T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO    : 2021/438

KARAR NO : 2021/603

KARAR TR:29/11/2021

ÖZET: 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

K A R A R

Davacı       : M. K.

Vekili         : Av. M. S.A.

Davalı        : 1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili         : Av. E. E.

Davalı        : 2- Yenişehir Tapu Müdürlüğü

I. DAVA KONUSU OLAY

1.  Davacı vekili, müvekkilinin Diyarbakır ili Yenişehir mevkiindeki 1865 ada 1 parsel nolu taşınmaza ilişkin kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi tanzim ettiğini, sözleşmenin tarafı olan diğer tarafların bağımsız bölümleri müvekkiline devretmelerine karşın, M.A.'ın tescile yanaşmadığını, bu nedenle Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2018/631sayılı dosyası ile dava dışı M.A. aleyhinde tescile icbar davası açıldığını, Mahkemenin K.2019/2061 sayılı kararı ile davanın kabulüne, M.A. hissesinin iptali ile müvekkili namına tesciline karar verildiğini ve karanın kesinleştiğini; taşınmaza taraflarınca konulan tedbirin kaldırılarak infazı için Yenişehir Tapu Müdürlüğüne yazı yazıldığını; taşınmaz bağımsız olunca alacaklılar tarafından haciz konulduğunu; kendilerinin gecikme olmasın diye hukuki vecibeleri kabul edip infazın gerçekleşmesini istediklerini ancak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın bunu kabullenmeyip infazın gerçekleşmesini, yani mahkeme kararının infazını engellediğini; müvekkilinin borçlu olmadığını, borçlunun M.A. şirketinin yetkilisi olan kişi olduğunu; kesinleşmiş mahkeme kararının infazının gerektiğini ifade ederek; borçlu olmadıkları nedeniyle, muarazanın giderilmesi, mahkeme kararının infazı için taleplerinin kabulüne karar verilmesi istemiyle 30/09/2019tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

2. Davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ismi geçen M.A.'ın yetkilisi olduğu A. Tarım Tek. Trz. San. Tic. Ltd. Şti.'nin, müvekkili kuruma olan borcunun tahsili için 2016/11925 Takip No'lu dosyası üzerinden işlem yapılarak, M.A.'ın adına kayıtlı Diyarbakır İli, Kayapınar İlçesi, Kayapınar Mah. 1865 Ada, 1 Parsel C Blok 21 ve 22 Nolu taşınmazlara kamu haczi tesis edildiğini, söz konusu haczin Kayapınar Tapu Müdürlüğünün 21/04/2017 tarih 8482 yevmiye No'lu işlemi ile gerçekleştirildiğini, Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2018/631 sayılı dosyasında kurumlarının taraf olmadığını, bu nedenle kararın kurumlarını bağlamadığını, bunun yanında söz konusu kararda Kurumun haczine ilişkin bir hükmün de bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

3. Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 30/01/2020 tarihli ve E.2019/190, K.2020/19 sayılı kararı ile, davanın HMK'nun 114/1-b maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir. Kesinleşen kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...Davaya konu istemin, mahkeme kararı gereğince tescil istemlerinin Tapu Müdürlüğünce uygulanması olduğu, yapılacak işlemin idari nitelikte olduğu, tescile ilişkin verilmiş mahkeme kararının bulunduğu anlaşılmakla davacının idari yargıda dava açarak idarenin olumsuz işleminin iptalini istemesi gerektiği..."

 

4. İstinaf yoluna başvurulması üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi17/12/2020 tarihli ve E.2020/1929, K.2020/1296 sayılı kararı ile, Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş, temyiz yoluna başvurulmadığından Mahkeme kararı kesinleşmiştir. Gerekçeli olarak verilen daire kararının ilgili kısımları şöyledir:

 

