T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 267

            KARAR NO : 2016 / 325

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : A.Anonim Türk Sigorta A.Ş.

Vekilleri          : Av.K.A. & Av.İ.Y. (Adli Yargıda)

                          Av.H.L.P. & Av.D.P. (İdari Yargıda)

Davalı             : İlkadım Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.B.K. & Av.H.A.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.03.2011 tarihinde, davacı şirkete sigortalı bulunan 55….. plakalı aracın, dava dışı araç sürücüsünün sevk ve idaresinde iken; davalı kurumun bakım ve gözetiminde bulunan yolda gerekli levhalandırma ve ışıklandırmanın yapılmaması nedeni ile orta refüje çıktığını ve bu suretle maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada davalı idarenin üzerine düşen bakım ve gözetim sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeni ile kusurlu olduğunu belirterek; davalı idarenin hukuka aykırı eylemi ve buna bağlı hizmet kusuru sonucu oluşan rücuya konu 1.288,13 TL zararın, başvuru tarihi olan 05.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tazminine karar verilmesi istemi ile 08.02.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Samsun 2.İdare Mahkemesi: 22.02.2012 gün ve 2012/210 Esas, 2012/235 Karar sayılı kararı ile; “…Olayda, davalı idarenin 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 10.maddesi gereği yol üzerindeki bakım sorumluluğunu ihlal ettiği ve hizmet kusuru olduğundan bahisle meydana gelen maddi zararın tazmin istemiyle açılmış olup; anılan Kanunun 110.maddesinde 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 14.maddesi ile yapılan değişiklikle, Kara Yolları Trafik Kanunu’ndan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği kuralı getirilmiş olup, bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karara taraf vekilleri tarafından itiraz edilmiştir.

            Samsun Bölge İdare Mahkemesi: 31.05.2012 gün ve 2012/200 Esas, 2012/191 Karar sayılı kararı ile; itirazın reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş, davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş olup, Samsun Bölge İdare Mahkemesi, 20.09.2012 gün ve 2012/342 Esas, 2012/277 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar vermiş, karar bu şekilde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; 1.288,13 TL alacağın, fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydı ile ödeme tarihi olan 19.04.2011 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tazmini istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Samsun 2.Asliye Ticaret Mahkemesi: 08.04.2014 gün ve 2013/269 Esas, 2014/73 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı sigorta şirketi dava dilekçesi ekinde sundukları Kaza Tespit Tutanağında kurumun 5/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle sigortalıya ödenen 2.061,00 TL nin bu kusur oranına tekabül eden 1.288,13 TL ni davalı idareden talep ettiklerini belirtmişlerse de mahallinde yapılan keşif sonrası alman bilirkişi raporuna göre kazanın meydana geliş şekli itibariyle 55 M 0523 plakalı araç sürücüsünün K.T.K. 84/10.maddesi uyarınca manevraları düzenleyen genel şartlara uymama nedeniyle bu kural ihlalinden dolayı 6/8 oranında kusurlu olduğu, yolun yapımından ve bakımından sorumlu olan davalı kurumun ise 2/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla , hasar gören 55 M 0523 plakalı aracın KDV dahil onarım bedelinin 2.061,30 TL olup ,kusur oranına göre davalı tarafın ödemekle sorumlu olduğu zarar bedelinin 515,32 TL olduğu anlaşıldığından bu bedel esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne” şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 515,32 TL zarar bedelinin 19.04.2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye talebinin reddine karar vermiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

            Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 30.09.2014 gün ve 2014/16020 Esas, 2014/13037 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesinin doğru görülmediğinden bahisle, kararın bu nedenle bozulmasına hükmetmiş, dosya Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1415 esasına kaydedilmiştir.  

Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi: 10.02.2015 gün ve 2014/1415 Esas, 2015/99 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden usulden reddine hükmetmiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 14.01.2016 gün ve 2015/8016 Esas, 2016/314 Karar sayılı kararı ile; hükmün onanmasına karar vermiş, 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 55….. plakalı araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

Her ne kadar adli yargı dava dilekçesinde olay tarihi olarak 19.03.2011, idari yargı dava dilekçesinde 10.03.2011 tarihi yazılmış ve kararların da bu doğrultuda verildiği görülmüş ise de; dava dilekçelerine dayanak bilgi belgeler incelendiğinde dava olaylarının ve konularının aynı olduğu, ve her iki davada da esasen 19.03.2011 tarihinde Kadıköy mahallesi Kadı caddesi 100.yıl bulvarında meydana gelen kaza nedeniyle 55….. plakalı sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin dava konusu edildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 19.03.2011 tarihinde Kadı Cad.100. Yıl bulvarı istikametinde ilerleyen sigortalı araçta, işaretleme ve ışıklandırma olmaması nedeniyle meydana geldiği iddia edilen maddi hasarlı trafik kazası sonucu oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rucuen tazmini istemi ile Samsun 2.İdare Mahkemesi’nde açıldığı, Samsun 2.İdare Mahkemesi’nin davayı görev yönünden reddettiği, tarafların itirazı üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi’nin 31.05.2012 gün ve 2012/200 Esas, 2012/191 Karar sayılı kararı ile onama kararı verdiği, davalı vekilinin karar düzeltme talebinde bulunduğu, Samsun Bölge İdare Mahkemesi’nin 20.09.2012 gün ve 2012/342 Esas, 2012/277 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verdiği, kararın bu şekilde kesinleştiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından aynı istemlerle Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 30.09.2014 gün ve 2014/16020 Esas, 2014/13037 Karar sayılı kararı ile görev yönünden bozma kararı verdiği, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.02.2015 gün ve 2014/1415 Esas, 2015/99 Karar sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verdiği, verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 14.01.2016 gün ve 2015/8016 Esas, 2016/314 Karar sayılı kararı ile onama kararı verdiği, kararın kesinleştiği; davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.02.2015 gün ve 2014/1415 Esas, 2015/99 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.02.2015 gün ve 2014/1415 Esas, 2015/99 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.6.6.2016

 

 

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN