Hukuk Bölümü 2007/186 E., 2008/88 K.

"İçtihat Metni"

1- A. Y.

2- Kültür Bakanlığına izafeten Bergama Müze Müdürlüğü

Yaptırılmakta olan Yortanlı Barajı Göl Alanı nedeniyle sular altında kalacak olan Allianoi Antik Kentinin kurtarılması amacıyla, Kültür Bakanlığı Bergama Müze Müdürlüğünce Kurtarma Kazı Çalışmaları başlatılmış, bir heyet tarafından sürdürülen çalışmanın başkanlığını, davalılardan Bergama Müze Müdürü Prof. Dr Ahmet YARAŞ yapmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen Sigortalı İşe Giriş Bildirgesine göre, davacının vasıfsız işçi olarak, 27.6.2000 tarihinde 3501200032007 sigorta sicil numarasıyla işe başladığı, İşverenin unvanının ise "Bergama Müze Müdürlüğü, Yortanlı Barajı 2000 yılı Kazı Kurtarma Çalışması" olduğu görülmektedir.

Davacı vekili, müvekkilinin Bergama Müze Müdürlüğü emrinde kazı kurtarma çalışmalarına sigortalı işçi olarak çalışmaya başladığını, 17.9.2000 tarihinde dar kanal içindeki toprağı boşaltmaları için diğer el arabalarının kanala girememesinden dolayı, ağaçtan bir el arabası yapmasının istendiğini, çalışması sırasında koruyucu gözlük verilmediğinden el arabasının yapımı sırasında sıçrayan bir ağaç parçasının çarpması ve batması nedeniyle gözünün birini tamamen kaybederek kör olduğunu, davalı işveren Bergama Müze Müdürü Ahmet Yaraş hakkında, Bergama C.Başsavcılığına şikayette bulunup ceza davası açıldığını, bu dava sonunda sanığın mahkum olduğunu, olayın iş kazası olduğunu, müvekkilinin özürlü ve sakat duruma düştüğünü, yüzünün tamamen körlükle bozulduğunu ve çehresinde sabit eser meydana geldiğini, kendisine herkesin acıyarak bakacağını, ömür boyu çekilecek acılara maruz kaldığını iddia ederek, uğranıldığı öne sürülen zarara karşılık 40.000-YTL maddi 30.000-YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Bergama Müze Müdürü Ahmet Yaraş ve Bergama Müze Müdürlüğü'ne karşı 28.6.2005 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BERGAMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İş Mahkemesi sıfatı ile); 7.9.2006 gün ve E: 2006/88, K: 2006/13 sayı ile, Davacı vekilinin dilekçesinde özetle, davacının 17.9.2000 tarihinde Bergama Müze Müdürlüğü emrinde yortanlı barajı kazı kurtarma çalışmalarına sigortalı işçi olarak çalışmaya başladığını çalışması sırasında koruyucu gözlük verilmediğinden sağ gözüne sert bir cismin isabet etmesi nedeniyle gözünün birinin tamamen kaybederek kör olduğunu, davalı iş veren o sırada Bergama Müze Müdürlüğü olduğundan Bergama C.Başsavcılığına şikayette bulunup ceza davası açıldığı, bu dava sonunda sanığın mahkum olduğunu, olayın iş kazası olduğunu davacının bir gözünü tamamen kaybettiğini özürlü ve sakat duruma düştüğünü, yüzünün tamamen körlükle bozulmuş ve çehresinde sabit eser meydana geldiğini, kendisine bakan her başka kişinin acıyarak bakacağını ömür boyu çekilecek acılara maruz kaldığını belirterek davalıların 70.000 YTL maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği; davalı Ahmet Yaraş'ın vekilinin mahkemelerine verdiği dilekçesinde özetle, görev itirazında bulunarak davanın adli yargıda değil idari yargının görevine girdiğini, Allianoi antik yerleşimde Kültür Bakanlığı kurtarma kazısının yapıldığını, davalının kazı heyetinin başında görevli olduğunu, kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında şahıslara ve özel mülkiyete verilen zararların, hizmet sahibi idarelerce varsa hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin idare hukukunun genel kuralları gereği olduğunu, göreve ilişkin itirazlarının kabul edilerek görevsizlik kararı verilmesini, ceza mahkemesindeki dava dosyasındaki raporlara göre davacının sağ gözünün ışık alma seviyesinde olup 1 metreyi görebildiğinin tespit edilmiş olduğunu, uzuv tatili iddiasını kabul etmediklerini, davacının otomobil kullandığını, kazının kazı mahallinde olduğunu ve Bergama Müzesinden vizite alınmadığını, SSK'ya başvurmadıklarını, Dereköy sağlık ocağında, Bergama Devlet Hastanesinde ve SSK Bergama kısmında başvurusu ve bir tek evrakının olmadığını, kazı alanında kazı ve ziyaretçilerle ilgili olarak dahi her tür güvenlik önlemlerinin alındığını, talep ve dava edilen mazi tazminatı reddettiklerini belirttikleri; Davalı Bergama Müze Müdürlüğü vekilinin mahkemelerine verdiği 10.8.2005 havale tarihli dilekçelerinde özetle, davacı tarafın delil olarak dayandığı ve diğer davalının cezalandırılmasına karar verilip henüz kesinleşmemiş olan Bergama Asliye Ceza Mahkemesinin, 2004/48 esas sayılı dosyalarına katılmadıklarından, davalı idareyi bağlamayacağını, ceza mahkemesindeki raporda da çelişki bulunduğunu, davacının davalı kuruma ait iş yerinde kazaya uğrayıp, uğramadığının açıklık kazanmadığını, kaza tarihi ile hastaneye başvurma tarihi arasında süre olup bu süre içerisinde meçhul bir yerde gözünden yaralanma ihtimalinin mevcut olduğunu , kaza geçirdiğinde kazayı işverene bildirmeyen vizite sevk kağıdı olmayıp acilen ilgili sağlık kuruluşuna gitmeyerek üzerine düşen vecibelerini yerine getirmeyen ve sağlığını hafife alıp tedaviye iki ay gibi bir gecikme ile başlayan ve gözünün kör olma sonucunu hazırlayan davacının maddi ve manevi tazminat talep etmeye hakkının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istediği; davanın, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin bulunduğu; davalı yanın, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini savunduğu gibi, yargı yolu koşulunun zaten her aşamada mahkemece re'sen de gözetilmesinin zorunlu olduğu; İzmir ili Bergama ilçesi mülki sınırları içerisinde bulunan ALLİANOİ Antik yerleşim yerinin, idare tarafından yaptırılmakta olan baraj suları altında kalmasından önce kurtarılması amacıyla Kültür Bakanlığı Bergama Müze Müdürlüğünce sürdürülmekte olan ANTİK KENT KURTARMA KAZI ÇALIŞMALARI'nın, başkanlığını Prof. Dr Ahmet YARAŞ'ın yaptığı bir heyet tarafından sürdürülmekte olduğu, Davacı yanın iddiasına göre davacı Aptullah SARIKAYA'nın bu çalışmalar sırasında davalı idarenin ve kazı heyeti başkanının gerekli önlemleri almaması sonucu geçirdiği iş kazası ile yaralanmış ve davalı tarafın yaralanan davacı ile olaydan sonra da ilgilenmemiş olduğu; bu şekilde gerçekleştiği iddia edilen olayda, öncelikle çözümlenmesi gereken sorunun; kazı çalışmaları sırasında gerçekleşen zararlandırıcı eylemin hizmet kusurundan mı, yoksa kişisel kusurdan mı kaynaklandığına ilişkin bulunduğu; zira Anayasa, m. 129/5, 657 s. DMK. m. 13 maddesi ile aşağıda bazı örnekleri verilen yerleşik Yargıtay uygulamasına göre hizmet kusuru söz konusu ise adli yargı yerlerinde davanın görülmesinin gerektiği belirtilerek, bazı yargı kararlarından örnekler verildiği, bunların;

"*HD 04 Esas : 2004/007290 Karar: 2005/001092 Tarih: 10.2.2005 : Bir kamu kurumunun, kamu yasaları gereği gerçekleştiği eylem, idari bir eylem olduğundan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce bu eylemlerden doğan zararın ödettirilmesini istekleri de tam yargı davasına konu olup, bu davalara bakmak idari yargının görevindedir.

HD 04 Esas : 2003/002793 Karar: 2003/007469 Tarih: 9.6.2003 :Belediye, bir kamu kurumu, olup; kural olarak işlem ve eylemleri de kamusal niteliktedir.... Kamu hizmetinin görülmesi sırasında, hizmetin hiç veya gereği gibi yerine getirilmediğine ilişkin savlara dayanan davalar, hizmet kusuruna ilişkindir. Bu nedenle, idari yargı yerinde ve idare hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Yargı yolu dava koşulu niteliğinde olup; ileri sürülmese bile mahkemece görevi gereği doğrudan göz önünde tutulmalıdır.

HD 04 Esas : 2003/001503 Karar: 2003/006208 Tarih: 12.5.2003:Kural olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlar hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, İdari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekir. Diğer yandan, kamu hizmeti kavramı ile hiçbir şekilde bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen ve nesnel kurallarla belirlenmiş kamusal çerçevenin dışına çıkan eylem ve işlemler hizmet sırasında yapılmış olsalar bile, artık kamu hizmeti olarak nitelendirilemezler. Buna bağlı olarak bu anayasal ve yasal hükümler kapsamında değerlendirilemezler. Kamu görevlilerinin, görev sırasındaki kişisel kusuruna dayanan davalar, adli yargı yerinde ve özel hukuk hükümleri uyarınca çözümlenir.

HD 04 Esas : 2002/012690 Karar: 2003/003012 Tarih: 17.3.2003:Oluş sorunu, çekişmesiz olup; mahkemenin de kabulündedir. Buna göre, davalı belediyenin sorumluluğu altında bulunan parktaki elektrik tesisatından kaynaklanan kaçak nedeniyle ölüm sonucu meydana gelmiştir. Mahkeme kararının, gerekçesinde bu yön: (... Topraklama yapılmaması, tel örgü çekilmemesi, gerekli kontrolün yapılmaması, dikkat ve özen gösterilmemesi, nitelikli eleman görevlendirilmemesi..) biçiminde nitelendirilmiş; ancak, eylemin niteliği itibariyle kurallara ağır surette aykırı davranış oluşturduğu vurgulanarak; hizmet kusuru özelliğinin yitirildiği ve haksız eylem boyutuna ulaştığı, kabul ve benimsenmiştir.

Davalı belediyenin, işlem ve eylemlerinin, kural olarak kamusal nitelik taşıdığı açıktır. Bu nedenledir ki, işlem ve eylemlerinin, kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi asıldır. Hiç bir biçimde kamu hizmeti ile bağdaştırılamayacak, eylem ve işlemler, bu kabullerin dışındadır. Ki, çoğunlukla bunun örnekleri, "fiili yol" olarak ifade edilmektedir. Bu anlamda olmak üzere; yargı kararlarının uygulanmaması kamulaştırmasız veya yetkili makamların izni alınmaksızın el atma gibi hallerde; kamu hizmeti ile eylem veya işlem arasında bulunması gereken bağ, kesilmektedir. Ayrıksı ve sınırlı sayıdaki bu örneklerde olduğu gibi, eylem veya işlemlerin, kamu hizmeti çerçevesinde tutulma olanağı kalmamakta ve çoğunlukla kasti nitelikteki bu eylemler ilgililerinin de kişisel sorumluluklarını gerektirmektedir. Somut olayda saptanan ve benimsenen olgular, kamu hizmetinin eksik veya yetersiz yapıldığını göstermektedir. Ancak, bu olgular yukarıda açıklandığı üzere, fiili yol boyutunda ve hizmet ile bağı keser düzeyde değildir.

Tüm bu açıklamalar karşısında,'tazminat istemlerine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdare'nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması, gerekir."olduğu, mahkeme kararının devamında; yapılan yargılama, toplanan kanıtlar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ceza dosyaları, ALLİANOİ Antik Kent Kurtarma Kazı Çalışmaları ile ilgili getirtilen bilgi ve belgeler, davacı işçinin işyerindeki dosyası, meydana gelen olayla ilgili sağlık belgeleri, kazı heyetinin başkan ve diğer görevlilerinin oluşumuna ilişkin bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Kültür Bakanlığına bağlı ve temsilen Bergama Müze Müdürlüğü bünyesinde sürdürülen antik kent kurtarma kazı çalışmalarının kamusal yön arz ettiği, hatta idarenin bu çalışmalarının kamu hizmeti niteliğinde bulunduğunun açık olduğu, diğer yandan davacının kazı çalışmalarında işçi olarak çalıştığı ve iddiasına göre, dar kanal içindeki toprağı boşaltmaları için diğer el arabalarının kanala girememesinden dolayı ağaçtan bir el arabası yapmasının istendiği ve bu el arabasının yapımı sırasında sıçrayan bir ağaç parçasının çarpması ve batması sonucu sağ gözünden yaralandığı, bu şekilde gerçekleştiği öne sürülen olayın sübutu halinde, yukarıdaki açıklamalar ve yargı kararları karşısında kamu hizmetinin eksik ya da yetersiz yapılmasının söz konusu olduğunun kabulü gerekeceği, zira gerekli önlemler alınmadan ve gerekli olanaklar sağlanmadan, konunun uzmanı da olmayan işçiden el arabası yapımının istenmesi biçimindeki olayda, kamu hizmetinin eksik ya da yetersiz olmadığının savunulamayacağı, sonuç olarak; davalı idare ve memurunun idari eylem sırasında hizmet kusurları ile davacının zarara uğradıkları iddiası ve tazminat isteğinin İYUK'nun 2/1-b maddesi gereğince tam yargı davasına konu olabileceği ve idari yargı mercilerinde çözümleneceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ; 29.3.2007 gün ve E:2007/451 sayı ile, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari dava türlerinin sayıldığı; 2576 Sayılı Kanunun 5. maddesinde ise; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki a)İptal davalarını b)Tam yargı davalarını, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklardan hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, d)Diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceğinin ifade edildiği; her ne kadar her iki davalıya karşı olay nedeniyle açılan tazminat davasında Bergama 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verilmiş ise de, idari yargı yerlerinde özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilerine karşı hizmet kusuruna dayalı olarak dava açılması mümkün bulunmadığından, özel hukuk kişisi olan davalı Ahmet Yaraş'ın bu durumu göz önüne alındığında, öncelikle davanın bu kısmının görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği; davanın Bergama Müze Müdürlüğü'ne karşı açılan kısmına gelince, kamu idarelerince yürütülen hizmetlerden dolayı hizmet kusuruna dayalı olarak bu idarelere karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması mümkün olmakla birlikte, olayda davacının davalı Bergama Müze Müdürlüğü'nce SSK mensubu işçi olarak çalıştırıldığı, dolayısıyla davacı ile davalı idare arasındaki ilişkinin sözleşmeye dayandığı, arada işvereren-işçi ilişkisinin söz konusu olduğu, bir başka deyişle idarenin olaydaki konum ve durumunun işveren olarak özel hukuk tüzel kişisi olarak yer aldığı, davacının ileri sürdüğü zararın, sözleşmeye dayalı olarak yapmakla yükümlü olduğu işin ifası sırasında meydana geldiğinin anlaşıldığı, aradaki hukuki ilişkinin bu niteliği gözönüne alındığında, zararı doğuran olayın hizmet kusuru ve işverenin de kamu idaresi olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle davanın bu kısmının görüm ve çözümünün de adli yargı yerinin görevine girmekte olduğu; bu nedenle, Mahkemelerinin görevine girmeyen davaya ilişkin dosyanın, davanın daha önce adli yargı yerince verilmiş görev ret kararı üzerine açılmış olduğu dikkate alınarak, dava dosyasının, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR'ün katılımlarıyla yapılan 07.04.2008 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi'nce anılan Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden, esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın Çelik'in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının Bergama Müze Müdürlüğü emrinde Yortanlı Barajı kazı kurtarma çalışmalarında sigortalı işçi olarak çalışmakta iken, meydana gelen olay nedeniyle bir gözünün kör olması sonucunda, uğranılan zarara karşılık maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle, Bergama Müze Müdürü Ahmet Yaraş ve Bergama Müze Müdürlüğü'ne karşı açılmıştır.

Öncelikle davanın, Bergama Müze Müdürü Ahmet Yaraş'a ilişkin kısmı irdelendiğinde;

2577 sayı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun " İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde, kamu görevlisi de olsa, gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Belirtilen duruma göre, şahsi kusurlarına dayanılarak doğrudan doğruya kamu görevlisi aleyhine açılan tazminat davasının, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

Davanın, Bergama Müze Müdürlüğüne ilişkin kısmına gelince:

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı; 5. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında, 2. maddede belirtilen sigortalıların işlerini yaptıkları yerlerin "işyeri" olduğu; 11. maddesinde, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada veya işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla sigortalıyı hemen veya sonradan bedence ve ruhça arızaya uğratan olayın "iş kazası" sayılacağı, 134. maddesinde bu Kanun'un uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği hükme bağlanmıştır.

1475 sayılı İş Kanunu'nun 1. maddesinde de bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişiye işçi, işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişiye işveren, işin yapıldığı yere işyeri denileceği kuralına yer verilirken, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde ise, İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulacağı belirtilmiştir.

Bu durum karşısında, yukarıda yer verilen yasal düzenleme ve davacının hukuki durumuna göre, yürütülen faaliyetin ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği göz önüne alındığında, olayda idari bir eylem ya da işlemden doğmuş herhangi bir zararın söz konusu olmadığı; davalı idare işyerinde, sigortalı olarak çalıştırılan davacının, işin ifası sırasında yaralanması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen bir zararın söz konusu olduğu, bu zararın tazmini istemiyle açılan davanın ise özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatı ile) görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE Bergama 2. Asliye Hukuk (İş Mahkemesi sıfatı ile) Mahkemesi'nce verilen 7.9.2006 gün ve E:2006/88, K:2006/13 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.4.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.