T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

        

        ESAS      NO : 2020 / 384

        KARAR  NO : 2020 / 432

      KARAR TR  : 13.07.2020

 

 

 

 

 

 

 

ÖZET : Davalı Üniversitede araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken Ankara Üniversitesinde yabancı dil eğitimi alması amacıyla atanıp   taahhüt ve kefalet senedi imzalayan ve bilahare ilişiği kesilen davacı tarafından; borçlu olmadığının tespiti/ taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

                                                                     

Davacı          : M. Y.

Vekilleri        : Av. G. P., Av.H. A.

Davalı           : Aksaray Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili            : Av.D.K.

 

O L A Y    : Davacı  vekili dilekçesinde; müvekkilinin, Aksaray Üniversitesi Özel Eğitim Bölümünde, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında 2547 sayılı Yasa'nın 33. Maddesi uyarınca araştırma görevlisi olarak atandığını ve 6.2.2013 tarihinde göreve başladığını; davalı Yönetim Kurulunun 21.03.2013 tarih ve 2013/03-04 sayılı kararı ile, Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda Yabancı Dil Eğitimi alması amacıyla tayin edildiğini; buna istinaden, davalı ile müvekkili arasında Karşıyaka 2. Noterliğinin 22.3.2013 tarih ve 11311 yevmiye numarası ile 9 maddeden oluşan taahhüt ve kefalet senedi akdedildiğini, ancak; müvekkilinin Yabancı Dil Puanı olarak 65'in altında puan alması nedeniyle 6.2.2015 tarihinde kadrosu ile ilişiğinin kesilmesi üzerine,  02.12.2015 tarih ve 5713 sayılı işlemle; taraflar arasında akdedilen 22.03.2013 tarih ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedi gereği, müvekkilinin göreve başladığı ve görevine son verildiği 07.02.2013-07.02.2015 tarihleri arasındaki geçen sürelerin tamamı ödeme süresi olarak değerlendirilerek, müvekkiline 84.315,87TL borç çıkarılarak müvekkilinden tahsilinin istenildiğini; müvekkili ile üniversite arasında imza edilen maddeler bakımından mecburi hizmetin; müvekkilinin yurt içi yabancı dil eğitimi alması maksadıyla Ankara'ya geçici görevlendirilmesi nedeniyle doğduğunu; senet yükümlülüğünün, görevli olduğu sıradaki mevzuata aykırı eylemleri veya mecburi hizmet esnasındaki her hangi bir şekilde görevi ile ilişiğinin kesilmesi durumunda uygulanacağının kabul edildiğini, dolayısıyla; mecburi hizmet yerine getirildikten sonra sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerinden bahsedilemeyeceğini; müvekkilinin davalı idareye döndüğü tarihten itibaren 06.02.2015 tarihine kadar çalışarak mecburi hizmetini 16.04.2014 yılında tamamlamış olduğunu ve  yüklenme senedi borcunu tamamladığını; bu itibarla, 16.04.2014 tarihi itibari ile sözleşme kendiliğinden hükümsüz hale geldiğinden, davalı idarenin her hangi bir sebeple müvekkilin kadrosu ile ilişiğinin kesilmesini gerekçe göstererek senet yükümlülüğünden bahsetmesinin hukuka ve yasalara aykırı olduğunu ifade ederek; davalı yanın, taraflar arasında akdedilen 22.03.2013 tarih ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedi gereği 84.315,87TL.nin ödenmesi istemi haksız olduğundan, müvekkilinin davalı yana borçlu olmadığının tespit edilmesi istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29/09/2016 gün ve E:2016/49, K:2016/436 sayı ile; “(…)Tüm dosya kapsamı nazara alındığında dava taraflar arasındaki taahhüt ve kefalet senedi ile ilgili olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 11/04/2016 tarihli ve 2015/16029 Esas, 2016/4743 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; davacı ile davalı üniversite arasında imzalanmış bulunan taahhüt ve kefalet senedinin özel hukuk alanında tesis edilmiş bir sözleşme niteliğinde olmadığı, kamu gücüne dayalı olarak düzenlenmiş olduğu, buna bağlı olarak yapılan borç tahakkukunun da salt idari bir işlem niteliğinde olduğu dikkate alınarak İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-a maddesi gereğince İdari yargının görev alanına girdiği anlaşılmış ve görev konusunun yargılamanın her aşamasında mahkemece gözetilebileceği hususu göz önüne alınarak mahkememizin yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Mahkememizin yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE(…)” karar vermiş;  istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince;  23.1.2017 gün, E:2017/8, K:2017/48 sayı ile, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş; görevsizlik  kararı kesinleşmiştir. 

Davacı vekili bu kez, 22.03.2013 tarih ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Aksaray İdare Mahkemesi; 28.2.2018 gün ve E:2017/324, K:2018/158 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, dava konusu işlemin, 6 aylık yabancı dil eğitimi döneminde davacının almış olduğu maaşların iadesine ilişkin kısım yönünden davanın reddine, davacının fiilen çalıştığı döneme karşılık almış olduğu maaşların iadesine ilişkin kısım yönünden ise işlemin iptaline karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine;

Konya Bölge İdare Mahkemesi Konya 3. İdari Dava Dairesi;  23.5.2019 gün ve E:2019/476, K:2019/883 sayı ile, “(…)davanın konusunun "22.03.2013 gün ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedi mi" yoksa, "davacı adına 84.315,87-TL'lik borç çıkartılmasına ilişkin 02.12.2015 tarihli 5713 nolu işlem" mi olduğu hususunda tereddüt bulunmakta olup, bu haliyle dava dilekçesinden davanın konusunun ne olduğu açıkça anlaşılamadığından, dava dilekçesinin yukarıda yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Bu duruma göre Mahkemece 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin aynı Kanunun 15/1-d maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmek suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, istinaf istemlerinin kabulüyle, istinaf konusu Aksaray İdare Mahkemesi'nce verilen 28/02/2018 tarih ve E:2017/324, K:2018/158 sayılı kararın kaldırılmasına, Mahkemesince yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-d maddesi uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine…” karar vermiş; Aksaray İdare Mahkemesi; 6.8.2019 gün ve E:2019/542, K:2019/614 sayı ile, Bölge İdare Mahkemesi kararı doğrultusunda dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili dilekçesini yenilerek; davalı Üniversite ile davacı arasında, dil öğrenimi için Ankara Üniversitesi'nde geçici olarak görevlendirilmesi nedeniyle yapılmış olan 22.03.2013 gün ve 11311 yevmiye nolu taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

AKSARAY İDARE MAHKEMESİ; 11.6.2020 gün ve E: 2019/673 sayı ile, “(…)Bakılan davada, araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nda 6 ay süreyle yabancı dil eğitimi almak amacıyla görevlendirilmeden önce 22.3.2013 tarihinde düzenlenen yüklenme ve kefalet senedi ile üniversiteye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü ya da parasal karşılığı taahhüt edilmek suretiyle, üniversite ile araştırma görevlisi arasında, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini içeren bir sözleşme ilişkisi kurulduğu açıktır.

Bu duruma göre, taahhüt ve kefalet senedinin davacı ve kefilleri tarafından tek taraflı olarak imzalanarak idareye karşı taahhütte bulunulması karşısında, işbu davanın görüm ve çözümünde adli yargı Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26/09/2016 günlü, E:2016/371, K:2016/409 sayılı kararı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04/04/2018 günlü, E:2016/3687, K:2018/1520 sayılı kararı da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, Aksaray 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/49 sayılı dosyasının (görev uyuşmazlığı çözülüp dosya döndükten sonra iade edilmek üzere) ve dava dosyasının gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararına kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Üniversitede araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken Ankara Üniversitesinde yabancı dil eğitimi alması amacıyla atanıp taahhüt ve kefalet senedi imzalayan ve bilahare ilişiği kesilen davacı tarafından; 22.03.2013 tarih ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedi gereği 84.315,87TL.nin ödenmesine yönelik olarak;  adli yargı yerinde borçlu olmadığının tespiti; idari yargı yerinde, taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılmıştır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun, "Araştırma Görevlileri" Başlıklı 33. maddesinde; “ (Değişik: 17/8/1983 - 2880/16 md.)

a) (Değişik: 12/8/1986 - KHK 260/3 md.) Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır. (Ek cümle:15/4/2020-7243/4 md.) Araştırma görevlisi kadrosuna başvurabilmek için sınavın yapıldığı yılın ocak ayının birinci günü itibarıyla otuz beş yaşını doldurmamış olmak gerekir. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer.(Ek cümle: 21/4/2005 – 5335/10 md.) Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler.(…)” hükmüne;

Aynı Kanunun, “Öğretim elemanı yetiştirme” başlıklı 35.maddesinde; Yükseköğretim kurumları; kendilerinin ve yeni kurulmuş ve kurulacak diğer yükseköğretim kurumlarının ihtiyacı için yurt içinde ve dışında, kalkınma planı ilke ve hedeflerine ve Yükseköğretim Kurulunun belirteceği ihtiyaca ve esaslara göre öğretim elemanı yetiştirirler.

 (Ek fıkra: 17/8/1983 - 2880/18 md.) Öğretim elemanı yetiştirilmesi amacıyla üniversitelerin araştırma görevlisi kadroları, araştırma veya doktora çalışmaları yaptırmak üzere başka bir üniversiteye, Yükseköğretim Kurulunca geçici olarak tahsis edilebilir. Bu şekilde doktora veya tıpta uzmanlık veya sanatta yeterlik payesi alanlar, bu eğitimin sonunda kadrolarıyla birlikte kendi üniversitelerine dönerler.

 (Ek fıkra: 17/8/1983 - 2880/18 md.) Yurt içi veya yurt dışında yetiştirilen öğretim elemanları, genel hükümlere göre bağlı oldukları yükseköğretim kurumlarında mecburi hizmetlerini yerine getirmek zorundadırlar. (Ek cümle: 19/11/2014-6569/26 md.) Bu mecburi hizmet, eş durumu ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere başka yükseköğretim kurumlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarında yerine getirilemez. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere, yükseköğretim kurumlarında görev verilmez. Özel kanunlarla getirilen mecburi hizmet çalışmaları bu hüküm dışındadır.” Hükmüne;

Anılan Kanunun  “Yurt içinde ve yurt dışında görevlendirme” başlıklı 39.maddesinde ise, “ (Değişik: 9/4/1990 - KHK - 418/25 md.; İptal: Ana.Mah'nin 5/2/1992 tarih ve E.1990/22, K.1992/6 sayılı Kararı ile; Yeniden düzenleme: 18/5/1994 - KHK - 527/17 md.)

Öğretim elemanlarının kurumlarından yolluk almaksızın yurt içinde ve dışında kongre, konferans, seminer ve benzeri bilimsel toplantılarla, bilim ve meslekleri ile ilgili diğer toplantılara katılmalarına, araştırma ve inceleme gezileri yapmalarına, araştırma ve incelemenin gerektirdiği yerde bulunmalarına, bir haftaya kadar dekan, enstitü ve yüksek okul müdürleri, onbeş güne kadar rektörler izin verebilirler. Bu şekilde onbeş günü aşan veya yolluk verilmesini gerektiren veya araştırma ve incelemenin gerektirdiği masrafların üniversite ile buna bağlı birimlerin bütçesinden veya döner sermaye gelirlerinden ödenmesi icabeden durumlarda, ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı gereklidir.

Öğretim elemanları birinci fıkrada ve bu Kanunun 33 üncü maddesinde sayılan yurt dışına gönderilme halleri dışında mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak için Cumhurbaşkanınca üniversiteler itibariyle bir yılı geçmeyecek şekilde her yıl belirlenecek kontenjan ve süreler dahilinde yurt dışına gönderilebilecekleri gibi aynı amaçlarla dış burslara dayanılarak da gönderilebilirler. Belirlenen kontenjanların üniversiteye bağlı birimler arasında dağıtımı üniversite yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı,gönderilme ise ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile olur. Zorunlu hallerde yurt dışında kalma süresi ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile yarısına kadar uzatılabilir. Bunlar hak ve yükümlülükleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre aynı amaçla yurt dışına gönderilenlerin tabi oldukları hükümlere tabi olurlar. Ancak, bunlara yapılacak ödemenin miktarı Devlet memurlarına yapılacak ödemeyi geçmemek üzere üniversite yönetim kurulunca daha düşük olarak tespit edilebilir. Öğretim elemanlarından kendilerine yurt dışı kuruluşlarınca burs veya ücret sağlananlar,görev yapacakları sürece Yükseköğretim Kurulunun belirleyeceği esaslara göre üniversite yönetim kurulunun kararı ile aylıklı veya aylıksız izinli de sayılabilirler. 

Gerek birinci fıkraya göre geçici görev yolluğu verilmek suretiyle yurt içinde ve yurt dışında bir yere gönderilenler olsun, gerekse ikinci fıkraya göre gidiş-dönüş yol yevmiyesi ile gideri ödenmek suretiyle yurt dışına gönderilenler olsun, bunlara verilecek yolluk, emsali Devlet memuruna verilen yolluğun aynı olmak üzere genel hükümler çerçevesinde tespit edilir. Geçici görev yolluğu Yükseköğretim Kurumu hesabına gönderilenlere kurum bütçesinden üniversite dışındaki kurum hesabına gönderilenlere ise ilgili kurumun bütçesinden ödenir.

(Ek: 14/5/1997- 4249/2 md.) Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Topluluklarındaki Yüksek Öğretim Kurumlarından resmi davet alan öğretim elemanlarına 3 yılı aşmamak ve bütün özlük hakları saklı kalmak üzere üniversite yönetim kurulunun kararı ve Milli Eğitim Bakanlığının onayı ile aylıklı izin verilebilir. (Ek cümle: 24/5/2013- 6487/17 md.) Uluslararası andlaşmalarla kurulan üniversitelerde bu süre beş yıla kadar uzatılabilir.” Hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü,  İşitme Engelliler  Anabilim Dalına Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında araştırma görevlisi olarak 06.02.2013 tarihinde atandığı; 21.03.2013 tarih ve 2013/03-04 sayılı karar ile Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nda 6 ay süreyle yabancı dil eğitimi almak amacıyla görevlendirildiği, bu görevlendirme uyarınca davacı ile davalı idare arasında (Karşıyaka 2.Noterliği'nin 22.03.2013 tarih ve 11311 sayılı 19.217,76-TL bedelli) taahhüt ve kefalet senedinin düzenlendiği;  davacının eğitim süresi bitince 07.10.2013 tarihinde Aksaray Üniversitesi'ne geri döndüğü ve 06.02.2015 tarihinde kadar çalışmaya devam ettiği, ancak; araştırma görevlisi olarak atandığı 06.02.2013 tarihinden itibaren 2 yıl içinde yabancı dil puanını 65 ve üstü puana yükseltemediği gerekçesiyle,  06.02.2015 tarihinde Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esasların 7/4 maddesi uyarınca kadrosu ile ilişiğinin kesildiği;  davacının ilişiğinin kesilmesi üzerine davalı idare tarafından 22.03.2013 tarihli ve 11311 yevmiye nolu taahhüt ve kefalet senedi uyarınca ve 02.12.2015 tarihli ve 672/573 sayılı işlemle davacı adına yabancı dil eğitim masrafının karşılığı olarak 84.315,87-TL tutarında borç çıkarıldığı ve bu borcun yasal faiziyle birlikte ödenmesinin talep edildiği;  bu durum üzerine davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti istemiyle adli yargı yerinde; davalı Üniversite ile arasında dil öğrenimi için Ankara Üniversitesi'nde geçici olarak görevlendirilmesi nedeniyle yapılmış olan  22.03.2013 gün ve 11311 yevmiye nolu taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle de  idari yargı yerinde dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu duruma göre, taahhüt ve kefalet senedinin davacı ve kefilleri tarafından tek taraflı olarak imzalanarak idareye karşı taahhütte bulunulması karşısında, anılan taahhüt ve kefalet senedinden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Aksaray İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.9.2016 gün ve E:2016/49, K:2016/436 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aksaray İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.9.2016 gün ve E:2016/49, K:2016/436 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde Üyeler Aydemir TUNÇ ve Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, davalı Üniversitede araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken Ankara Üniversitesinde yabancı dil eğitimi alması amacıyla atanıp taahhüt ve kefalet senedi imzalayan ve bilahare ilişiği kesilen davacı tarafından; 22.03.2013 tarih ve 11311 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedi gereği 84.315,87TL.nin ödenmesine yönelik olarak;  adli yargı yerinde borçlu olmadığının tespiti; idari yargı yerinde, taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılmıştır.

Davacının, 2547 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca görevlendirilmeden önce içeriği ve kapsamı idarece belirlenmiş olan söz konusu taahhüt ve kefalet senedini imzalaması Bir Üniversite Adına Bir Diğer Üniversitede Lisansüstü Eğitim Gören Araştırma Görevlileri Hakkında Yönetmeliğin 4/4. maddesinin emredici hükmü olup, bu senedi imzalamaması durumunda görevlendirmesinin yapılmayacağı ve davacının görevine son verilebileceğinden davacının söz konusu senedi hür iradesiyle imzaladığından söz etmek hukuken olanaksız olduğu gibi içeriği ve kapsamı tamamen idarece belirlenmiş olan bu taahhüt ve kefalet senedinin maddelerini müzakere edebilme ve değiştirme gücü ve olanağı da bulunmamaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Araştırma görevlilerinin, 2547 sayılı Yasa uyarınca başka bir üniversitede öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında eğitim yapmak üzere görevlendirilmesindeki amaç göz önünde bulundurulduğunda, davacının bu taahhüt ve kefalet senedini idare ile eşit düzeyde olarak, isteği ve özgür iradesi ile imzaladığından söz etmeye olanak bulunmadığından, ortada özel hukuk alanınım ilgilendiren bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Özel hukuk hükümlerine göre yapılmayan, statü hukukundan kaynaklanan hak ve yükümlülüklere dair mecburi hizmet, atanma, ilişik kesme gibi hususları içeren ve Yönetmelik uyarınca 2547 sayılı Yasanın 35. maddesine göre yapılacak görevlendirmelerde imzalanması zorunlu tutulan dava konusu taahhüt ve kefalet senedi bu özellikleri nedeniyle tipik bir idari sözleşmedir.

Bu itibarla, idarece kamu gücüne dayanılarak ve tek taraflı irade ile kurulan taahhüt ve kefalet senedine ilişkin uyuşmazlığın 2577 sayılı Yasanın 2/1-a maddesinde sayılan iptal davaları kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı görevli bulunduğundan mecburi hizmet yükümlülüğünün kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile yüklenme ve kefalet senedinin iptaline yönelik uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyoruz.13.07.2020

 

 

                         ÜYE                                                ÜYE

                      Aydemir                                             Ahmet

                        TUNÇ                                            ARSLAN