T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 806

            KARAR NO  : 2019 / 826

            KARAR TR   : 23.12.2019

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacılar       : Kendi adına asaleten, oğlu E. E. S.’a velayeten D. S.

Vekili             : Av. M.B.-Av. F. A. D.

Adli Yargıda

Davalı lar       : 1-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili                : Av. T. T.

                     2-Sampo Japon Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av. C.R.

                     3-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili            : Av.M.Ş. A.

İdari Yargıda

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekil i            : Av.P. E.

               

O L A Y  : Davacılar vekili dilekçesinde; 22.07.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında kaza tutanağında da belirtildiği üzere “ ..sürücü S. SA. idaresindeki 34 … 7408 plakalı motosiklet ile Barbaros Bulvarını takiben Beşiktaş Meydan istikametine sol şeritten seyir halindeyken....yolda bulunan ve yolun kayganlığına sebebiyet veren maddenin de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek sol muhtelif kısımlarının üzerine devrilir...” denildiğini, ve bu kazada müvekkillerinin desteği Sinan Saçak'ın vefat ettiğini; bu kazanın meydana gelmesine yolun bakım ve onarımından sorumlu olan kuruluşun Karayolları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğundan bahisle;  fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; şimdilik E. E. S. adına 500,00 TL, D. S. adına 500,00 TL olmak üzere toplamda 1.000.00-TL tutarındaki tazminatın davalıların kusurları oranında müştereken ve müteselsilen temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle 1- Sampo Japon Sigorta A.Ş., , 2- Karayolları Genel Müdürlüğü ve  3- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına  karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 9.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 25.2.2016 gün ve E:2015/323, K:2016/114 sayı ile, "(...) Açılan davada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusurunun bulunduğunun iddia edildiği, bu nedenle, bu davalılar aleyhine maddi tazminat davası açıldığı tartışmasızdır.

Hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli mahkemeler idare mahkemeleridir.

Buna göre mahkememizce davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın bu dosyadan tefriki ile başka esasa kaydına ve Karayolları Genel Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davaların yargı yolu yönünden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM

1-Dava dilekçesinin Karayolları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden yargı yolu itirazının kabulü ile reddine, görevli yargının idari yargı olduğunun tespitine,

2-Davalı sigorta şirketi yönünden yargılamanın tefrik edilen dosya üzerinden devamına...(...)” karar vermiş, temyiz yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, meydana gelen trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen D.S. için 10.000-TL ve E.E.S. için 5.000-TL olmak üzere şimdilik toplam 15.000- TL  “Destekten Yoksun Kalma" tazminatının 28.05.2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tazmini istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.  

İstanbul 9.İdare Mahkemesi: 21.11.2018 gün ve E:2017/1637, K:2018/1992 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine,  İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi: 27.6.2019 gün ve E:2019/361, K:2019/495 sayı ile, "(...) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında; işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği hükme bağlanmıştır.

Benzer bir uyuşmazlıkta, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin anılan hükmünün iptali istemiyle yapılan başvuruyu Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddeden. Anayasa Mahkemesinin 08/12/2011 tarih ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı kararında: "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunumun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir." yolundaki gerekçesi de dikkate alındığında, anılan yasada yer alan görev kuralının idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan davaları da kapsadığının kabulü zorunludur.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 26/11/2018 tarih ve E:2018/801. K:2018/792 sayılı kararı ile de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi çerçevesinde, bahsi geçen kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yolunda karar verilmiş olup, daha sonra verilen kararlar da aynı mahiyettedir.

Dosyanın incelenmesinden; davalı idarenin gözetim ve denetimde, görev ve sorumluluğu içerisinde bulunan yol üzerinde motosikleti ile seyretmekte olan davacıların murisinin yol üzerine dökülen kaygan sıvının etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çarpması sonucu vefat etmesi sonrasında, 2918 sayılı kanun hükümlerine yapılan atıfla idarenin sorumluluğuna vurgu yapılarak, SAMPO JAPAN SİGORTA A.Ş.,  KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ve İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığı, anılan mahkemenin 25/06/2016 günlü ve E:2015/323. K:2016/114 sayılı kararıyla sigorta şirketi dışında belirtilen idareler açısından davanın hizmet kusuru ilkesi uyarınca açılan bir dava olması hasebiyle görev yönünden reddedildiği, bunun üzerine İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI davalı gösterilerek iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

Bu durumda; yukarıda aktarılan ve kesin olan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde. 2918 sayılı kanun kapsamındaki sorumluluk çerçevesinde meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, buna göre davanın görev yönünden reddedilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan; davacılar tarafından bakılmakta olan davadan önce, Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın açıldığı ve anılan davadaki görevsizlik kararı üzerine bu davanın açıldığı dikkate alınarak. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde yer alan, adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği, yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü uyarınca, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerlerinde açılan davalarda, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için vereceği ara kararı ile Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası getirtilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması ve Uyuşmazlık Mahkemesince verilecek karar çerçevesinde karar verileceği de tabiidir.

Açıklanan nedenlerle; İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 21/11/2018 tarih ve E:2017/1637, K:2018/1992 sayılı kararının kaldırılmasına...." kesin olarak karar vermiş ve dosya mahkemesine gönderilmiştir.

İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ: 1.11.2019 gün ve E:2019/1616 sayı ile, "(...) Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından, aynı istemle açılan davanın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/09/2019 günlü ve E:2015/323, K:2016/114 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, Mahkememizde bakılan iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de, iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının değil, adli yargının konusuna giren bir işlem olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemeleri'nin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine...." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında ortak davalı olan “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden” görev uyuşmazlığı doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; sürücü S. S.’ın,  idaresindeki 34 … 7408 plakalı motosiklet ile Barbaros Bulvarını takiben Beşiktaş Meydan istikametine sol şeritten seyir halindeyken yolda bulunan ve yolun kayganlığına sebebiyet veren maddenin de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek trafik kazası meydana geldiği, adı geçenin hayatını kaybettiği; olayın meydana gelmesinde davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek; uğranılan  zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.2.2016 gün ve E:2015/323, K:2016/114 sayılı kararının, “davalı İdare yönünden verilen görevsizlik kararına ilişkin kısmının” kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 9.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.2.2016 gün ve E:2015/323, K:2016/114 sayılı kararının, “DAVALI İDARE YÖNÜNDEN VERİLEN GÖREVSİZLİK KARARINA İLİŞKİN KISMININ” KALDIRILMASINA, 23.12.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                   Üye                    

                                         Aydemir                         Nurdane                              Ahmet

                            TUNÇ                           TOPUZ                            ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.23.12.2019

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN