Hukuk Bölümü         2013/1248 E.  ,  2013/1451 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1) H.H.G., 2) R.A.G., 3) R.N.G.

Vekili      : Av. N.G.

Davalılar  : 1-Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü

Vekilleri  : Av.B.D.& Av.Ş.K.

                  2-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.E.Y.

                  3-Başakşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.Y.Ş.

                 4-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Vekili      : Av.S.T.

O L A Y  : Davacılar vekili, müvekkillerinin tapuda müştereken maliki/paydaşı bulundukları “İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, İkitelli-2 Mah. Altınşehir Mevkiinde kain, 20 pafta 1150, 1151, 1152 ve 1153 parsel sayılı” taşınmazların, 24.12.1987 t. tarihli, 1/25000 ölçekli Küçük ve Büyük Çekmeceler Arası Çevre Düzeni Nazım İmar Planında KONUT UYGULAMA ALANINDA kalmakta iken, 04.03.1992 t. tarihli, 1/25000 ölçekli Mahmutbey İkitelli Yöresi Çevre Düzeni Nazım İmar Planı ile 04.03.1992 t. tarihli 1/5000 ölçekli Küçükçekmece İkitelli ve Bölgesel Yeşil Alan Nazım İmar Planında ŞEHİR PARKI ALANINA, 15.11.1995 t. tarihli 1/50000 ölçekli İstanbul Metropolitan Alan Alt Bölge Nazım İmar Planında OLİMPİYAT KÖYÜ ALANINA alındığını, sonraki planlarda ve halen yürürlükte olan 23.05.2005 t. tarihli 1/1000 ölçekli İkitelli Atatürk Olimpiyat Parkı Uygulama İmar Planında OLİMPİYAT PARKI ALANINDA kaldığını; dava konusu taşınmazlara davalı İdarelerce, gerek Küçükçekmece Belediye Başkanlığı ve 29.04.2009 tarihinde faaliyete geçen Başakşehir Belediye Başkanlığı, gerekse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından üst üste yapılan imar planlarında yukarıda belirtilen amaçlara tahsis edilmek, ancak yıllardır ve halen bu amaçlara tahsis edilmek üzere imar planlarına alınmamak, fiilen hayata geçirilmemek, yatırımcı kuruluş olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından da kamulaştırma ya da takas cihetine gidilmemek, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle müdahale edilmekte olduğunu; müvekkillerinin Anayasa ve sair yasalardan doğan mülkiyet haklarının süresi belli olmayan bir sınırlamaya tabi tutulduğunu,  bu haklarını kullanmalarının tamamen engellendiğini; bu durumun ise, taşınmazlara fiilen el atılmış olmasa dahi, hukuken kamulaştırmasız el atma olgusunu yaratmış bulunduğunu; nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun,  işbu davalarına aynen uyan 2010/5-662 Esas, 2010/551 Karar sayılı ve 15.12.2010 tarihli kararının ve Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin kararlarının da bu doğrultuda olduğunu; bu kararlarda, uzun yıllardır programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesinin, taşınmaza fiilen el atılmamış olunsa da,  hukuki el atma olarak kabul edildiğini, bu nedenle taşınmaz bedelinin malike ödenmesi gerektiğinin öngörüldüğünü ifade ederek; fazlaya ve maddi hatalara karşı talep ve dava, ayrıca 6100 sayılı Yasa’nın 107/2. maddesi uyarınca artırım ve ıslah talebi hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL. kamulaştırmasız el atma bedelinin; dava tarihinden itibaren ilamın kesinleşme tarihine kadar yasal faizi, kesinleşme tarihinden ödeme tarihine kadar ise Anayasa’nın 46/son maddesi uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılardan Başakşehir Belediye Başkanlığı vekili ile davaya daha sonra dahil olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekili süresi içinde görev itirazında bulunmuşlardır.

KÜÇÜKÇEKMECE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.4.2013 gün ve E:2012/403 sayı ile, talebin kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsiline ilişkin olduğu gerekçesiyle,    görev itirazlarının reddine karar vermiştir.

Davalılardan Başakşehir Belediye Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekillerinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçeleri üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında olimpiyat parkı alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlaTekela da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; nitekim, 11.6.2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6487 sayılı Kanun'un 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6'ncı maddesinde değişiklik yapan 21'nci maddesinde “Uygulama imar planlarında Umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir.” hükmüne verilmek suretiyle “hukuki el atma” olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde İdari Yargı yerinin görevli olduğunun öngörülmüş bulunduğu; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi  Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Bahri AYDOĞAN, Abdullah ERGİN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 7.10.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan Başakşehir Belediye Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekillerinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptıkları görev itirazlarının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunmaları üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı idareler yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıların maliki olduğu taşınmazlarına,  imar planında olimpiyat parkı alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 6.000,00 TL'si bedelin faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.   

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK.-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK.-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıT.ı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve Ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi U.mî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen Umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasında bulunan Başakşehir Belediye Başkanlığı Plan ve Proje Müdürlüğünün 30.7.2012 gün ve M. 34.3.BAŞ.0.29.02.00-757 sayılı yazısına göre; dava konusu edilen 1150, 1151,    1152 ve  1153 parsel sayılı     taşınmazların; Küçükçekmece Belediye Başkanlığınca hazırlanan ve Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 28.08.2008 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli “Altınşehir 1. Etap Uygulama İmar Planı” kapsamında “Park Alanı” lejandında kaldığı; bahse konu parsellerin; Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 21.09.2011 tarihinde onaylanan 1/5000 Ölçekli “Altınşehir-Güvercintepe Nazım İmar Planı”nda da “Park Alanı” lejandında kalmakta olduğu; söz konusu plan doğrultusunda  hazırlanan 1/1000 Ölçekli “Altınşehir-Güvercintepe Uygulama İmar Planı”nın Başakşehir Belediye Meclis’inin 06.01.2012 tarih ve 2012/17 sayılı kararı ile uygun görülerek, karar alınmak üzere 18.01.2012 tarih ve 322114/2017 sayılı yazı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na gönderildiği; diğer taraftan yine dosyada bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğünün, 15.6.2012 gün ve  M.34.1.İBB.0.13.47/2012 sayılı yazısında ise, dava konusu parsellerin, 4.3.1992 t.tarihli 1/25.000 ölçekli Mahmutbey-İkitelli yöresi Çevre Düzeni Revizyon Nazım İmar Planı ile “04.03.1992” t.tarihli 1/5000 ölçekli Küçükçekmece- İkitelli Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan Nazım İmar Planında “Şehir Parkı” alanı olarak planlandığı; davaya konu parsellerin 02.02.2001 tasdik tarihli Küçükçekmece-İkitelli Atatürk Olimpiyat Parkı Nazım İmar Planında “Dere Koruma Kuşağı” lejantında kalmakta iken, 17.11.2006 tasdik tarihli Küçükçekmece Altınşehir Revizyon Nazım İmar Planında, 14.03.2008 tasdik tarihli Altınşehir Revizyon Nazım İmar Planında ve yürürlükte olan 21.09.2011 tasdik tarihli 1/5000 Ölçekli Altınşehir Güvercintepe Nazım İmar Planında “Park Alanı” olarak planlanmış olduğu; söz konusu parselin bulunduğu bölgenin, 15.06.2009 t.Tekeli 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda; “Meskûn Alanlar” lejantında kalmakta olduğu  anlaşılmıştır.

                Olayda, davacıların maliki olduğu taşınmazların yürürlükte olan imar planıyla Park Alanı kullanımında kaldığı, aradan uzun süre geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planında yer alan davacılara ait taşınmazların bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan Başakşehir Belediye Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekillerinin, görev itirazlarının, Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalılardan Başakşehir Belediye Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekillerinin GÖREV İTİRAZLARININ REDDİNE ilişkin Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ’nin 22.4.2013 gün ve E:2012/403 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 7.10.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.