T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2014 / 886

            KARAR NO   : 2014 / 962

            KARAR TR     : 17.11.2014

ÖZET : “Asal Uzmanı” unvanı ile görevine sivil memur olarak devam eden davacıya, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 sayılı Cetvelinin A/1-(J) bendine göre %140 oranından mı, yoksa (k) bendine göre %115 oranından mı  Ek Ödeme yapılacağına ilişkin davanın, GENEL İDARİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : Z.Ö.

            Vekilleri          : Av. Ö. Ş. G.,  Av. E.E.Ş.

            Davalı             : Milli Savunma Bakanlığı

 

O L A Y          : Davacı vekili dilekçesinde, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği müvekkilinin ek ödeme almakta olduğunu; ancak söz konusu ödemeyi ilgili KHK’nın 1 Sayılı Cetvelinin A/1- (J) bendine göre %140 oranında değil (k) bendine göre %115 üzerinde aldığını;  müvekkilinin, bu uygulamanın düzeltilmesi amacıyla yaptığı 13.01.2012 tarihli başvurusunun, davalı idare tarafından 14.02.2012 tarihli “Özlük Hakları” konulu yazı ile reddedildiğini; Milli Savunma Bakanlığında sivil memur olan müvekkilinin, davalı idarenin 29.7.2005 tarihli MİY:4310-2465-05/ASAL" D.Per. Ş. "Svl. Me. Ks. (4680) sayılı emri ile Yalova Askerlik Ş. Bşk. “Asal Uzmanı” olarak atandığını, halen Bursa ASAL Bölge Başkanlığında “Asal Uzmanı” unvanı ile görevine devam ettiğini; müvekkilinin, 666 sayılı KHK’nın 3. maddesinde düzenlendiği gibi, MSB. ASAL D. Bşk. lığının 05.02.2004 tarihli ve MİY:4300 - 02 -04/Per. Ş. Svl. Me. S. Sayılı emri ile özel yetenek sınavından geçerek uzman yardımcılığı kadrosuna, 3 yıl görev yapmak üzere atanmış olduğunu; bu kadroda görev yaparken (ve mevzuat değişikliği gereği 3 yılın dolması beklenmeden) 27.5.2005 tarihinde bugünkü görevine “Asal Uzmanı” unvanıyla atanmış bulunduğunu; atamanın Milli Savunma Bakanlığı tarafından çıkarılan, Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında Görevli Devlet Memurlarının Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği hükümleri uyarınca yapıldığını; ilgili yönetmelik incelendiğinde, yetenek sınavı sonucu başarılı olan adayların belirli bir eğitimden geçirildikten sonra uzman kadrosuna atandıklarının düzenlendiğini (Md. 7 vd.); müvekkilinin de uzman yardımcılığı kadrosunda görev yaptıktan sonra uzman kadrosuna alındığını;  özellikle bu hususlar dikkate alındığında, ek ödemeye ilişkin 666 sayılı KHK’nın 3. Maddesi ile 657 sayılı Kanunun 41. Ek Maddesine eklenen hükümler uyarınca, müvekkilinin uzman unvanı ile görev yaptığı bu sebeple %140 oranında ek ödemeye hak kazandığının açıkça anlaşıldığını; buna rağmen davalı idarenin söz konusu yanlışlığı sürdürdüğünü ve müvekkiline hak ettiğinden çok daha az bir oranda %115 oranında ek ödemede bulunduğunu; bu hatalı uygulamanın bütün kamu idarelerinde geçerli olmadığını, bazı idarelerin aynı statüde bulunan kamu görevlilerine 666 sayılı Kanunun 1 Sayılı Cetvelinin Md. A/1‘in (i) bendine göre %140 oranında ek ödemede bulunduğunu; buna örnek olarak müvekkili ile aynı hukuki statüyü işgal eden T.C. Maliye Bakanlığı kadrolarında bulunan Gelir Uzmanlarına %140 oranında ek ödemede bulunulduğunun görüleceğini; Gelir Uzmanlarının da tıpkı müvekkilinin işgal ettiği Asal Uzmanlarında olduğu gibi, Genel İdari Hizmetler Sınıfında Uzman olarak yer aldığını, kendilerine 2200 ek gösterge ile ödeme yapıldığını; eşitlik ilkesi de göz önüne alındığında, gelir uzmanlarıyla eş değer hukuki statüde bulunan müvekkilinin söz konusu eşitliğin sağlanması ve korunması yönündeki talebinin reddinde hukuka uyarlık bulunmadığını ifade ederek; müvekkilinin başvurusunun reddine ilişkin davalı idarenin 14.02.2012 tarihli “özlük hakları” konulu kararının iptali istemiyle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1.İDARE MAHKEMESİ: 22.11.2012 gün ve E:2012/1178, K:2012/1157 sayı ile, davanın; Bursa Askeralma Bölge Başkanlığında askeralma işlem uzmanı olarak görev yapan davacının, %140 oranı üzerinden ek ödeme yapılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 14.2.2012 tarih ve 4227 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20.maddesinin 1.fıkrasında; asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların Askeri Yüksek İdare Mahkemesince çözümleneceği, 2. fıkrasında; bu Kanunun uygulanmasında Sivil Memurun asker kişi sayıldığının hükme bağlanmış olduğu;  diğer taraftan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanununun 15. maddesinin 1/a bendinde; 14. maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin kurala bağlandığı;  olayda, asker kişi olan davacının, %140 oranı üzerinden ek ödeme yapılması isteminin reddine ilişkin işlemden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesine ait bulunduğu gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca görev yönünden davanın reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar, Danıştay 11.Dairesinin 11.10.2013 gün ve E:2013/1212, K:2013/8884 sayılı kararıyla onanmış ve kesinleşmiştir.

            Davacı vekili bu kez,  aynı istemle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ: 5.3.2014 gün ve E:2014/400, K:2014/348 sayı ile, Anayasanın, 157’inci maddesinde “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” hükmünün bulunduğu; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerini belirleyen, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20’nci maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır. ” hükmü, aynı kanunun “İdari Davalar ve Yargı Yetkisinin Sınırı” başlığı taşıyan 21’inci maddesinde de; “20’nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.” hükmünün yer  aldığı; Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için; idari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması;  dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olmasının gerektiği; Bursa Askeralma Bölge Başkanlığında sivil memur olarak görev yapan davacının asker kişi olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı; burada, dava konusu işlemin Askeri hizmete ilişkin olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının gerektiği; Öğretide ve Uyuşmazlık Mahkemesi ile AYİM içtihatlarında genel kabul gören görüşe göre; idari işlemin görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği; eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu; daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin; idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu; bu kapsamda bir işlem Askeri makamlarca asker şahıslar hakkında tesis edilmiş olsa bile, bu işlemin Askeri makamlar dışındaki bir başka kamu kurum ya da kuruluşunca kendi personeli hakkında tesis edilmiş olan işlemden nitelik yönünden herhangi bir farkı bulunmuyorsa bu işlemin Askeri hizmete ilişkin bir işlem olmadığı, bu işleme ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin de AYİM değil, genel idari yargı yeri olmasının gerektiği;   başka bir anlatımla; bir idari işlemin askeri hizmete ilişkin olabilmesi ve yargısal denetiminin AYİM’de yapılabilmesi için, işlemin yargısal denetiminde askerlik mesleğinin gereklerini yakından bilmenin önem taşımasının gerektiği; açılan iptal davasında, asker kişi hakkında tesis edilen işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonuç ile aynı durumdaki sivil kişi hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonucun farklı olmaması halinde, davanın çözüm yerinin AYİM değil Genel İdari Yargı olduğu;  davaya konu uyuşmazlığın; uzman yardımcısı olarak görev yapan davacının, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği Ek ödemeyi ilgili KHK’nın 1 sayılı Cetvelinin A/1-(J) bendine göre %140 oranından mı, yoksa (k) bendine göre %115 oranından mı ödeneceğine ilişkin bulunduğu;  bu yönüyle sorunun,  sadece TSK.da görevli ve durumları davacı gibi olan personelle sınırlı olmadığı, 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin tamamını ilgilendirmekte olduğu; davanın çözümünde ne davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi uyarınca asker kişi sayılmasının ne de görev ve hizmet yerinin TSK kadrolarında yer almasının herhangi bir etki ve öneminin bulunmadığı;  Kamu’da 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı konumda olan personelin aylık ücret ve yan ödemeleri hangi esas usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edilmiş ise, davacı ve davaya konu ettiği uyuşmazlığın da aynı esas usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edileceği;  bir diğer deyişle uyuşmazlıkla ilgili uygulanacak kuralın öngörülmesinde, askeri hizmetin gerekliliklerinin gözetilmediği; tüm bu sebeplerle davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi kapsamında asker kişi olduğu, ancak dava konusu özlük haklarının 657 sayılı Kanun kapsamında (Genel İdare Hizmetleri Sınıfında) aynı statüye sahip uzman personele uygulanan ek ödeme oranında uygulanmaması işleminin askeri hizmete ilişkin olmadığı, dolayısıyla davanın görev ve çözüm yönünden AYİM’de değil Genel İdari Yargı Yeri’nde görülmesinin uygun olduğu gerekçesiyle;  davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulmamış ve anılan karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, Askeri İdari Yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece,  genel idari yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Halit ÜNKAZAN‘ın davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, halen Bursa ASAL Bölge Başkanlığında “Asal Uzmanı” unvanı ile görevine sivil memur olarak devam eden davacıya, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 sayılı Cetvelinin A/1-(J) bendine göre %140 oranından mı, yoksa (k) bendine göre %115 oranından mı  Ek Ödeme yapılacağına ilişkindir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

2.11.2011 gün, 28103(Mükr.)sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek Ödeme Oranları’na ilişkin (I) Sayılı Cetvelde; “A- Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Alanlar:

1- Kadroları Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer alan personel ile Teknik Hizmetler, Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri ile Avukatlık Hizmetleri sınıflarında bulunan personelden ek ödeme oranları ilgili gruplarında düzenlenmeyen ve kadro unvanları bu bölümde yer alan personel;

(…)

j) Bakanlık, müsteşarlık, başkanlık, bağımsız genel müdürlük taşra teşkilatları ile yükseköğretim kurumlarında ve mahalli idarelerde özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe uzman ve denetmen yardımcısı olarak alınıp belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda uzman ve denetmen unvanlı kadrolara (mevzuatı uyarınca sözkonusu kadrolara atananlar dahil) atananlar ile belediye iktisat müfettişlerinden;

1) 1-2 dereceden aylık alanlar(…)”ın  Ek Ödeme Oranının %140 olacağı; 

Aynı cetvelin; (k) bendinde “Raportör, mütercim, tercüman, çözümleyici, programcı, araştırmacı, muhasebeci, muhasip, kontrolör, antrenör, ayniyat saymanı, uzman, danışman, aktüer, araştırmacı, APK uzmanı, talim ve terbiye kurulu uzmanı, eğitim uzmanı, savunma uzmanı, sivil savunma uzmanı ve diğer uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar-1) 1-2 dereceden aylık alanlar””ın Ek Ödeme Oranının % 115 olacağı hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; halen Bursa ASAL Bölge Başkanlığında “Asal Uzmanı” unvanı ile görevine sivil memur olarak devam eden davacının,  666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği Ek ödeme aldığı; ancak söz konusu ödemenin, anılan KHK’nın (I) sayılı Cetvelinin A/1-(J) bendine göre %140 oranında değil (k) bendine göre %115 üzerinden yapıldığı;  davacının, bu uygulamanın düzeltilmesi amacıyla İdareye yaptığı başvurunun; davalı idare tarafından 14.02.2012 tarihli “Özlük Hakları” konulu yazı ile reddedildiği; davacı vekili tarafından; başvurunun reddine, dolayısıyla müvekkiline Cetvelin A/1-(J) maddesine göre %140 oranında ek ödeme yapılmamasına ilişkin işleminin iptali istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.

            Davaya konu uyuşmazlığın esasını oluşturan Kanun Hükmünde Kararnamenin ekini oluşturan Ek Ödeme Cetvelinin, sadece TSK.’da görevli ve durumları davacı gibi olan personelle sınırlı olmadığı, 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin tamamını ilgilendirdiği;  dolayısıyla,  dava konusu edilen işlem tesis edilirken, askeri hizmetin gerekliliklerinin gözetilmediği ve işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde genel idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 1.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 1.İdare Mahkemesi’nin 22.11.2012 gün ve E:2012/1178, K:2012/1157 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde, Üye Mehmet AKBULUT’un KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT