T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO        : 2015 / 726

          KARAR NO    : 2015 / 728

          KARAR TR     : 26.10.2015

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında, vinçli kamyon kullanan davacının yaralanarak sol bacağını kaybettiği ve %77 oranında malul kaldığı olayda, yol ve buna bağlı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

  

K  A  R  A  R

 

Davacı       : İ. Ç.

Vekili          : Av.M.A. T.

Davalı         : İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili            : Av.A.K. S.

 

O L A Y         : Davacı vekili dilekçesinde; 16.07.2014 tarihinde saat 14:00 civarında müvekkilinin, kullandığı 00-10-0261 plakalı vinçli kamyon ile İzmir ili, Narlıdere ilçesi, Narbel istikametinden Zeytin sk. kavşağına doğru seyir halinde iken iri taneli yağmur yağmaya başladığı, bu nedeniyle tehlikeli eğim ve virajlı olan döşeme taşlı yolun kaygan hale gelmesi sonucunda aracın kayması nedeniyle kontrolünü kaybettiğini, 85 mt. fren yapmasına rağmen aracı durduramadığını ve beton bariyerlere çarparak takla attığını;  kaza mahallinde tutulan 16.07.2014 tarih ve 2974 sayılı Trafik Kazası Tespit Tutanağında her ne kadar kazanın meydana gelmesinde KYTK.nun 52-1-B maddesi gereğince Müvekkile asli kusur izafe edilmiş ise de bu tesbitin gerçeklere uygun olmadığını, zira; kazanın meydana gelmesinde asli etkenin “tehlikeli eğim ve virajlı olan döşeme taşlı yolun yağmurda kayganlaşması” şeklindeki yol kusuru ve buna bağlı olarak davalı kurumun hizmet kusuru olduğunu;  kazanın meydana geldiği yerde daha önce de benzer nitelikte kazaların yaşanması da yolun kusurlu olduğunu ortaya koyduğunu, hal böyle iken; trafik güvenliğini tehlikeye düşüren yol ile ilgili davalı kurum tarafından hiçbir tedbir alınmadığını, davalı kurumun tedbirsizliği nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucunda, müvekkilinin yaralandığını, sol bacağını kaybettiğini, %77 oranında malul kaldığını; bu rahatsızlık ve kazanın yarattığı psikolojik travma sebebiyle müvekkilinin aşırı derecede üzüntü duyduğunu ve ruh sağlığının bozulduğunu; ayrıca; kaza sonunda engelli durumuna düştüğü ve çalışamadığı için de maddi zarara uğradığını; kaza nedeniyle, müvekkilinin vekili vasıtası ile 19.09.2014 tarihinde davalı kuruma hizmet kusuru nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi başvurusunda bulunmuş ise de, davalı kurumun 09.10.2014 tarih ve 22898 sayılı yazı ile bu talebi reddettiğini iade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000-TL manevi, 1.000-TL maddi tazminatın hak ediş tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 15.12.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1.İDARE MAHKEMESİ: 30.12.2014 gün ve E:2014/1988, K:2014/1797 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 7. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek, trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek, trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek, yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak, bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmanın Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır.

Olayda, davacının kullandığı 00-10-0261 plakalı aracın yaptığı trafik kazasında davacının yaralanarak sol bacağını kaybettiği ve %77 oranında malul kaldığı, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere 101.000,00 TL zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanunun değişik 110. maddesi uyarınca, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğundan, anılan olay nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı olaydan dolayı 150.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminat istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 12.3.2015 gün ve E:2015/190, K:2015/152 sayı ile, “(…) Dava, hizmet kusurundan kaynaklanan nedenle açılan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı kamu tüzel kişiliği olup kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalının yapım ve onarım hizmetleri sırasında verdikleri zararlardan kaynaklanan davalar özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Davalı Belediye aleyhindeki dava idarenin, kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açılmıştır, idare’nin işlem ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.

Somut olayda; davalı İzmir Büyükşehir belediye Başkanlığı hakkında hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaya bakma görevi İdari Yargı yerine aittir. Bu nedenlerle açılan davanın HMK'nun 114/l-(b) ve 115/2 maddeleri gereğince yargı yolu nedeni usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın, HMK'nun 114/1-(b) ve 115/2 maddeleri gereğince YARGI YOLU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE…”  temyiz edilmesi üzerine bu karar Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 15.6.2015 gün ve E:2015/8963, K:2015/8714 sayılı kararıyla onanmış ve kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; İzmir- Narlıdere ilçesi, Erdal İnönü Caddesi Zeytin sokak kavşağında, 16.7.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, vinçli kamyon kullanan davacının yaralanarak sol bacağını kaybettiği ve %77 oranında malul kaldığı olayda, yol ve buna bağlı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,  İzmir- Narlıdere ilçesi, Erdal İnönü Caddesi Zeytin sokak kavşağında, 16.7.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, vinçli kamyon kullanan davacının yaralanarak sol bacağını kaybettiği ve %77 oranında malul kaldığı olayda, yol  ve buna bağlı davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilerek,   uğranılan maddi ve manevi  zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.3.2015 gün ve E:2015/190, K:2015/152 görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.3.2015 gün ve E:2015/190, K:2015/152 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2015  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

 

                                                                       ÜYE

Süleyman Hilmi AYDIN