T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 841

 KARAR NO : 2018 / 829

         KARAR TR   : 24.12.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının bir kısmının davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

K  A  R  A  R

 

Davacı        : G. Sigorta A.Ş.

Vekili          : Av. A.B.

Davalı         : Büyükçekmece Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av. B.B.

 

O L A Y    : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;  müvekkili şirkete sigortalı bulunan 34 HZ... plakalı aracın, 01.03.2015 tarihinde  İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, Celaliye Mahallesi, Atatürk Caddesinde seyir halindeyken köpeğe çarpmamak için manevra yapıp ardından çöp konteynerine çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı  maddi hasarlı trafik kazasında, sigortalı araçta hasar oluştuğunu;  hasar nedeniyle toplam 10.405,77-TL hasar tazminat bedelinin ödendiğini, kazanın gerçekleşmesinde davalı tarafın %50 kusurlu olduğunu ifade ederek; davalı Belediye'den, müvekkili şirket tarafından ödenen 10.405,77-TL'nin yarısı olan 5.203,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 28.4.2016 gün ve E:2015/382, K:2016/246 sayı ile, davanın kısmen kabulüne, 2.580,79-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, aşan taleplerin reddine karar vermiş, bu kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 9.5.2017 gün ve E:2016/11941, K:2017/5262 sayı ile, belediyenin hizmet kusuru iddiasına dayalı olarak açılan davada mahkemece, davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.

BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.12.2017 gün ve E:2017/401, K:2017/342 sayı ile, bozmaya uyarak, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2.maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerektiği gerekçesiyle, HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 12. İdare Mahkemesi: 22.5.2018 gün ve E:2018/551 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle adli yargının görev alanına giren davanın, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

 Uyuşmazlık Mahkemesi, 24.9.2018 gün ve E:2018/407, K:2018/477 sayı ile; Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilmiş olan görevsizlik kararı kesinleşmeden İstanbul 12. İdare Mahkemesi’ne başvurulduğu anlaşılmakla, ortada adli yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen kararın kesin veya kesinleşmiş olması koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle; yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar vermiş ve dosya İdare Mahkemesine gönderilmiş, adli yargı kararının kesinleşmesi üzerine İdare Mahkemesince yeniden başvuru yapılmıştır.

İSTANBUL 12.İDARE MAHKEMESİ: 9.11.2018 gün ve E: 2018/551 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 3., 10., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının, dolayısıyla iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde; 2918 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 14/07/2014 günlü, E.201/789, K.2014/821 sayılı kararı ile 25/01/2016 günlü, E.2015/962, K.2016/10 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 24.09.2018 tarih E:2018/407 K:2018/477 sayılı kararı gereğince Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E.2017/401, K.2017/342 sayılı dosyası da kesinleşme şerhi ile mahkememiz dosyası içinde olduğundan görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden;  davacı şirket tarafından sigortalı 34 HZ... plakalı aracın, 01.03.2015 tarihinde  İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, Celaliye Mahallesi, Atatürk Caddesinde seyir halindeyken köpeğe çarpmamak için manevra yapıp ardından çöp konteynerine çarpması sonucu tek taraflı  maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği,  sigortalı araçta hasar oluştuğu;  hasar nedeniyle toplam 10.405,77-TL hasar tazminat bedelinin ödendiği;Trafik Kazası Tespit Tutanağında, kazanın oluşumunda, yolun yapım ve düzenlemesinden sorumlu olan Belediye'nin cadde üzerinde gelişigüzel bir şekilde çöp konteyneri bırakmak suretiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun  47/1-d maddesi  kuralını ihlalden (%50) kusurlu olduğunun tespit edildiği iddiasıyla;  davalı Belediye'den, davacı şirket tarafından ödenen 10.405,77-TL'nin yarısı olan 5.203,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 12.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 5.12.2017 gün ve E:2017/401, K:2017/342 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 12.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 5.12.2017 gün ve E:2017/401, K:2017/342 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                   Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                              Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                              AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                   Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                    Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                              TUNÇ                            TOPUZ