T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 549

            KARAR NO : 2015 / 555

            KARAR TR   : 6.7.2015

ÖZET : Davacı şirketin kasko sigortalısı bulunan araç sürücüsünün, seyir halinde giderken; yolda bulunan gevşek malzeme ve münferit çukurlar sebebi ile yolun sağındaki şarampolde bulunan toprak yığınına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu araçta meydana gelen maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rucuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : I. Sigorta  Anonim Şirketi

Vekili              : Av.Ü.E.                                (İdari yargıda)

                          Av.Y.B.                               (Adli yargıda)

Davalı             : Isparta İl Özel İdaresi

Vekili              : Av.A.Ç.       

             

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.01.2011 tarihinde Senirkent İstikametinden Çapalı Köyü istikametine doğru seyir halinde olan davacı şirkete sigortalı 45 DA 697 plakalı aracın,  yolda bulunan gevşek malzeme ve münferit çukurlar sebebi ile yolun sağındaki şarampolde bulunan toprak yığınına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya 10.700.00 TL ödendiğini belirterek; bu bedelin %25 kusur oranına tekabül eden 2675,00 TL’sinin, ödeme tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Isparta İdare Mahkemesi: 15.10.2012 gün ve 2011/816 Esas, 2012/1011 Karar sayılı kararında özetle, bilirkişi incelemesi ile tespit ettirildiği üzere meydana gelen kazanın gerçekleştiği yolda kısmi çökme ve yol sathında gevşek malzeme olduğunun tespit edildiğini ve bu nedenlerle meydana gelen olayda davalının %25 oranında kursunun bulunduğunu belirterek, davacının davasının kabulüne karar vermiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz edilmiştir.

Antalya Bölge İdare Mahkemesi;  21.11.2012 gün ve 2012/1607 Esas, 2012/1260 Karar sayılı kararında aynen; “… 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya  şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir". Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek idare Mahkemesi’nde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketçe sigortalanan 45 DA 697 plakalı aracın 14.01.2011 tarihinde Isparta İli Senirkent ilçesi ile Çapalı Köyü yolu üzerinde seyrederken yolda bulanan gevşek malzeme ve çökme nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı idarenin, hizmet kusuru bulunduğundan bahisle sigortalısına ödediği 10.700,00 TL'nin davalı idarenin kusur oranına isabet eden 2.675.00 TL tazmini istemiyle bakılan davanın j, 13.05.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda,, 2918 sayılı yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile geçici 21. maddesi gözetildiğinde, anılan tarihten sonra açılan davanın adli yargı yerinde  çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” Şeklindeki gerekçesi ile davalının isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar vermiş, yine 2577 sayılı Kanun’un 45. Maddesi gereğince dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi yerine, Davanın görev yönünden reddine hükmetmiştir.  Bu karara davacı vekili tarafından yapılan itiraz da aynı mahkemenin 19.04.2013 gün ve 2013/732 Esas, 2013/755 Karar sayılı kararı ile reddedilmiş, verilen karar bu şekilde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Isparta 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 06.06.2014 gün ve 2013/336 Esas, 2014/246 Karar sayılı kararı ile: ”Somut olayda, davacı şirkete Kasko Sigortası ile sigortalı 45 DA 697 plakalı aracın 14.01.2011 tarihinde Senirkent istikametinden Çapalı köyüne seyir halindeyken yolun sağında bulunan şarampoldeki toprağa çarpması sonucu hasarlandığı, 14/01/2011 tarihinde gerçekleşen bu kazanın ifade tutanakları, krokiler ve bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere yolda bulunan gevşek malzeme ve çukurlardan kaynaklandığı, anılan kazada trafik düzeni ve güvenliği açısından gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yapmayan davalı idarenin % 75 oranında hizmet kusurunun bulunduğu, kaza sonrasında davacı şirketin sigortalısına 10.700,00 TL hasar tazminatı ödediği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı şirketin 6762 Sayılı TK'nın 1301. Maddesi uyarınca halefi olduğu sigortalısı yerine açtığı tazminat davası haklı ve yerinde olup, kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davalının kusur oranına isabet eden 2.675,00 TL'nin ödeme tarihi olan 15/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmelidir.” şeklindeki gerekçesi ile, davanın  kabulüne karar vermiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; 30.09.2014 gün ve 2014/15316 Esas, 2014/13070 Karar sayılı kararında aynen; “Dava, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanılarak açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.

1-Bir kamu kurumu olan davalı İl Özel İdaresinin yol üzerindeki tesislere bakım ve yol güvenliği ile ilgili görevi kamusal bir görevdir. 0 halde, bu görevden kaynaklanan sorumluluğu, hizmet kusuruna dayanmakta olup, kusurdan doğan zararların ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta da davacı hizmet kusuruna dayanarak tazminat istediğine göre, dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmemiş olması doğru görülmemiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. “ şeklindeki gerekçesi ile, kararın görev nedeni ile bozulmasına hükmetmiştir.

Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.04.2015 gün ve 2015/13 Esas, 2015/178 Karar  sayılı kararında aynen, “Mahkememizin 06/06/2014 gün ve 2013/336-2014/246 sayılı kararıyla davanın esastan kabulüne karar verilmiş, bu karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 30/09/2014 gün ve 2014/15316-13070 E.K sayılı ilamıyla, "..Bir kamu kurumu olan davalı II Özel idaresinin yol üzerindeki tesislere bakım ve yol güvenliği ile ilgili görevi kamusal bir görevdir. O halde, bu görevden kaynaklanan sorumluluğu, hizmet kusuruna dayanmakta olup, kusurdan doğan zararların ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararının II. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta da davacı hizmet kusuruna dayanarak tazminat istediğine göre, dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmemiş olması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.” denilmek sureti ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, verilen karar davalıya 25.05.2015, davacıya 28.05.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, süresi içinde temyiz edilmediğinden, karara şerh edildiği üzere 15.06.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Her iki mahkemede verilen görevsizlik kararları üzerine, davacı ve davalı vekilleri tarafından, görev uyuşmazlığının çözülmesi istemi ile dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmişlerdir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Abdullah ERGİN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 6.7.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin kasko sigortalısı bulunan 45 DA 697 plakalı araç sürücüsünün 14.01.2011 tarihinde Senirkent İstikametinden Çapalı Köyü istikametine doğru seyir halinde giderken, yolda bulunan gevşek malzeme ve münferit çukurlar sebebi ile yolun sağındaki şarampolde bulunan toprak yığınına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu araçta meydana gelen maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rucuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 14.01.2011 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacı şirkete sigortalı olan araçta meydana gelen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile Isparta İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın esas yönünden kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından itiraz edildiği, Antalya Bölge İdare Mahkemesi’nce itirazın kabul edildiği ve kararın bozularak, davanın görev yönünden reddine hükmedildiği, davacının karar düzeltme talebinin de aynı mahkemece reddedildiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde aynı istemle dava açıldığı,  Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın esas yönünden kabulüne karar verildiği ancak kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından, görev nedeni ile bozulmasına hükmedildiği Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de Yargıtay bozma ilamına uyulmak sureti ile, davanın görev nedeni ile reddine hükmedildiği, her iki kararın da bu şekilde kesinleşmesi üzerine davacı ve davalı vekilleri tarafından oluşan görev uyuşmazlığının çözümlenmesi istemi  dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettikleri ve dosyasının bu şekilde mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Isparta 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Isparta 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.04.2015 gün ve 2015/13 Esas, 2015/178 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

     Üye

                 Ali

             ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

Üye

Abdullah  

ERGİN                              

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT