T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO         : 2019/89

KARAR NO    : 2019/106

KARAR TR     : 25.02.2019

ÖZET: İdari yargı yerince görevlilik kararı verilmeden önce adli yargı yerince davanın esası incelenerek verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın mevcut olduğunun anlaşılması karşısında, olumlu görev uyuşmazlığı çıkar-ma prosedürünün işletilebilmesine hukuken imkan bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : N.E.

Vekili              : Av. A.A.

Davalı             : İstanbul Valiliği

Vekili              : Av. D.B.

    

O  L  A  Y      : İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan denetim sırasında, 34 ZJ …. plaka sayılı araç sürücüsü davacı adına, alkol cihazına üflemeyi kabul etmediğinden bahisle, 20.12.2015 gün ve HZ-194361 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek, davacıya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/9. maddesi uyarınca 2.288,00 TL idari para cezası verilmiş, aynı birim tarafından sürücü belgesi geri alma tutanağı düzenlenmiştir.

Davacı vekili, idari para cezası ile sürücü belgesi geri alma tutanağının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. 

İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 24.12.2015 gün ve E:2015/2256, K:2015/2391 sayı ile; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde, “diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için, …ehliyetin geri alınması, …. gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilerek, ilgili Kanununda, bu kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulan, başka bir deyişle, belirtilen istisnalar içinde sayılan yaptırımlardan biri olan “ehliyetin geri alınması”na ilişkin hükmün, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik ile yukarıda belirtilen şekilde yeniden düzenlenmesi sonucunda sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması ile idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın, Uyuşmazlık Mahkemesinin emsal bir kararı da dayanak alınarak, adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,  Danıştay 15. Dairesi, 12.4.2016 gün ve E:2016/2349, K:2016/2540 sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar vermiş, İstanbul 2. İdare Mahkemesi 14.7.2016 gün ve E:2016/1252, K:2016/1375 sayılı kararı ile 24.12.2015 gün ve E:2015/2256, K:2015/2391 sayılı kararda ısrar edilmesine davanın görev yönünden reddine karar vermiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,  Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 1.12.2016 gün ve E:2016/4787, K: 2016/3234 sayılı kararı ile, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 14.7.2016 gün ve E:2016/1252, K:2016/1375 sayılı ısrar kararının bozulmasına karar vermiş, davalı vekilinin karar düzeltme talebi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 8.2.2018 gün E:2017/945, K:2018/331 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Davalı İstanbul Valiliği vekili süresi içinde görev itirazında bulunmuştur.

İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ: 8.11.2018 gün ve E:2018/1151 sayı ile, 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde yapılan yeni düzenlemenin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan “…..bu Kanun  hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.” hükmü çerçevesinde yapılan değişiklik olmadığı, 2918 ve 5326 sayılı Kanun hükümleri göz önüne alındığında, bir idari işlem olan sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin işlemlerden doğan uyuşmazlıklarda  görevli mahkemelerin idari yargı mercii olduğu açıklanarak, 5326 sayılı Yasa’nın 27/8. maddesine göre idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle, 2918 ve 5326 sayılı Kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görev itirazının reddine karar vermiştir.  

Davalı İstanbul Valiliği vekilinin, süresi içinde adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 14.1.2019 gün ve YY-2018/107128 sayı ile, davaya konu trafik para cezası ve sürücü belgesi geri alma tutanağının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik ile maddenin yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye de yer verilmediğinin anlaşıldığı, bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezası ve sürücü belgesi geri alma tutanağına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı açıklanarak ve Uyuşmazlık Mahkemesinin 6.6.2016 gün ve E:2016/310, K:2016/355, 26.9.2016 gün ve E:2016/400, K:2016/433 sayılı emsal kararları nedeniyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddelerine göre adli yargının görevli olduğunu belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca Danıştay Başsavcısının yazılı düşüncesi alınmamıştır. 

Dosyanın incelenmesinde, davacı vekilinin idari para cezası ile sürücü belgesi geri alma tutanağının iptali istemiyle idari yargı yerinde 22.12.2015 tarihinde açtığı davada, İstanbul 2. İdare Mahkemesince 24.12.2015 gün ve E:2015/2256, K:2015/2391 sayılı karar ile, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, davacı vekilinin 8.1.2016 tarihinde aynı istemle adli yargı yerine başvuruda bulunduğu anlaşılmış, Başkanlıkça bahsedilen başvuru dosyası Mahkemesinden getirtilmiştir.

Davacı vekilinin aynı istemle adli yargı yerine yaptığı başvuru sonucunda;

İSTANBUL 10. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 16.2.2016 gün ve D.İş:2016/163 sayı ile; başvuruyu esastan inceleyerek, itiraza konu idari para cezasında hukuka ve usule aykırılık görülmediği gerekçesiyle İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 20.12.2015 gün ve HZ-194361 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezası ile 307089 sayılı  sürücü belgesi geri alma tutanağına yapılan itirazın reddine karar vermiş, yapılan itiraz İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4.3.2016 gün ve D.İş:2016/1480 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 25.02.2019 tarihli toplantısında: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma” başlığı altında düzenlenen  10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli ve idari bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte buluna-bilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsüdür.” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Yasa hükmü ile, belirtilen yargı mercilerinden birinde açılmış olan bir davanın görülmesi sırasında yapılan görev itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı tarafından, görevli bulunduğu kendi yargı düzeninin görev alanına vaki müdahalenin önlenebilmesini sağlamak için konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne götürülmesi suretiyle davanın henüz başlangıç safhasında iken görev sorununun çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır.

Nitekim, 2247 sayılı Yasa’nın 10. madde gerekçesinde, “Uyuşmazlık çıkarma, yürürlükte bulunan kanunun getirdiği bir yeniliktir. Görülmekte olan bir davanın görev uyuşmazlığını, bu safhada halletmek imkânını verir. Bu madde ile uyuşmazlık çıkarma adli ve idari yargıya teşmil edilmiştir.

Bu yetki, yargı merciince görev itirazının reddi üzerine, kanun yararına olarak, uyuşmazlığın konusuna göre ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından kullanılacaktır. Bu suretle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kabul ettiği adli ve  idari yargı mercilerinin ayrılığı prensibinin ihlâli ve ayrı tanzimlere tabi tutulan adli ve idari yargı mercilerinin yekdiğerinin görev hudutlarına tecavüzleri önlenmiş olacaktır” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilinin, İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan denetim sırasında, 34 ZJ 6884 plaka sayılı araç sürücüsü davacı adına, alkol cihazına üflemeyi kabul etmediğinden bahisle, 20.12.2015 gün ve HZ-194361 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezası ile bu tutanağa istinaden düzenlenen  sürücü belgesi geri alma tutanağının iptali istemiyle adli yargı yerine yaptığı başvuru sonucunda, Mahkemece başvurunun esasının incelenerek davacı vekilince yapılan itirazın reddine karar verildiği, yapılan itirazın İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğince kesin olarak reddedildiği ve kararın kesinleştiği, aynı istemle idari yargı yerinde açılan davada yapılan görev itirazı üzerine,  İstanbul 2. İdare Mahkemesince verilen görevlilik kararı nedeniyle, davalı İstanbul Valiliği vekilinin  adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçesi ile  dava dosyasının gönderildiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, davada 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddelerine göre adli yargının görevli olduğu belirtilerek, 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Olayda, uyuşmazlığa konu edilen İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararından önce, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nce tarafları, konusu ve sebebi aynı olan, 20.12.2015 gün ve HZ-194361 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek  verilen idari para cezası ile bu işleme dayalı olarak düzenlenen sürücü belgesi geri alma tutanağının iptali istemiyle açılan dava yönünden davanın esası incelenerek verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın bulunması karşısında, idari yargı yerince adli yargının görev alanına müdahalede bulunulduğundan söz etmek olanaksızdır.

Öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığının oluşabilmesi için tarafları, sebebi ve konusu aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevsiz görerek verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 17. maddesinde öngörülen  olumlu görev uyuşmazlığının doğabilmesi için ise, yine tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevli sayan kararlar verilmesi; 19. maddeye göre yargı mercilerince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulabilmesi için de, daha önce diğer yargı mercilerinden  birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine aynı davada kendisinin de görevsiz bulunduğu ve görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğu kanısına varılması; 20. madde uyarınca görev uyuşmazlığı çıkarılmasında, temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmekte olup, incelemeye konu olan adli yargı yerinin esastan verdiği karar üzerine idari yargı yerince aynı davada verilen görevlilik kararı nedeniyle, anılan maddelerde düzenlenen görev uyuşmazlığı türlerinden biri de oluşmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı başvurusunun, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” kuralı uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç:  2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı BAŞVURUSUNUN, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri  reddeder” kuralı uyarınca REDDİNE, 25.02.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

  Başkan                            Üye                                Üye                                 Üye                    

   Hicabi                          Şükrü                            Mehmet                              Birol  

DURSUN                       BOZER                           AKSU                             SONER         

 

 

 

 

 

         Üye                                Üye                                  Üye

Süleyman Hilmi                    Aydemir                           Nurdane

      AYDIN                            TUNÇ                             TOPUZ