"Davacı, davalı SGK’nın mahkeme kararının infazını engellediğini, adı geçen kuruma kendisinin bir borcu bulunmadığını, muaraza doğduğunu, borçlu olmadığı tespit edilerek kararın infazına karar verilmesi gerektiğini, tapu müdürlüğünün de kararı uygulamadığı için davalı gösterildiğini belirterek eldeki davayı açmış, 30/10/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; SGK'nın bir zararının olmayacağını, çünkü hacizleri hukuki vecibeleri ile kabullendiğini, taşınmazdaki şerhin kalacağını bildirmiş, 30/01/2020 tarihli celse ise; “...Biz hacizlerin hukuki vecibelerini kabul ederek taşınmazın müvekkil adına tescilini istedik, tapu müdürlüğünce tescil isteğimiz yerine getirilmediğinden bu davayı açtık” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacı yanın dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanları gözetildiğinde; taşınmazın tapu kaydında yer alan kamu haczi şerhinin terkinini talep etmediği, davanın SGK yönünden şerhin terkini istemli olmadığı, dava ile amaçlananın Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin tapu iptal ve tescile ilişkin kararının infazını sağlamak olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; adli yargıda mahkemelerce ancak, tapu iptal davasında iptal ve tescile karar verilebilir, onun haricinde bu tescil kararının infazı noktasında tapu müdürlüğünün yani idarenin yerine geçilerek işlem yapılamayacağı gibi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar da verilemez. Tescile ilişkin verilmiş bir mahkeme kararının bulunduğuna ve yapılacak işlemin idari nitelikle olduğuna ilişkin mahkeme kabulü yerindedir.

Öte yandan; davaya konu uyuşmazlık, kamusal kuruluşların işlemlerinden doğan bir uyuşmazlıktır. Uyuşmazlığın çözümü için kamu hizmetinin yürütülmesi gayesi ile kamu kurumlarına yasalarla verilen yetkilerin, kamu yararı çerçevesinde ve kamusal niteliği gözetilerek değerlendirilmesi, başka bir ifade ile idari yargı kurallarına göre çözümlenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın niteliği ve tarafların sıfatına göre davaya bakmakta idari yargı görevlidir. (2577 sayılı İYUY. m.2) Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.

Bu itibarla; mahkemenin yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/I-b maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu..."

 

5. Davacı vekili bu kez; adli yargı yerinde açtıkları davalarından da söz ederek; dava dilekçesinin "talep" kısmında "müvekkilinin davalı kuruma borçlu olmadığının tesbiti" istemine yer vermiş;"netice ve istek" kısmında ise "müvekkilinin borçlu olmadığının tesbiti ile infazın gerçekleşebilmesi için davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun red kararının iptali"ne karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi 01/04/2021 tarihli ve E.2021/524, K.2021/438 sayılı kararı ile, dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, idari yargıda idari işlemin iptalinin istenilmesinin mümkün olduğu, dolayısıyla, idari işlem mahiyetinde karar tesisinin yargı yerinden istenemeyeceği hususunun göz ardı edildiği, iptali istenilen işlemin tarih ve sayısı belirtilmek suretiyle açık ve net olarak ortaya konulamadığı, ayrıca idari yargı yerlerinde, tespit davası şeklinde dava türünün bulunmadığı, hususları birlikte değerlendirildiğinde dava dilekçesinin bu haliyle kabulüne hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15.maddesinin 1. fıkrası (d) bendi gereğince, 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

 

7. Davacı vekili dilekçesini yenileyerek; müvekkilinin açtığı ferağa icbar davasında Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2018/631,K.2019/2061 sayı ile bağımsız 21 ve 22 B ve C blokların tesciline ilişkin karar aldığını, dava öncesi de taşınmaza tedbir konulduğunu; kesinleşen kararın infazı için Yenişehir Tapu Müdürlüğüne müracaat ettiklerini, Tapu Müdürlüğünün davalı kurumun(SGK'nın) haczi olduğunu söyleyerek Mahkeme kararını infaz etmediğini; bunun üzerine Kuruma başvurarak, kendilerinin böyle bir borçları olmadığından haczin kaldırılmasını, eğer mümkün değilse hukuki vecibeleri kabul ile infazın yapılmasını istediklerini ancak Kurumun, taleplerini yazılı olarak reddettiğini ifade ederek; davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Diyarbakır İl Müdürlüğünün, hacizlerin kaldırılmasının mümkün olmadığına ilişkin 11/09/2019 tarihli ve 20455163-206.16-01-E 13098082 sayılı kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde yeniden dava açmıştır.

 

8. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi 04/06/2021 tarihli ve E.2021/728 sayılı kararı ile, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli, Mahkemelerinin ise görevsiz olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapılmasına, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesinden karar gelinceye kadar dava hakkında karar verilmesinin ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88.maddesinin 19.fıkrasında "Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yekili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz." hükmüne yer verilmiştir.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" başlıklı 101. maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği" kuralına yer verilmiştir.

Öte yandan anılan Kanun'un genel sistematiği içerisinde idari yargı organlarının bakmakla görevli olduğu uyuşmazlık tipi yalnızca davalı idare tarafından 5510 sayılı Kanun kapsamında verilecek olan idari para cezalarından kaynaklanan uyuşmazlıklarla sınırlandırılmış olup, bu husus Kanun'un 102. maddesinde açıkça kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının maliki olduğu Diyarbakır İli, Kayapınar İlçesi, Kayapınar Mahallesi, 1865 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan C blok 21 ve 22 numaralı bağımsız bölümler üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 11.09.2019 tarih ve E. 13098082 sayılı Diyarbakır Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle davalı idarelere karşı Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:20I9/190 K:2020/19 sayılı dosyasında açılan davada, davanın idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararının Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin E:2020/1929, K:2020/1296 sayılı kararı ile onanması ve tarafların istinaf kararını temyiz etmemesi üzerine, 19.02.2021 tarihinde kesinleştiği, akabinde dava konusu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, dava konusu uyuşmazlığın prim borcu ve bu borcun tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun kapsamında konulmuş bir haciz işleminden kaynaklandığı anlaşıldığından, yukarıda hükümlerine yer verilen ilgili mevzuat uyarınca bu davanın görüm ve çözüm yerinin Adli Yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2019/190 K:2020/19 sayılı sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen görevsizlik kararı da dikkate alındığında olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için yukarıda anılan amir hüküm uyarınca dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekmiştir."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

9. Anayasa'nın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesi şöyledir:

 

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır."

 

10. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesi şöyledir:

 

“ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”

 

11. Kanun'un "Olumsuz görev uyuşmazlığı" başlıklı 14. maddesi şöyledir:

 

“Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.”

 

12. Kanun'un "Yargı merciilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesi şöyledir:

 

"Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

             (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir."

 

13. Aynı Kanun'un "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesi şöyledir:

 

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 29/11/2021 tarihli toplantısında; Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

15. İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuştur. Başvurunun incelenebilmesi için de Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşulların bulunması gerektiği tartışmasızdır.

 

16.Mevzuat kısmında belirtilen düzenlemelere göre, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 14.maddesi kapsamında bir görev ya da hüküm uyuşmazlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen karar veya kararların, adli ve idari yargı mercilerince ya da hakemliğin hakim tarafından yerine getirilmesinde olduğu gibi yargı merci sayılanlarca verilmesi ve 14.madde kapsamında olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından söz edebilmek için de; adli ve idari yargı yerleri tarafından konusu, tarafı ve sebebi aynı olan davalarda kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması gerekmektedir.

 

17. Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı vekilinin adli yargı yerinde, Asliye Hukuk Mahkemesinin tapu iptal ve tescile ilişkin kararının infazını sağlamayı amaçladığı, taşınmazın tapu kaydında yer alan kamu haczi şerhinin terkinini talep etmediği, davanın SGK yönünden şerhin terkini istemli olmadığı, Mahkemenin de bu talep doğrultusunda kararını oluşturduğu; idari yargı yerinde ise hacizlerin kaldırılmasının mümkün olmadığına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kararının iptali istemiyle dava açıldığı, İdari yargı yerinin de 5510 sayılı Kanun kapsamında uyuşmazlığı inceleyerek karar verdiği; bu itibarla her iki davanın konusunun farklı olduğu ve 2247 sayılı Kanun’un 14. maddesinde öngörülen davaların konusunun aynı olması şartının gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.

 

18. Diğer bir anlatımla, her iki yargı yerinde, kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi ile başlayıp, tescile icbar davasıyla sonuçlanan olay örgüsü davaların temelini oluşturmakta ise de; aynı somut olaydan kaynaklanan davaların farklı iddia ve taleplerle açıldığı, bu itibarla her iki davanın konusunun farklı olduğu görülmektedir.

 

19. Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Kanun'un 19.maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin04/06/2021 tarihli ve E.2021/728 sayılı başvurusunun, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

2247 sayılı Kanun'un19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Diyarbakır 2. İdareMahkemesinin04/06/2021 tarihli ve E.2021/728 sayılı BAŞVURUSUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca REDDİNE,

 

29/11/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

     Başkan Vekili                  Üye                               Üye                              Üye                 

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan     

         TOPAL                     SONER                            TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN