Hukuk Bölümü         1999/36 E.  ,  1999/33 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı    : H.Y.

Vekili       : Av. K.A.

Davalı     : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı 

OLAY   : Davacı tarafından işletilen Mecidiyeköy katlı otoparkta zabıta ekibince yapılan denetim sırasında Belediye Zabıta Yönetmeliği hükümlerine ve Büyükşehir Belediye Meclisi kararlarına aykırı faaliyette bulunulduğunun saptandığı nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeninin 19.11.1998 tarih ve 3223 sayılı kararıyla 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesine göre işyeri 3 gün süreyle ticaretten men edilmiş ve davacıya 918.000. –TL. para cezası verilmiştir.

            Davacı, sözkonusu ceza kararına karşı 3.12.1998 gününde adli yargı yerine itiraz etmiştir.

            ŞİŞLİ 2.SULH CEZA MAHKEMESİ; 11.3.1999 gün ve E: 1998/ 1789, K: 1999 /251 sayı ile,encümen kararından anlaşıldığı üzere işyerinin faaliyetten men edilmesinin idari nitelik taşıdığı; 4077 sayılı Yasa’nın 12. maddesine aykırı davranış nedeniyle verilen para cezasının da idari nitelikte bulunduğu ve aynı Yasa’nın 26. maddesi hükmüne göre itirazı incelemeye yetkili ve görevli yerin idare mahkemesi olduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine, dosyanın incelemeye yetkili Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Anılan karar gereğince dava dosyası, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla İstanbul İdare Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

            İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ; 7.7.1999 gün ve E: 1999/ 376, K: 1999/730 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesine göre çözümlenmesi Danıştay’ın , idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği; aynı Yasa’nın 4. maddesinde de , “Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare ve vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hakimliklerine verilebilir.” hükmünün yer aldığı; olayda adli yargı yerine açılan davada idari yargının görev alanına girdiği nedeniyle verilen görevsizlik kararı üzerine davacı tarafından 2577 sayılı Yasa’nın 9. maddesinde öngörülen süre içerisinde 3. maddeye  uygun bir  dilekçe  ile   4 .  madde   uyarınca  İdare    Mahkemesine   başvurulması gerekirken Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11.3.1999 günlü kararı gereğince dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ekinde Mahkemelerine gönderildiğinin anlaşıldığı; bu durumda 2577 sayılı Yasa kurallarına uygun olarak Mahkemelerine başvurulmadığı ve dava açılmadığı gerekçesiyle, esas kaydının kapatılarak dava dosyasının adıgeçen Mahkemeye geri gönderilmesine karar vermiş; dava dosyası anılan Mahkeme Başkanlığının yazısı ekinde Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne iade edilmiştir.

            ŞİŞLİ 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 23.7.1999  gün ve 1999/126 Müt. sayı ile, Mahkemelerince verilen görevsizlik kararı üzerine görevli görülerek dosyanın gönderildiği İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin itirazı incelemeyerek dosyayı geri göndermesi nedeniyle adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğundan bahisle, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii yolunda “ Müteferrik Karar” vermiş ve dava dosyası, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 28.7.1999 günlü, 1999/ 565 sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA’nın katılımlarıyla yapılan 15 /11/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı   Yasada öngörülen koşulları taşımayan ve yönteme uymayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve  dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

             Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin H.M.U.K’nun 27. maddesiyle İ.Y.U.K.’nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda , görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

            Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda; dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede  açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise; görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

            Olay kısmında belirtildiği üzere, adli yargı yerince yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli olduğu işaret edilen idari yargı yerine gönderilmesi üzerine, bu yargı yerince, İ.Y.U.K.’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usule uygun şekilde Mahkemelerine açılmış bir dava bulunmadığı nedeniyle adli yargı yerine ait dava dosyasının Mahkemesine iade edilmiş olması, yukarıda yapılan tespite uygun düşmektedir.

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un  14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir. 

Olayda, Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta ise de; İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin kararı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun  3 ve 9. maddelerinde öngörülen usul ve yönteme uygun şekilde dava açılmadığı nedeniyle dosyanın Mahkemesine iadesi yolunda olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş ve kesinleşmiş bir karar bulunmamaktadır.

            Diğer taraftan, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunması halinde, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebileceğinden, yargı yerlerince anılan 14. madde kapsamında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulabilmesine olanak bulunmadığını da belirtmek gerekir.

            Belirtilen nedenlerle ,2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  ve yöntemine uygun bulunmayan başvurunun anılan Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir.

            SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan ve yöntemine uygun bulunmayan başvurunun, anılan Yasa’ nın 27. maddesi  uyarınca  REDDİNE ,  15.11.1999 gününde kesin olarak OYBİRLİĞİ  ile karar verildi.