T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 953

            KARAR NO             : 2016 / 51

            KARAR TR  : 15.2.2016

ÖZET : 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna tâbi kamu görevlisi statüsünde bulunan davacının emekli ikramiyesinden kesilen kurum karşılığı kesenek alacağı ile faizinin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

            Davacı            : İ.U.

            Vekili              : Av. S.Y.

            Davalılar        : 1- Gölpazarı Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. A.Ç.K.

  2-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av. M. Z.Ö.

                       

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin 29/03/2009 tarihine kadar davalı kurum Gölpazarı Belediye Başkanlığında görevde bulunduğunu, müvekkilinin Belediye Başkanı olmadan önce emekli sandığına bağlı olarak bir kamu kurumunda memur olarak çalıştığını, Belediye Başkanlığı görevine devam ederken 22/05/2006 tarihinde emekli olduğundan görev yaptığı döneme ilişkin olarak 15/04/2004 -14/06/2006 tarihleri arasına davalı kurumun emekli sandığına 10.609,74 TL kesenek borcu, kurum karşılığı toplamı ve gecikme faizinin biriktiğini, müvekkilinin kurum borçlarından dolayı sorumluluğu kapsamında bu miktarın emekli ikramiyesinden kesildiğini, bu borcun müvekkilinin kurum üst yöneticisi olması kapsamında doğduğunu, bu sorumluluğun Belediye Başkanlığından ayrılmasından sonra ortadan kalktığını, kurumun borcu müvekkilinin emekli ikramiyesinden kesilerek müvekkili tarafından ödendiğinden müvekkilinin davalı kuruma karşı rücu hakkı doğduğunu, yine müvekkilinin Şubat 2009 - Mart 2009 aylarına ilişkin maaşının bir kısmını da alamadığını, bu nedenlerle 15/04/2004-14/06/2006 dönemlerine ilişkin emekli sandığı kesenek borcu, kurum karşılığı toplamı ve faiz tutarı olan 10.609,74 TL kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile ödenmesine, yine şubat - mart dönemine ilişkin ödenmeyen 1.000,00 TL maaş alacağının yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek adli yargı yerinde dava açmıştır.

Gölpazarı Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla): 30.4.2013 gün ve E:2010/46, K:2013/23 sayı ile, davacı davalı belediyeden 15/04/2004 - 14/06/2006 tarihleri arasında kurum karşılığı ödenmeyen kesenek alacağı isteminde bulunmuş olup, Gölpazarı Belediyesi de 28/06/2011 yazısında Gölpazarı belediyesi olarak 2004 yılı toplam borç meblağı olan 7.086,65 TL'de mutabık olduklarını ve borcu kabul ettiklerini beyan etmiş olup bu miktar 21/02/2013 tarihli bilirkişi Uygar Ergin'in raporunda 8.384,19 TL olarak hesaplanmış olup bu nedenle 8.384,19 TL'nin davacıya ödenmesine karar verildiği, ancak davada çözümlenmesi gereken hususun bu meblağdan Gölpazarı Belediyesinin mi yoksa SGK'nın mı sorumlu olacağı olduğu; somut davanın davalı Gölpazarı Belediyesine karşı açılmış bir dava olduğu, davalı Gölpazarı Belediyesinin davanın SGK'ya ihbarını talep etmesi üzerine SGK’ya ihbar olunan dahili davalı konumuna düştüğü, usul hükümleri uyarınca davalı ihbar olunan adına hüküm kurulması mümkün olmayıp zorunlu dava arkadaşlığı hariç ihbar olunan aleyhine veya lehine bir hüküm verilemeyeceğinden davalı belediyenin davacının tüm kurum karşılığı kesenek borcundan sorumluluğuna karar vermek gerektiği ve SGK yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş, bu karar davalı Gölpazarı Belediye Başkanlığı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi: 26.5.2014 gün ve 2014/14220, K:2014/14427 sayı ile, Dosya içeriğine göre, davacının 2009 yılı Şubat ve Mart aylarına ilişkin ödenmeyen maaş alacağı ile davalı belediye tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmesi gerektiği halde emekli ikramiyesinden kesilen kurum karşılığı emekli keseneğinin davalıdan tahsili istemi ile dava açtığı, Uyuşmazlığa konu dönemde davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında davalı Gölpazarı Belediyesinin Belediye Başkanlığı görevini yaptığı, bu durumda davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince yargı yolunun caiz olmaması sebebi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kısmen kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Gölpazarı Asliye Hukuk Mahkemesi: 18.12.2014 gün ve E:2014/64, K:2014/45 sayı ile, bozma kararına uyarak, davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı açılan alacak davasının HMK'nun 114/c ve 115/2. Maddesi uyarınca mahkemelerinin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 8.384,19 TL kurum karşılığı kesenek alacağı ve faizinin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile tahsili ile, 4.083,31 TL Şubat, Mart 2009 dönemine ilişkin maaş alacağının yasal faiziyle davalıdan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Eskişehir 1. İdare Mahkemesi: 10.7.2015 gün ve E:2015/802, K:2015/977 sayı ile, bakılan davada, davacı tarafından 8.384,19 TL kurum karşılığı kesenek alacağı ile 4.048,31 TL Şubat Mart 2009 dönemine ilişkin maaş alacağının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle tek dilekçeyle dava açılmış ise de, farklı usullere tabi işlemler arasında 2577 sayılı Yasanın 5/1. maddesinde belirtildiği şekilde maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi olmadığı ve hukuki irdelemenin her bir işlem açısından ayrı ayrı yapılması gerektiğinden, anılan işlemlere karşı ayrı ayrı dilekçelerle dava açılması gerekirken belirtilen hususa aykırı olarak tanzim edilen dava dilekçesinin bu haliyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15.maddesinin 1.fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek dava konusu edilen her bir işlem yönünden ayrı ayrı düzenlenecek dilekçelerle yeniden dava açılmakta serbest olmak üzere, aynı Yasa'nın 5/1. maddesi hükmüne uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez “Davacı müvekkil 29.03.2009 tarihine dek davalı kurumda Belediye Başkanlığı görevini ifa etmiştir. Davacı Belediye Başkanı seçilmeden önce Emekli Sandığına bağlı olarak Bağ-Kur İl Müdürlüğünde memur olarak çalışmıştır. Davacı Belediye Başkanlığı görevi devam ederken 22.05.2006 tarihinde emekli olmuştur. Müvekkilin görev yaptığı döneme ilişkin olarak 15.04.2004-14.06.2006 tarihleri arasında davalı Belediyenin Emekli Sandığına 8384.19 TL kesenek borcu, kurum karşılığı toplamı ve gecikme faizi birikmiştir. Müvekkilin kurum borçlarından sorumluluğu kapsamında, 8.384.19 TL emekli ikramiyesinden kesilmiştir. Bu borç müvekkilin kurum üst yöneticisi olması hasebiyle doğmuştur. Müvekkilin Belediye Başkanlığı görevinin sona ermesi ile birlikte sorumluluğu ortadan kalkmıştır. Davalıya ait borç müvekkilin ikramiyesinden kesilerek davacı tarafından ödenmiş olup müvekkilin rücu hakkı doğmuştur.” demek suretiyle Emekli Sandığı kesenek borcu kurum karşılığı toplamı ve faiz tutarı olan 8.384,19 TL'nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

Eskişehir 1. İdare Mahkemesi: 19.11.2015 gün ve E:2015/1095 sayı ile, davacının emekli ikramiyesinden kesilen 8.384,19-TL kurum karşılığı kesenek alacağı ve faizinin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesine dair dava konusu uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, davanın idari yargıda görülüp görülemeyeceğinin tespiti gerektiği, 5510 sayılı Kanun'dan kaynaklanan uyuşmazlıklarda kural olarak iş mahkemesinin genel görevli mahkeme olduğu, ancak sadece 102. maddede belirtilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda istisnai olarak idare mahkemelerinin görevli olduklarının anlaşılması gerektiği, bu durumda; davacının emekli ikramiyesinden kesilen 8.384,19-TL kurum karşılığı kesenek alacağı ve faizinin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün, adlî yargı mercilerinin görev alanında bulunduğu gerekçesiyle,  uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılan dava dosyasının 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Zafer TURANLI, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, davacının maaş alacağının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi yolundaki başvurusu yönünden usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının emekli ikramiyesinden kesilen 8.384,19-TL kurum karşılığı kesenek alacağı ve faizinin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun, 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile ilga edilen 12. maddesinde; “Bu kanunla tanınan haklardan aşağıda (I) işaretli fıkrada yazılı yerlerde çalışanlardan, Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmak şartıyla, (II) işaretli fıkrada gösterilenler faydalanırlar” denildikten sonra, maddenin  (II) işaretli fıkrasının (e) bendinde, “İller daimi komisyon üyeleri ile seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanları (Emeklilik hakkı tanınan bir vazifede evvelce bulunmuş olmaları şartıyla)” hükmüne;  aynı  maddeye 1.3.1971 tarih 1377 sayılı kanun ile eklenen  fıkranın  (n) bendinde; “MADDE 1. - 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun «sandıktan faydalanacaklar» hakkındaki 12 nci maddesine aşağıdaki (n) bendi eklenmiştir : n) Emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan illerin daimî komisyon üyeliğine seçilenlerle, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden belediye başkanlığına veya T. B. M. M. üyeliğine seçilenler, seçimlerden itibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ederek emeklilikle ilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde, kesenek karşılıkları da ilgili kurumlardan alınmak suretiyle” 5434 sayılı Kanuna tabi alacakları hükmüne yer verilmiş; anılan (n) bendinde daha sonra yapılan değişiklik ile; “(Ek: 1/3/1971-1377/1 md.; Değişik: 3/7/2005-5393/85 md.) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi görevlerde bulunmadan veya bu kuruluşlara tâbi olarak çalışmakta iken illerin daimi komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya malûllük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar, istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren emekli kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,” Sandıkla ilgilendirme konusunda düzenleme yapılmıştır.

Anılan Yasal düzenlemelere göre;  seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanlarının emeklilik hakkı tanınan bir görevde önceden bulunmuş olmaları koşuluyla isteklerine bakılmaksızın iştirakçi olarak 5434 sayılı kanuna tabi olacakları; emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden Belediye Başkanlığına seçilenlerin, Kanunun yürürlük tarihinden önce seçilmiş ise, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde, sonra seçilmişlerse, seçildikleri tarihten itibaren (6) ay içinde yazı ile müracaat etmeleri halinde 5434 sayılı kanuna tabi olacakları öngörülmüş;  daha sonra, bu süre içinde müracaat etmemiş olanlar 2012 sayılı Kanunla,  Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) aylık bir müracaat süresi daha tanınmış; 2161 sayılı kanun ile de müracaat süresi kaldırılarak görevde iken müracaat edenlerin 5434 S.K.a tabi olmaları imkanının getirildiği; yukarıda alıntısı yapılan 5393 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile de, Sandıkla ilgilendirme konusundaki düzenlemeye son halinin verildiği görülmüştür.

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun,  5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 4. maddesinde, “(…)Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (…)Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (Ek cümle: 11/10/2011-KHK-666/5 md.) Bu fıkra kapsamına girenlerden 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 10 uncu maddesi kapsamında bulunanların emekli kesenekleri ile kurum karşılıklarının hesabında, işgal ettikleri kadrolar için ilgili mevzuatında belirlenen unsurlar esas alınır. (…)Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.(…) düzenlemesine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının davalı Gölpazarı Belediye Başkanlığında 29.03.2009 tarihine kadar belediye başkanlığı görevini yaptığını, belediye başkanı olmadan önce başka bir kamu kurumunda (Bağ-Kur İl Müdürlüğünde) emekli sandığına tabi olarak çalıştığını, 2006 yılında emekli olduğunu ancak 2004 ve 2006 yılları arasında belediye başkanlığı görevini yaptığı sırada davalı belediye tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmesi gereken kurum karşılığı emekli keseneğinin ödenmediğinin bildirildiğini ve anılan kesintinin emekli ikramiyesinden yapıldığını belirterek sözkonusu kesintiler toplamı olan 8.384,19 TL’nin tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce Emekli Sandığına tabi personel olan davacının belediye başkanı olarak görev yaptığı döneme ilişkin olarak Emekli Sandığı kesenek kurum karşılığı ve faiz toplamı olan 8.384,19 TL’nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte kendisine ödenmesini talep etmesi, bu uyuşmazlığın ise 5434 sayılı Kanun hükümleri bağlamında çözümleneceği gözetildiğinde, açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Eskişehir 1.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 15.2.2016 tarihinde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Zafer

TURANLI

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Fikret

ERES