T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS   NO : 2020/395

    KARAR NO : 2020/450

    KARAR TR: 13.07.2020

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

KARAR  

 

 

 

Davacı        : Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.

Vekili         : Av. M.Y.Ç.

Davalılar    : Küçükçekmece Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. Ç.Ş.S.

 

O L A Y : Davacıvekilidavadilekçesindeözetle; 14.04.2018 tarihinde İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi, İnönü Mahallesi,Yıldız Sokak, No:22 adresindeyapılan kazı çalışması sırasında tesislerine hasar verildiği tespit edildiğinden bahisle 423,92-TL maddi zararın, hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/23887 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline ve % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.11.2019 gün ve E:2018/453, K:2019/497 sayı ile, somut olayda; kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı Küçükçekmece Belediyesi'nin kamu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmayıp, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi talebi tam yargı davasının konusunu oluşturduğundan (11.02.1959 gün ve 17/15 sayılı YİB.K) İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesi uyarınca idari yargı yerinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla, davada idari yargı görevli bulunmakla dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK 114/1 -b maddesi gereğince usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi: 26.2.2020 gün ve E:2020/279, K:2020/220 sayı ile, somut olayda; istinafa konu olan miktar 432.91-TL olup, söz konusu miktarın hükmün verildiği tarih itibariyle öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından hüküm tarihinde miktar itibarı ile kesin nitelikte olduğu; hükmün verildiği tarih itibarı ile miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmadığı gerekçesiyle, bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen ret kararına karşı taraflar istinaf kanun yolu başvurusunda bulunamayacağı; davacının istinaf başvurusunun miktar itibariyle kesin nitelikteki karara ilişkin olması sebebiyle HMK'nııı 341/2 ve 352/1 maddeleri uyarınca reddine kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez oluştuğu önesürülen zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 10. İDARE MAHKEMESİ: 15.5.2020 gün ve E:2020/768 sayı ile, davacı şirket tarafından 423,92-TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsili amacıyla İstabul 31. İcra Müdürlüğü'nün 2018/23887 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan13.07.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına; idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve“itirazın iptali ile takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,davacı şirket tarafından 423,92-TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsili amacıyla İstabul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/23887 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline ve % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

           İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

           İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra:2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.11.2019 gün ve E:2018/453, K:2019/497 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle    İstanbul 10. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.11.2019 gün ve E:2018/453, K:2019/497 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                               Şükrü                            Mehmet                        Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                       SONER          

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN