T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 702

            KARAR NO : 2015 / 707

            KARAR TR  : 26.10.2015

ÖZET : Davacının taşınmazının küçük bir bölümünde davalı Belediyece asfalt yol yapılmak suretiyle vaki fiili el atma nedeniyle açılan davanın adli yargı yerince kabul edilmesi ve temyiz isteminin de reddedilmesi suretiyle kesinleşmesi ve bu yöndeki hukuki ihtilafın sona ermesi karşısında; taşınmazın diğer bölümleri üzerindeki hukuki el atma nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : R. B.

            Vekili              : Av. S. K.

Davalılar        : 1- Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri         : Av. H. İ. Y.& Av. O.E.         (Adli Yargıda)

                          2- Kocasinan Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. B.D. & Av. F. A.            (Adli Yargıda)

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davacı müvekkilim, Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Mithatpaşa Mahallesi, 6708 Ada, 2 Parselde kayıtlı taşınmazın paydaşıdır.

Davacının paydaş olduğu taşınmaz, imar planına göre park, yol ve sosyal tesis alanı olmak üzere kamu hizmetine tahsis edilecek alan içinde kalmaktadır ve taşınmaza davalı idareler tarafından fiilen ve hukuken el atılmıştır.

HGK'nın 15.12.2010 T., 2010/5-662 E., 2010/551 K.S. kararına göre uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi, kamulaştırma cihetine gidilmemesi durumunda kamulaştırması el koyma olgusunun kabulü gerekmektedir. İmar Yasası ve mezkur kararda gösterilen süreler geçmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 14.07.2011 T., 2011/67 E., 2011/15739 K.S. kararma göre kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa'nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerekmektedir.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.12.2011 T., 2011/17580 E., 20948 K.S. kararına göre ise 5999 Sayılı Yasa ile getirilen Geçici 6. Maddenin 1. fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvuru, dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açtığında uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuş olmaktadır.

Davaya konu taşınmaz şehir merkezine 4-5 km uzaklıktadır ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içerisindedir. Şehir merkezine yakınlığı ve diğer olumlu özellikleri bir arada düşünüldüğünde taşınmazın m2 birim fiyatı asgari 500-600.TL civarındadır.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararlarına göre fiilen el atılan alanın yanında fiilen el atılmayan alanın da imar planına göre kamu hizmetine tahsis edilen alanda kalması halinde taşınmazın tamamına el atılmış olmaktadır.

Dava konusu taşınmazın kamu hizmetlerine tahsis edilecek alana ayrılması, taşınmaza hukuken ve fiilen el atılması, davacının mülkiyet hakkının engellenmesi karşısında gerek bedel gerek ise alan hakkındaki fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000.TL tazminatın davalılardan tahsili için iş bu davayı açmak zarureti hasıl olmuştur.

TALEP NETİCESİ: Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle dava konusu Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Mithatpaşa Mahallesi, 6708 Ada, 2 Parselde kayıtlı taşınmaza kamulaştırmasız el atılması sebebiyle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile- şimdilik 10.000.TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve kararın kesinleşmesinin ardından ise işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıların üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 6.Asliye Hukuk Mahkemesi: 31.10.2013 tarih ve E:2012/488, K:2013/239 sayılı kararında özetle; “(...)Toplanılan delillerin incelenmesi sonunda; davacının malikleri arasında olduğu getirtilen tapu kaydından anlaşılan davalı taşınmazın keşif sonrası düzenlenen harita mühendisi Erdem GÜRTEN'in 21/09/2012 havale tarihli rapor ve krokisinde; A harfli ile belirtilen alanın asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını, imar palanında 50 M'lik ana artere isabet ettiğini, yüzölçümünün 15,97 M2 lik olduğunu, B harfi ile belirtilen alanın ham yol olduğunu, imar planında 50 m'lik ana artere isabet ettiğini, yüzölçümünün 377,40 m2 olduğunu, C Harfi ile belirtilen alan imar planında 40 m'lik ana artere isabet ettiğini, yüzölçümü 26747,30 m2 olduğunu, D harfi ile belirtilen alan imar planında ada alanı 30 dekardan küçük parka isabet ettiğini, yüzölçümünün 155,41 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını, E harfi ile belirtilen alanın imar planında ada alanı 30 dekardan küçük parka isabet ettiğini, yüzölçümü2840,90 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,F harfi ile belirtilen alan imar planında ada alanı 30 dekardan küçük parka isabet ettiği, yüzölçümü 1840,52 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını, G harfi ile belirtilen alan imar planında 30 dekardan küçük parka isabet ettiğini, yüzölçümünün 1213,46 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,H Harfi ile belirtilen alan imar planında 30 dekardan büyük parka isabet ettiğini, yüzölçümü 27309,54 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,I harfi ile belirtilen alan imar planında konut alanına isabet ettiği, yüzölçümü 152,29 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını, J harfi ile belirtilen alan imar planında konut alanına isabet ettiği, yüzölçümü 6163,00 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını, K harfi ile belirtilen alan imar planında sosyal tesis alanına isabet ettiği, yüzölçümünün 737,92 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını, L harfi ile belirtilen alan imar planında konut alanına isabet ettiği, yüzölçümü 2424,44 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,M Harfi ile belirtilen alan imar planında 12 m'lik yola isabet ettiğini, yüzölçümü 2310,26 m2 olduğunu,el atmanın mevcut olmadığını,N harfi ile belirtilen alan imar planında 15 m'lik yola isabet ettiği, yüzölçümünün 151,03 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,O harfi ile belirtilen alan, imar planında 7 m'lik yola isabet ettiği, yüzölçümünün 331,41 m2 olduğunu, el atmanın mevcut olmadığını,P harfi ile belirtilen alan, imar planında 15 m'lik yola isabet ettiğini, yüzölçümünün 2160,52 m2 olduğunu,el atmanın mevcut olmadığı belirtilmiştir.

Dava konusu taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı, proje bütünlüğü dikkate alındığında sorumluluğun Büyükşehir Belediyesine ait olduğu, Kocasinan Belediyesi yönünden davanın husumetten reddi gerektiği, fen bilirkişisinin 21/9/2012 havale tarihli krokili raporunda A harfi dışındaki (B,C,D,E,F,G,H,K,M,N,0,P harfleri ile gösterilen kısımlara ) fiilen el atılmadığı, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik davanın 2577 sayıl İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-B maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muktel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargının görev içerisinde olduğu ve HMK'nun 114/b maddesinde belirtilen dava şartı bulunmadığı anlaşıldığından bu kısımlara ilişkin davanın reddine, dava konusu taşınmazın fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 15,97 m2 lik bölümünü, Büyükşehir Belediyesince yol yapılmak sureti ile fiilen el atıldığı anlaşıldığından bu bölüme ilişkin davanın kabulü ile bilirkişi kurulu tarafından belirtilen değer,dikkate alınarak (15,97m2 *141,00 TL/m2*( 1.081.501/22.080.000hisse)=l 10.294,00 TL )tazminatın davalı Büyükşehir Belediyesinden tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,

1)Davalı Kocasinan Belediyesi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,

2)Fen bilirkişisinin 21/9/2012 havale tarihli rapor ve krokisinde B,C,D,E,F,G,H,K,M,N,0,P harfleri ile gösterilen bölüme ilişkin davaya İdare Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu ve HMK'nun 114/b maddesinde belirtilen dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından davalı Büyükşehir Belediyesi aleyhine bu bölüme ilişkin olarak açılan davanın usulden reddine,

3)Davalı Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle 110.294,00 TL tazminatın dava tarihi olan 27/1/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Büyükşehir Belediyesinden alınarak davacıya ödenmesine,

4)Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Mithatpaşa Mahallesi, Karayel Mevki, 6708 Ada, 2 Parselde kayıtlı taşınmazın karara ekli harita bilirkişisinin 21/9/2012 havale tarihli raporunda A harfi ile gösterilen 15,97 m2 yüzölçümündeki bölüme ilişkin olarak tapuda davacı Recep BERK adına kayıtlı olan (1081501/22080000 ) payın iptali ile A harfi ile gösterilen bölümün bu parselden ifraz edilerek davacının payı oranında yol olarak tapudan terkinine,(...)” demek suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 18.Hukuk Dairesi 03.06.2014 gün ve E:2014/2850, K:2014/9748 sayılı ilamı ile özetle; “(...)Dosyadaki bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ile mahkeme kararı kapsamından; davaya konu taşınmazın asfalt yol yapılmak suretiyle 15.97 m2'lik kısmına fiilen el atıldığı, ve bu kısım hakkında hüküm kurulduğu, mahkemece de benimsenen bilirkişi raporuna göre dava konusu yere 141 TL/m2 kıymet takdir edildiği, tapu kaydına göre davacının hissesinin 1081501/22080000 olduğu, buna göre davacıya ödenmesi gereken miktarın 110,29 TL olmasına rağmen, mahkemece 110.294,00 TL'ye hükmedilmesi, ayrıca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değil ise de, maddi hataya dayanan hükmedilen miktar ve vekalet ücreti yönünden yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan “110.294,00” rakamının hükümden çıkartılarak yerine “110,29” rakamının yazılmasına, ayrıca gerekçeli kararın hüküm fıkrasına 13. bent olarak “Davaya konu ve usulden reddedilen kısımla ilgili olarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı yararına tarife uyarınca 1.320 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığına verilmesine" ibaresi eklenmek suretiyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA,” şeklinde karar vermiş, tarafların karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 11.05.2015 gün ve E:2014/17084, K:2015/7864 sayılı ilamı ile tarafların karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermiş ve karar bu şekliyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili süresi içerisinde aynı istemle yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İdare Mahkemesi: 29.07.2015 gün ve E:2015/473 sayı ile özetle; “Dosyanın incelenmesinden; Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Mithatpaşa Mahallesi, 6708 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın 15,90 m²lik kısmına asfalt yol, 377,90 m²lik kısmına ise ham yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının Kayseri 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2012/488 sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında; idarenin dava konusu taşınmaza fiilen de kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fillerle ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargının görevine girmektedir.” demek suretiyle 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

 

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; taşınmaza davalı Belediyece hukuki ve fiili el atma iddiası nedeniyle doğduğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedarı olduğu taşınmazına kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen ve hukuken el atıldığından bahisle açılan tazminat istemine ilişkindir.

Dosya kapsamında yer alan 30.12.2012 tarihli bilirkişi raporu ile 14.1.2013 tarihli Ek Bilirkişi raporunun incelenmesinde; taşınmazın 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planında kamunun kullanımına ayrılmış olup, belediyelerin yapım ve bakım sorumluluğunda bulunan kısımları (toplam 66.191,64 m²) A, B, C, D, E, F, G, H, K, M, N, O ve P harfleriyle ayrı ayrı gösterilmiş; (A) harfi ile gösterilen 15,97 m² lik bölüme asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, (B) harfi ile gösterilen 377,40 m² lik bölümün ham yol olarak ifade edildiği ve fiili el atmanın bulunmadığı şeklinde kanaat belirtildiği, (C-P) harfleri ile gösterilen diğer bölümlerin ise imar planında “yol, küçük park, büyük park ve sosyal tesis alanı” olarak belirtildiği, bu bölümlerde herhangi bir fiili el atmanın söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.

Kayseri 6.Asliye Hukuk Mahkemesi, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen ve asfalt yol döşenmek suretiyle fiili el atıldığı saptanan 15,97 m² lik kısmı ile ilgili olarak davayı kabul ederek, davacı lehine tazminata ve bu bölüme ilişkin olarak tapuda davacı adına kayıtlı payın parselden (6708 ada 2 parsel) ifrazı ile davacının payı oranında yol olarak tapudan terkinine karar vermiş; bu karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesince onanmak suretiyle, (A) bölümü (15,97 m²) ile ilgili hukuki ihtilaf adli yargı yerince kesin hükümle son bulmuştur. Sorun, (B) işaretli olup arazi üzerinde ham yol olarak gözüken, bilirkişi raporuna göre fiil el atma kabul edilmeyen 377,40 m² lik bölüm ile (C-P) harfleri ile gösterilen ve yine fiili el atmanın olunmadığı diğer bölümler yönünden doğan ihtilafta adli yargı yerinin mi yoksa idari yargı yerinin mi görevli olacağında düğümlenmektedir. (A) işaretli taşınmaz bölümü hakkında adli yargı yerince aynı zamanda ifraz edilen ve aynı zamanda tapuda yol olarak terkin kararı verilip bu karar da kesinleştiğinden; öncelikle (B) işaretli yerde bir fiili el atma olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere, asfalt yola paralel olarak zeminde görünen ve imar planında 50 metrelik ana artere isabet ettiği anlaşılan ve fiilen ham yol olarak kullanılmakta olan 377,40 m² lik (B) işaretli bu alana davalı Belediyece fiilen el atıldığı (ham yolun Belediyece yapıldığı) yolunda herhangi bir olgu ve iddianın bulunmaması karşısında, (B) işaretli alana davalı Belediyece fiilen el atıldığını kabul etme imkanı yoktur. Şu halde (B) işaretli parselin imar planında “Ana arter niteliğinde yol” olarak görünmesi itibariyle, ortada ancak bir hukuki el atmanın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. (C-P) işaretli bölümler yönünden ise zaten fiili bir el atma olmayıp, hukuki el atma mevcuttur. Dolayısıyla adli ve idari yargı yerleri arasında (B-
P) işaretli bölümler bakımından doğan uyuşmazlıkta sadece hukuki el atmanın bulunduğu ve ihtilafında bu çerçevede çözüme kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

            a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

           İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

            Davaya konu olayda; davacının hissedarı olduğu 6708 ada 2 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın, 15,90 m²lik kısmına asfalt yol, 377,90 m²lik kısmına ise ham yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığından bahisle davalı idarenin dava konusu taşınmaza fiilen ve hukuken kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı”nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 26.10.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN