T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO         : 2016 / 114

            KARAR NO    : 2016 / 158

            KARAR TR     : 14.3.2016

ÖZET : Davalı tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak görevli iken, görevine son verilen davacının; çalıştığı döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı ile bakiye ücret alacağının faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davanın; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; özel hukuk hükümlerine göre  ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı            : F.H.

Vekili               : Av. H.K.

Davalı             : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekilleri          : Av. M. Ü., Av.S. D., Av.E.B.

 

O L A Y          :Davacı vekili dilekçesinde;  müvekkilinin, 10/10/2000 tarihinden 25/09/2008 tarihine kadar davalı Belediye Başkanlığına bağlı Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü bünyesinde açılan kurslarda Ev Tekstili ve Makine Nakışı Kurs öğretmeni olarak çalışmış olduğunu; bu çalışması karşılığında dönemsel asgari ücretin 1/3’ü kadar ücret ödendiğini; çalışma süresi boyunca, zorunluluğa rağmen SGK işe giriş bildirimi yapılmayan müvekkilinin sigorta primlerinin de ödenmediğini;  davalı idarece 25/09/2008 tarihinde iş sözleşmesinin sebep gösterilmeksizin ve haksız olarak feshedildiğini, fesih sebebiyle müvekkiline kıdem ve ihbar tazminatı da ödenmediğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,  şimdilik 100,00 TL bakiye ücret alacağı, 100,00 TL kıdem tazminatı alacağı ve 100,00 TL de ihbar tazminatı alacağı olmak üzere toplam 300,00 TL alacağın, ücretler için ödenmeleri gereken dönemden, kıdem ve ihbar tazminatları için fesih tarihinden itibaren TL mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranından hesap edilecek faizi ile tahsiline karar verilmesi istemiyle 17.11.2009 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İş Mahkemesi; 13.10.2011 gün ve E:2009/793, K:2011/422 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi; 25.12.2013 gün ve E:2011/49977, K:2013/34930 sayı ile, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle anılan kararı bozmuştur.

KAYSERİ 2.İŞ MAHKEMESİ; 3.6.2014 gün ve E:2014/65, K:2014/317 sayı ile, “(…) Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmada özetle; davacının 10/10/2000-25/09/2008 tarihleri arasında davalı belediyeye bağlı Kültür ve sanat işleri müdürlüğü bünyesinde usta öğretici olarak çalıştığını asgari ücretin 1/3 ünün ödendiğini, işverence iş akdinin feshedildiğini, yasal haklarının ödenmediğini ileri sürerek 300,00 TL alacağın davalı işverenden tahsilini talep etmiş mahkememizce davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/49977 esas 2013/34930 karar sayılı ilamı ile davacının görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı ve statü hukukuna tabi olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle mahkememiz kararını bozmuş mahkememizce bozma kararına uyularak bozma ilamı doğrultusunda Kocasinan Milli Eğitim Müdürlüğü ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünden davacının öğretici olarak çalışıp çalışmadığı çalışmış ise görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı hususu sorulmuş cevabi yazıda davacının söz konusu tarihler arasında öğretici olarak hiç çalışmadığı bildirilmiş, davacı ile davalı arasında herhangi bir hizmet akdi bulunmadığı taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğu bu nedenle davanın idare mahkemesi görev alanına girdiği anlaşıldığından davanın görev yönüyle reddine karar verilerek aşağıdaki karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

Açılan davada mahkememizin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde yetkili ve görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9.Hukuk Dairesi: 27.11.2014 gün ve E:2014/25773, K:2014/35887 sayı ile, “(…) 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Mahkemenin usta öğretici olarak çalışan davacının statü hukukuna tabi olduğuna ilişkin kararı yerinde ise de, Mahkemece davanın HMK. nun 114/b ve 115/2. Maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni usulden reddine karar verilmesi gerekirken farklı yargı yollarına tabi mahkemeler arasında dosyanın gönderilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde “Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde yetkili ve görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK. nun geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç:

Hüküm fıkrasının ilk paragrafının çıkartılarak, yerine;

“Davacının statü hukukuna tabi olup, idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından davanın HMK. nun 114/b ve 115/2. Maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni usulden reddine”  paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA…” karar vermiş; bu şekilde görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; müvekkilinin 2000-2008 yılları arasında Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni olarak hizmet verdiği, görevine davalı tarafından gerekçe gösterilmeden son verildiğinden bahisle, belirtilen döneme ilişkin; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.650,40 TL kıdem tazminatı, 1.135,68 TL ihbar tazminatı ve 10.752,32 TL bakiye ücret alacağı olmak üzere toplam 15.538,40 TL alacağının fesih tarihi 25/09/2008 tarihînden itibaren bankalarca TL mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiz oranından hesap edilecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi istemiyle 4.2.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 1.İDARE MAHKEMESİ: 11.2.2016 gün ve E:2015/159 sayı ile, “(…) Davacının Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki kurslarda kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak görev yaptığı dönemde yürürlükte olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar...” denilmiş, aynı Kanunun “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı Yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkansızlıklar dolayısiyle iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, 10.10.2000-25.09.2008 tarihleri arasında Melikgazi Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen meslek edindirme kurslarında usta öğretici olarak ek ders ücreti karşılığında görev yaptığı, bu çalışması karşılığında kendisine dönemsel asgari ücretin 1/3'ü kadar ücret ödendiği, 25.09.2008 tarihinde iş sözleşmesinin sebepsiz feshedilmesi üzerine, 17.11.2009 tarihinde Kayseri 2. İş Mahkemesi'nin 2009/793 esasına kayden bakiye ücret alacağı, kıdem ve ihbar tazminatından oluşan alacaklarının tazmini istemiyle Melikgazi Belediyesi'ne karşı dava açtığı, Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesine dayalı olarak 13.10.2011 tarih ve K:2011/422 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, söz konusu kararın, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 25.12.2013 tarih ve E:2011/49977, K:2013/34930 sayılı kararı ile; davacının görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı ve statü hukukuna tabi olup olmadığı araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verildiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine aynı Mahkemece, 2014/65 esasına kaydedilen dosyada yapılan araştırma neticesinde, taraflar arasında herhangi bir hizmet akdi bulunmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil, statü hukukuna dayandığı gerekçesiyle 03.06.2014 tarih ve E:2014/65, K:2014/317 sayılı karar ile; davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu ilamın da Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 27.11.2014 tarih ve E:2014/25773, K:2014/35887 sayılı kararı ile düzeltilerek onandığı ve 27.11.2014 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından; 2000-2008 yılları arasında Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak hizmet verdiği, görevine davalı tarafından gerekçe gösterilmeden son verildiğinden bahisle, belirtilen döneme ilişkin 10.752,32.-TL bakiye ücret alacağı, 1.135,68.-TL ihbar tazminatı ve 3.650,40.-TL kıdem tazminatı olmak üzere toplam 15.538,40.-TL'nin iş sözleşmesinin feshedildiği 25.09.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda, bakılan dosyada ve görevsizlik kararı verilen adli yargı dosyasının örneğinde mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacının, Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak çalıştırılmak üzere Melikgazi Belediye Encümeni kararı ile görevlendirildiği, bu şekilde davacının davalı kurumda ücrete tabi ve bağımlı bir şekilde iş görmesi ile aralarında iş sözleşmesi (hizmet ilişkisi) ilişkisi kurulduğu, davacının memur veya sözleşmeli personel statüsünde işe alınmadığı ve dolayısıyla anılan statülere tabi olmadığı açıktır.

Ayrıca, davacıya 25.01.1986 tarih ve 86/10340 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda kurs verdiği süreler dahilinde ek ders ücreti ödeneceğinin belirtilmesi, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna dayandığını göstermemektedir.

Bu durumda; davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların 4857 sayılı İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanun'un 134.maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30.09.2013 tarih ve E:2013/851, K2013/1277 sayılı kararı ile 04.05.2015 tarih ve E:2015/311, K:2015/327 sayılı kararı da bu yöndedir.

Diğer taraftan; Yargıtay 7.Hukuk Dairesi'nin 28.10.2013 tarih ve E:2013/11124, K2013/17582 sayılı kararı ile, dava konusu ihtilafa benzer bir uyuşmazlıkta yerel Mahkemenin (Kayseri 1.İş Mahkemesi) işin esasına girmek suretiyle verdiği kısmen kabul kararının esastan temyiz incelemesinin yapıldığı, yine Yargıtay 22.Hukuk Dairesi'nin 25.11.2013 tarih ve E:2013/32691, K:2013/26549 sayılı kararı ile de; yerel Mahkemenin "dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair kararının", Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30.09.2013 tarih ve E:2013/851, K:2013/1277 sayılı kararına atıf yapılmak suretiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi kapsamında, Kayseri 2.İş Mahkemesinin E:2014/65 sayılı dosyası temin edilmiş olup, ancak dosya anılan Mahkemece geri istenildiğinden, bahse konu dosyadaki evrakların tamamının bir örneği alınarak, dosya içerisine eklenmiştir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, görevsizlik kararı veren ve bu görevsizlik kararı kesinleşen Kayseri 2.İş Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.3.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasının bir örneği de temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak görevli iken, görevine son verilen davacının; çalıştığı döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı ile  bakiye ücret alacağının  faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle  açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş;  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında;  kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise, Kanunun değişik maddelerinde  yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkansızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı Melikgazi Belediyesinin 17/11/1998 tarih ve 2540 sayılı Encümen Kararı İle 1580 sayılı yasanın 72.maddesi gereğince Melikgazi Halk Eğitim Müdürlüğü ile Melikgazi Belediye Başkanlığı işbirliğinde Melikgazi İlçesinde mesleki, sosyal, kültürel amaçlı kurslar ile destek kursları düzenlenmesinin kararlaştırıldığı; aralarında davacının da bulunduğu kişilerin, 20.9.2005 tarih, 1312 sayılı Encümen Kararıyla usta öğretici olarak görevlendirildiği; aynı kararda usta öğreticilere, 25.01.1986 tarih ve 86/10340 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda kurs verdiği süreler dahilinde ek ders ücreti ödeneceğinin belirtildiği; bu bağlamda davacının,  10.10.2000-25.09.2008 tarihleri arasında dönemsel olarak açılan meslek edindirme kurslarında, usta öğretici olarak, girmiş olduğu ders ücretleri karşılığında görev yaptığı; bilahare davacının, görevine gerekçesiz olarak son verildiğinden bahisle, çalıştığı döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı ile bakiye ücret alacağının faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.

Somut durum dikkate alındığında, davacının, Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak çalıştırılmak üzere Melikgazi Belediye Encümeni kararı ile görevlendirildiği, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi kapsamında bulunmadığı; bu şekilde davacının davalı kurumda ücrete tabi ve bağımlı bir şekilde iş görmesi ile aralarında iş sözleşmesi (hizmet ilişkisi) ilişkisi kurulduğu;  öte yandan,  davacıya 25.01.1986 tarih ve 86/10340 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda kurs verdiği süreler dahilinde ek ders ücreti ödeneceğinin belirtilmesinin, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna dayandığını göstermediği açıktır.

Buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Kayseri 2.İş Mahkemesinin 3.6.2014 gün ve E:2014/65, K:2014/317 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 2.İş Mahkemesinin  3.6.2014 gün ve E:2014/65, K:2014/317 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.3.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN