Hukuk Bölümü         2008/428 E.  ,  2008/430 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : E.K.

Davalı            : Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Sigorta Müdürlüğü

           OLAY         : Merkez Mah. Kumburgaz PTT Akkum İşhanı  No.1 B.Çekmece/İstanbul adresinde işyeri(Lokanta-Restaurant) sahibi olan davacı; işyerinin    tescilinin    yapılmasına    ilişkin 23.06.2005 günlü ve 066976 sayılı işlemin ve doğacak tüm cezaların iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ; 25.1.2006 gün ve  E:2005/2164, K:2006/70 sayı ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 134. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş Mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği hükmünün yer aldığı; dava dilekçesinin incelenmesinden; 506 sayılı Kanun uyarınca davacının işyerinin tescilinin yapılmasına ilişkin işlemin ve bu nedenle doğacak tüm cezaların iptali talebiyle davayı açtığının anlaşıldığı,  506 sayılı Yasa'nın 134. maddesi hükmü uyarınca iş Mahkemesine açılması gereken davanın Mahkemelerinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmesi üzerine Danıştay 10. Dairesinin 15.01.2008 gün ve E:2006/3063, K:2008/10 sayılı kararıyla onanmış, karar düzeltme talebinde bulunulmadığından söz konusu karar kesinleşmiştir.  

Davacı bu kez, 23.6.2005/66975 ve 5.7.2005/70839 tarih/sayılı  idari para cezalarının iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BAKIRKÖY 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 26.2.2007 gün ve  D.İŞ E:2006/240 D.İş, K:2007/300 sayı ile, başvuru konusu ile ilgili olarak İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2005/2164 Esas ve 2006/70 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiğinin dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı; her ne kadar başvuran tarafından SSK'nın 506 sayılı Kanunun 140. maddesine dayalı olarak uygulanan idari para cezasının iptali istemi ile mahkemelerinde dava açılmış ise de,  506 sayılı Kanunun 5454 sayılı Kanunla değişik 140. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 4.10.2006 gün ve 2006/75 Esas 2006/99 karar sayılı ilamı ile iptal edildiği,  bu konuya ilişkin Danıştay 10. Dairesinin 2006/975-6469 esas ve karar sayılı ilamı da dikkate alındığında, bu iptal kararı ile birlikte 506 sayılı Kanun 140. maddesinden kaynaklı idari para cezalarına itirazların, 5560 sayılı kanunla değişik 5326 sayılı Kanunun 3/a maddesi de dikkate alınarak idari yargı yerinde çözülmesinin gerektiği; bu nedenle yapılan başvurunun görev yönünden reddine ve dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi bakımından Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Dosyanın ilk olarak; Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 15.5.2007 gün  E:2006/240 sayılı yazısıyla, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi üzerine  E:2007/260 sayılı dosya kaydı yapılmış, yapılan inceleme sonucunda 05.11.2007 gün ve K:2007/ 220 sayı ile “…görev uyuşmazlığına konu edilen İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği…”  gerekçesiyle başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi  uyarınca reddine karar verilmiştir.

            Son olarak, Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesince; 3.11.2008 gün  E:2006/240 sayılı yazıyla,  İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 25.1.2006 gün ve  E:2005/2164, K:2006/70 sayılı kesinleşmiş  karar örneği de eklenerek; görevli mahkemenin belirlenmesi istemiyle dava dosyası bir kez daha Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

                İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 22.12.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTINTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

      2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde, Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” hükmü yer almış, 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2592/6 md.;Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K./9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirlenmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

 Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesince 19. maddeye göre başvuruda bulunulduğunun kabulü suretiyle inceleme yapılması gerekmektedir. Buna göre:

Sulh Ceza Mahkemesince gönderilen dava dosyası ile  davacının idare mahkemesine verdiği dava dilekçesi, İdare Mahkemesi kararı ve iptali istenilen işlemlerin incelenmesinden, davacının; işyerinin    tescilinin    yapılmasına    ilişkin 23.06.2005 günlü ve 066976 sayılı işlemin ve doğacak tüm cezaların iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açtığı, Mahkemece görevsizlik kararı verildiği, dava dilekçesinde belirsiz, geleceğe yönelik olarak doğacak tüm cezaların iptalinin istenildiği; buna karşılık davacının, Sulh Ceza Mahkemesinden,  23.6.2005/66975 ve 5.7.2005/70839 tarih/sayılı  idari para cezalarının iptaline karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece bu talep doğrultusunda karar  verildiği anlaşıldığından ve İdare Mahkemesi kararı ile Sulh Ceza Mahkemesi kararları aynı konuya ilişkin olmadığından, olayda, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan ve yöntemine uymayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 22.12.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.