T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS NO    : 2020 / 538

            KARAR NO: 2020 / 623

            KARAR TR : 26.10.2020                  

 

 

 

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

KARAR

 

          Davacı                              : G. Sigorta A.Ş.

          Vekili                             : Av. M.Ö.

          Davalı                           İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av. M.Ö.T.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi nezinde kasko poliçesi bulunan 34 .... 4045 Plakalı aracın 1.4.2017 tarihinde Şile otoyolundan Ümraniye istikametine doğru seyir halindeyken Taşdelen Tüneli içinde logar kapağının açık olması nedeniyle bu kapağa çarparak trafik kazası geçirdiği, kazanedeniyle sigortalınınoluşan maddihasarını müvekkilinin kasko poliçesi kapsamında karşıladığı, kazaya sebebiyet veren logar kapağının açık olması ve açık olduğunu belirten herhangi bir levha, işaret olmaması nedeniyle kazaya davalının sebep olduğu, kasko poliçesi kapsamında ödendiği belirtilen 17.200 TL'nin ödeme tarihi itibariyle en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL ANADOLU 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2017/350 sayılı dosyasında "... Tarafların kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu ve hasara ilişkin bilirkişi raporlarıda nazara alınarak17.200,00-TL'lik hasar değeri üzerinden davalının kusuruna karşılık gelen 8.600,00-TL maddi tazminat yönünden talebin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin ise reddine ..." dair 6.12.2018 gün, K:2018/499 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce davanın konusunu oluşturan olaydadavalı idarenin, hizmet kusurunun bulunup bulunmadığını araştırma görevi, idari yargının görev alanında olduğu, ilk derece mahkemesince yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kararın kaldırılmasına, dosyanın, yargılamanın devamı içinmahkemesine gönderilmesine 15.10.2019 tarihinde karar vermesinin ardından İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce E:2019/277 sayı ile kaydedilen dosyada "... davanın konusunu oluşturan olaydadavalı idarenin, hizmet kusurunun bulunup bulunmadığını araştırma görevi, idari yargının görev alanında kaldığı anlaşılmakla; davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine ..." dair 15.1.2020 gün, K:2020/13 sayılı kararı 1.7.2020 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 10. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/1051 sayılı dosyasında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından bahisle 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesine istinaden görevli yargı merciinin belirlenmesi için Mahkememize başvurulmasına, dosya incelemesinin bu konuda Mahkememizce karar verilinceye kadar ertelenmesine 14.7.2020 günü karar vererek, 8.9.2020 gün, E:2020/1051 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 17.9.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

          Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı tarafın, oluşumundan sorumlu olduğu belirtilen kaza neticesinde ortaya çıkan zararın davacı şirketçe karşılandığından bahisle rücuen tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.

2918 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.nin 26/12/2013 tarih ve E. 2013/68, K. 2013/165 sayılı kararı; R.G. 27/3/2014, Sayı: 28954, s. 136-147.)

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.1.2020 gün ve E:2019/277, K:2020/13 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.1.2020 gün ve E:2019/277, K:2020/13 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                        Üye                                Üye                               Üye                  

    Burhan                       Şükrü                           Mehmet                           Birol      

    ÜSTÜN                    BOZER                          AKSU                          SONER          

 

 

 

                                          Üye                                Üye                               Üye                  

                                      Aydemir                         Nurdane                           Bilal

                                        TUNÇ                           TOPUZ                      ÇALIŞKAN