Belediye Encümeninin 9.1. 2007 tarihli 19 sayılı encümen kararının yıkıma ve elektrik ve suların kesilmesine ilişkin kısımlarının iptali" istemiyle; eş zamanlı olarak, 12.1.2007 tarihinde hem idari, hem de adli yargı yerinde dava açmıştır.

    KOCAELİ İDARE MAHKEMESİ; 13.2.2007 gün ve E:2007/69, K:2007/172 sayı ile, Belediye cezaları ile ilgili 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanunun 1. maddesinde; "belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar hafif para cezası tertibine ve 3 günden 15 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e ..." belediye encümenleri yetkilidir kuralı getirilmiş, aynı Yasanın 5. maddesinde; "ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi ve yazılı itiraz olunabilir..." şeklinde düzenleme getirildiği; dava konusu olayda, davacıya ait lokantada, Karamürsel Belediyesi Zabıta Talimatnamesine aykırı olarak çevrenin rahatsız edildiği ve ruhsatsız olarak içki servisi yapıldığı nedeniyle dava konusu işlem ile para cezası ve 15 gün süre ile faaliyetten men cezası verilmiş ve cezanın yasal dayanağı belirtilmemekle birlikte, 15.01.2007 tarihli mühürleme tutanağı ile sözü edilen cezanın 1608 sayılı yasa uyarınca verildiğinin belirtildiği; bu durumda 1608 sayılı yasanın yukarıya alıntısı yapılan hükümleri uyarınca verilen cezalara karşı sulh ceza mahkemesinde dava açılmasının gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; Başkanlıkça istenilmesi üzerine gönderilen dava dosyasının incelenmesinden; davacı vekilinin, bu kararın bozulması istemiyle Danıştay Başkanlığına sunulmak üzere 1.3.2007 tarihli temyiz dilekçesi verdiği görülmüştür.

    Davacının aynı tarihte, aynı istemle adli yargıda açtığı davada:

    KARAMÜRSEL SULH CEZA MAHKEMESİ; 12.1.2007 gün ve E:2007/15 Değ-İş sayı ile, 5326 sayılı Kanunun 19/b maddesi gereğince mahkemelerinin görev alanına girmediğinden tedbir talebinin reddine, idari para cezasına esas teşkil eden tutanak ve belgelerin celbi için Karamürsel Belediye Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar vermiştir. Davacı vekili, 15.1.2007 gününde kayda giren dilekçeyle, bu tensip kararının kaldırılması istemiyle Mahkemeye başvurmuştur.

    KARAMÜRSEL SULH CEZA MAHKEMESİ; 15.1.2007 gün ve Sayı :2007/15 Değ.İş Karar ile, Mahkemelerince yapılan inceleme neticesinde, Kabahatler Kanununun 16. maddesi gereğince "Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğunun hükme bağlandığı, aynı kanunun genel hükümler arasında yer alan 27. maddesinin 1. fıkrasında, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı kararın tebliği ve tefhimi tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurabileceği öngörülmüş olup,bu nedenle 1608 SK uyarınca verilen para cezasına karşı Sulh Ceza Mahkemelerine itiraz etme hakkı mevcut iken, 5326 SK'nun 19. maddesi gereğince... b fıkrasındaki işyerinin kapatılması... gibi yaptırımlara ilişkin hükümlerin, ilgili kanunlarda bu kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulduğundan" 12.1.2007 tarihli tensip kararının kaldırılması ve Karamürsel Belediye Encümenliğinin vermiş olduğu 9.1.2007 tarih ve 19 sayılı işyerinin kapatılmasına ilişkin encümen kararının tedbiren yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hükmün kurulduğu; gerekçesi yukarda açıklandığı üzere:

    1-İtiraz eden vekilinin 15.1.2007 havale tarihli dilekçesiyle talep ettiği 12.1.2007 tarihli tensip kararının kaldırılması ve Karamürsel Belediye Encümenliğinin vermiş olduğu 9.1.2007 tarih ve 19 sayılı işyerinin kapatılmasına ilişkin encümen kararının tedbiren yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline ilişkin talebinin reddine, karar vermiştir.

    Davacı vekili, Sulh Ceza Mahkemesine hitaben 20.2.2007 tarihli dilekçesiyle; Mahkemenin 2007/15 Değ-iş dosyasıyla ilgili olarak, Kocaeli İdare Mahkemesinin 2007/69 Esas ve 2007/172 Karar sayılı ilamı ile Sulh Ceza Mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verdiğinden bahisle, Mahkemelerinden görevsizlik kararının kaldırılarak, Karamürsel Belediye Encümenliğinin vermiş olduğu 9.1.2007 tarih ve 19 nolu encümen kararının tedbiren yürütmesinin durdurulması ve iptalini talep etmiştir.

    KARAMÜRSEL SULH CEZA MAHKEMESİ; 1.3.2007 gün ve Sayı:2007/15 Değ-İş Karar ile; İtiraz eden vekilinin Mahkemelerine vermiş olduğu 12.1.2007 havale tarihli dilekçesinde, Karamürsel Belediye Encümenliğinin 9.1.2007 tarih,19 nolu encümen kararının iptaline ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebine 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 19/b maddesine göre Sulh Ceza Mahkemesinin görev alanına girmediği, İdare Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle iş yerinin kapatılması ve tedbiren yürütmenin durdurulması yönünde red kararı verildiği, idari para cezası yönünden devam kararı verildiği; İtiraz eden tarafın 15.1.2007 tarihli dilekçesine istinaden aynı konuda 15.1.2007 gün, 2007/15 Değ-iş kararıyla Kabahatler Kanunun 16.maddesi, 27/1, 1608 sayılı yasa hükümleri ve Kabahatler Kanunun 19/b maddesi nedeniyle işyerinin kapatılmasına ilişkin encümen karar kararı ve yürütmenin durdurulması yönünden red kararı verildiğinin görüldüğü; Kocaeli İdare Mahkemesinin 13. 2.2007 gün, 2007/69-172 esas karar sayılı ilamıyla da aynı hususta görevsizlik kararı verildiğinin görüldüğü; dosyanın incelenmesinde, talepler konusunda Sulh Ceza Mahkemesince ve İdare Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek işten el çektikleri anlaşıldığından, farklı yargı organları arasındaki görev uyuşmazlığının çözümü gerektiğinden;

    1-İtiraz eden vekilinin 20.2.2007 tarihli dilekçesi nedeniyle idari ve adli yargı mahkemeleri arasında karşılıklı görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,

    2-Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına göre talep konusunun değerlendirilmenin görevli ve yetkili mahkemenin takdirine bırakılmasına, 3-Mahkemelerinde idari para cezası yönünden dava devam ettiğinden, uyuşmazlık mahkemesine dosyanın tamamının onaylı bir fotokopisinin gönderilmesine karar vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z. Nurhan YÜCEL, H. Ayfer ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU'nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..."açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

    1- 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde yer alan, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

    Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne göre, idari yargı yerinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

    2- 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesindeki "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

    Yasa koyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağını tanımıştır.

    Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

    Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Karamürsel Sulh Ceza Mahkemesi'nce 19. maddeye göre başvuruda bulunulduğunun kabulü suretiyle inceleme yapılması gerekmektedir.

    Buna göre:

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne yer verilmiş; aynı Yasanın 27. maddesinde, "Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder." denilmiştir.

    Anılan Yasa hükmüne göre, bir yargı yerinin re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuruda bulunabilmesi için; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada, daha önce diğer yargı yerlerinden birisi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş bulunması ve bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen yargı yerinin de davada görevsizlik kararı veren yargı yerinin görevli olduğu kanısına varması gerekmektedir.

    Sulh Ceza Mahkemesi dosyasından, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 20.4.2007 gün ve E:2006/112 sayılı yazı ile, Kocaeli İdare Mahkemesi'nden, 13.2.2007 gün ve E:2007/69, K:2007/172 sayılı dava dosyasının gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece 30.4.2007 sayılı yazı ekinde gönderilen dava dosyasının incelenmesinden, davacı vekilinin 1.3..2007 tarihli dilekçe ile bu kararın bozulması istemiyle Danıştay Başkanlığına sunulmak üzere temyiz dilekçesi verdiği görülmüştür.

    Bu durumda, Sulh Ceza Mahkemesince görev uyuşmazlığına konu edilen Kocaeli İdare Mahkemesi'nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşul gerçekleşmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan ve yöntemine uymayan başvurunun, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ: 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.