T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/749

KARAR NO  : 2019/857      

KARAR TR  : 23/12/2019

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                              : M.A.C.

          Vekili                              : Av. D.E.C.K.

          Davalı                          : Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü

          Vekili                             : Av. B.Ö.

 

              O L A Y           :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; H. Konfeksiyon Ltd. Şti.’nin tahsil edilemeyen vergi borçlarının 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi gereğince tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla müvekkili adına tanzim ve tebliğ olunan adli para cezasının ve bu para cezasının tahsili için tanzim edilen 19.12.2017 tarih ve 2017121966PHt0000004 ana takip dosya numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

              İSTANBUL 8. İDARE MAHKEMESİ: 27/03/2018 gün, E:2018/569, K:2018/647 sayılı dosyada "2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 4001 Sayılı Kanunla değişik 5.maddesinin 1. fıkrasında; Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı da bir dilekçe ile dava açılabileceği, 2. fıkrasında ise, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerektiği hükme bağlanmıştır.

              Öte yandan, aynı Kanunun 15. maddesinin, 5. fıkrasında da; dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıkların yapılması halinde davanın reddedileceği vurgulanmış bulunmaktadır.

              Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacının, adına düzenlenen 19.12.2017 tarih ve 2017121966PHt0000004 ana takip dosya numaralı 4.000-TL'lik ödeme emri ile ( ödeme emrinin 13. sırasında yer alan 2017121914PIo0000044 numaralı vergi türü kodu 9005 olan dava konusu adli para cezasına ilişkin kısmının) dayanağı adli Para Cezasının İptalini talep ettiği, dava konusu ödeme emrine karşı idare mahkemesinde, dayanağı adli para cezasına karşı adli yargı yerinde dava açılması gerekirken, yukarıda yer verilen mevzuat hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere hukuki sebeplerinin ve maddi olayın farklı gerekçelere dayanması nedeniyle dava konusu edilen işlemler arasında yukarıda anılan mevzuat hükmü uyarınca maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı tarafından, 19.12.2017 tarih ve 2017121966PHt0000004 ana takip dosya numaralı 4.000-TL meblağlı ödeme emri ve dayanağı adli para cezasının iptali istemiyle tek dilekçe ile dava açıldığı görüldüğü" gerekçesiyle "Dava dilekçesinin, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin 1.fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren, 30 gün içinde 5. maddeye uygun şekilde düzenlenerek ayrı ayrı dava açılmak üzere reddine" kesin olarak karar vermiştir.

              Davacı vekili bu kez 27/04/2018 tarihli dava dilekçesi ile; Davalı kurumun 9.12.2017 tarih ve 2017121966PHt000004 ana takip dosya numaralı 4.000-TL meblağlı ödeme emrinin ödeme emrinin 13. sırasında yer alan 2017121914PIo0000044 numaralı vergi türü kodu 9005 olan para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

              İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği: 04/06/2018 gün, 2018/2696 değişik iş sayılı dosyada, "dilekçe ve ekinde tutanak numarası ve tutanak bulunmadığı, usulüne uygun tebligata rağmen itiraz eden tarafından tutanak numarasının dosyaya sunulmadığı, dosyaya ödeme emrinin sunulduğu ödeme emrinde ise itiraz konusu ödeme emrinde adli para cezası yazdığı, idari para cezası olmadığı anlaşıldığından bu haliyle itirazın süresinde olup olmadığı, yetkili ve görevli olup olmadığımız hususları tespit edilemediğinden, itirazın       değerlendirilmesi hususunda Karar Verilmesine Yer Olmadığına" karar vermiştir.

              Davacı vekili söz konusu karara karşı 26/06/2018 havale tarihli dilekçesi ile; "İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2018/2696 Değişik İş sayılı dosyasında 04.06.2018 tarihinde vermiş olduğu kararının, itirazen müvekkil Mustafa Akın lehine kaldırılarak,

              Mecidiyeköy Vergi Dairesi tarafından 2017121966PHt/2-3-4-5 numaralı tebliğ zarfı ile tebliğ olunan zarfı ile tebliğ olunan 2017121966PHt0000004 nolu ana takip dosya numaralı (tek zarfta ) ödeme emrinin 13. Sırasında ver alan 2017121914Pto0000044 numaralı türü 9005 olan adli para cezasının ( bu yöndeki idari işlemin ) itirazen müvekkil lehine iptaline ve kaldırılmasına, Ve/veya ilgili dosyada açık bir şekilde görev ve yargı yeri uyuşmazlığı bulunduğundan, ilgili dosyanın görev ve yargı yolu belirlenebilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi " istemiyle itiraz etmiştir.

              İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği: 16/07/2018 gün, D. İş:2018/3315 sayılı karar ile İdare Mahkemesinin kesin mahiyette görevsizlik niteliğinde olan bir karar verdiği, İstanbul 6.Sulh Ceza Hâkimliğinin ise belge sunulmadığı ve tutanak asıllarının ve eklerinin olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği, oysaki 2007 tarihli bir tutanak ile ilgili aslının veya onaylı suretlerinin muterizde olma ihtimali bulunmayıp, ancak kurum nezdinde olabilir. Kaldı ki Hâkimlikçe işin esasına girerek bir usuli veya esasi bir karar vermelidir. Neticede bu dosya ile ilgili İdari Yargı Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiştir. Uyuşmazlık mahkemesini de ilgilendirecek ve muteriz ve vekiline yol gösterecek, uyuşmazlığı neticelendirecek veya yönlendirilebilecek bir karar verilmesi gerektiği" görüşüyle "İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği'nin itiraza konu 04/06/2018 tarih ve 2018/2696 D.İş sayılı kararının usulden kaldırılmasına" karar vererek dosyayı mahkemesine iadesine etmiştir.

              İSTANBUL 6. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 06/08/2019 gün, 2019/3672 sayılı dosyada bu kez " Dosya içerisindeki ödeme emrine bakıldığında idari para cezası niteliğinde olduğu 2007 yılında düzenlendiği önce İstanbul 13.Vergi Mahkemesine dava açıldığı, Mahkemece muterizin 2 dava açması gerektiğinin belirtildiği, bunun üzerine muteriz tarafından İstanbul 8.İdare Mahkemesine dava açıldığı, Mahkemece itiraza kapalı olacak şekilde adli yargının görevli olduğundan görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.

              Bu bilgiler ışığında tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, söz konusu para cezasını oluşturan işlemin Mecidiyeköy Vergi Dairesi tarafından düzenlendiği, düzenlenen bu idari işlemde her ne kadar adli para cezası denmiş ise de, düzenleyen makam itibarı ile Vergi Mahkemelerinin veya İdare Mahkemelerinin görevli olduğu, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu Hükümleri gereğince görevli ve yetkili mahkemelerin adli yargı mercileri olmadığı" gerekçesiyle " İtiraz hususunda Hâkimliğimizin görevli olmadığından Görevsizliğine, Olumsuz görev uyuşmazlığı hususunda görevli yargı merciinin belirlenmesi maksadıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine Gönderilmesine karar vermiş, kararın 10/09/2019 tarihi itibarıyla kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin 26/06/2018 havale tarihli dilekçesiyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemi nedeniyle dava dosyaları İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin Mahkemesinin 21/10/2019 gün, D.İş:2019/3672 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 30/10/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, davanın taraflarınca 14. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı yerlerince (yargı yolu bakımından) verilmiş görevsizlik kararlarının kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Olayda; Davacı vekili dilekçelerinde ve İstanbul 6. ve 7. Sulh Ceza Hâkimlikleri kararlarında değinilen, İstanbul 8. İdare Mahkemesinin E:2018/569, K:2018/647 sayılı dosyasında verilen kararın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin 1.fıkrası (a) bendi gereğince verilmiş "adli yargının görevli olduğu konuda açılan davanın reddine" dair olmadığı, aynı Yasanın 15 /1-d uyarınca verilmiş "usule uygun düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddine" ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla adli ve idari yargı yerlerince karşılıklı olarak verilmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri" koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.                   

 

S O N U Ç:   2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN