Hukuk Bölümü         1994/27 E.  ,  1995/7 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı              : E.T.

Davalı               : Orman Genel Müdürlüğü, Orman Bakanlığı

 OLAY: Balıkesir İli Ayvalık İlçesi Çamlık Mevkiinde 596 ada 102 ve 103 parsel (eski 233 ve 234) sayılı taşınmazlar, 1968 yılında Orman Tahdit Komisyo­nunca orman sınırı içinde gösterilmiş, bu karar, itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

1977 yılında aynı yerde şehir kadastrosu çalışmalarında, bu parsellerin or­man sınırı içinde kaldığının davacı tarafından öğrenilmesi üzerine, 28.3.1977 tari­hinde sözü edilen taşınmazların orman sınırı dışına çıkarılması istemiyle adlî yargı yerinde dava açılmıştır.

Ayvalık Kadastro Mahkemesi; 24.11.1980 gün ve E.77/9, K.80/7 sa­yıyla:Davalı yerin, hava fotoğrafları, haritaları, keşif ve bilirkişi raporları­nın birlikte değerlendirildiği, hava fotoğraflarının haritaya geçirilmesi sıra­sında yapılan bir hata sonucu, dava konusu parsellerin orman sınırı içinde gösterildiğinin anlaşıldığı ge­rekçesiyle davayı kabul ederek, kadastro ko­misyonunun revizyonla ilgili kararının ve beyanlar hanesindeki tahdit şerhi­nin kaldırılmasına karar vermiştir.

Temyiz edilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 27.2.1981 gün ve 1205-1549 sayılı kararıyla ve: Orman Kadastro Komisyonunun orman sını­rını sap­tamada hava fotoğraflarını kullandığı, bu fotoğraflara göre dava konusu taşınmazla­rın orman sınırı dışında kaldığı, ancak harita çizilirken hata ile orman sınırı içine alındığının ve çizilen sınırın bu haliyle kesinleştiğinin anlaşıldığı belirtilerek, hari­tanın düzeltilmesinin idari dava konusu olduğu gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.

Bozma kararına uyan Mahkeme 5.10.1981 gün ve 259-244 sayıyla gö­revsiz­lik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı bu karar üzerine aynı istekle Asliye Hukuk Mahkemesine baş­vurmuş, Asliye Hukuk Mahkemesi görev ve yetkinin Kadastro Mahkeme­sine ait olduğu gerekçesiyle davayı Kadastro Mahkemesi’ne göndermiştir.

Ayvalık Kadastro Mahkemesi, dosyayı 90/28 esasa kaydedip dava­cının, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin bozma kararı uyarınca idari yargı ye­rinde dava açmasına ve bu davanın sonuna kadar davanın bekletilmesine karar vermiştir.

Bunun üzerine davacı, Orman Tahdit Komisyonunca çizilen haritanın düzel­tilmesi istemiyle idare mahkemesine başvurmuştur.

Bursa 1. İdare Mahkemesi; 8.12.1992 gün ve E.91/470, K.92/718 sayıyla: Sınır haritasının, hava fotoğraflarının yanlış okunması nedeniyle hatalı çizildiği yolundaki iddianın 6831 sayılı Orman Yasası’nın  1. ve 11. maddeleri uyarınca adlî yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerek­tiği, bu davanın ne Yargıtay kararının verildiği 1981 yılında ve ne de 6831 sayılı Yasa’yı değiştiren 3302 sayılı Yasa’nın uygulandığı dönemde (günü­müzde) idari yargı yerinde çözümlenmesinin mümkün olmadığı, esasen olay, 6831 sayılı Yasa’nın 1. maddesinin değil, bu Yasa’nın 3302 sayılı Ya­sayla değişik 2/B maddesinin uygulanmasına ilişkin olup, aynı Yasa’nın 11. maddesi uyarınca adlî yargının görevine girdiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş; temyiz edilen karar Danıştay 6. Dairesi’nin 26.4.1994 gün ve E.93/1949, K.94/1316 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı, 27.7.1994 tarihli dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne baş­vurarak adlî ve idari yargı yerleri arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesini istemiştir.

Böylece, adlî ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. madde­sinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuştur.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Özcan Aksoy, Nursel Aymakoğlu, Za­fer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek’in katılma­ları ile yaptığı 3.4.1995 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın ra­poru ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç’in adlî yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıkla­maları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, tapulu olduğu ileri sürülen taşınmazların orman sınırı dışına çı­karıl­ması, bunları orman sınırı içinde gösteren haritanın iptali ve tapunun beyanlar hane­sinde bu yerlerin orman alanı olduğuna ilişkin kaydın silin­mesi istemiyle açılmıştır.

 Olayda, 1968, 1982, 1984 ve 1985 yıllarında yapılan orman tahdidi çalış­malarında, dava konusu taşınmazların kimi orman sınırı dışına çıkarıl­masına, kimi de sınır içine alınmasına karar verildiği ancak, 1968 yılında yapılan tahdit kararı hariç diğerlerinin kesinleşmediği, 1985 yılında alınan orman sınırı dışına çıkarılma kararı ilan edilmeden 6831 sayılı Yasa’yı de­ğiştiren 3302 sayılı Yasayla değişik 2/B maddesi uyarınca, yeniden yapılan çalışmalar sonucu, davacı taşınmazlarının tekrar orman içinde bırakılmasıyla yeniden açılan davada, Yargıtay Bozma Kararı uya­rınca idare mahkeme­sinde dava açılması için bekletme kararı verildiği anlaşılmak­tadır.

31.8.1956 gün ve 6831 sayılı Orman Yasası’nın 1. maddesinde orman sayı­lan ve sayılmayan yerler maddeler halinde belirtilmiş; 2/B maddesinde de: Orman sayılan yerlerden 31.12.1981 tarihinden önce, bilim ve fen bakı­mından orman nite­liğini tam olarak kaybetmiş yerlerden, tarla, bağ, bahçe gibi yerler ve hayvancılıkta kullanılabileceği tespit edilenlerle, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu halde bu­lunduğu yerleşim alanlarının, orman sınır­ları dışına çıkartılabileceği hükmü yer almıştır. Yasa’nın 5.6.1986 gün ve 3302 sayılı ve 22.5.1987 gün ve 3373 sayılı Yasalarla değişik, “Devlet Ormanları-Orman Kadastrosu” başlıklı 7. maddesinde: Devlet ormanlarının, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadast­rosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz mal­ların ormanla müşterek sınırlarının tayini ve tespitinin, orman kadastro ko­misyonlarına ait olduğu öngörülmüştür.

Olayda dava konusu yerlerin sınırlandırılmasının 6831 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin, 20.6.1973 gün ve 1744 sayılı Yasayla değişmeden önceki hükmüne göre 1968 yılında Orman Tahdit Komisyonunca yapıldığı ve bu tahdidin kesinleş­tiği anlaşılmaktadır. Aynı Yasa’nın o tarihte yürürlükte olan 11. maddesinde: Ko­misyon tahdit zabıt örneklerinin ve krokilerinin askı su­retiyle ilan edilecekleri, ilgi­lilerin bu belgelere karşı tebliğ tarihinden itiba­ren 1 yıl içinde görevli mahkemelere itiraz edebilecekleri belirtilmiş ve 1744 sayılı Yasayla bu maddede yapılan değişik­likte de itiraz mercii olarak adliye mahkemeleri görevli ve yetkili kılınmıştır.

1.1.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2896 sayılı Yasa ile yürürlük tarihi öncesi ve sonrası için anlaşmazlıkların çözümü bakımından farklı uygula­malar getirilmişse de bu Yasa’nın olayımızdaki dönemle ilgisi yoktur.

6831 sayılı Yasa’nın 3302 sayılı Yasa ve 3373 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesinde orman sınırlarının tayin ve tespiti orman kadastro komisyon­larına ve­rilmiş ve anılan Yasalarla yeniden değiştirilen 11. maddesinde de: ilânla kesinleşen karar ve tutanaklara askı tarihinden itibaren 6 ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmaya yetkili mah­kemeye başvurarak, “sınırlamaya” ve bu Yasa’nın 2. maddesine göre “orman sınırı dışına çıkarılma işlemlerine” itiraz edilebileceği belirtilmiştir.

Açıklanan bu hükümlerden 1968 yılında yapılan orman tahdidinin kesinleş­mesinden bu yana 6831 sayılı Yasa’nın görevli yargı yerini belirleyen 11. madde­sinde yapılan değişikliklerde, orman kadastro komis­yonu karar ve tuta­naklarına karşı yapılacak itirazların (davaların) adlî yargı yerinde çözümlenmesi öngörülmüş bulunmaktadır.

Olayda davacı, tahdit komisyonu kararının ve bu karara dayanılarak yapılan haritanın hatalı olduğunu, sahibi olduğu ve tapuda zeytinlik olarak gösterilen arazi­lerinin, orman sınırı dışına çıkarılmasını istemektedir. Görev konusu kamu düzenine ilişkindir. Davanın açıldığı 1977 yılında ve Yasadaki son değişikliğe göre Orman Kadastro Komisyonları kararlarına karşı itirazın, görevli ve yetkili adliye mahke­melerine yapılacağına dair açık hüküm bu­lunmaktadır.

Bu nedenlerle, Yasa’nın 2/B maddesi uygulamasına karşı açılmış bulunan davanın adlî yargı yerinde çözümlenmesi, Ayvalık Kadastro Mah­kemesi’nin görev­sizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın adlî yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Ayvalık Kadastro Mahkemesi’nin 5.10.1981 günlü, 259-244 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 3.4.1995 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.